“Bir daha asla MESHUGGAH albümü satın almayacağım, hep download edeceğim.”
Bu cümleyi 2002 yılında kurmuştum. MESHUGGAH’nın stüdyosunda gönüllü çaycılık yapabilecek bir insan olan ben, neden böyle bir düşünceye kapılmıştım? Sebebi basit. Gidip 14 Euro’ya satın aldığım “Nothing”, piyasaya çıkan her albümde olduğu gibi bir adet CD’den, ve piyasaya çıkan diğer tüm albümlerden farklı olarak da üzerindeki albüm kapağı haricindeki tüm sayfaları tamamen boş bir kitapçıktan oluşuyordu. Ne kadar iyi bir fikir değil mi? Madem albümün adı “Hiçbir şey”, albüm kitapçığını da tamamen boş bırakalım; ne sözlerini, ne kayıt bilgilerini, ne şarkıları kimin yazdığını, ne de hangi soloyu kimin attığını koyalım. O kadar para veren dinleyici de bu bilgilere, tıpkı albümü bedavaya indiren biri gibi internetten ulaşsın, orijinal CD müzik setinde dönerken google’a girip “rational gaze lyrics” falan yazsın. Cidden çok iyi düşünmüşsünüz.
Aptal yerine konmuş gibi hissettiğim o andaki uyuzluğum ve hayata olan isyanım zamanla geçti elbet; zira o albümden sonra çıkan tüm MESHUGGAH ürünleri de, tıpkı önceden çıkanlar gibi şu anda olanca parlaklıklarıyla yanı başımdaki CD rafımda duruyorlar; tıpkı bugünden sonra çıkacak MESHUGGAH imzalı tüm materyaller gibi. Ama o an cidden baya uyuz olmuştum, bak bugün bile albümü her dinleyişimde, o kitapçığı çıkarıp da “Ne? Nası ya? Lan? Hassiktir bu ne be?!” dediğim an aklıma gelir.
Hiçbir şeyden devam edelim. “Nothing”, MESHUGGAH’nın doksanlarda sürdürdüğü ve akılları aldığı thrash bazlı yırtıcı tarzını rafa kaldırdığı ve daha groove, daha ağır, daha sert bir hüviyete büründüğü, grubun kariyerindeki belki de en keskin dönüş olarak anılabilecek bir albüm. “Chaosphere” şaheserindeki Mouth Licking What You’ve Bled veya Sane ile, bu albümden Stengah veya Straws Pulled at Random’ı arka arkaya dinlerseniz, grubun sound’unun ne denli güçlendiğini ve hız ve saldırganlık anlamında grubun daha minimal bir yola saptığını görebilirsiniz (Haake’nin bir davul çözümlemesi için Mouth Licking What You’ve Bled link’ine bir bakmak isteyebilirsiniz).
Başta tatsız gelen bu ağırlaşma durumu, grubun ne yapmak istediğini anladığınız anda yüzünüzü güldüren ve MESHUGGAH’yı iki farklı mükemmel tarz barındıran bir grup olarak algılamanıza vesile olan bir hal alıyor. Bir Transfixion, bir Corridor of Chameleons ne denli yarman şarkılarsa, bir Rational Gaze, bir Glints Collide da aynı düzeyde fakat farklı yapılarda öküz yapıtlar. Grubun manyakları zaten çoktan hatmetmişlerdir, ancak MESHUGGAH’ya uzak biriyseniz, örneğin bir Rational Gaze’i tam olarak özümsemeye çalıştığınızda, şarkının ritim yapısına kafa yorduğunuzda, MESHUGGAH’nın neden her yerde doksanlar ve iki binlerin en önemli birkaç grubundan biri olarak anıldığını anlayabilirsiniz.
Davuldan başlarsak, Tomas Haake, her zaman olduğu gibi MESHUGGAH müziğinin tuhaflığını oluşturan ana unsurlardan biri. Her zamanki 4/4′lük trampet ritmi etrafında sarmallanarak dönen kros paternlerinin yanı sıra, ne yaptığını, ne zaman neye vurduğunu belli etmeyen cumburlop ataklarını da pek çok şarkıda duymak mümkün. Thordendal ve Hagström’ün özel yapım 8 telli Nevborn gitarlarının kayda yetişmememesi üzerine sekiz tele akord edilmiş yedi telli gitar kullandığı “Nothing”de, bu iki canavarların dehşet sesine, arkalarında duran ve rampada vites değiştiren damperli kamyon egzosu tonlu bas gitardan çıkan borusal ses duvarı ile, Kidman’ın tek notalık agresif yırtınması da eklenince, MESHUGGAH’nın özgünlüğün ve ilham vericiliğin kitabını yazması da kaçınılmaz oluyor. Bas gitar demişken, bu albümde basların da Thordendal tarafından çalındığını hatırlatalım.
