# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
JUDAS PRIEST – Painkiller
| 05.01.2011

Cayır cayır.

Tvistinnng dı strengıl grip vont giv no mörsi! Fiiilinnng doğz tendıns rip torn ap end miiiiin!

JUDAS PRIEST’le ilk tanışışım Halford’un hınzır sesiyle giren bu sözlere tekabül eder. Bir yerlerden bulduğum karışık mp3 CD’sinde, alfabetik olarak ilk sırada olduğundan ilk olarak All Guns Blazing’le merhabalaşmıştım. O sırada nasıl saf, nasıl cayır cayır bir heavy metal fırtınasının beni beklediğinden habersiz olsam da, albüm bittiğinde hissettiğim her şarkıyı bir daha dinleme isteği, “Painkiller”ın dendiği kadar iyi ve önemli bir albüm olduğunun kanıtıydı.

Eğer heavy metalin tanımı olarak görülen bir gruptan bahsediyorsanız, yazacağınız övgü sıfatları da anlamını yitiriyor. Bunca yıl sonra JUDAS PRIEST’i övmek, zaman ve bandwidth kaybından başka bir şey olmayacağından, kısaca “Painkiller”ın grup için ne ifade ettiğine falan değinip devam edelim.

Bir yerde şöyle bir ifade okumuştum; ya bir internet sitesindeki bir yorumdu, ya da bu gruplardan birinin bir elemanı söylüyordu: “Heavy metal tarihine baktığınızda, kitlelere mal olmuş, milyonlarca albüm satmış dev gruplar arasında sadece PANTERA ve JUDAS PRIEST’in kariyerleri boyunca albümden albüme sertleştiğini görürsünüz. Bu gruplara olan saygının azalmamasının en büyük sebebi budur.”

Fazla kafa yormadan düşündüğümde bu yorum doğru sanırım. En azından şu an için, bu ikilinin yanına ekleyecek bir üçüncü grup aklıma gelmiyor. Ancak bu yazıyı okuyan birisi aşağıya “Olur mu yahu, xxx de var aynı şekilde” yazarsa, hemen ona da hak verir “Aaa doğru lan onu unuttum” falan derim.

Neyse devam edelim. “Painkiller”a kadarki albümlerine ve heavy metal dünyasının gelişimine baktığımızda, grubun nasıl güçlü ve inovatif bir etkiye sahip olduğuna tanık oluyoruz. JUDAS PRIEST’in doksanlara adım atma albümü olan “Painkiller”da, grubun önceye oranla daha az epik ve daha direkt bir sound benimsediğini görüyoruz. Albümdeki tüm şarkılar, size bir metal klasiği dinlediğinizi fark ettiriyorlar. Bunun nedeni, grubun “davayı sattığı” albüm olan “Turbo”nun ardından çıkan kitleyle “barışma” albümü “Ram It Down”ın kötü satışlarını telafi etmek adına ortaya karışık speed metal elementlerinin etkisiyle JUDAS PRIEST’in kariyerindeki en ateşli saatlerden birini ortaya koyması.

Geri dönüşünü saymazsak grubun Halford’lı son albümü olan “Painkiller”da, JUDAS PRIEST klasikleri arasına girmeyen pek bir şarkı yok. Varsa da, bu tamamen subjektif bir karardır. Zira albümü dinlerken “Şu şarkı da bu albüme hiç gitmiyor” diye düşündüren tek bir şarkı dahi mevcut değil. Herkesin kendi favorilerinin olduğu “Painkiller”da benim favorim, aynı zamanda en sevdiğim JUDAS PRIEST şarkısı da olan A Touch of Evil. Rob Halford’ın bir erkeğe yazdığı söylenen parça, ömrü hayatımda duyduğum en güzel üç-beş solodan da birini barındırıyor. Damar solo dendiğinde, PANTERA’nın Floods’uyla birlikte aklıma gelen iki solodan biri oluyor kendileri.

Halford’ın çıkışı dedik, bir de giren var; o da davulcu Scott Travis’in gruba ilk kez bu albümle katılmış oluşu. Diğer bir detay, grubun 1980 çıkışlı “British Steel”inden beri grubun tüm albümlerinin prodüktörü olan Tom Allom’un, bu albümde yerini grubun ilk ve son kez bu albümde çalıştığı Chris Tsangarides’e bırakması. Son bir ayrıntı olarak da, albüm kapağında “Sad Wings of Destiny”deki meleğin modifiye edilmiş Robocop hali olan The Painkiller’ı ilk kez görüyor oluşumuz. Bilindiği gibi sonradan kendisine “Jugulator” ve “Angel of Retribution” kapaklarında da rastladık.

Evet, dediğim gibi fazla uzatmanın anlamlı olmadığı albümlerden “Painkiller”. Grubun adını anmak için bahane yaratma amacıyla yazdığım, katıksız, saf bir heavy metal ziyafeti, bir klasik; hatta sevdiğimiz saydığımız bir abi olan Chuck Schuldiner’e göre, gelmiş geçmiş en iyi metal albümü. Yazıda Rob Halford’un nasıl bir performans sergilediğinden pek bahsetmedim, onun yerine şu aşağıdakini verelim, zaten Halford hakkında roman yazsak bile buradaki kadar iyi tarif edemeyiz.

JUDAS PRIEST is heavy metal…
…and heavy metal is good.

9,9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.40/10, Toplam oy: 490)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1990
Şirket
Columbia/Sony
Kadro
Rob Halford: Vokal
Glenn Tipton: Gitar
K.K. Downing: Gitar
Ian Hill: Bas
Scott Travis: Davul
Şarkılar
1. Painkiller
2. Hell Patrol
3. All Guns Blazing
4. Leather Rebel
5. Metal Meltdown
6. Night Crawler
7. Between the Hammer and the Anvil
8. A Touch of Evil
9. Battle Hymn
10. One Shot at Glory
  Yorum alanı

“JUDAS PRIEST – Painkiller” yazısına 126 yorum var

  1. Blakkheim says:

    Judas Priest’i bu vesileyle saygıyla anıyorum. Özellikle şu jilet gitar tonunun hastasıyım. Her metalcinin her ortamda tersten ezbere söyleyebildiği 3-5 şarkıdan biri lan Painkiller şaka maka :S

    P.s:Çıkış tarihi 199 olmuş :)

  2. patogonomik says:

    bruce dickinson,rob halford… size ve türevlerinize sesleniyorum:vokaliniz beni bayıyor,yağtığınz
    müziğin de hakkını vermiyor..bkz:DEATH painkiller cover
    ayrıca şu gitaristlerin yana yana dizilip gitar çalması da çok bayık,en son accept de teutonic terror klibinde yapmıştı,yapmayın hoş durmuyo :) (biliyorum bu yorumum için rahat uyuyamicaksınız ama durum bu yani :P)

    Aeonian_Lich

    @patogonomik, Bruce Dickinson ve Rob Halford’u kıyaslamak pek mümkün değil. Ha ikisi de bayıyor diyorsan, pizza ve Yüzüklerin efendisi beni bayıyor demiş gibi alakasızlık oluyor. İlk dönemki birkaç scream’ini çıkartırsan, Bruce Dickinson kafa sesi bile kullanmayan bir vokalist neredeyse. Rob Halford bana da pek keyif vermiyor açıkçası, genel olarak da Judas ilgi alanıma giren bir grup değil. Ama inovatif bir grup olduklarına katılıyorum.

    patogonomik

    @Aeonian_Lich, sitede bi halford olduğunu bilmiyodum,ya da bi bruce…sadece ikisinin de şu yeaaaaaaaahh…!tarzı vokalleri hoşuma gitmiyo,belki inanmıcaksın ama evet tüm derdim bu,ne yapiim ben de boleyim işte :)

    comfortinBRUTALiTY

    @patogonomik, çok pis holiganlık yapasım geliyor böyle “ben de böyleyim napiyim” tarzı yorumlara ama seviyeyi düşürmicem.

    kuku meme toto

    patogonomik

    @comfortinBRUTALiTY,seviyeyi düşürmüşün zaten adamım,keşke son satırı yazmasaymışın,yakışmamış…küfürlü satır yayınlamasak site daha güzel olmaz mı sayın saraçoğlu?

