# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
EA – Au Ellai
| 20.12.2010

Kim bunlar?

Varlığını yalıtılmış bir müzik türünün sayılı köşelerinden birinde övgülerle sürdüren Ea gibi bir grubu eleştirmekten duyduğum endişe yalnız albümlerini seven kişilerin bu kısıtlı muhit için bile hatırı sayılır bir çoklukta olmasından değil, aynı zamanda Finlandiyalı efsanevi Skepticism grubunun kasıtlı olmadan getirdiği birtakım davranışsal gelenekleri en mutlak ölçüye taşıyarak saygı ve itaatkarlılıkla uygulamasından da kaynaklanıyor. Grup üyelerinin dinleyicilere isimlerini açıklamamaları gibi kaç kişiden oluştukları ve Rusya diye tahmin edilmesine karşın hangi ülkeden oldukları hakkında en ufak bir ipucu vermemeleri, şarkı sözlerinde kullandıkları kadim dilin anlaşılmazlığı nedeniyle içerikten meydana gelen herhangi bir çekiciliği barındırmaması ve dolayısıyla muhtemel bir piyasacı tavrı reddetmesi, plak şirketinin yaptığı promosyonlar dışında reklam yapmak için en ufak bir gayret göstermemeleri, fırsatları olduğu hâlde beş senelik çabaları boyunca Avrupa’da hiçbir funeral doom festivaline çıkmamaları ve bütün bunlara rağmen üç albüm yazmayı başarmış olmaları pek az kimsenin ilgisini çekecek bir müzik türünü icra etmekle birleştiğinde, grup üyelerinin sosyal benliklerini çevrelerine kanıtlamak ve kısıtlı bile olsa maddi kazanç sağlamak gibi nedenlerden değil yalnız müzik yazma ve yazdıkları müziği paylaşma sevgisiyle karşımıza çıktıklarına işaret ediyor. Metal müzik piyasasındaki endüstri dalkavuklarının ve müzisyen denmeye dilin varmadığı enstrüman hilebazlarının bile sık sık el üstünde tutulduğu bir ortamda bu kadar kıyıda köşede kalmayı tercih eden bir grubun müziğini eleştirmek grubu sevenlere belki biraz kötü niyetli görünecektir, ama kimseyi elimden geldiğince rahatsız etmeden bu yiğidi hakkını yemeden öldürmeye çalışacağım, çünkü belli bir müzik türüne olan doymaz iştahımızın zaman zaman kafamızı bulandırdığına yönelik güçlü bir inancım var.

Yarı epik yarı romantik bir tınıya sahip olan grup bir üçlemenin sonuncusu olan bu albümlerinde, ilk albümlerine kıyasla oldukça yavaş gitar soloları kullanmalarına ve gitar riflerini bu türü sevenlerin alışkanlıklarını iyi anlamda okşayacak yavaşlıkta çalmalarına rağmen albümün müzikal yönünü hâlâ klavye melodileri üzerinden kurmayı tercih ettikleri, bu melodileri de düşsü yankılarla süslendirilmiş synth tınılarıyla çaldıkları için müziklerini gitar müziği etrafında oluşturan bu türün kurucu babalarından ziyade Shape of Despair, Remembrance, Mistress of The Dead ve Reclusiam gibi klavye müziği gruplarıyla benzerlik taşıyor. Alışılmadık uzunluklara çıkan şarkı süreleri, boğuk ve derin gırtlak vokaller, yavaş tempo davul vuruşları, hikâyeci şarkı yapıları, çeşitli ses efektleri gibi unsurlar herhangi bir yenilik taşımadan, bir araya geldiğinde klişe de olsa herhangi bir övgüsel ya da eleştirel bir nitelik kazanmayan zorunlu bir birliktelik sağlayarak kullanılıyor.

Müziklerini eleştirmek için öne süreceğim şeyi çok bilmişliğin antipatik gülünçlüğüne düşüyormuş yanılgısını vermeden nasıl söylerim bilmiyorum ama grubun şimdiye kadar yazdıkları albümleri benim gözümde başarısız kılan şey bu türe herhangi bir yenilik getirmemelerinden ya da üretkenliklerinin albüm boyunca ortalama bir çizgide seyretmesi gibi olağan sebeplerden değil, grubun müzik yazma kabiliyetleri göz önüne alındığında aslında müzik yazma kabiliyetlerinden yoksun olmalarından, en iyi anlamda iyi niyetli amatörler olmalarından ileri geliyor. Benim gözümde olmasa da birçokları için küçük ama saygıdeğer bir doom plak şirketi sayılan Solitude Productions’a kayıtlı bir grup için amatör gibi bir itham kulağa biraz ağır gelebilir ama klavye notalarının ve gitar sololarının gayet tutarlı olduğu pasajlar bulunmasına ve genel olarak incelendiğinde müziğin çok enstrümanlı olduğu pasajlarda enstrümanların eşzamanlı şekilde birbirlerini ısrarla önceleme çabasına rağmen tutarlılığın sağlanamadığını görememek için ancak dikkatsiz bir dinlemenin ya da aşırı iyi niyetin bir önkoşul olması gerekiyor.

