# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
INIQUITY – Serenadium
| 08.01.2011

15 yıl öncesinin gizli hazineleri.

Vaktiyle Muzak Corporation tarafından türetilen, “foreground music”in manipülatif doğasına işaret eden, sonrasında post-endüstriyel/deneysel tayfanın kriter uçurumunu vurgulamak için kullandığı “Müzik sanattır, Muzak bilim” (“Music is art, Muzak is science”) sloganını, heybetli corpus‘u ve kazanımlarıyla popüler müzikte yapısalcılık deyince akla gelecek ilk janrlardan biri olan death metal için kullanmak pekala isabetli olacaktır. Possessed’den Hate Eternal’a, Florida’dan Birmingham’a ve oradan Kıta Avrupası’nın grottolarına, ezoterisini imaj, literatür ya da çağın baskın hissiyatı gibi unsurlar değil de tavizsiz müzisyenlik ve bütünüyle yenilikçi bir enformasyon kodlama ahlâkıyla kuran death metal, sanat olduğu kadar “bilim”dir de.

Danimarkalı Iniquity’nin Kıta Avrupası death metal liginin İskandinav melodizmine kaymaya başladığı, stoner denemelerin su yüzüne çıktığı bir zamanda, 1996′da piyasaya çıkan debut’u “Serenadium”, doygunluğuyla death metal kanonunda Entombed, Pestilence ya da Dismember’ın olgunluk dönemi işleri seviyesinde bir yer edinmesi gerekirken, gerek söz konusu eksen kaymasının şiddeti, gerekse grubun istikrarsızlığı dolayısıyla dönemin ve death metal tarihinin en “değeri verilmemiş” albümlerinden biri olarak onurlandırıldı.

Diehard/ Emanzipation Productions etiketli “Serenadium”, Kıta Avrupası death metalinin ufuklarını iki yenilikle genişletiyordu: Death metalin keskin kromatizmini armonik renklerle buluştururken, labirentsi yapılar kurabilen bir kompozisyon zekası ve “doomy” sıfatıyla nitelenebilecek lâkin asla lirizme çökmeyen, şahsiyetli synth işçiliğiyle desteklenmiş karanlık, nemli bir atmosferizm.

Albüm, giriş parçasından son dakikasına kadar deneyim heyecanını körükleyen bir ayrıntı bolluğunun ve virtüözlük derecesinde enstrümantasyon gösterilerinin yanı sıra, adeta bilinçaltına işleyen, bulaşıcı bir atmosfere de yataklık ediyordu.

“Serenadium”u baştan sona kat eden ve her şarkıya adeta epik bir çağrışım uzamı hediye eden tempo zenginliği, kendini daha ilk parçada, Tranquil Seizure’ın aheste girizgâhından yüz bulldog çenesi gücünde bir death metal saldırısına toparlanışında ele verirken, grubun parmak ısırtan ritim teşkilatlandırma becerisi ve kontrollü saldırganlığı, “Serenadium”un, tüm iyi death metal albümleri gibi “deşarjdan” çok – burada aeon’luk uykusundan yeni yeni uyanan Leviathan’ın ikametgâhı kadar soğuk – bir “derinlikle” ilgili olduğunu gösteriyordu.

Prophecy of the Dying Watcher, Serenadium, Spectral Scent ve Encysted and Dormant’ın labirentsi rif şebekeleri, küle ve toza çözülüyormuş gibi yapıp tüm görkemiyle yeniden canlanabilen ekonomileri, progresif death metalin (Cynic, Atheist) yapısökümcü, “Kum Kitabı” yaklaşımından çok dinleyiciyi orgazmik bir miyopluğa mahkûm eden, gizemi daima merkezde tutan bir mimari yaklaşımın ürünleriydi.

Diğer taraftan interludia mahiyetinde değil, albümün sancılı, ağır, bulanık conatus’uyla bütünleşik yankılanan -kaliteli prodüksiyon sayesinde gayet gövdeli duyulan fakat groove çılgınlığına kendini kamçılatmayan basın da soyunduğu– virtüözlük gösterileri, Iniquity’nin, primitif ve süblim arasındaki uçurumu köprüleme zanaatinde vardığı seviyeyi gösteriyordu.

“Serenadium” sonrasında (öncesinde olduğu gibi) bitmek bilmeyen kadro değişiklikleriyle boğuşan Iniquity, Amerikan death metali revizyonizmiye bir nevi “niş markete” hitap etmeyi başardığı 2001 tarihli “swansong’u” “Grime”a imza attıktan ve “Iniquity Bloody Iniquity” best-of’unu yayınladıktan sonra 2004 yılında dağıldı. “Serenadium” ise connoisseur‘lerin kalplerinde yaşıyor.