    Ahmet Saraçoğlu

    @patogonomik, küfürden ziyade bir sevimlilik çabası gibi geldi bana o.

    sceptiquas

    @comfortinBRUTALiTY, -1

    comfortinBRUTALiTY

    @sceptiquas, +1

    sceptiquas

    @patogonomik, +1

    the formative years

    @patogonomik, yeahh tarzı deyince aklıma axl rose geldi

    Blakkheim

    @patogonomik, Bunu yapan adamlar 40-50 li yaşlara merdiven dayamış kişiler ve muhtemelen sen kısa donla gezerken de yan yana dizilip gitar çalıyorlardı. Eleştri yaparken gülünç duruma düşmemek için sevmiyorum ben, bana hitap etmiyor filan diyip geçmek lazım bazen. 20 yıl önce çıkmış, çoktan efsane olmuş bir albümdeki müzik için daha “vokal müziğin hakkını vermiyor” yorumu pek de anlamlı değil netekim. Tarzı sevmiyorum de geç.

    Senle ilgili bir durum yok, sitedeki bu tip eleştrilerin çoğuna bu tarz çıkışlar yapıyorum, böyle kabul edin beni.

    patogonomik

    @Blakkheim,sanırım haklı olabilirsin,biraz sert olmuş:) o zaman şöyle diim:evet bu tarzı sevmiyorum..ama sen de biraz sert çıkmışın be

  3. caksu says:

    You’re pos ses sing me !

    Ben de bunu diyeyim.

  4. heat says:

    her şarkısının ayrı ayrı hastasıyım. bu albüme rahat rahat 10 basılır. şu 9,9 olayını da hiç anlamam nedense, kimse şu kısmı pek beğenmedim o yüzden kırdım demez tabi sembolik bişey de ben çat diye 10′u koymak isterim böyle albümlere…

    oh judas sen bir harikasın.

  5. comfortinBRUTALiTY says:

    bu albüm direkt 10 benim için..lise zamanlarında heavy metale olan uzaklığımı kapı nöbetçisiyken ilk dinlediğimde sorgulamama neden olmuştu,tüm gün armut gibi gelip giden hocaların imzalarını alıp sıkılacağımı düşünürken bu albüm değiştirmişti unutmuyorum. incelemede de dendiği gibi,tek bir boş şarkı yok yok bulamıyosunuz hepsi ayrı ayrı müthiş. albüm,şahsi fikrimdir,dinlediğim en iyi 3 albümden biridir belki de en iyisidir (en iyi kavramı değişkenlik gösterir her daim) belki bu albüme çok sardığım günlerde sorsanız (ki evet böyle zamanlar oluyo) en iyi albüm budur derim.bu güzel inceleme için de ayriyetten teşekkür ederim.

    One Shot At Glory
    In the crossfire overhead
    Fate stands before me
    Words have all been said

    sustum.

  6. Mustafa Sakallı says:

    Gelmiş geçmiş en heavy metal albüm. Her saniyesi ders niteliğinde. Yüzyıllar sonra sadece “data” olarak anılacağımız günlerde, birisi “Heavy Metal neymiş ki lan ?” dediğinde yapay zekanın bu albümden bir parça çalarak örnek vereceğinden eminim.

  7. kutup ayısı says:

    hdiyaloga girmek bile yersiz, bu albumu begenmeyen, “ayol keyif vermiyor bu bana” diyen benimde metalle alakam var, soyle severim, boylesini severim demesin. metal budur. lami cimi yok.

    comfortinBRUTALiTY

    @kutup ayısı, +1

    sceptiquas

    @comfortinBRUTALiTY, +1

    nekropunk

    @kutup ayısı, -1

    sceptiquas

    @kutup ayısı, -1

    masteroforion

    Bi hediye uğruna yorum denen fasilitenin amına kondu iki dakkada arkadaş

    Aeonian_Lich

    @masteroforion, hakkatten ha.

    comfortinBRUTALiTY

    @masteroforion, risk budur !

    kutup ayısı

    @kutup ayısı, agzina sictiniz lafin. (topaloglu style)

    Burak Canik

    @kutup ayısı, bu albümü beğenmiyorum metalle de alakam var. tamam ?

    sceptiquas

    @Burak Canik, +1

  8. Exorsexist says:

    death’in painkiller coverı olmasaydı şuan bu albüm/grup/şarkı %25 daha az biliniyor olunurdu. istatistiksel tespit yaptım.

    havitetty

    @Exorsexist, Kifayetsiz kaldım şu yoruma.

    sceptiquas

    @havitetty, +1

    Eheh..

    duraganyolcu

    @Exorsexist, ben de istatistiksel tespit yapayım o zaman. Judas, Painkiller’ı yapmamış olsa veya Death bu parçayı coverlamamış olmasaydı Death %25 daha az bilinirdi.

    Exorsexist

    @duraganyolcu, hayatta herşey karşılıklı hacı.

    Burak Canik

    @duraganyolcu, +1 fakat jp painkiller’ı çıkarmasa jp’de yüzde 50 daha az bilinirdi böyle de bi ironi söz konusu.

    zubo

    @duraganyolcu, Çok doğru bir tespit.Death cover yapmasaydı bu şarkıyı hatta grubu yeni nesil pek bilmeyecekti.pAİNKİLLER FENA BİR ALBÜM DEĞİLDİR TABİİ Kİ.Ama benim gibi bir Judas fanı için”Defenders of the faith”1 numaradır.Saf Heavy metal’dir.

  9. demandred says:

    albümde kötü şarkı olmaması durumuna katılmıyorum. metal meltdown bana göre albümde vasat şarkılardan birisidir. ama bi “all guns blazing” veya “one shot at glory” değeri verilmemiş şarkılardandır gözümde…

  10. Herbert West says:

    eline sağlık …

  11. frat says:

    oha peki bunun daha önce kritiği yok muydu ?!

  12. misanthrope says:

    o kadar yorum var kimse night crawler dememiş , ayıp olmuş.

    gece gece sürünesim geldi.

    abcd

    @misanthrope, di mi yahu,aynı şeyi diyecektim.

  13. Harika bir albüm. Şarkı yapıları olsun, karanlık/saldırgan/duygulu havaları olsun, hepsi ayrı güzel. Yukarda lafı geçtiği gibi bu tarz albümler üzerine tartışılacak şeyler değil zira bu müziğin şu an var olup, insanlar tarafından bazı müziklerin “metal müzik” diye anılmasını sağlıyor, bi anlamda bu müziği tanımlıyor diye düşünüyorum (zaten Kanye West tanımlayacak değil ya!). Night Crawler güzel bir Antalya yazında durmadan dinlediğim bir şarkıydı o yüzden yeri ayrı.

  14. berat mutluhan seferoğlu says:

    Müzikalite olarak oldschool heavy metal’in doruk noktasıdır.