Grubu canlı izlemiş biri olarak, bu şarkıların canlı performansta gerçek anlamda insanı ezen bir hale geldiklerini söyleyebilirim. Önceki albümlerdeki thrash havasının azalmasıyla doğal olarak seyrekleşen palm mute kullanımının yerini, tellerin boş vurulması ve o düşük oktavlarıyla salım salım sallanması alınca, ortaya cidden içinizi titreten, kafanızı ezen bir ses duvarı çıkıyor. Konsere girdikleri Stengah’la birlikte, çınlamasına izin verdikleri o notaların resmen salonu kaplayıp beynimize nüfuz eden bir mevcudiyete dönüştüğünü anımsıyorum.
Konser demişken, MESHUGGAH konserlerinin bu albümle birlikte yaşadığı değişime de değinmeden edemeyeceğim. “Nothing”e kadarki MESHUGGAH konserlerinde görülen tepişme ve pogo aktivitesinin, bu albümle birlikte sekteye uğradığını, hatta zaman zaman komik durumlara yol açtığını gözlemledim. Şöyle ki, pogoya ve zıplayıp coşmaya çok da müsait olmayan bu ağır tempolu şarkılar, seyirciyi mecburen kafa sallamaya itiyor; lakin ritim duygusu yetmeyen seyircilerin bu aksak ritimli şarkılara uygun şekilde kafa sallaması hayli zor olabiliyor ve ortaya, tamamen farklı zamanlarda kafa sallayan bir seyirci güruhu çıkıyor. “Nothing”den bir şarkı sırasında etrafıma şöyle bir baktığımı ve herkesin tamamen karışık bir şekilde, senkron neyin dinlemeden alelade kafa salladığını gördüğümü hatırlıyorum. Komik bir an olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
Grubu takip edenlerin bildiği gibi “Nothing” sonradan remaster edilerek turkuaz kapakla tekrar piyasaya çıktı. Bunun sebebi, orijinal sürümün son anda açıklanan Ozzfest katılımına yetişmek için grubun albümü -dikkat buyurunuz- iki günde miksleyip bir günde de master etmiş oluşuydu. Yine de albümün sound’unda remaster çıkarılacak düzeyde bir sorun yok; şahsen albümü ilk dinlediğimde bile aklıma sound’a dair bir şikâyet gelmemişti.
“Nothing”in bir önemi de, her yerde bas bas bağırılmasa da, bugün djent olarak tanımlanan tarzın belki de ilk uygulandığı albüm oluşu. Djent tabirinin anlamı ve nereden geldiği düşünüldüğünde, metal tarihinde “Nothing”den önce çıkan ve tüm bu djent akımını başlatan başka bir albüm daha var mı, bilenler söylesin. Eğer yoksa ve tüm o djent gruplarına ilk ilhamı veren albüm “Nothing”se, “Nothing”i “djent 101″ olarak da özetleyebiliriz sanırım.
Her neyse, “Nothing” MESHUGGAH’nın yeni yüzünün açılışını yapan ve bahsedilen grup MESHUGGAH olduğundan asla bir geçiş albümü hissettirmeyen, gayet olgun ve oturaklı bir albüm. Grubun diskografisi söz konusu olduğunda “Destroy Erase Improve” > “Chaosphere” > “obZen” > “Nothing” > “Contradictions Collapse” > “Catch 33″ şeklinde bir sıralamam olduğunu söyleyip, bu kadar olumlu konuştuğum albümü bu dev grubun neresinde gördüğümü de belirtmiş olayım.
Yine de adam olan, azıcık haysiyeti olan, o albüm kitapçığına en azından speşıl tenks falan koyardı. Topsunuz olm.
çıkış tarihi 2002 olması lazım Ahmet’im. 2006′da “8 stringed extended edition with DVD” şeisi. son iki şarkı daha uzundur bu versiyonda. “Closed Eye Visuals”, “Straws Pulled at Random” ve “Spasm” beni benden alır. yaran albüm, çok iyi albüm :) eline sağlık herzamanki gibi sürükleyici “make my day”, güzel kritik.