Mutlu YETKİN

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.64/10, Toplam oy: 14)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1996
Şirket
Emanzipation Production / Diehard
Kadro
Thomas Christensen: Bas
Lars Friis: Gitar
Brian Petrowsky: Vokal, gitar
Jacob Olsen: Davul
Şarkılar
1. Tranquil Seizure
2. Prophecy of the Dying Watcher
3. Mockery Retained to Obturate
4. Encysted and Dormant
5. Son of Cosmos
6. Retorn
  Yorum alanı

“INIQUITY – Serenadium” yazısına 34 yorum var

  1. masteroforion says:

    Ne Iniquity bilirim ne de bahsi geçen albümü ama şu okuduğum kritik gerçekten takdire şayan olmuş, yer yer profesyonel eleştiri kıvamında. Saygı duydum.

    Ahmet Saraçoğlu

    @masteroforion, yazıyı siteye koymamızla okuman bir oldu. nası bi hızdır.

    masteroforion

    @Ahmet Saraçoğlu, Eheh refresh yaptığım anda direk çıktı bakayım dedim, zaten pek uzun bi yazı değil gibi?

  2. bu albümün kapağı bana hep Ren & Stimpy’de Ren’in sehpa altındaki sümük koleksiyonunu hatırlatır, o yüzden de müziğin aksine sevimli gelir.

    cannibal fetus

    @Ahmet Saraçoğlu, hahaha harbiden çok benziyor. Ren & Stimpy de nasıl bir çizgifilmse artık Stimpy’nin osuruğuna çocuğu gibi davrandığı bölüm bilinçaltıma işlemiş. Ren & Stimpy ye dair hatırladığım en net şey odur.

    Ahmet Saraçoğlu

    @cannibal fetus, haha aynı şeyin bi benzeri olan çaresi olmayan hastalıklar koleksiyonu da aşağıdaki videoda var 0.45′te.

    ayrıca bu videoda ren’in performansı, gördüğüm en aşmış oyunculukloardan biri. muazzam bi şey (özellikle 1.26′daki sıyırmasının ardından).

    http://www.youtube.com/watch?v=1TnuA5WFReo&feature=related

    Daha iyisi de Stimpy’s fan club bölümünde var, Stimpy uyurken Ren’in delirdiği ama Youtube’da düzgün vieosu yok.

    cannibal fetus

    @Ahmet Saraçoğlu, Çok iyiymiş. Stimpy ve yanındaki arkadaşına kaydığı kısımı çok beğendim. Bunun cnbc-e de türkçe altyazılı yayınlandığı bölümlerinden eski nickelodeon da izlediğim türkçe dublajlılarındaki tadı alamadım nedense. Heralde ” aa bu süper bi çizgifilmdir” diyerek izlettiğim arkadaşlarımın tepkisizliklerinden dolayı.Ama çok güzel aslında diyerek savunurken çok aciz hissediyor insan o tarz durumlarda.Aynı şey Rocco’s modern life da oldu. Onu da ayrı severim. Keşke yine yayınlansa Türkçe dublajlı.

    Ahmet Saraçoğlu

    @cannibal fetus, tabi canım, ren and stimpy’yle rocko’s modern life’ın türkçe dublajları efsanedir. konuştuğum bi sürü insan türkçe’sini orijinaline tercih ediyo.

    Aeonian_Lich

    @Ahmet Saraçoğlu, Alf gibi desenize. Onun dublajı da tüm objektifliğiyle orjinaline yeğdir birçoklarına göre (ben de dahil)

  3. Exorsexist says:

    pek bilinmeyen cevherlerden. five cross the eyes’ı daha çok severim. yalnız kritikdeki ilginç terimler, ağır betimlemeler filan aklımı başımdan aldı.
    “Death metalin keskin kromatizmini armonik renklerle buluştururken, labirentsi yapılar kurabilen bir kompozisyon zekası ve “doomy” sıfatıyla nitelenebilecek lâkin asla lirizme çökmeyen, şahsiyetli synth işçiliğiyle desteklenmiş karanlık, nemli bir atmosferizm.”

  4. cannibal fetus says:

    Iniquity candır. Bu albümü her ne kadar grime kadar sevmesemde o dönemin death metal estetiğiyle yargılayacak olursak direkt başyapıt diyebiliriz. Gavurların “criminally underrated” dediği şeyin bu grup için kullanılabilecek en iyi sıfat olduğunu düşünüyorum(Iniquity kritiği görünce heyecan yaptım). Tam da bu sitede daha fazla görmek istediğim tarzda hareketler bunlar. Bunun gibi kıyıda köşede kalmış sağlam grupların kritiklerine daha fazla yer verilse hiç de fena olmaz.