  15. Burak Canik says:

    vay be sevindim lan benimle aynı kafada bir kaç kişi var küfür yemicem yani şimdi yazıcaklarım için :D
    judas priest şu an “hiç” dinlemiyorum. painkiller albümü de metal dinlemeye yeni başladığım dönemlerde vay ulan bu vokal neymiş vay mk diiyerek dinlediğim bi albümdü ama o zamanlar ne blitz bilirdik ne warrel dane bilirdik kısacası bi bok bilmezdik sonra painkillerın başındaki davul solosu aklımı alırdı falan :D bu grup için kısaca heavy metal tarihinin en “işi başlatan” iki üç grubundan biri diyebiliriz. ama başlattıkları işi bence geliştirememişlerdir. insan bir scavenger of human sorrow veya bir final product dinledikten sonra oturup bir all guns blazing dinleyemiyor yada ben dinleyemiyorum. yani bi deathin albümden albüme dünyadan uzaklaşıp paralel evrenlere geçiş yaptırtan havası bu grupta yok bence.

    caksu

    @Burak Canik, Bana da bi ara olmuştu o. Wasp çok ilkel gelmişti falan. Geçer umarım. :)

    Sonra “geliştirememişlerdir” talihsiz bir ifade bence. Nevermore ve Death’le karşılaştırmak da.. Gelişmenin klasik metalle başlayıp Nevermore ve Death’in geçtiği yerlerden geçen bir çizgi üzerinde gerçekleşmesi gerektiği gibi bir fikir çıkıyor sanki ortaya. Bu fikri “Hiç de bile.” cevabımla çürütüyor ve hep yapmak istediğim bir şeyi yapıyor, “Saygılar” diyerek bitiriyorum.

    Aeonian_Lich

    @caksu, Geçmeyebilir, bende geçmedi mesela.

    Bir de yapılmamışı yapmak, ille de süper lezzetli birşey yapmakla aynı anlama gelmiyor. Saygıda kusur etmem, ama sevmem de birçok bu gibi grubu. Sanatın birçok dalında da bu fikrim böyle. Hatta dinlediğim grupların birçoğu, yapılmışın geliştirilmişidir (bana göre). Zira 5 yaşından itibaren Malmsteen dinleyen bir müzisyenin çok faklı açılımlara ulaşması, ve daha gelişkin şeyler üretmesi sık rastlanan bir hadise. (Örneğin). Dünya tarihinin en önemli tiyatro yazarı, zamandan bağımsız değerlendirildiğinde bile en iyi 3 tiyatro yazarından biri olarak değerlendirilen William Shakespeare’in hiçbir metninin orjinal olmaması, hep yeniden yorumlanmış, baştan yazılmış eserler olmaları da buna bir örnek olarak gösterilebilir.

    Ben Primal Fear dinlediğimde, müzik olsun vokal olsun Judas Priest’den çok daha lezzetli şeyler yakalıyorum. Saygı başka şey, sevmek, zevk almak başka şeyler.

    caksu

    @Aeonian_Lich, Sanıyorum ki buna karşıt birşey söylemedim. :)

    Geçme dediğim şey karşılaştırmayı bırakma, doğru frekansa girebilmeyle falan alakalı. Bende mesela biraz kasıntılık vardı bu konuda. Keyif alabileceğim birçok şeyi harcadığım olmuştur zamanında. Bu geldiydi de yazdıydım.

    Aeonian_Lich

    @caksu, Ben biraz geniş bir açıklama yaptım. Takılma o @caksu kısmına. :)

    Ama allahaşkına, Paranoid şarkısını metale ilk başlarken dinlememiş olun, sonra iyi bir Death şarkısıyla birlikte dinleyin aynı anda. Şarkı sözleri, beste bakımından dağlar kadar fark olduğunu, ilkine saygı dışında ve inovatiflik dışında ayrı bir hayranlık duyacağınızı sanıyor musunuz? Ya da smoke on the water parçası, ve Sometimes I Feel Like Screaming parçasını aynı anda dinleyin ilk defa, böyle de bir düşünsenize durumu. Anısı olmasa, veya “çığır açmışlar” olgusu olmasa, sanıyor musunuz ki ilkleri daha fazla seveceğinizi? Ben hiç zannetmiyorum açıkçası. (yine dediklerimi tamamen üstüne alınma da) :)

    caksu

    @Aeonian_Lich, Öyle tabi de araya Death sokup durmanız hiç adil değil. :)

    Geçtim aştım desem de konsept hafta tadında şeyler yapabiliyorum ben de bu etkiyi minimuma indirme adına. Dönem takip etmenin de ayrı bir keyfi oluyor, üst leveli işin içine karıştırmayıp bu tarz sıkıntıları da uzak tutuyorsun. :)

    Burak Canik

    @caksu, sevgili caksu
    bende hep hitap ederek başlamak istemişimdir mektup yazar gibi :D
    geliştirememişlerdir demem gayet yerinde bi yorumdu bence çünkü (hazır olun yine death’ten örnek veriyorum) bi evil dead’in solosunu dinleyip sonra bi flesh and the power it holds (offff fena örnek oldu bu da :D) solosunu dinleyince müzikteki ilerlemeyi anlayabiliyorsunuz. jp’de “bu kadar” büyük bi ilerleme görmüyorum. “Gelişmenin klasik metalle başlayıp Nevermore ve Death’in geçtiği yerlerden geçen bir çizgi üzerinde gerçekleşmesi gerektiği gibi bir fikir çıkıyor sanki ortaya.” iyiki sanki yazmışsın çünkü senin kendi düşüncen bu ben böyle bir şey ima etmedim :D ayrıca serdar ortaçla karşılaştırmam de abes olurdu o yüzden death ve nevermore gibi aklıma gelen iki kaliteli grubu yazdım.
    sana da saygılar :)

  16. Türkiye ve metal müzik (sadece Türkiye değil tabi) ile ilgili en sevdiğim şey, herkesin genel geçer olduğunu düşündüğü yorumlar yapması akabinde dönen ve herhangi bir sonuca bağlanması imkansız olan sayfalarca tartışmadır.

    Judas’ı da sevmem, sevmedim, muhtemelen de sevemeyeceğim. Napalım, sağlık olsun.

    ben

    @Batuhan Bekmen, Kaaamaaan men. Judas iz nayz.
    Sitece birleşip yutupta Justin Bieber’e savaş açalım hoca. :)

  17. Arkadaş şöyle müzik teorisi falan diye ağır top konuşmaları yapmayın gözünüzü seveyim. Millet kulağına güzel gelenden, neyden ne kadar etkilendiğinden falan bahsediyor. Müzikal zekaya öğrendiğimiz makamlarla karar verecez sanki. Batu’ya katılıyorum ama bana tek eğreti gelen, Death’in bütün şarkılarındaki geçişleri toplasan Black Sabbath etmez vs. şeklinde otorite konuşmaları. Noluyor ki öyle olunca etkileniyor mu herkes? Hayır bir de liseli kız falan da yok burda, hepsi sakallı saçlı adam yani.

  18. _BlaCkeneD_ says:

    vay anasını ne painkiller’mış birader milet birbirine giridi. yanlız benim de söyleyecek bir şeyim var. yukarda bi yerlerde ”sadece painkiller şarkısı death’in çoğu şarkısından daha çok türlü geçişler, ritm oyunları barındırır” tarzı bi şey görmüştüm. bu düşünceye çok afedersiniz oturduğum yerle gülmek istiyorum. ama kuru kuruya gülemiyorum çünkü elimde sağlam deliller var. painkiller şarkısının bir death’e ait olan, bir de judas priest’e ait olan tablarını gitar pro’da veya interaktif tab yayınlayan bilimum sitelerde inceleyin, karşılaştırın. hangisi daha komplike, yani şöyle diyim hangisinin soloları daha hayvani? (gerçi solonun karmaşıklığını anlamak için taba gerek yok dinlemek yeterli ama)cevap veriyorum Deaaattthhh. ha yanlış anlaşılmasın jp yavan bir grup demek istemiyorum sonuçta onlar da sayısız grubu etkilemiş önemli bi grup ama gidipte death’ten daha teknik daha karmaşık oyunlar var da denmez be hacı.