8/10
Ahmet aynı olay başıma Drudkh-Autumn Aurora albümünde geldi. Sadece 1 sayfadan oluşan sarı tonlarda bir orman resmi var kitapçıkta. Üstüne bide Fransa’da Virgin’de albümün yeni allı pullu digipack versiyonunu gördüm, gözlerim doldu resmen.
@Ertuna Yavuz, Meshuggah dinleyene kadar poliritim diye bir şeyden haberim yoktu.Hatta ilk duyduğumda “Lan mp4 bozuldu 2 ileri 1 geri sarıyor” demiştim.
obZen’i dinleyene kadar en favori meshuggah albümüm buydu. kusursuz bir albüm benim nezlimde. yazıyı ben yazsam, 19 sayfa tutsa, yazının tüm ana fikri “köpeğiyim” olur.
Meshuggah dinlerken saçma sapan hareketler yapmak anlaşılabilecek bir durum da yahu bu albümü dinlerken kafama huni takıp çıplak koşma isteği oluyor. Normal midir?
mavi kapakta hep ortadaki surata bakıyodum ama yeni farkettim, gözlerin yanındaki siyahlıklara felan bakınca 2.şeklin kaşları ortaya çıkıyor. ağzı felan da var aşağıda tırtıklı. netice olarak bayaa güzel kapak ama tam t-shirt’lük.
@Ahmet Saraçoğlu , bu arada kritiği bu sefer sonuna kadar okumayı başarabildim. djent konusunda tamamen aynı fikirdeyim. gerçek adı aleph olan ama benim nothing II olarak adlandırdığım bi albüm var. vokal dahil herşeyiyle nothing meshuggah’sının kopyası diyebilirim. ama ben bayılmıştım (hala severim). dinlemiş miydin?
@in the court of the crimson king, Destiny parçasının 37. saniyesinden başlayıp 1:07 ‘ ye kadar süren kısım ile Straws Pulled At Random parçasının 29.saniyede giren kısmı bence acayip benziyor özellikle vokal konusunda.Ya da saçmalamaktayım şuan. :)
Bu albümün gitar tonu bu albümden sonra çıkan Meshuggah albümlerinin gitar tonuna sahip olsa, açık ara en çok dinlediğim albüm olur. Ama nedense bir süreden sonra dinleyemiyorum bu albümü, remasster versiyonu da orjinali olmadığı için soğuk geliyor bana. Ama efsane albüm orası ayrı, diğer Meshuggah albümleri gibi tek boş şarkı yok.
2002 versiyonunu dinlemekte olduğum zamanlarda en az sevdiğim Meshuggah albümlerindendi. Sounda alışamamıştım ve gitar tonu Jester’ın da dediği gibi sonraki albümlerden oldukça farklı olduğu için albümü bir türlü benimseyemedim.
Sonradan 2006 remastered versiyonunu dinledim ve hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
straws pulled at random dinlerken ister istemez gözümün önüne saçma sapan dans eden ruslar geliyor ciddiye alamıyorum, o videoları keşke hiç izlemeseydim
İnanılmaz bir albüm. Bence notu 9 olmalı. Ama Meshuggah ı Chaosphere zamanında tanıyıp sevseydim sonrasında muhtemelen bu albüme uzun zaman alışamazdım. Grubu Koloss albümünden sonra keşfetmem iyi olmuş.
inadına straws pulled at random be birader. adamı ezim ezim ezerken 10 saniye sonra melankoli dalgalarına, uzay boşluğuna savurabilmek, kendinden geçirmek, büktüğün o telle ciğeri de aynı anda deşmek nedir. o kapanış bölümündeki cınnnnnn cınnnnnnn (çok teknik anlatım) nota vuruşlarındaki meditasyon havasını en kral hint gurusu veremez.
çıkış tarihi 2002 olması lazım Ahmet’im. 2006′da “8 stringed extended edition with DVD” şeisi. son iki şarkı daha uzundur bu versiyonda. “Closed Eye Visuals”, “Straws Pulled at Random” ve “Spasm” beni benden alır. yaran albüm, çok iyi albüm :) eline sağlık herzamanki gibi sürükleyici “make my day”, güzel kritik.
8/10
06.12.2010
@nordson, sağol. tarihi yanlış yazmışım evet. düzelttim.
Straws Pulled at Random kelimlerle anlatılamaycak kadar güzel.
Ahmet aynı olay başıma Drudkh-Autumn Aurora albümünde geldi. Sadece 1 sayfadan oluşan sarı tonlarda bir orman resmi var kitapçıkta. Üstüne bide Fransa’da Virgin’de albümün yeni allı pullu digipack versiyonunu gördüm, gözlerim doldu resmen.
