İyi yapıldığında metale inanılmaz bir estetiklik katan türün en önde gelen isimlerinden biri olmak, yeni bir şey icra ederken omuzlara ağır bir sorumluluk yükler. Peki her albümde hem geleneksel havasını koruyup, bir yandan da daima yeni elementler ekleyen, bu konudaki çizgisini 1996’dan, yani senfonik metal yapmaya başladığından beri yerli yerine oturtmuş olan Therion, 2010 yılında da aynı sağlamlıkla devam ediyor mu?
“Sitra Ahra” Therion’un 14. albümü. 13 koca albümden bu yana grubun tek kalıcı üyesi, her şeyi olan Christofer Johnsson, “Sitra Ahra” ile Therion’a bir kalıcı daha üye eklemeye karar vermiş. Thomas Vikström artık Therion’un kalıcı vokalisti. Sitra Ahra’da soprano/mezosoprano ve tenor/bariton’lara eşit ağırlık verilmiş. Ancak iki şarkıda yer almasına karşın Marcus Jupither (sırf soyadı için bile alınmış olabilir) vokal konusunda en çok aklımda kalan bölümleri söylüyor. Hellequin ve Kings of Edom parçalarındaki bariton performansı ve bu iki parçanın da Jupither’in güçlü sesine son derece uygun olması sonucu ikisi de albümün en sevilen parçaları arasında.
“Vovin” dönemini anımsatan giriş parçası akılda kalıcılık konusunda o kadar başarılı ki bundan sonraki tüm Therion konserlerinde çalınması şaşırtıcı olmaz. Parçanın ana melodisi nereden bilmiyorum ancak gayet tanıdık geliyor. Bu “tanıdık gelme” durumu albümdeki diğer parçaların kimi kesimleri için de geçerli. Resmen Perfect Strangers’ın vokal melodisinin söylediğini, hatta koronun resmen Let It Be’nin melodisini mırıldandığını duyabilirsiniz. Ancak bunlar kesinlikle bir araklama izlenimini vermiyor. Albümün içine gömülü hoş detaylar ve göndermeler olarak değerlendiriyorum bunları.
Therion’un 10 dakika civarı parça yazımında ne kadar başarılı olduğunu Gothic Kabbalah’ta anlamıştık ve Sitra Ahra ile tekrar anlıyoruz. Albümde hiçbir parçayı sevmeseniz bile mutlaka 10:32’lik epik Land of Canaan’ı dinlemenizi tavsiye ederim. “Gothic Kaballah”taki uzun parçanın albümün en iyilerinden, Land of Canaan’ın da bu albümün “en iyisi” olduğunu düşünürsek, keşke Sitra Ahra’da böyle 2, 3 parça daha olsaymış diyorum.
“Gothic Kabbalah”ta olduğu gibi, bu albüm de hemen sindirilecek bir albüm değil. Hemen sindireceğiniz çeşitli bölümler mutlaka olacaktır ancak albümü bir bütün olarak anında sindirmek türün takipçileri için bile kolay olmayacak diye düşünüyorum.
Albümün hem çok karanlık ve uğursuz, bir o kadar da aydınlık ve huzur dolu yerleri var. Melodiler ve vokaller bu iki uç arasında gidip geliyor. Bu anlar diğer albümlerle kıyaslandığında sanki daha fazla yoğunlaştırılmaya çalışılmış, daha da güçlendirilmeye çalışılmış. Black metal vokali, deli bir koronun altında blast atan bir davul duyabiliyor veya senfoninin tarifi zor bir dinginliğe yönlendirilebiliyoruz. Blast’e veya black metal vokaline her parçada yer verilmese de, neredeyse tüm şarkılarda bu uğursuzluk/rahatsızlık verici his ve huzur arasındaki tezatlığa rastlayacaksınız.
“Sitra Ahra”, “Lemuria” veya “Vovin” gibi klasiklerle kıyaslanamaz. Ancak Therion’un senfonik metal yapmaya başladığından beri hiçbir albümü nasıl unutulmadıysa, “Sitra Ahra” da sapasağlam bir biçimde Therion’un diskografisinde yer alacak.
Kadro Christofer Johnsson: Gitar
Johan Koleberg: Davul
Nalley Pählsson: Bas
Christian Vidal: Gitar
Thomas Vikström : Vokal
Konuk:
Waldemar Sorychta: Gitar
Lori Lewis: Solo soprano
Snowy Shaw: Vokal
Orkestra ve koro (You know who you are!)