    Burak Canik

    @_BlaCkeneD_, OOOHa tam bende yorum yazacaktım ve “götüyle gülmek deyimini resmen yaşadım kasdjaksdj” tarzı bişey yazıcaktım sende götünle gülmekten bahsetmişsin. eleman o kadar absürd bişey yazmışki ortak paydada birleşiyor herkes :D

  19. Mephisto says:

    sitede şöyle bir furya var müzikolog değilsen bir grupta çalmıyorsan yorum yapmayacaksın cücük.
    o yüzden herkesin yorum yaparken 5 soruluk bir sınavdan geçmesini öneriyorum site sahiplerine sınavı geçemeyenler teşhir edilsin, banlansın, kelle avcıları düşsün peşlerine
    müzik bilgim öyle kallavi boyutlarda değil hatta teknik boyutlarda bi bok anlamam viola çalar yok lan kabak kemane derim 6 aylık saçma sapan bi gitar eğitimim var
    her neyse olay şu ki judas priest ile death’ı karşılaştırmak lebron james ile nadal’ı karşılaştırmak kadar saçma eee ikiside elini kullanıyor spor yaparken evet saçma bir örnekle bir hışımla girdiğim bu yorumu da rus edebiyatı finalleri gibi bırakırım afedersiniz piç gibi…
    tanrı sağduyulu insanları korusun

    Batuhan Bekmen

    @Mephisto, Şimdi sen final deyince benim gülümsemem kayboldu ama. Şu güzel ortamı bozuyorsun.

    Mephisto

    @Batuhan Bekmen, http://www.rainymood.com/ “büyükşehir çalışıyor”

    Batuhan Bekmen

    @Mephisto, bilmez miyim, tabi ki bilirim.

    sen sağol.

    Berca B.

    @Batuhan Bekmen, sen çalışıp gerilirken ben çalışıp para kazanıyor olacağım.

    Batuhan Bekmen

    @Berca B., bu adamın iş yerinde “cansu bey” gibileriyle muhattap olduğunu biliyor muydunuz?

  20. Aeonian_Lich says:

    Ben de aksine bu tarz tartışmaların azlığından şikayetçiyim. Keşke kimsenin birbirinin sinirini bozmadığı, güzel güzel tartışmalar dönse…

    Burak Canik

    @Aeonian_Lich, TAMAMEN katılıyorum +1
    sonuçta ortada seviyesizlik küfür ırkçılık vs yok :D
    bu arada Chuck’ın painkiller için gelmiş geçmiş en iyi metal albümü demesi onun şahsi fikridir ve bunları karşılaştırmanın neresi bu kadar garip anlamadım ? jp önemli değildir diyerek böyle bir karşılaştırma yapmadım ki ben. bu arada judas priest’ı gerçekten sevmiyorum yazdıklarımdan belli olmuştur zaten :D ama saygıda kusur etmem. fakat bir arkadaşım sürekli gelip scott travis manyak davulcu lan diyor mesela bende ona scott travis’in ortalama bir davulcu olduğunu söylüyorum her seferinde ki öyledir.
    bu tarz tartışmalar lazım cidden.

  21. @Ahmet Saraçoğlu, Hayır Ahmet haksızsın.

  22. caksu says:

    Ne gerilim olmuş yahu. :) Bunun üzerine bir o değil de gider.

    O değil de sayfaya video döşeme çok başarılı olmuş bunda. Maksimum gazı süratle zerk ediyor bünyeye.

  23. kutup ayısı says:

    bir kritik yazarindan temel olarak beklenen sey kritigini yaptigi albumu olabilecek en objektif sekilde anlatmasidir/aktarmasidir ve bu konuda herkes hem fikir olur saniyorum. populer bir basin yayin organi yerine konu edindigi tarzla ilgili ozgur bir platformda yazan kritik yazarindan ise kritigini yaptigi albumle ilgili derinlemesine bilgiler vermesi ve genis analizler yapmasi beklenir.

    bir kritik yazarinin bunlari yapabilmesi icin muzik teorisi bilmesine gerek yoktur cunku temel bir dinleyiciyi isin teori boyutu zerre enterese etmez. dinleyici muzigin “ne” olduguna bakar ve kritik yazarida muzigin “ne” oldugu ve “nasil duyuldugu” uzerine yazar yazilari. bir kritikte “x sarkisinda y solosu akillara zarar olmus” cumlesini okuyabilirsiniz ama “bu solo su gamin bilmem ne modulasyonundan calinmistir” diye bir sey okuyamazsiniz ve okumamissinizdirda. bir kritik yazarinin bunlari yapabilmesi ihtiyaci olan sey alakali oldugu tarz ile ilgili mevcut kumulatif bilgi yigini ve bu yigini kavrayabilecek iyi bir damak tadidir.

    okuyuculara/yorumculara soyleyecek bir seyim yok benim. herkes herhangi bir seyi sevip sevmemekte ozgur. cok sira disi bir yorum yapiliyorsa gulup gecilir. troll denir. hiyar denir duruma gore, vs. ama buradaki tartismalarda rol alan kritik yazarlari, sahip olduklari sifatlara olan guveni sarsacak seyler soyluyorlar bence.

    bir kac ornek verelim; black sabbath’in ozellikle ilk doneminden herhangi bir album, judas priest’ten painkiller’a kadar olan donemde bir kac istisna disinda herhangi bir album, iron maiden’dan keza oyle, motorhead’den keza oyle ya da gec donem tarzlara bakarsak bir exodus’tan bonded by blood, bir morbid angel’dan altars of madness, metallica’dan bir master of puppets, slayer’dan reign in blood, megadeth’ten rust in peace, venom’dan welcome to hell, cannibal corpse’tan tomb of the mutilated, suffocation’dan effigy of the forgotten, obituary’den cause of death, vs, vs, vs… siz bu albumleri/gruplari sevin ya da sevmeyin, bu hic bir seyi degistirmez. bu ve daha nice gruplar/albumler birer “KLASIK” olmustur ve elestiriye otomatik olarak kapalidirlar. bunlari elestirmek kimseye bir sey getirmez bu saatten sonra. mantik disidir, zaman kaybidir. metal dediginiz tarz bu gibi gruplarla ve albumlerle tanimlanir cunku.

    yineleyeyim, dinleyici amiyane tabirle ne halt yiyecekse yiyebilir. fakat kritik yazarlari, albumlerle ilgili aktardiklari tonla sahsi fikirlerini bu albumlerin ve gruplarin suzgeclerinden gecirerek yapmazlarsa bu iste resmen bir “SACMALIK” var olur. ustune ustluk bu gecmisi reddetme olayini sanki boyle pek guzel bir seymis gibi firsati bulunan her noktada lanse etmekte apayri bir sacmalik.

    gunumuzde belli bir kesim tarafindan resmen tasak konusu olmus olan bu “eskiye oykunen insanlarin” derdi de bu ve benzeri seyler ki bu bile dile getirildiginde tonla polemik ve laf salatasi olusuyor, ortaya “ben oyleyim”ler cikmaya basliyor.

    pasifagresif cidden guzel bir platform ama bu gibi “abukluklara” yer verdigi surece sahsi kanaatimce kalitesinden uzaklasir ve sadece metal icinde belirli bir kesme hitap etmeye baslar ki yapilan islerin cesitliliginden bunun istenmedigibi gorebilmek mumkun.

    polemik onlemek acisindan da altini cizerek belirtmemde fayda var, bunlar genele uydugunu dusundugum ve kendimce de yararlarini – zararlarini tecrube etme sansi yakaladigim kisisel dusuncelerim. dokunabilir, yapacak bir seyim yok.

    son olarakta sunu soylemem lazim dinleyiciler kesminden yine belli bir kesmine, bilhassa su warrel dane ile tanisip halford’un sacmaligini anlayip aydinlanan turev arkadaslara;

    “hiyarsiniz”.