    Ahmet Saraçoğlu

    @cannibal fetus, istek alıyoruz. :)

    aklımıza gelmeyen bi sürü şey vardır. söyleyin, biliyosak yazalım, daha çok insan haberdar olsun.

    cannibal fetus

    @Ahmet Saraçoğlu ,Sorulunca afalladım,aklıma pek birşey gelmedi. Şu an bilgisayarın başından kalkmak zorundayım olmadı daha sonra bir liste yapıp buradan yazarım :)

    heat

    @Ahmet Saraçoğlu, aslında bir windir kritiği çok iyi olur arntor veya 1184. gerçi albüm fark etmez windir her şeyiyle candır.

    mekong delta veya armored saint de olabilir. hatta bunlardan birinin kritiğini ben yapmayı deneyim bakalım, du bakalım…

    masteroforion

    @heat, The Music of Erich Zann kritiği olsa çok makbule geçer mesela

    summopeople

    @masteroforion,The Music of Erich Zann kritiği isteriz!!!

    cannibal fetus

    @heat, Windir ne güzelmiş(Ms-Dos komutu gibi de ismi varmış:) Bana Mithotyn’i anımsattı (bu tarz işlerle pek alakam olmadığından da olabilir). Ben de Mithotyn – King of the distant forest kritiği istiyorum. Pek bilinmeyen iyi bir albümdür kendisi. Onun dışında Oppressor – Agony ,Broken Hope – Loathig, Internal Bleeding – Driven to conquer isterim. Bir de Callenish Circle – Flesh power dominion veya My passion your pain olsa güzel olur. Bunlardan bir tanesini bile yazarsanız çok sevinicem. evet.

    Ahmet Saraçoğlu

    @cannibal fetus, Mithotyn – King of the distant forest ve Callenish Circle’ları yazabilirim bi ara, diğerlerini hiç dinlemedim. Bir bakayım onlara da.

    patogonomik

    @Ahmet Saraçoğlu,iddia ediyorum sitemizde bi: estatic fear-a sombre dance kritiği olmazsa sitemiz bi kara delikçe yutulup başka boyutlara geçecek…imza:felaket tellalı

    Ahmet Saraçoğlu

    @patogonomik, bana da öyle geliyo.

  5. patogonomik says:

    çok iyi bilmiyorum ama sanırım bolca edebi sanatın kullanıldığı bi kritik olmuş…abi çoğu yeri anlamadım bile ya:( boyle olunca da kritik biraz amacından sapmış oluyo bence.biraz daha boyle ben gibi halktan kesimin de anlayabileceği kelimelerle yazmak lazım diyorum ve yine de yazarımızı tebrik ediyorum,kritik yazmak herkesin harcı değil ..saygılar

  6. Batuhan Bekmen says:

    2 şikayetim var.

    İlki, yazının dilini hiç sevmedim. Hani dil faşisti olduğumdan falan değil ama bu kadar “çok uyruklu” kelime, bu kadar çorba bi şekilde kullanıldığı zaman çok kasıntı duruyor. Akıcı değil, rahatsız edici olmuş bence. Yazıyı fazla beğenemedim o yüzden.

    İkincisi, bu albümü ben yazacaktım lan!

  7. Neiromonach says:

    katılıyorum. türkçe karşılıkları olmasına rağmen en olağan kelimeleri bile yabancı dilde kullanmak ancak eteği kıçında bir kadının manşete çıkmak adına camiye girmesi sendromuyla açıklanabilir.

  8. Berca B. says:

    Kolay kolay kimsenin yazısına bir şey söylemem, herkesin kendi tarzıdır derim geçerim fakat bunu geçemeyeceğim, bu kritik kadar rahatsız edici bir şey okuduğumu pek hatırlamıyorum. Tabi bu zevk meselesidir, kimisi de basit ve anlaşılır yazıları içi boş buluyordur, bu tarz kritikleri başarılı buluyordur fakat benim için durum farklı, bu tarz bir yazıdan gerçekten çok rahatsız oldum.

  9. nekropunk says:

    yazıyı okurken şu moda girdim: http://f.imagehost.org/0336/wtf_am_i_reading.jpg
    kötü olduğundan değil de, hakkaten ingliş şov olmuş.

