Her kafadan farklı ses çıkmasına yol açan şeylerin yarattığı havayı seviyorum. Bir şeyin ne derece iyi veya kötü olduğu konusunda 2+2=4 dedirtmeyen işler her zaman hakkında konuşması zevkli unsurlar olmuşlardır. Bir film, albüm ya da kitap olabilir bu. Tam puan vereni de görürsünüz, yerin dibine batıranı da. Bugünkü konumuz benim için böyle bir yapıya sahip. Bakalım nasıl olacak.
“Chaos A.D.” ile mainstream müzik piyasasına adım atışının ardından, SEPULTURA’nın önü açılmış ve daha kafalarına göre takılabilir bir konuma gelmişlerdi. Klipler, turneler daha bir bütçeli hale gelmiş, o dönemde biraz duraklama emareleri gösteren SLAYER’la dahi kıyaslanır, boy ölçüşebilirmiş gibi duran bir konumda algılanır olmuştu SEPULTURA.
Dendiğine göre Max, KORN’un ilk albümünden çok etkilenmiş, hatta bildiğin aşık olmuştu. O düşük tonlu gitarlar, bol altolu tomlu orta tempo davullar Max’ın aklını almış, bu yeni rüzgârın yarattığı akıntıya kapılan ilk gruplardan biri SEPULTURA olmuştu. Yeni albümünü bir konsepte bürümek isteyen grup, bu KORN etkilenimini en üst düzeyde kullanabileceği bir temayı seçerek yeni yüzünü yaratmaya başlamıştı. Yurdumun toprakları, memleketim oy oy temalı bu konsept, Brezilya’nın yerel peküsyonlarını da düşününce, bu ağır tempolu, bol etnik tat barındıran vurmalı çalgı kullanımına gayet uyan bir mecra haline gelmişti.
SOULFLY’ın ilk işaretlerinin de verildiği “Roots”, elbette ki grubun birlikte çıkardığı son albüm oluşuyla biliniyor. Detayına girmek istemediğim bin türlü terane sonucunda Max gruptan ayrılmış ve “Roots”un ardından SEPULTURA için bir dönem kapanmıştı. Çoğu insan için bu albümden sonra biten SEPULTURA, şahsım içinse bu albümle birlikte bitmişti. Nedenlerine geleyim.
“SEPULTURA tHraSh MeTaLdir ulan!!1 Başqa 1şe yapamassssss!!!!!!” diye bir düşüncem olmasa da, yıllarca keskinliğine ve yırtıcılığına alıştığım, rif ardına rifle kendimi paraladığım, Igor’un her vuruşuyla kafamı duvara gömdüğüm SEPULTURA’nın, bir şarkı boyunca gitarın sadece on küsür perdesini kullandığı şarkılar yazmaya başlaması elbet tadımı kaçırmıştı. Şarkılar gazdı, albüm de zaten gayet güzel başlıyordu, ancak ilerledikçe ve yerel tınılar arttıkça, bir kısım dinleyicinin çalan müziğe olan ilgisini kaybettiği de açıktı.
Yerellik olayı, benzerinin az olması dolayısıyla bu denli sert bir müzik için nispeten orijinaldi belki ama, kapağında SEPULTURA değil de ARUTLUPES yazsa, eminim bu albüm şimdiye dek aldığı oranda bir övgüyü alamazdı. Yazının üçüncü paragrafında geçen durum göz önünde bulundurulduğunda, sanırım SEPULTURA’nın bu albümde KORN’un yarattığı trend’den yararlanan ve bunu da yerel tınılar adı altına sokan bir iş yapma amacı güttüğü görülebilir. Elbette SEPULTURA’ya sıradan bir KORN çakması muamelesi yapmıyorum, lakin aradaki etkilenmeyi görmemek de imkânsız.