    Ahmet Saraçoğlu

    @kutup ayısı, aynı şekilde düşünüyorum. dediğin gibi, bu bahsettiğin tür grup ve albümler hakkında yorum yapmak ve genel geçer düşüncenin aksini iddia etmek genelde saçmalık kategorisine giriyo. Sevmemek dünyanın en normal şeyi, ancak atfedilen değerlerinden daha azı olduklarını öne sürmek ve bunda mantık aramak bence de yanlış.

    Yine de, her ne kadar site bünyesi altında olsalar da, sitede yazı yazmakta olan kişilerin ağız birliği edip her konuya eşit ihtimam göstermesi ve fikir birliğinde olması beklenemez. Dediğin gibi, “saçmalık” olarak gördüğün bu gibi şeyler, bunu söyleyen yazar veya yazarları içinde barındırdığından dolayı siteyi de bağlar elbette, ancak yazı yazan kişilerin söylediği her şeyin sitenin genel tavrı olarak alınması da doğru olmaz diye düşünüyorum.

    Şahsen 1975′te çıkan bir şeyi de, yarın çıkacak bir şeyi de eşit oranda sevebilen biri olarak, bence herkes yorumlarını sevip sevmeme üzerinden yapmalı, böylece de metal dünyasında sıklıkla gördüğümüz ve hiç mi hiç hoşlanmadığım şeyler olan ahkâm kesme, çok bilme ve bilgisiyle övünüp az bileni ezme tavrından uzak durulmalı. Burada kimse müziği çok iyi bildiğini iddia etmiyor, ya da en azından etmemeli; şahsen ben etmiyorum.

    Zira konuşulan konu herkesin zevkine farklı hitap eden, mantığa pek de dayandırılamayacak bir şey olan müzikten ibaret.

    opus

    @kutup ayısı, şimdiye kadar okuduğum en adam gibi kritikaltı yorum.

    Aeonian_Lich

    “Klasik olmuş eserler dokunulamaz, eleştirilemezdir”

    Peki…

    Sambalici

    @kutup ayısı,
    İyi demişsin. ben de katılıyorum ama ne olursa olsun yorum çeşitliliği iyidir. Ben de “ay ne bu dümdüz müzik” yorumlarını ciddiye alamıyorum elbette ama böyle yorumlar normal geliyor bana. Herkesin benzer oranda müziğe geniş bir perspektifle bakmadığını kabul etmek lazım, zamanında nasıl death metal çalındığını duyunca anne-baba “evladım bu ne adam mı kesiyorlar, ne bu böğürtü” diyorduysa bu da buna benziyor. Tabi ben metal müziği seven bir insanın bu tip tecrübelerden sonra biraz olsun akıllanıp “ay bence çok dandik ne öyle cıncın” dememesini beklerim, ama öyle işlemediğini görüyoruz, sadece burasıyla ve Judas Priest ile sınırlı değil. Bu iş böyle yürüyor, böyle kabul etmek lazım. Zamanla belki insanların bakış açıları değişir diye ummaktan başka yapacak bir şey yok çünkü.

    Spesifik örnekler üzerinden gidecek olursak, bu tip düşünce biçiminin yarattığı kafa karışıklığının en güzeli de burada yaşanmış mesela: Death vs Judas Priest. Ahmet’in dediği gibi elmalar ve armutları karıştırmanın manası yok ama röportajlarını okuduysanız Chuck Schuldiner’in Judas Priest’ten ne kadar etkilendiğini bilirsiniz, adam üstüne gidip de bir selam duruş niteliğinde şarkılarını coverlamışken Judas Priest’i yerip karşıtı olarak Death’i gösterip övmenin çok işe yaramadığı ortada. Perspektif mevzusu işte, Amon Amarth dibine kadar Black Sabbath’ın ilk dönemlerinden etkilenmiş bir gruptur mesela, ama Sabbath’tan zerre hoşlanmayan bir çok Amon Amarth fanı bulabilirim eminim. Bu “müzikten anlamamak”tan falan kaynaklanmıyor işte, sadece perspektifi dar tutmakla alakalı. Bir Judas Priest’i, bir Black Sabbath’ı “düz heavy metal” örneğine indirgemeyezsiniz çünkü hakikaten öyle değiller. Yaklaşık 40 senelik bir süreçten bahsediyoruz ve insanlar sadece “geçmişin güzel anıları” için hala atıf yapmıyorlar Sabbath veya Priest’e, böyle olduğunu düşünmek yanılgıların en büyüğü zaten.

    Burak Canik

    @Sambalici, abi herşey iyi güzel de bunun perspektifi dar tutmakla alakası yokki şimdi senin bu cümlendende amon amarth’ı seven adam black sabbath’ı da sevemiyorsa veya death seven adam judas priest’ı da sevemiyorsa dark görüşlüdür anlamı çıkıyor ki doğru değil. Bir de konu dışında bir şey yazmak istiyorum bu sitede nedense karşı tarafın görüşünü onaylamayanlar onların görüşünün aksini ispat etmeye çalışırken sürekli bir yerme peşindeler. mesela yukarıda birisi benim cümlem için çok talihsiz bir yorum demişti. talihsiz yorum nedir allah aşkınıza ya ? yada sen mesela bi cümlenin sonuna judas priest’ı yerip death’i övmenin çok da işe yaramadığı ortasında gibisinden bişeyler yazmışsın. işe yaramak ne demek acabba ? ben düşüncemi insalara empoze etmeye “böyle ulan bu anlayın” demeye çalışmıyorum ki “işe yarayabilsin”. ulan amma yaptın diyceksiniz ama bunlar adam gibi bi tartışma ortamı yaratabilmek adına mühim şeyler beyler dikkat edelim biraz.

    Burak Canik

    @kutup ayısı, @kutup ayısı, hıyar olduğumu söylemek için bu kadar gavurun deyişiyle “bullshit” yazman ve geniş zaman kipi kullanıp bilgiçlik taslamana gerek yoktu direk hıyarsın yazabilirdin ki sepultura konusunda da kestirme,benim dediğim olurcu bilmiş yorumlarınla ortamları baymıştın yine devam etmişsin aynı işe tebrikler öncelikle. ayrıca warrel dane dinledim ve rob halford’un bi bok olmadığını gördüm yazmadım ki ben. warrel dane dinlemeden önce blitz dinlemeden önce tom araya dinlemeden önce rob halford’un alanında tek olduğunu sanıyordum dedim/ima ettim. bu olayın objektif yönü. ve warrel dane de kanaatimce rob halford’a bin basar bu da olayın subjektif yönü. ben kimseye de WARREL DANE > ROB HALFORD FUCK CUDAS PRİYIST tarzı bişey empoze etmeye çalışmadım. ayrıca millet master of puppets’a 1 basıyor bence bu albüm o kadar da iyi değil ya falan diyorsa bende istediğim albüme istediğim düşünceyi yazarım ve bu benim kişisel görüşümdür KİMSE de bişey diyemez. bunu o kafana artık sokup insanlara hakaret etmeyi bırakırsan o çok sevdiğin pasifagresifin düzgün bir platform olarak kalmasına yardımcı olabilirsin.
    Bu arada adminler sizde her postu onaylamadan önce bir kez daha bakarsanız iyi olur isteyen istediğine hıyar,mal,salak tarzı hakaretlerde bulunursa adam gibi fikir alışverişi yapamayız.

    patogonomik

    @Burak Canik, +1

    kutup ayısı

    @Burak Canik, yazdigim su uzunca seyi anlayarak okumaya calismis olsaydin kendini buyuktur/kucuktur ifadeleriyle savunmani gerektiren bir durum olmadigini anlardin sanirim. benimki sana yapilmis kisisel bir hakaret (???) sadece. ustelik su bahsettigin sepultura konusunda da senin muhattap alinabilecek herhangi bir tarafin olmadigini anladigim icin kesip atmistim. nitekim dogru bir cikarimmis orada yaptigim, bunun saglamasini gostermis oldun bana farkinda olmadan.

    daha acik bir sekilde ifade etmem gerekirse “araba” ve “ev” gibi birbiriyle bir sekilde ilgili gorunse de aslinda TAMAMEN ILGISIZ olan seylerin cilginca karsilastirildigi bir kritik altinda soyledigim laf az kalir bile. cildirtma insani yok yere lutfen.