Belli bir anahtar tonun güvenliği etrafında dönüp durmak yerine basit ve alışılmadık klavye motiflerini tercih ediyor gibi görünmesine rağmen enstrümanlar birbirlerinden ayrı ayrı dinlenirse aslında tona yönelik bir çabanın olduğunu fakat üst üste bindiğinde bunun kayıp gittiğini fark ediyoruz ister istemez. Etkileyici olması gereken müziğin etkisinin önemli bir kısmını tahrip eden bütünlükten yoksun bu müzik asıl güzelliğini dolayısıyla bütünlükten en uzak olduğu noktalarda, yani tek bir enstrümanın, yani klavyelerin tek başına kaldığı pasajlarda kendini belli ediyor, fakat bu pasajlar notadan notaya prosedürlerinde çok kısa menzilli nota sayısından oluşan aşırı güvenlikli melodileri tercih ettiği için maalesef ödüllendiricilik noktasında hiç ileri gidemiyor. Bu müzikte yazması emek isteyen, zorlayıcı hiçbir unsur yok.

Aynı şekilde kulağa ilk başta alışılmadık zaman ölçülerinde ve olağandışı desenlerde ilerliyor gibi görünen bilgisayarda programlanmış davul partisyonları aslında bu olumlu yanılgıyı amatörlüğü sayesinde sağlıyor çünkü farklı zillerin kullanımına yönelik herhangi bir tercihin olmadığı, normal vuruşların bile pek nadiren bulunduğu ve aslında alışılmış ya da alışılmamış zaman ölçülerinden ziyade zaman ölçülerinden tamamen bihaber ilerleyen davul partisyonları, kaotik ve ahtapotumsu bir çeşitliliğin hedef alındığı ustalıklı bir tercihten ziyade basit bir perksüyon düzenine ulaşmaya çalışıp bunu başaramayan amatörce bir çabayı ve metronomik kusursuzluktan yoksun zamanlama hatalarıyla dolu bilgi eksikliklerini ya da hepten bir bilgisizliği gösteriyor. Açıkçası grupta amatör anlamda bile davul çalan, hayatı boyunca eline davul çubuğu almış biri bulunduğuna inanmıyorum.

Yöntemsel ve biçimsel eleştirileri tamamladıktan sonra en azından yapısal anlamda onaylanacak bir unsurdan bahsetmek isterdim fakat ne yazık ki bunu da yapamayacağım. Daha önceki paragraflarda şarkı yapılarının hikâyeci olduğunu söylemiştim ama hikâyeci şarkı yapılarının tercih edilmiş olması bu kadar basit düzeyde kalan bir müzikte yan yana konulmuş bölük pörçük pasajların uzunluk yönünden maksatsızca dengesiz bir dağılımı olabileceği anlamına gelmediğinden ve herhangi bir gerilimli devinirlikle yüklü düğüm noktalarından yoksun bir şekilde bağıntısızca yan yana konulmasını bu özelliğe atfedemeyeceğimizden ötürü bu niteliği barındırdığını söylemek de yanlış olacağı için şarkıların yapısına yönelik herhangi bir çaba taşımayan şarkıların aslında yapıları bile olmadığını söylemek daha isabetli olacaktır.

Grubun imajına kasıtlı ya da kasıtsız büyük avantaj kazandıran şarkı sözlerinin yazıldığı kadim dilin günümüzde yaşayan hiçbir kültür tarafından kullanılmıyor olması övülmüştür fakat öncelikle şunu söylemek gerekir ki, en azından benim bilgim dahilinde, drone doom severlerin de gayet iyi bileceği bir Sunn O))) çalışması olan White2 şarkı sözlerinde denendiğine göre bu övgünün nedeni daha önce metal müzikte denenmemiş bir şey olmasından kaynaklanmamalıdır. Hem bu kutsal metinlerde tam olarak ne yazıyor olabilir? Tamamen tarihin konusu olması gereken kutsal metinlerin sanatsal bağlamda herhangi bir estetik değeri olabilir mi? Eğer varsa bile bunun üzerinde fikir yürütmemiz mümkün müdür? Hiç anlamadığımız bir şeyi övmek bana biraz anlamsız geliyor. Evet, ne içerdiklerini bilmeden bu kutsal metinleri yermek önyargılı ve fazla kötü niyetli bir tutum olur ama aynı şekilde övmek de önyargılı ve fazla iyi niyetli bir tutum olacaktır.