” Closed Eye Visuals ” diyorum.. Havada helezonları çok net görebiliyorum !
bir başka meshuggah poliritmik metal opusudur. notum 8,5/10
06.12.2010
@Ertuna Yavuz, Meshuggah dinleyene kadar poliritim diye bir şeyden haberim yoktu.Hatta ilk duyduğumda “Lan mp4 bozuldu 2 ileri 1 geri sarıyor” demiştim.
obZen’i dinleyene kadar en favori meshuggah albümüm buydu. kusursuz bir albüm benim nezlimde. yazıyı ben yazsam, 19 sayfa tutsa, yazının tüm ana fikri “köpeğiyim” olur.
10.
Meshuggah dinlerken saçma sapan hareketler yapmak anlaşılabilecek bir durum da yahu bu albümü dinlerken kafama huni takıp çıplak koşma isteği oluyor. Normal midir?
mavi kapakta hep ortadaki surata bakıyodum ama yeni farkettim, gözlerin yanındaki siyahlıklara felan bakınca 2.şeklin kaşları ortaya çıkıyor. ağzı felan da var aşağıda tırtıklı. netice olarak bayaa güzel kapak ama tam t-shirt’lük.
pure djent? oh yes.
12.03.2011
@Ahmet Saraçoğlu , bu arada kritiği bu sefer sonuna kadar okumayı başarabildim. djent konusunda tamamen aynı fikirdeyim. gerçek adı aleph olan ama benim nothing II olarak adlandırdığım bi albüm var. vokal dahil herşeyiyle nothing meshuggah’sının kopyası diyebilirim. ama ben bayılmıştım (hala severim). dinlemiş miydin?
12.03.2011
@anonim, yok hiç duymadım.
12.03.2011
@Ahmet Saraçoğlu, http://www.youtube.com/watch?v=2h2NX8hz4tE
Sizcede ”Straws Pulled at Random” Death’in Destiny parçasına çok benzemiyor mu ? :)
09.09.2011
@Gereksiz biri, pek benzetemedim.
09.09.2011
@in the court of the crimson king, Destiny parçasının 37. saniyesinden başlayıp 1:07 ‘ ye kadar süren kısım ile Straws Pulled At Random parçasının 29.saniyede giren kısmı bence acayip benziyor özellikle vokal konusunda.Ya da saçmalamaktayım şuan. :)
15.09.2011
@Gereksiz biri, benziyomuş harbi şimdi farkettim :) ama öyle ağzı açık bırakacak bir benzerlik değil.
basligi gorunce ne oluyo lan dedim. boyle mukemmel albume boyle baslik atilmaz arkada$ :d
Bu albümün gitar tonu bu albümden sonra çıkan Meshuggah albümlerinin gitar tonuna sahip olsa, açık ara en çok dinlediğim albüm olur. Ama nedense bir süreden sonra dinleyemiyorum bu albümü, remasster versiyonu da orjinali olmadığı için soğuk geliyor bana. Ama efsane albüm orası ayrı, diğer Meshuggah albümleri gibi tek boş şarkı yok.
2002 versiyonunu dinlemekte olduğum zamanlarda en az sevdiğim Meshuggah albümlerindendi. Sounda alışamamıştım ve gitar tonu Jester’ın da dediği gibi sonraki albümlerden oldukça farklı olduğu için albümü bir türlü benimseyemedim.
Sonradan 2006 remastered versiyonunu dinledim ve hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
10.
Hayatımda dinlediğim en kusursuz albümlerden biri bu ya. 4 tane insan evladı nasıl böyle bir albüm yapabilir cidden akıl alır şey değil.
straws pulled at random dinlerken ister istemez gözümün önüne saçma sapan dans eden ruslar geliyor ciddiye alamıyorum, o videoları keşke hiç izlemeseydim
İnanılmaz bir albüm. Bence notu 9 olmalı. Ama Meshuggah ı Chaosphere zamanında tanıyıp sevseydim sonrasında muhtemelen bu albüme uzun zaman alışamazdım. Grubu Koloss albümünden sonra keşfetmem iyi olmuş.
Ne büyük albümsün.
inadına straws pulled at random be birader. adamı ezim ezim ezerken 10 saniye sonra melankoli dalgalarına, uzay boşluğuna savurabilmek, kendinden geçirmek, büktüğün o telle ciğeri de aynı anda deşmek nedir. o kapanış bölümündeki cınnnnnn cınnnnnnn (çok teknik anlatım) nota vuruşlarındaki meditasyon havasını en kral hint gurusu veremez.