    Burak Canik

    @kutup ayısı, karmaşık bir şey yazmamışsın ki bi kaç paragraf boyunca s.çıp sıvamışsın sadece anlaşılmayacak bişey yok sonunda da bana hıyar diyerek kendi kafanda olayı bitirmişsin. bu kadar çocuklaşmanın luzmu yok efendi gibi yorumunu yazabilirsin. bu arada çıldıracaksan hemen, yorum yazma sende. yada insanlara hıyar demek yerine edepli olmayı öğren azcık “lütfen”. burası bi tartışma ortamı, aynı kafada olmadığın insanlara sövme platformu değil.

    kutup ayısı

    @Burak Canik, bir of ceksem karsiki daglar yikilir…

  24. Burak Canik says:

    @Ahmet Saraçoğlu, dikkat ettimde çoğu kişi “jp sevmediğinden” bahsetmiş “jp önemsiz” demekten ziyade ki gayet de normal bişey aeonian lich’in dediği gibi judas priest’e metal dünyasına yaptığı etkiden dolayı saygı duysamda kendilerini sevmiyorum. bu kadar basit yani abi bence sen biraz abartmışsın olayı :D

  25. @Burak Canik, bence çok çok yanlış bi yerden bakıyosun olaya.

    Aeonian_Lich

    @Ahmet Saraçoğlu, Olaya çok farklı yerlerden bakılabilir. Bana göre de Nevermore ve Death elemanlarının Judas Priest hayranı olmaları sebebiyle Judas’ın bunlarla kıyaslanmasının abes olması argümanı yetersiz. Açıklayayım mı bilmiyorum, ama bu tarz konularda ciddi teorik argümanlar var.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Aeonian_Lich, konuşulmasın, tabu olsun demiyorum. ama müziği zor icra edilir ve uğraştırıcı olma konularında bi yarış olarak gören yorumlar garibime gidiyo.

    Aeonian_Lich

    @Ahmet Saraçoğlu, Ona katılıyorum, ben de yanlış anlaşıldım galiba biraz. Black Sabbath’ın bütün şarkıları ya da Judas’ın herşeyini kastetmememe rağmen öyleymişçesine birkaç tepki geldi. Halbuki spesifik şarkılardan örnek vermiştim. Örneklerim genelde edebiyattan olduğu/olacağı/olabileceği için fazla uzatmak istemedim. Ama “canonical” veya klasik olma evreleri, ve bunların (genellikle) “deconstruction” yöntemiyle sorgulanmasını sağlamış eleştiriler müzikten çok kopuk değil aslında, hatta paralel biçimde edebiyat derslerinde de müzikten çok örnek verilir. Hava atıyorum gibi anlaşılmasın, zira okulunu okudum bunun. Eşşek bağlasan (master ile birlikte) 8 sene, bunları anırabilirdi zaten. :D

    Burak Canik

    @Ahmet Saraçoğlu, işte olayın koptuğu nokta burası yani şimdi mesela dream theater’da son albümlerde olayı mastürbasyon boyutuna getirdi ve çok tat aldığım albümleri çıkmadı eskilere nazaran. ama judas priest’tede olay budur diyebileceğim kıvamı yakalayamadım yani. ya asıl demek istediğim şu aslında oturup bi death dinleyince oluşan hissiyat,bütünlük kısaca doyuruculuk judas priest’te yok en azından benim için yok. eğer yazdıklarımdan mastürbasyon/kasış metal sevdiğim gibi bi anlam çıkıyorsa hemen düzelteyim öyle bir şey yok. öyle olsa those whom the gods detest’e tapardım mesela. önemli olan bence teknik ve duygu’nun en kaliteli harmanıdır ve ben jp’de işin teknik boyutunun yeterli olmadığı yönündeyim. müziğin insana ne hissettirdiği tamamen kişisel olmakla beraber insanların painkiller albümünde çok da derin anlamlar bulacağını sanmadığımı da belirteyim.neyse konudan uzaklaştım biraz kusra bakmayın.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Burak Canik, tamamen öznel bi şeyden bahsediyosun ama. Atıyorum Death müziğini zerre güzel bulmayan tonla insan da olabilir ve kimse de bi şey diyemez. Sen en baştan “ama başlattıkları işi bence geliştirememişlerdir” deyince olay başka yere gidiyo, çünkü geliştirmek gibi bi amaç söz konusu değil. Tonla grup var sürekli benzer albümü yapan ve kaliteli olabilen.

    JP gibi bi heavy metal grubunun ne yapması gerekiyodu ki gelişmek için? Kendi yarattıkları tarzda şarkılar yazıyolar işte. Kendini çok geliştiren ve kuruluşundan itibaren bambaşka boyutlara geçen bi heavy metal grubu söyleyebilir misin mesela? buydu benim demek istediğim.

    Teknik yan demişken, en basidinden Painkiller’ın solosu duyduğum en güzel yazılmış sololar arasındadır. Kim takar ne kadar teknik olduklarını. Üstelik -ulan Chuck’a bile olumsuz bir şey söylettin :)- Chuck’ın kariyerinde kullanmadığı kadar sweep’i barındırır 1,5 dakka içinde. Maksat tekniklikse.

    “insanların painkiller albümünde çok da derin anlamlar bulacağını sanmadığımı da belirteyim” kısmını bir de 1990′da bu albümü eline alıp deliren insanlara söyleseydin, o zaman ilginç olurdu.

    Burak Canik

    @Ahmet Saraçoğlu, ben o lafı liriksel tema bakımından dedim yoksa domination dinleyip de hayvanlar gibi gaza gelip 20 sıl sonra o günü hatırlayınca duygulanan biri olabilir bu apayrı bi şey. ayrıca geliştirme konusuna gelince mesela death judas priest gibi ortaya yeni bir türün çıkmasında öncülük etmiş bir grup. ve albümden albümde death metalden progressive metale tech deathe doğru kaymış çıtayı sürekli yukarı çıkarmış bir gruptur geliştirmekten kastım bu. yoksa kariyerleri boyunca başına tüm tagleri konulan bir metal türü icra etsinler demiyorum.
    painkiller’ın solosu albümdeki spotlardan şüphesiz en büyüğü çok fazla dinlediğim için beni baysa da (flesh and the power ıt holds’un solosunu ondan 10 kat daha fazla dinlemişimdir her dinleyişimde tüylerim diken diken olur mesela tabi bu olayın öznel yanı) dediğin gibi sweep picking dersidir evet. fakat ben albümün genelinden bahsediyorum sololar ne kadar istisnai bir şekilde iyi olsalarda ben genelden bahsetmiştim. davul ve basların ortalama rifflerinde ortalamanın üstünde olduğunu düşünüyorum. bu saatten sonra kalkıp bana scott travis’in muhteşem bi davulcu olduğunu kimse söylemez sanıyorum. rock band oynarken painkiller’daki basları çok daha net duymuştum ve bi atraksiyon görememiştim diğer şarkılarda da çok ön planda olmadığı bariz ortada.
    bu arada one shot at glory diye bir parça varki gerçekten sevdiğim parçalardan bu albümde.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Burak Canik, bakış açısı farkı. “atraksiyon görmek” istiyorsan, kendine göre haklı olabilirsin ama ortada o tarz bi amaç olmayınca, katılamıyorum dediklerine. sonuçta sadece tek bir rif kullanarak da akılları alan bi şarkı yapılabilir gayet. önemli olan şarkı neyi gerektiriyosa onu yapmak bence.

