Albüm Bilgisi: Grubun 2. stüdyo albümü Süre: 65:18 Tür: Visual Kei, senfonik metal, heavy metal, power metal, punk rock, speed metal Kayıt yeri: CBS Sony Roppongi Studio, CBS Sony Shinanomachi Studio, Sound City Studio Prodüktör: X-Japan Plak şirketi: Ki/oon Çıkış tarihi: 21.04.1989 Remaster’ının çıkış tarihi: 14.02.2007 Liste başarısı: Japonya listelerinde 6. sıraya kadar yükseldi. Bugün bir Visual Kei klasiği olarak kabul ediliyor.
Notlar:
- X-Japan’in alamet-i farikası “X”, en ünlü ballad’ı “Endless Rain” ve fanların en sevdiği şarkılardan biri olan “Kurenai” bu albümde.
- Bir önceki albümde de olan Kurenai ve Unfinished düzenlenerek bu albüme de konmuş.
Doğrusunu isterseniz gününün büyük bölümünü anime izlemekle geçiren, gülmenin aklındaki yegane çağrışımı ^^ olan, tuvalete kendo sopasıyla giden (!?!?) bazı arkadaşlarla kıyaslandığımda pek de uzakdoğu kültürü uzmanı sayılmam. Fakat benim bu Japon milletiyle ilgili gayet iyi bildiğim iki şey vardır.
1- Müzik yaparken batı dünyasına göre çok farklı bir kafada oldukları, 2- Size sundukları şeylerin süprizlerle dolu olabileceği (wasabi’li makarna [soba] yemeyi bir deneyin).
Ne alaka ya demeyin, anlatıyorum, not alın.
Son Mohikan 4’ten bir kare.
Bir kere ülkemizde çok fazla tanınmayan X-Japan’in kim olduğundan bahsetmekte fayda var. Dünya haritasında Rusya’dan Hindistan’a diklemesine bir çizgi çekecek olursak bu çizginin doğusunda kalan ülkelerde megastar muamelesi gören, hatta bazılarında rock denilince en önde akla gelen grup. Singapur, Kore gibi ülkelerin yanı sıra Fransa, Almanya, Brezilya, Arjantin gibi ülkelerde de bayağı bir fan kitleleri var. Dikkat ettiyseniz kendi memleketlerinden bahsetmedim bile, çünkü en ufak Japon şehrinde bile fan kulüpleri olduğuna dair duyumlar var.
Peki 1988’de ilk albümleri Vanishing Vision’ı (o da sağlam albüm aslında) çıkardıkları dönemde küçük kulüplerde çalan, pek de fazla tanınmayan, sounduyla glam/power metal arası, imajıyla punk rock kırması, yeni yetme Capon gençlerinden mürekkep Ekusu Japan (milletçe böyle okuyorlar), o zamandan bugünkü durumuna nasıl geldi? İşte “mavi kapaklı altın yazmalı, sapına kadar visual kei” olan Blue Blood bu sorunun bir nevi cevabı mahiyetinde. Gençlerimiz bir gün ‘Madem yetenekliyiz, bu kadar farklı tarzdan besleniyoruz, neden tarihe geçecek, bizi ihya edecek, doğu dünyasının en büyük hard ‘n heavy grubu yapacak bir albüm yapmıyoruz?’ diyorlar. Grubun davulcusu+piyanisti+bestecisi Yoshiki önderliğinde stüdyoya kapanıyorlar ve ortaya bu elimde görm… , ehm, aşağıda kapağını görmüş olduğunuz başyapıt ortaya çıkıyor.
Toshi’nin Tsubasa Ozara gibi çıkmış olması fotoğrafçının mahareti mi?
Dediğim gibi Blue Blood sürprizlerle dolu bir albüm. Usta gitarist Frank Marino’nun dünya marşının (World Anthem) cover’ı ile sahneye ilk (ve gayet iddialı bir) giriş. Tamam, bu normal. Böyle albümlere orkestral atmosfer iyi gider. Sonra gaz şarkı kontenjanını doldurmak için Blue Blood. O da tamam. Gaz şarkıları severim, ardından Week End (Japon kelime oyunuyla we can’t oluyor) ve Rainbow tatları.