  10. the kidd (mutlu yetkin) says:

    kardeşler, bacılar,

    bağlantım az önce geri geldi, yeni görüyorum eleştirileri.
    işin okunmazlaşması materyal karşısında azıtmamdandır,
    özellikle böyle yoğun dalgalarda genelde oluyor.

    müzikolog değilim ama bizim piyasanın ürünlerinin ince kıyılmasını severim, bunu “indie” ürünlerinden
    vs. daha çok hak ediyoruz.
    bütünüyle tarz meselesi – eskiden greil marcus falan severken bir anda spinoza ray prozak – http://www.anus.com favori reviewer’ım oldu.

    bu yüzden terim çorbası olmuş deseniz anlarım, black metal vs olsa entel kültürel referanslara takmış müziği sallamış deseniz yine anlarım ama ingliş şov yapmak değil maksadım – evet, bir dolu webzine varken.

    bir de “aile” içinde niye şov yapayım – ya da cemaat safında secdeye durmuşken >:)

    ama bir daha daha akıcı, daha efendi olacak, mesaj alınmıştır.

    m.

  11. anonim says:

    http://www.youtube.com/watch?v=Eq2PQm6FqVY

    bunlarla bu video sayesinde tanıştım. 8-9 sene olmuştur ilk izleyeli. sonra deli gibi şarkıyı aradığımı hatırlıyom.

  12. Ertuna Yavuz says:

    fırtına gibi patladı akşam akşam kulaklarımda. keşke yayınlandığında baksaymışım.

    Ertuna Yavuz

    son günlerdir dinliyorum hayvan sardı. şarkı yapılarının bütünlüğünde tutarlılığı hiç kırmayan tempo değişimleri, big bang yaratıcılığında rifler, kulak zarlarını yırtan gökgürültüsü sertliğinde prodüksiyon, muhteşem doomy pasajlar (saf doom metal yapmaya kalkışsalarmış efsane bir albüm bırakmış olurlardı kronolojiye, death metal grupları yavaş pasajları pek kullanmıyor çoğunlukla, kullandıkları zamanlar da -ki bu zamanlar da kısa sürer ve ender bulunur- çok alelade, ruhsuz, jenerik oluyor çoğunlukla muhtemelen geçiş yazmada kolaylık sağladığından). kritiği başta ben de yukarıda sevmeyen tayfa arasındaydım ama şimdi vahiysel metnin artistik representationı gibi geliyor. eline, ojeli tırnaklarına -cof önsezisi- sağlık. başka kritikler de bekleriz, olmazsa teknik death hazinelerinin birkaç isimle kabaca topolojisini verirsen heyecanla keşfederiz. derin hürmetlerle metalesk bir romantik dönem kompozisyonu karşı-armağan etmek isterim ayrıca.

    http://www.youtube.com/watch?v=iCEDfZgDPS8

    the kidd (mutlu yetkin)

    @Ertuna Yavuz, hürmet ve selamlar benden, onur duydum. ne zamandır dreaming in red klibi eşliğinde “eski güzel günler”in ruhunda demleniyorum, http://www.youtube.com/watch?v=4-9Pw50H7xM şu patch’li çivili deri ceketlerin güzelliği üzerine bile sayfalar dolusu yazılabilir.
    haha illa goth olacaksa oje yerine eldritch’in kocaman police gözlüklerinden olsun >:).
    whoa Mussorgsky! o zaman bir doom kid’den gelsin:

    http://www.youtube.com/watch?v=2Yy9szBIKCw

  13. Exorsexist says:

    Brian Petrowsky isimli grup üyesi ölmüş R.I.P

  14. caksu says:

    Harika albüm ya.

  15. Ara sıra sırf gülmek için bu kritiğe giriyorum. Rastgele bir paragraf okuyup çıkıyorum.

    Mesela bugün şu paragrafa denk geldim:

    “… labirentsi rif şebekeleri, küle ve toza çözülüyormuş gibi yapıp tüm görkemiyle yeniden canlanabilen ekonomileri, progresif death metalin (Cynic, Atheist) yapısökümcü, “Kum Kitabı” yaklaşımından çok dinleyiciyi orgazmik bir miyopluğa mahkûm eden, gizemi daima merkezde tutan bir mimari yaklaşımın ürünleriydi.”

    Wov.

    Marvin Yanbasanyan

    Evet beyler, günün kardiyosunu bu paragrafla yapıyoruz:

    “Serenadium”u baştan sona kat eden ve her şarkıya adeta epik bir çağrışım uzamı hediye eden tempo zenginliği, kendini daha ilk parçada, Tranquil Seizure’ın aheste girizgâhından yüz bulldog çenesi gücünde bir death metal saldırısına toparlanışında ele verirken, grubun parmak ısırtan ritim teşkilatlandırma becerisi ve kontrollü saldırganlığı, “Serenadium”un, tüm iyi death metal albümleri gibi “deşarjdan” çok – burada aeon’luk uykusundan yeni yeni uyanan Leviathan’ın ikametgâhı kadar soğuk – bir “derinlikle” ilgili olduğunu gösteriyordu.

    Nefes nefeseyim yine. Yüreğine sağlık üstad.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.