    Burak Canik

    @Ahmet Saraçoğlu, derdimi ifade edemiyorum abi ben yani atraksiyon peşinde de değilim mesela gojira seven bi insanım veya opeth bazı riffleri çoğu insana çok bayık sıradan gelebiliyor ve aynı riffi şarkı içinde çok tekrarlıyor bu iki grupta. fakat burda önemli olan hadise o riff ne kadar çalması kolay ve çok tekrar eden bi riff olsada şarkıya öyle uyuyor, şarkıyı öyle iyi taşıyabiliyorki akılları alıyor. yani bi riff 97 katrilyon nota içersin demiyorum ben yoksa önemli olan şarkıya uyması tabi.

    masteroforion

    @Burak Canik, Çok farklı mevzudan giricem de, Scott Travis candır yahu? Gayet de harikulade, icra ettiği müzik neyi gerektiriyosa onu yapan bi adam. Gerektiğinde sikip attığı ortam için bknz. Racer X

    Burak Canik

    @masteroforion, dediğin gibi müziğin gerektirdiğini yapan bi adam müziği bi üst seviyeye çeken bi adam değil. arkadaşım da “yok lan olm bak racer x de süper çalıyo” falan diye dinletmişti bi farkı yok yani. ha bu albüme yetmişmi evet bu albüme yetmiş ama o kadar yani

    masteroforion

    @Burak Canik, Priest’in yaptığı müzik en başından beri gitar ve vokaller üzerinden yürüdü ki, kendi müzikleri için belirledikleri standart bu. Karşılaştırma yaparken bunu da göz önüne almak lazım. Hiçbir zaman müziklerini teknik bir seviyeye götürmek istemediler zaten, o yüzden bu adamlardan en son beklenilecek şey bir riffin ardından gelen Hoglan ya da Lombardo tarzı ataklardır. Öyle birşey olduğu zaman Priest Priest olmaktan çıkar zaten. AC/DC’nin şarkı ortasına klavye-gitar sololarıyla dolu bir 4-5 dakikalık jam koyması gibi bişey, when hell freezes over durumu. Bu tarz Hard n Heavy, classic rock vs menşeili gruplardan çeşitli teknik-progressive esintili grupların yaptıklarının beklenmemesi gerekir. Bir nevi elmalarla armutları karıştırmama meselesi.

    Scott Travis özneline dönersek, performansını beğenip beğenmemek kişiye kalmış bir durum, ama onun ağdasız, fazla komplikasyona girmeden oluşturduğu çalış stili benim hoşuma gidiyor açıkçası.

    kaan

    @Ahmet Saraçoğlu, benim gibilerden bahsedildi galiba; Ahmet Saraçoğlu kardeşimin dediği gibi 1991 de bu albümü alıp walkman ime taktığımda bir devrin en muhteşem haliyle kapanıyor olduğunun farkında değildim ama bu albümü ömrüm boyunca elimden bırakmayacağımın farkına vardım.

  26. cannibal fetus says:

    Benim için Judas Priest le ilgili en güzel şey çoluk çocuk sahibi uzaktan akrabayla ne dinlesek tartışmasının ardından breaking the law da karar kılabilmektir. (bol akrabalı rakı masasından bahsediyorum)

    Ahmet Saraçoğlu

    @cannibal fetus, (şüphesiz ki) onlar pek güzel akrabalarmış.

    mython

    @cannibal fetus, ben de geçen gün apartmanın kazan dairesine girdim. apartman görevlisi bi sürü plak, kitap, t-shirt vb. ateşe veriyodu. bunlar ne diye sorduğumuda da judas priest materyalleri, artık hepsini yakıyorum, eskisi kadar sarmamaya başladı dedi.

  27. masteroforion says:

    Benim bu albümle ilgili asıl ilgimi çeken olay -aslında tam da bu albümle alakalı olmasa da- kariyerinde Sad Wings Of Destiny, Turbo gibi dönemeçler bulunan bir grubun bu tarz bir müziğe evrilmesi. Tabi bu dönemeçlerin içinde zaman zaman ticari kaygılar da olmuştur tabi ama 70lerin ortasında müzikal bi kimlik edinmiş bir grubun speed metal kafasında bu kadar yetkin bir eser vermesi takdir edilesi bir olay bana kalırsa. Beğenilir beğenilmez, o apayrı bir boyut.

    Yiğit Yılmaz

    @masteroforion, Acaba jp deki bu sertleşme direk olarak Scott Travis’le mi alakalı ?

    masteroforion

    @Yiğit Yılmaz, Pek alakasının olduğunu sanmıyorum, Priest’te konu sound, besteler vs ise Glenn Tipton ve KK Downing’in borusu öter. Hem Painkiller’dan önceki albüm Ram It Down da prodüksiyon açısından olmasa da besteler açısından baya bodos bi albüm, Painkiller’ın artçısı denebilir hatta. Scott Travis kızarmış ekmeğin üzerine sürülen yağ gibi olmuştur ancak.

  28. kantele says:

    Ahmet reyis, 0.1 puanı nerden kırdın merak ettim. İlerde bundan daha iyi bir albüm gelir de 10 vermem gerekir falan diye bir düşünce varsa olmaz öyle birşey yani, istediğin tutarda teminat getir imzalayayım.

    Ahmet Saraçoğlu

    @kantele, bence Sad Wings of Destiny 10 olduğu için.

    Berker İlhan

    @Ahmet Saraçoğlu, +1

  29. Chuck Reis says:

    judas preist’ın katlanabildiğim tek albümü

  30. Milky Flames says:

    south park’in judas priesti dalgaya aldigi bolum superdi

    http://www.southparkizle.com/7-sezon-9-bolum-turkce-altyazi/
    6.dakikada

  31. Korhan Tok says:

    Metal müzikle hangi yıllarda, hangi gruplarla, hangi türün öne çıktığı erada tanışmış olmak filan baya belirleyici bir şey sanırım dinleyicilikte. Bir ara bunu da tartıştır Güzide, ısmarlama oldu biraz ama sdf.

    Öğlen birasını açayım, All Guns Blazing’i dayayayım. Bir de Night Crawler sonra. Allah allah.

    Zen

    @Korhan Tok, Evet mesela 90larda “Metal Müzik” demezdik sadece “Metal” gayet anlaşılırdı :(

    Korhan Tok

    @Zen, Yanlış anlamaya ya da seni ‘yanlış’ göstermeye hevesli bir çok insan türediği için tane tane belirtmek gerekiyor artık her şeyi. Ben de rahatsızım tabii bu durumdan.

    Zen

    @Korhan Tok, Neyse en azından “ipad’den çok hızlı yazıyorum öyle oluyo” gibi abidik bi cevapla karşılaşmamak da hoş oldu ;p

    Jar Jar Binks

    @Korhan Tok, Alakası yok. Bende 2002de judas ile tanıştım ama o gün aynı zamanda death metal ilede tanıştığım için güzel gelmemişti.

    Korhan Tok

    @Jar Jar Binks, Bence de tam aksine benim fikrimi doğrulamış oldu yazdığın şey.

  32. Rotten Angel says:

    Gıcır gıcır cilalı heavy metal albümü. Ne güzel gitar tonu lan o öyle

    Hemen bastım 10 puanı.