“Wasabi’li dürümün tadına doyum olmuyor.”
Olabilir, Rainbow’dan etkilendiklerini kendileri de söylüyorlar zaten. Daha sonra Easy Fight Rambling (80’ler L.A. metali), peki tamam, sıradaki şarkı X. Power metal! Eee? Endless rain, bir power ballad, Japonya tarihinde büyük bir hit ! Yuh… Kurenai, iç titreten bir X-Japan klasiği. Xclamation, etnik müzik üzerine bas solosu. Orgasm, punk rock. Çüş! Celebration, bildiğin glam metal. Rose of Pain bildiğin 12 dakikalık senfoni. Ve gelmiş geçmiş en güzel piyano balladlarından biri olan Unfinished ile yapılan inanılmaz bir kapanış. İşin ilginç tarafı da burada ortaya çıkıyor. Zeytinyağını da koyduk mu ortaya bir kase çoban salata çıkacak diye beklerken bir anda gayet entegre, gayet oturaklı bir albümle karşılaşıyorsunuz. Ee, o zaman çeşitlilikten verdik on puanı.
Paris Hilton değil, Yoshiki!
Gelelim müzisyenliğe. Toshi J-rock’ta yıllarca uğraşılmasına rağmen bir türlü taklit edilemeyen bir ses rengine sahip. Yoshiki’yi uzun uzun anlatmaya gerek yok, albümde hem piyano hem de davul çalıyor, ayrıca kendisi ülkesinde dahi bir megastar olarak görülüyor. Burada Taiji’nin (Japonya’dan çıkmış en iyi basçılardan biri bence) kulaklarını çınlatmadan geçmek istemiyorum.
“Seni seçtim Yoshiki!”
Kendisi bu albümde yeteneklerini bonkörce sergilemekten çekinmiyor, albümün birçok yerinde ‘buraya ancak bu kadar güzel bir partisyon yazılırdı’ diyorsunuz. Açıkçası Heath’e bir gıcığım yok, gruba iyi uyum sağladı ama Taiji gibi bası “çalmayıp” resmen şarkıya “imza atan” bir adamdan sonra kendisinin ancak bir görev adamı olduğunu düşünüyorum.
Gitardaki ikili ise Pata ve hide (küçük yazılır). Bilmeyenler için, 97’de kaybettiğimiz hide (Hideto Matsumoto) Japonya tarihinin en büyük rock star’ı. Efemine görünüşünün yanında inanılmaz bir karizması olan hide’yi hide yapan en önemli albüm Blue Blood dersek yanılmış olmayız. (Solo kariyeri de çok iyi, onu da ayrıca takip edin). Demek ki müzisyenlikten de tam notu veriyoruz. Ya süresi? Dolu dolu bir 65 dakika, yani hiç de kısa olduğunu söyleyemeyiz. Bu açıdan da gayet tatmin edici.
2009 konserinden bir kare. Sağdaki merhum Hide’nin hologramla sahneye yansıtılan görüntüsü.
Bu kadar methiyeyi düzdükten sonra akla albümde hiç negatif, gıcık bir yön yok mu sorusu gelebilir.
Valla bence sizi etse etse bir prodüksiyonun günümüze kıyasla biraz old-school kaçması, bir de ‘Engurish’ dediğimiz tarzdaki vokalleri rahatsız edebilir. Japonca sözlerin arasına serpiştirilmiş, çok da iyi bir İngilizceyle yazılmadığı belli olan (fakat içtenliği ortada) lirikler belki ilk başlarda biraz garip gelebilir, fakat albümü benim gibi yeterince defa (yaklaşık 5000 kere) dinledikten sonra artık bunlar da size kuş cıvıltısı gibi gelecektir.
Başka eklenecek ne olabilir? 2007’de bu ve daha birkaç X-Japan albümünün daha remastered versiyonları çıktı, bunlarda standart şarkıların yanı sıra birkaç şarkının enstrümantal versiyonu var ve haliyle ses biraz daha kaliteli. Kalite manyağıysanız onu tercih edebilirsiniz, koleksiyoncular için ise orijinalinin CD’leri (ve yeterince ararsanız limited edition LP’leri) hala bulunabiliyor.