Şarkılar 1.Introduction/Sitra Ahra
2.Kings of Edom
3.Unguentum Sabbati
4.Land of Canaan
5.Hellequin
6.2012
7.Cú Chulainn
8.Kali Yuga Part 3
9.The Shells Are Open
10.Din
11.Children of the Stone: After the Inquisition
Children of Stone haricindeki diğer 2 uzun şarkıyı bende çok beğendim. Diğer şarkılardaysa son dönemlerindeki tarz değişimini büyük ölçüde geriye almışlar. Vovin Deggial dönemi sounduna neredeyse geri dönmüşler. Çok garipsedim açıkçası bu durumu. Coverlardan oluşan albümlerinden sonra en zayıf albümü bence Therion’un.
vovin çok iyidir, acayip severim. lemuria ya hasta olurum. bu albüm de bence onlar kadar iyi. bi kere gitar sadece ritim olayında kalmıyo, daha ilk şarkıdan solo olayları var. ben 8-8,5 olabileceğini düşünüyorum. güzel kritik
Gothic Kabbalah albümünü çok beğenmiştim.. Bu albüm ilk dinlediğimde biraz hayal kırıklığına uğratmıştı beni. Ancak dinledikçe kanım ısındı ve sevmeye başladım.. Özellikle Giriş şarkısı Sitra Ahra, Hellequin, Din ve Kings of Edom harika. Bilet de hazır sabırsızlıkla konserlerini beklemekteyim :)
Kritik de hoş olmuş teşekkürler.
İlk dinleyişlerde içine giremediğim bir albüm olsa da, güzel albüm aslında. Bence Therion’un 2000 öncesi epey özeldi, ama sonrasında da iyiler. Mesela son opera tadındaki cover albümlerindeki prodüksiyon, profesyonellik ve o vokaller olmasa muhtemelen çok sıkıcı bi iş dinlerdik. Ama Christofer Johnsson abimiz bu işi biliyor. Ülkeye konsere gelecekler, ama onu geçelim de yeni bi albüm çıkarsalar artık iyi olacak.
Children of Stone haricindeki diğer 2 uzun şarkıyı bende çok beğendim. Diğer şarkılardaysa son dönemlerindeki tarz değişimini büyük ölçüde geriye almışlar. Vovin Deggial dönemi sounduna neredeyse geri dönmüşler. Çok garipsedim açıkçası bu durumu. Coverlardan oluşan albümlerinden sonra en zayıf albümü bence Therion’un.
çok az dinledim aklımda iki şey kaldı.
1. çok sıkıcı
2. böyle bi müzik için prodüksiyon çok kötü.
Hiç beğenmediğim bir albüm. Yine baya negatif eleştiri alan Gothic Kabbalah’ı ise sevmiştim.
18.10.2010
@Aeonian_Lich, Türk sitelerini bilmem de, Gothic Kabbalah yabancılardan büyük oranda baya iyi tepkiler aldı.
vovin çok iyidir, acayip severim. lemuria ya hasta olurum. bu albüm de bence onlar kadar iyi. bi kere gitar sadece ritim olayında kalmıyo, daha ilk şarkıdan solo olayları var. ben 8-8,5 olabileceğini düşünüyorum. güzel kritik
ha bi de, “din” de çok iyi bi parça eheh :D
güzel inceleme. albümü indirmek, konsere gitmek lazım.
Gothic Kabbalah albümünü çok beğenmiştim.. Bu albüm ilk dinlediğimde biraz hayal kırıklığına uğratmıştı beni. Ancak dinledikçe kanım ısındı ve sevmeye başladım.. Özellikle Giriş şarkısı Sitra Ahra, Hellequin, Din ve Kings of Edom harika. Bilet de hazır sabırsızlıkla konserlerini beklemekteyim :)
Kritik de hoş olmuş teşekkürler.
bu ne la. sevgi kelebeğine bağlamışlar olayı. bi an korktum “uçan kuşlar martılar” nakaratı gelecek diye (gelmedi rahatladım)
İlk dinleyişlerde içine giremediğim bir albüm olsa da, güzel albüm aslında. Bence Therion’un 2000 öncesi epey özeldi, ama sonrasında da iyiler. Mesela son opera tadındaki cover albümlerindeki prodüksiyon, profesyonellik ve o vokaller olmasa muhtemelen çok sıkıcı bi iş dinlerdik. Ama Christofer Johnsson abimiz bu işi biliyor. Ülkeye konsere gelecekler, ama onu geçelim de yeni bi albüm çıkarsalar artık iyi olacak.