  33. Baybora says:

    Heavy Metal 101.

    Albümdeki her bir şarkının klasik olduğu sayılı albümlerden biri bence,her zaman en sevdiğim Judas Priest albümü olarak kalacak. Leather Rebel ve Painkiller’ın yeri de ayrıdır,hiç şüphe etmeden basıyorum 10′u.

  34. crowkiller says:

    Painkiller isimli şarkıyı Death ten daha iyi cover yapmış bir grup yoktur heralde

    http://www.youtube.com/watch?v=nM6dR3TNCE0

  35. junkman afatsum says:

    Bir Screaming for Vengeance ve Defenders of the Faith değil.

    ENİS

    @junkman afatsum, fULL KATILIYORUM

  36. Raddor says:

    Çok fena mandela etkisi yaşıyorum. Önceden Youtube’da “Painkiller Live” diye aradığımda hep Rob Halford’un hareket bile edemediği, kafayı tamamen yere eğip aşağıda bir şeyler arıyormuş gibi zorlanarak ve sesini zar zor çıkartarak söylediği konser videolarıyla karşılaşıyordum. O nedenle Tim Ripper’ın birkaç oktav daha düşük tonda canavar gibi söylediği konserleri izlerdim. Şimdi ise hangi Painkiller performansını açsam Halford baba on kaplan gücünde söylüyor. O eski hareket bile edemediği, ıkınarak söylediği videoları bulamıyorum. Onlar sanki hiç var olmamış gibi. Enteresan. Ama böylesi çok daha iyi. Tim Ripper’a falan gerek kalmadı artık. Günlük gazı alıyorum Rob Halford baba ile. Adam kendine neden metal tanrısı dendiğini kanıtlıyor.

    Aga bu nedir? Gerçek metal diye bir şey varsa bu işte. Yaşa rağmen yaşlanmamak.
    https://youtu.be/RnViVR_PScc?t=318
    Öyle bir ses ki adam kendi sesi altında ezilmiş.

    Brutal girdiği kısım da ayrı manyak.
    https://youtu.be/RnViVR_PScc?t=274

    Stüdyoda sesiyle oynuyorlar mı acaba diye şüphelenmedim de değil. O yüzden amatör çekimlere baktım. Ne göreyim amatör çekimlerde çok daha iyi.
    https://youtu.be/TKJ-S5WoJ74?t=298

    “Judas Priest lan bu! Yeni mi haberin oluyor Rob Halford’un tanrısal sesinden?” diyebilirsiniz ama dediğim gibi önceden Youtube’da öne çıkan Painkiller performansları çok kötüydü. Değişmiş bir şekilde. Ya da hakikaten çok fena mandela etkisi yaşıyorum.

    Raddor

    @Raddor, Edit: “O nedenle Tim Ripper’ın birkaç oktav daha düşük tonda canavar gibi söylediği konserleri izlerdim.”

    Birkaç oktav ne lan hahah nota olur olsa olsa o anca.

    Ama Tim reis de söylüyordu ha. Geçmiş konser kayıtlarında onun aşırı hevesli frontman’liğini izlemesi çok keyifli. Çocuk gibi eğleniyor.

    Keşke Chuck Schuldiner’ın da Painkiller’ı söylediği canlı kayıtlar olsaydı. Yalnız tahminimce stüdyodaki kadar iyi söyleyemezdi. Daha kirli bir ses duyardık zannediyorum. Yoksa söyler miydi? Ah ulan ah..

    Retrokafa

    @Raddor, profesyonel anlamda müzisyen olamadım ama metalin acaba en zor çalınacak şarkısı bu olabilir mi? o sololar falan bir de bunu söyleyebilecek birini bulacaksın… ütopya

    Raddor

    @Retrokafa, olabilir gerçekten (yorumu yeni gördüm). Vokal cover’larına bakıyorum, hemen hemen herkes bir oktav (bu sefer gerçekten oktav) aşağıdan söylemiş parçayı. Halford’un Mi notası falsetto sesindeyse bunlar tenor vokalde icra etmişler.

    Yiğit

    @Raddor, bahsettiğin videoları Judas Priest ile ilk tanıştığım zamanlarda ben de izlemiştim. Grubun adını duyup “hmm canlıda nasıl çalıyorlar acaba” diye düşünüp aratmıştım. Ulan bu adam söyleyemiyor ya da hasta falan mı acaba diye düşünmüştüm hatta.

    Raddor

    @Yiğit, bunu ekşiye de yazmıştım. Orada da mesajlar geldi. Aynı şekilde onlar da izlemiş o kayıtları ve şimdi bulamıyor, hatta arkadaşlarına inandıramıyorlarmış. Ben de evren hemşerim dedim onlara. Belli ki aynı paralel evrenden buraya ışınlanmışız farkında olmadan. Birkaç şey dışında her şey aynı.

    Yiğit

    @Raddor, https://www.youtube.com/watch?v=jGVuT0PPFdw

    Buyur Raddorcum. Sanırım aradığımız video buydu.

    Raddor

    @Yiğit, oh be gerçekmiş be, GERÇEKMİŞ BEE !! Rahatladım.

    Ya da birbirine çok benzediği için iki evren birleşti. Zamanında Ultimate’la 616′nın birleştiği gibi ama biz anlamadık.

    Eline sağlık. \m/

  37. metal müziğin zirvesi.

  38. Emre Görür says:

    1997-98′de hafta sonlarımın çoğunu Beyoğlu’nda geçirdim. Genelde grup olarak Atlas Pasajı’nda takılır, akşamları Kemancı, Gitanes, Karavan gibi barlara girmeye çalışırdık. Ama nerede olduğumuz pek de önemli değildi. Sokak aralarındaki evsizlerle altın likörü içip onların felsefi muhabbetlerini dinlemek de gayet keyifliydi. Bazen Parkinson Şeref gelip “Ne yapıyorsunuz oğlum burada, hadi yürüyün Kronik çıkacak” deyip bizi Karavan’a sokardı, bazen de Bulgar Orhan “Gelin lan Gitanes’a gidelim” derdi. Her günkü temel aksiyonlarımızdan biri ise Odakule’deki Morg’a uğramaktı. Zemin seviyesinin altında kalan bu garip bar kimseye kimlik sorulmadığı için dönemin 15-18 yaş alternatif gençliğinin buluşma noktasıydı. Eklektik bir şarkı listesi vardı ve bu listenin dışına pek çıkmazlardı. Her gün The Cranberries ve Yaşar Kurt çalacaklarını bilirdiniz. Ha, bir de Painkiller! Ayin gibiydi. Ne zaman Painkiller’ın davulları duyulsa kendimizden geçerdik. Priest, Manowar, Maiden ve Accept gibisi yoktu. Eğer sabahlamayı düşünmüyorsak önce kerhanenin karşısındaki restoranda az çorba bol ekmek yer, sonra da Sirkeci’deki son trene binerdik. Kimsecikler olmazdı trende ve biz orayı burayı yumruklarken bağırırdık: Pain, pain…

  39. Unanimated says:

    A touch of evil’ın solosu benim için dünyanın en güzel solosudur daha iyisi yoktur.

  40. owlbos says:

    Bu müziği neden sevdiğinizi hatırlatan albümler serisi no.1

  41. In White says:

    Judas Priest kadar “metal” olan başka bir grup yok

  42. eatthegun says:

    HİÇBİ MÜZİK BÜTÜN GRUP SAHNEDE YANYANA DİZİLİP ÖNE ARKAYA SALLANMALI BARZO ABAZA ERKEK KORO VOKALLİ METALDEN DAHA İYİ OLAMAZ. MÜZİĞİN ZİRVESİ BUDUR.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.