Tamam, yükseklik korkun yok Yoshiki, anladık!
Heath – Pata – Yoshiki – Toshi – gruba yeni katılan Sugizo. Önde Hide’nin maskotu.
Farkı tadında, alevde ızgara…
Dev ekranda Sadri Alışık filmi seyretmek gibisi yok…
Capon yapmış (demiş miydim?)
İşin özeti şu. Başından sonuna tekdüze devam eden albümlerin fanıysanız, değişik tarzlarda denemeleri hoş karşılamıyorsanız bu albüm sizi pek açmayabilir. Bir senfoni, ardından bir speed metal, bir ballad, bir punk rock… kafasına aşina olanlarınız içinse (aramıza hoşgeldiniz) bu albüm gerçek bir müzikal şölen olacaktır. Net bir şekilde 80’lerde rock adına yapılmış en iyi albümlerden biriyle karşı karşıyayız.
Kendilerinden sonra çıkmış onlarca J-rock grubunu etkileyen, özellikle beste kalitesi ve müzisyenlik olarak Number of the Beast, Master of Puppets, Keeper of the Seven Keys gibi klasiklerle rahatlıkla kapışacak bir albüm Blue Blood ve benim böyle bir güzelliğe 10’dan farklı bir not vermem beklenemez herhalde.
Kadro Toshi: Vokal
hide: Gitar, geri vokal
Pata: Gitar, geri vokal
Taiji: Bas, geri vokal
Yoshiki: Davul, piyano
Şarkılar 1. Prologue (~ World Anthem)
2. Blue Blood
3. Week End
4. Easy Fight Rambling
5. X
6. Endless Rain
7. Kurenai
8. XClamation
9. Orgasm
10. Celebration
11. Rose of Pain
12. Unfinished
@Oqz, Bunu yazıp 3 yıl sonra anca dinleyebildim albümü eheh. Baya iyiymiş cidden, dinler dinlemez içine girebildim diyebilirim. Bide ergenlik baya kötüymüş lan, o ‘q’ ne amk.
güzel yazı, x japan’i tanıyalım tanıtalım^^ (evet gülüşümden anlayacağınız gibi ben bir uzak doğu manyağıyım)
“bu tiplerden hayır gelmez hacı” deyip hala dinlemeyen varsa çok şey kaybediyor.
ben de aldım gazı, bir kurenai iyi gider şimdi.
http://i34.tinypic.com/m9oc3p.jpg
10.08.2010
@Bahadır Sarp, Ahahahahahahha öldüm :D
ne güzel şarkısın sen kurenai
Kritik de aslan parçası olmuş yalnız. Devamını bekliyoruz kritiklerinin kib bye
11.08.2010
@duraganyolcu, thx tşk pls bye
Bu Gruptan bi “Art Of Life”ı bilirim o da en sevdiğim şarkılar arasında bi dinleyk bakalım
15.05.2013
@Oqz, Bunu yazıp 3 yıl sonra anca dinleyebildim albümü eheh. Baya iyiymiş cidden, dinler dinlemez içine girebildim diyebilirim. Bide ergenlik baya kötüymüş lan, o ‘q’ ne amk.
güzel yazı, x japan’i tanıyalım tanıtalım^^ (evet gülüşümden anlayacağınız gibi ben bir uzak doğu manyağıyım)
“bu tiplerden hayır gelmez hacı” deyip hala dinlemeyen varsa çok şey kaybediyor.
ben de aldım gazı, bir kurenai iyi gider şimdi.
Belki biraz agresif olacak ama bu albüme ortalamada 5.7 veren gerizekalı topluluğun albümü nereleriyle dinlediklerini merak ediyorum.
Scheiße gibi albüm..
https://www.facebook.com/notes/x-japan-turkey/x-japanin-30-y%C4%B1l%C4%B1n%C4%B1-kutlama-etkinli%C4%9Fi/340022649367198