# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
HAIL OF BULLETS – On Divine Winds
| 05.11.2010

Sevişme, savaş!

İlk albümleri olan “Of Frost and War” ile tüm kritiklerden tam puan almış, tüm yıl turlamış, büyük festivallere katılmış ve gayet de iyi bir satış rakamı yakalamış olan Hollanda death metalinin all-star grubu diyebileceğimiz Hail of Bullets’ın yeni albümüne nihayet kavuştuk. Aynı Bloodbath’in kuruluş hikayesi gibi Hail of Bullets elemanları da bir gün barda toplanıp içerken araya metal muhabbetinin girmesi ve birinin “Olm bence grup kuralım süper olur” diye gazlamasıyla soluğu Dan Swanö’nun stüdyosunda almışlar.

Bu kritiği yazabilmek için neredeyse bir aydır bekliyorum. Nedeni ise internete düşen versiyonunun çok düşük katitede olması ve bunu baz alarak yazmak istememem. Sonra çıkanla arasında fark edilir derecede ses kalitesi farkı olduğunu fark ettiğimden, iyi ki ilk haliyle yazmamışım diyorum.

Fazla uzatmadan albüme geçmek istiyorum. Bu yılın beklediğim albümlerinden biri olduğundan kısa kestirip atacağım. Geçen sefer 2. Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesi’ni (Rusya – Almanya) konsept olarak kullanan grubumuzun bu seferki konusu ise Pearl Harbour saldırısı (Operation Z) ile start verilen Pasifik Savaşı’yla başlıyor. Ve ardından sırasıyla Japonya – Çin çatışması (The Mukden Incident, Full Scale War), Amerika’nın Guadalcanal Savaşı, Mercan denizindeki Japonlar’ın, ABD destroyerlerini batırması (On Choral Shores), Kore Savaşı (Unsung Heroes), Tokyo’nun bombalanması (Tokyo Napalm Holocaust), Japonlar’ın karşılık olarak intihar bombası ile karşılığı (Kamikaze), Okinawa Savaşı (Sugar Loaf Hill) ve en son Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası atılmasıyla savaşın sona ermesi (To Bear The Unbearable) ile bitiyor.

“Of Frost and War”u dinleyenler hatırlayacaktır, giriş parçası olan Before the Storm ile orkestral bir açılış ardından, üzerinizden tank geçercesine başlayan hayvani parça Ordered Eastward ile devam ediyordu. “On Divine Winds” de aynı formül ile başlıyor. The Eve of Battle ile orkestral bir açılış yapıp Operation Z ile bodoslama dalıyorlar. Ardından tempoyu çok az düşürüp, ara ara melodikleşen lead’leriyle The Mukden Incident ve Strategy Of Attrition geliyor. Artık biraz yavaşlayalım diyorlar ve girişi hafiften doom/death’i andıran Full Scale War geliyor. Tekrar hızlanıp Inferno at the Carpathian Mountains’ı andıran girişiyle Guadalcanal’a başlıyorlar. Albümün geneli böyle devam ediyor. Bir hızlanıp bir yavaşlıyorlar. Ve son parça olarak To Bear The Unbearable isimli epik bir şaheser geliyor. Bu şarkı albümdeki favorim olup, bence Hail of Bullets’ın kalitesini de ortaya koymuş.

“Of Frost and War”da daha farklı bir atmosfer vardı. İnsanı savaşın içindeymiş yada Call of Duty: Modern Warfare oynuyormuş gibi hissetiriyodu. Eğer karşılaştıracak olursak, iki albümdeki havayı da çok farklı bulmuyorum. İkisinde de yer yer iyi, yer yer ise fazla doom bölümler var. “Of Frost and War”da Red Wolves of Stalin, Ordered Eastward, Stalingrad gibi çok ön plana çıkıp gerçekten fena halde coşturan şarkılar varken, “On Divine Winds”de Operation Z, To Bear the Unbearable, Kamikaze gibi durumu eşitleyen parçalar var.

Kritiği bitirmeye yakın prodüksiyona da değinmek istiyorum. İlk albümle hemen hemen aynı tarz kayıt olmasına rağmen, “Of Frost and War”da tüm enstrümanları domine eden çok yüksek desibelde kayıt edilmiş gitar tonları burada biraz törpülenmiş, daha anlaşılabilir hale getirilmiş. Bu da iyi bir şey, çünkü davulun monotonluğunu azaltıp daha ön plana çıkmasını sağlamış. Martin Van Drunnen’e değinmeye gerek bile duymuyorum. John Tardy’nin son 10 – 15 yıldır doğru düzgün vokal yapamadığını düşünürsek, Chuck rahmetli olduktan sonra bence şu anda dünyadaki en önemli ve en efsane old school death metal vokalisti. Neredeyse 45 yaşında olup böyle performans sergileyebiliyorsa bir insan daha ne denilebilir ki…

Diyeceğim o ki, “On Divine Winds” yılın önem taşıyan albümlerinden birisi. Son yıllarda bu kadar kaliteli işler yapan gruplar az bulunuyor. Kaçırmamanızı tavsiye ederim.

