Viiiiiiiiiiçkriiiiiiiiiiig!! Oh be! Sonunda kavuştuk. Epeydir beklediğim haylazlar sonunda geri döndü. THE HAUNTED ile SLAYER evliliğinin yaramaz çocuğu gibi bir tadı olan WITCHERY, dördüncü albümüyle karşımızda. Bir önceki “Don’t Fear the Reaper”ı dört yıl önce çıkaran grup, kadrosundaki kimi olumlu modifikasyonlarla 2010 yılını şenlendirmeye karar vermiş. İyi de yapmış.
Nedir bu modifikasyonlar. İlk bahsedilmesi gereken elbette ki eski MARDUK vokalisti Legion. WITCHERY’ye tek kelimeyle mükemmel uyum sağlayan Legion, grubun kuruluşundan beri eksikliğini çektiği karizmatik grup lideri sorununu da gidermiş. Hatta gidermekle kalmamış bayağı havyan olmuş, boynuz takmış iblis olmuş.
Öncelikle söylemem gereken, albümün biraz zaman istediği. İlk iki dinleyişte pek az şey bulabildiğim ve ortalama olarak gördüğüm “Witchkrieg”, dinledikçe eteğindekileri döktü ve ufak detayların ne kadar önemli olduğunu bana bir kez daha gösterdi. Tecrübenin şarkı yazımında önemini “Witchkrieg”in her anından görmek mümkün. Bunun müsebbibi de çok uzun süredir piyasanın kaşarı olan grup üyeleri.
Böyle selamsız sabahsız girdim, sırası gelmişken tanıştırayım. WITCHERY İsveç’ten çıkan bir thrash/death metal grubu. Delişmen bir kadrosu var, ki zaten grubun olayı da bu kadrodan ileri geliyor, ve bu kadro sayesinde adlarını duyurmayı başarıyorlar. Bilmeyenler için şöyle özetleyelim, gitarlarda THE HAUNTED ve SEANCE’dan Patrik Jensen ile yine SEANCE’dan Richard Corpse, davulda OPETH ve BLOODBATH’ten Martin Axenrot, basta ARCH ENEMY ve SPIRITUAL BEGGARS’dan Sharlee D’Angelo, vokalde de az önce ismini zikrettiğim eski MARDUK insanı Legion var. Böyle yıldız kadroları bir araya geldiğinde nedense çoğunlukla balon bir sonuç ortaya çıkıyorsa da, bu arkadaşlar bir Jose Mourinho’ya ihtiyaç duymadan gayet güzel oyun kurabiliyor, kanatlardan bindirebiliyor, son vuruşlarda etkili olabiliyorlar.
Dediğim gibi, albüm ilk dinlemede gayet vasat geldi. Ne riflerin yaratıcı bir yanını görebildim, ne de öyle boyun kırasım geldi. Ancak üçüncü dinlemeyle birlikte şarkıların genel yapılarını çözdüm kimi detayların albüme apayrı tatlar kattığını fark ettim. Bunlar “şunun şurası, bunun burası” olarak özetlenemeyecek, dinledikçe anlaşılacak şeyler.
Grupta elbette yoğun bir THE HAUNTED havası var; özellikle de son dönem. Temponun düştüğü kimi groove bölümlerinde, nakaratlarda, sanki Peter Dolving girecekmiş gibi hissetmemek elde değil. Lâkin Legion bence grubu olduğundan da yukarılara taşıyan bir iş ortaya koymuş. Albüm muhtemelen uzunca bir zamandır yazılmakta ve Legion da çok kısa bir süre önce gruba katıldığından, şarkılardaki vokal bölümlerinin ne kadarı Legion imzalı, ne kadarı önceki vokalistle çalışıldı bilmem, ama From Dead to Worse gibi kimi şarkıların nakaratlarındaki zeka parıltıları gerçekten de takdire şayan.
Albümdeki konuklar da “Witchkrieg”den söz edildiğinde es geçilemeyecek kadar büyük isimler. Ancak bu isimlerin hepsinin albüme bir şey kattığını söylemek zor. Misal Kerry King’in ilk şarkıda attığı soloyu sevmedim; tamam Kerry King solosu diye bir şey var, ama bu solo gayet özelliksiz ve içeriksiz olmuş. Aynı şekilde EXODUS’tan Holt ve Altus’un sololarını da fazla tuttuğumu söyleyemem. Gayet düz, vasat sololar. Diğer yandan kabiliyet timsali Andy LaRocque’un From Dead to Worse’de attığı solo bir harika. Keza MERCYFUL FATE’ten Hank Shermann ve DARK ANGEL’dan Jim Durkin’in soloları da şarkıya bir şey katan cinsten.