Serhat şehrimiz İstanbul, ruhsuz binalarla örtülü çarpık kentleşmesini korkutucu bir çıplaklıkla bize en çok güneşsiz gündüzlerin aydınlığında nasıl gösterirse, enstrüman prodüksiyonu atmosfer oluşturmaktan uzak bir şekilde yalnız müzikal içeriğin duyulması üzerinden oluşturulduğunda da aynı şekilde bazı zayıflıkları gösterme yönünde bir eğilim taşır. Ekipman imkanlarıyla güçleri yettiğince temiz bir tını yakalamaya çalışmış grubun yalnız bu son albümünde değil, önceki albümlerinde de, yukarıda daha ayrıntılı anlattığımız gibi müzik kulağına sahip olamadıklarını bize gösteren zamanlama kusurları, amatörce yan yana koyulmuş pasajcıklarla oluşturulmuş yapı taşımayan devasa uzunlukta şarkılar, tıpkı oyuncak arabalarından gurur duyan bir çocuğun onları bize gösterme hevesine benzer bir tavırla çeşitli enstrümanları eşzamanlı bir şekilde notalama tekniği dışında başka hiçbir müzikal teknik barındırmayan genel bir tekdüzelik havası, üç ya da dört notadan oluşan aşırı kısa klavye melodilerinin basit cansıkıcılığı gibi unsurlar bu albümde, tıpkı İstanbul binalarının çirkin görüntüsü gibi ortaya çıkıyor ve bu eksiklikler dikkate alındığında da prodüksiyon tınısı tercihi bize müzisyenlerin hatalarının hiç farkında olmadıklarını gösteriyor.

Müzisyenler dedim ama enstrümanlardaki uygulamaların birbirine fazla benzeyen zayıflıkları ve müziğin amatörce yazılmış olduğu gerçeği göz önüne alınırsa birden fazla sayıda kişinin aradan beş yıl geçmesine rağmen hâlâ aynı açık seçik yanlışları sürdürüyor olması bana pek mantıklı gelmediğinden bu grubun belki de bir gruptan ziyade tek bir adamın projesi olduğu düşüncesini uyandırıyor bende. Ama herhangi bir küçük görme çabası taşımadan söylemek gerekirse, notalarıyla kafamda bir desen oluşturmadan yalnız tınısıyla, sistematik bir yapıdan, yöntemden ve müzikaliteden yoksun olmasına rağmen monoton bir devamlılıkta ilerlemeyi başaran bir müziğe ihtiyaç duyduğumda zaman zaman ilk albümlerini çaldığım olmuyor değil.

Bu kritiği grubun bu sene çıkan albümleri için yazdım ama en çok methiyeler düzülen ilk albümleri için incelemiş olsaydım daha farklı şeyler yazmazdım. Yukarıda saydığım sebeplerden ötürü grubun aldığı övgülerin müzikal yönden değil daha çok kurdukları gizemli ve okült imaj sayesinde ortaya çıktığını, bunlar dışında herhangi bir övgüyü hak etmediklerini, bu gruba gelene kadar aynı türü icra eden daha pek çok grup olduğunu, öyle gruplar yoksa bile bu grubu dinlemenin hiçbir önem taşımadığını düşünüyorum.

Ertuna YAVUZ

5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.81/10, Toplam oy: 26)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2010
Şirket
Solitude Productions
Kadro
Bilinmiyor
Şarkılar
1. Aullu Eina
2. Taela Mu
3. Nia Saeli a Taitalae
  Yorum alanı

“EA – Au Ellai” yazısına 8 yorum var

  1. Successful Troll says:

    abi kusura bakma ama böyle bilinmeyen amatör gruplara yapacagın kritik ancak zaman kaybı olur.

  2. b says:

    yazı içerisinde beyin fırtınası yapılmış. kritiği yapılan topluluk amatör olsun olmasın yazı kaliteli olunca okunur bir şeyler öğrenilir ve tartışılır. grubu tanımıyorum ama yazı için kutlarım.

  3. Mephisto says:

    albüme otopsi yapılmış resmen

  4. summoning says:

    ea taesse albümünü dinledim sadece. grup hiç de amatör değil açıkcası. diğer funeral doom gruplarından fazlası var, eksiği yok.

  5. summoning says:

    nereye yaazacağımı bilemedim.

    eblis diye bir grup var idi bir zamanlar. sadece and or time announces black albümleri var elimde. bu albümden sonra elemanlar sırra kadem bastı heralde. bir daha rastlamadım. haberi olan var mı?

  6. Aeonian_Lich says:

    Hiç dinlemediğim tarzlarda albüm kritikleri de yapsa, Ertuna’yı okumak büyük lüks diye düşünüyorum. Hele ki sosyal hayatı dışında Türkçe’den bir hayli kopmuş halde olan bünyeme adeta pasif-pratik sağlıyor yazıları. Eksik olmasın diyelim… :)

  7. nordson says:

    Ertuna ist krieg!!

  8. Veracruze says:

    güzel kritik olmuş da şizotipal anlatımlar bunlar. çok uzun cümleler kuruyorsun, insan odaklanamıyor kısacası.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.