Exorsexist

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.86/10, Toplam oy: 36)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2010
Şirket
Metal Blade
Kadro
Martin van Drunen: Vokal
Paul Baayens: Gitar
Theo van Eekelen: Bas
Stephan Gebedi: Gitar
Ed Warby: Davul
Şarkılar
01. The Eve Of Battle
02. Operation Z
03. The Mukden Incident
04. Strategy Of Attrition
05. Full Scale War
06. Guadalcanal
07. On Coral Shores
08. Unsung Heroes
09. Tokyo Napalm Holocaust
10. Sugar Loaf Hill (bonus)
11. Kamikaze
12. To Bear The Unbearable
  Yorum alanı

“HAIL OF BULLETS – On Divine Winds” yazısına 10 yorum var

  1. nordson says:

    Druneeeeeen….

  2. Berker İlhan says:

    Bence ilk albümden kat kat daha iyi ki “bu albümde gitarların aşağıya çekilmesi ve davulların ön plana çıkarılması” kısmına tamamen katılıyorum , Ed Warby’den mahrum kalmak olmaz değil mi :)

  3. Kukuleta says:

    1. Dünya Savaşı’nda ABD-Japonya cephesi diye bişi yok. ABD ve Japonya savaşa sonradan İtilaf Devletleri tarafında katılıyo. Guadacanal, Kamikaze, Tokyo Napalm Holocaust .. gibi şarkı isimlerinden de albümün konseptinin 2. Dünya Savaşı’nın Pasifik Cephesiyle alakadar olduğunu kolayca anlayabiliriz.

    Exorsexist

    @Kukuleta, evet doğru orası benim hatam. aslında şarkı konseptlerini araştırıp wikipedia referansı vericektim sonra vazgeçtim. yazdıktan sonra bir yerde hata olduğunu farkettim ama nerde olduğunu bulamamıştım.

  4. heat says:

    Martin van Drunen cidden hastası olduğum bir vokalist. o olmasa bu albümü baştan sona dinlemezdim heralde, bana göre baya sıkıcı bir albüm bu. birkaç şarkı dışında hatırlamam ilerde. o bikaç şarkıdan en iyisi de The Mukden Incident, feci hastasıyım

  5. Remarque says:

    Kritik konsept açısından baya yetersiz olmuş. Oraya 1. dünya savaşı yazılması ‘fail’ine hiç girmiyorum bile. Tabi eğer Türkiye’de eğitimin yetersiz olduğu ile meşrulaştıracak bir kişi varsa bile, en azından bu tarihi hata Lozan Barış Antlaşması Konferans’ına İtilaf Devletleri’nin(Entente – bu da 2. dünya savaşındaki Allies ile karışmasın)yanında Japonya’nın oturmasından bile çıkardı. Bu adamların albüm kritiği yaparken, sadece müziğine odaklanmak 2. dünya savaşı manyağı elemanlarının yıllardır asphyx’te de uğraştıkları konsepte hakaret olur.

  6. Exorsexist says:

    hakkaten yaptığım tarihi bir epic fail olmuş. hani tarihle ilgilenmeyen, bilmeyen birisi olsam anlarım da bile bile bunu nasıl yaptım onu anlamadım. neyse kısa vakitte edit işine girerim.

  7. masteroforion says:

    4-5 bölüm The Pacific izledikten sonra o dramatik ortamın gazıyla kulakları skertecek kadar kuvvetli bir albüm, ulan hastasıyım bu grubun. Gönül ister ki bir de Batı Cephesi falan yapsınlar. O zaman işte Sven Hassell kitaplarına soundtrack bile olurlar.

  8. Can Gelgec says:

    Her testere tonlu album kritigine yazdigim gibi buraya da yazmadan edemeyecegim. Bir albumde gitar tonunun kaynagi Boss HM-2 oldugu zaman zaten ”I’m sold.” olan birisi olarak, masteroforion’un dedigi gibi, The Pacific izledikten sonra yataga girip, gozleri kapatip, kulakliklari takip bu albumu loop’a alarak, banzai charge’a karsi umutsuzca browning makinelisiyle takir takir saydiran korkak amerikan deniz piyadesi psikolojisine burunmek cok muhtemel.

    Cakiyorum 9′u.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.