Albümde hızlı ve ağır tempolu bölümler gayet iyi dengelenmiş. Tue Madsen elinden çıkma aşırı cillop sound’un da yardımıyla, albümün groove’lu bölümleri gayet güçlü ve yeri yerinden oynatır olmuş. Bu groove olayına takmış bir insanım şahsen. “Sert adım attıran metal” diye saçma bir isim de koyduğum bu olay, davul ve basın yakaladıkları groove’la insana ayrı bir kan pompalama, ayrı bir “şimdi geliyorum oraya kırıcam kolunuzu” gazı veriyor. Bu vesileyle bu işin kitabını yazan PANTERA’yı da anmak isterim; hatta andım bile.
Yavaştan kapatırsak, “Witchkrieg” THE HAUNTED, HATESPHERE, SLAYER gibi grupları sevenlerin hayır diyemeyeceği, dediğim gibi mutlaka birkaç kez döndürecek kadar zaman ayrılması gereken, başta basit ve sıradan gelen ancak barındırdığı tecrübe külçelerini de zamanla aralayan bir albüm. İçinde duyup da dünyayı yok etmek isteyeceğiniz düzeyde devasa şarkı/şarkılar yok, ancak bir araya geldiklerinde otuz yedi dakikalık bir thrash saldırısı başlatan on bir adet ufak çaplı canavar var.
Kadro Erik "Legion" Hagstedt: Vokal
Patrik Jensen: Gitar
Richard Corpse: Gitar
Sharlee D'Angelo: Bas
Martin Axe: Davul
Şarkılar 1. Witchkrieg
2. Wearer Of Wolf's Skin
3. The God Who Fell From Earth
4. Conqueror's Return
5. The Reaver
6. From Dead To Worse
7. Devil Rides Out
8. One Foot In The Grave
9. Hellhound
10. Witch Hunter
11. Hung, Drawn And Quartered (Bonus)
the crown dan sonra güzel oldu bu kritik. güzel albüm bence. Symphony for the Devil en sevdiğim albümleri bunların, zaten en iyi sindirdiğim albümleri o. bir de herzamanki gibi kapağı pek beğenmedim:)
benden 10 çalışır zira duyduğum anda aşık olduğum bir albüm. bunda legion arsızı bir insan olmamın ne kadar etkisi var bilmiyorum ama özellikle başta the god who fell from earth ve dead to worse olmak üzere tüm albüm boyunca kafamı duvarlara vurasım geliyor. çok güzel çok. kapağına da ayrı bir hasta oldum.
vasatın altı.
the crown dan sonra güzel oldu bu kritik. güzel albüm bence. Symphony for the Devil en sevdiğim albümleri bunların, zaten en iyi sindirdiğim albümleri o. bir de herzamanki gibi kapağı pek beğenmedim:)
benden 10 çalışır zira duyduğum anda aşık olduğum bir albüm. bunda legion arsızı bir insan olmamın ne kadar etkisi var bilmiyorum ama özellikle başta the god who fell from earth ve dead to worse olmak üzere tüm albüm boyunca kafamı duvarlara vurasım geliyor. çok güzel çok. kapağına da ayrı bir hasta oldum.
Andy LaRocque bu albumde the reaver adli sarkida solo atmiyor,from dead to worse adli sarkida atiyor.
the reaver da gary holt ile lee altus var.
09.08.2010
@dice, sağol düzelttim. bizi bu sıcaklar yaktı.
arkadaş tavsiye etmişti bu gurubu.
enteresan müzik. gayet sağlam albüm
6 gider benden.
I really like this website, it is really really super great! Great stuff!
Bayılıyorum bu albüme. Fred Çakmaktaş Wilma’ya çakarken en çok bu albümü dinliyordu.
24.03.2022
@ismail vilehand, Bu yorumu görünce dinleyeyim dedim albüm ağzıma sıçtı bu neymiş. Kafayı yiyorum şu an hahahahah