Tabii tüm bunların, KORN’un yarattığı devasa akıntıdan ekmek yemek isteyen Roadrunner tarafından da desteklenmiş olduğu gerçeğini unutmamak lazım. Zaten albümde KORN vokalisti Jonathan Davis ve LIMP BIZKIT’ten DJ Lethal’ın oluşu da bu durumun göstergelerinden biri (Tamam Mike Patton da var o iyi bir şey). İlk KORN albümünün yapımcısı Ross Robinson’ın da ilk kez bir SEPULTURA albümünün yapımını üstlenmiş oluşunu da unutmayalım.
Ülkemizde genelde sevilen bu albüme yönelik yaklaşım bu yazıdakine oranla çok daha olumlu olsa da, ben “Roots”un birkaç şarkı dışında sıkıcı bir albüm olduğunu düşünüyorum. İlk dört, beş parçayı içeren bir EP olsaydı muhtemelen severdim, ancak bu haliyle bana sulandırılmış, etnik olaylar arasında boğulmuş ve gereğinden çok fazla uzun bir albüm olarak geliyor. Özellikle ilk üçte birlik bölümünden sonrasına hiç dayanamadığım bu albüm, çoğu yerde doksanlar metali adına önemli bir yerde görülse de, SEPULTURA’nın bu albüme kadarki zamanlarını ve dahası KORN’un ilk iki albümünü gayet fazla seven bir dinleyici olarak benden yüksek bir not alamıyor.
@Exorsexist, evet o daha bi bilimsel oldu “hırçın bağırma”dan. :)
Yine de vokal tanımlamasında favorim Fin usulü ağlak ve hüzünlü brutal vokaldir. Yani “böğürüyorum ama bak içimden neler geçiyor nasıl dertliyim”i ifade edebilen brutal vokal.
@Ahmet Saraçoğlu, evet benim favorilerim ise yanık guttural, dertli scream, tatlı sert clean gibi tabirler. hepsini birden kullananı görmedim ama görürüz bigün heralde.
en sevdiğim albümü arise olan grubun chaos a.d gibi değişik bişeyden sonra yaptığı en bayık iş bence. şu anda chaos a.d yi dinliyo olmamın ve coşuyo olmamın bunla alakası yok, baştan sona dinlemeyi başaramadığım, yarısında sıkıldığım albümlerden biridir. yarısı için 5 verebilirim :)
@enver yılmaz, ondan ben de bahsedicektim de notun şaşkınlığından unuttum bak.Bence albümün en iyi Ratamahatta.
Bu arada şunu da söyliyim, bence bu yazı Roots’u sevmeyip de bunca zaman içinde tutan arkadaşlarımıza cesaret vermiş.Ben bu albümün bu kadar sevilmediğini bilmiyordum açıkcası.Bu ne hiddet :D
Bunu bilmem ama Soulfly’ın bir klip şarkısında direk Ball Tongue’un gitar viyaklaması vardı.
Yine az buçuk alakalı.. The Mayan Factor gibi bir grupta da Twist vokalleri, Jon’un fısıldama vokalleri, o bölümün 4 – 8 kez tekrarı gibi Korn şeyleri gördüm ya.. Şaşırdım. (büyük laf edecem sandınız di mi)
O kadar tartışma oldu da şöyle bi kıyaslayayım dedim ve şu sonuca ulaştım:
Max’ten sonra çıkan albümler -özellikle Against, Dante XXI, A-Lex- şu albümden çok daha güzel ve akıcı lan.Ben bu albümü biraz gözümde büyütmüşüm sanırım.
Ha yine de yeni sepultura’dan Ratamahatta gibi bir şarkı gelmedi henüz.Büyük eksiklik.
kesinlikle. albüm ilerledikçe darlanıyodum. ilk 4-5 şarkıyı ep yapıp “bakın biz bir de böle değişik bişiler denedik” deselerdi kimse itiraz etmezdi.
30.07.2020
@anonim, bu albümle ilgili yapılmış en aklı başında yorum.
Dünyada ki ekstrem müzik dinleyecilerine anket yapsak “ilk brutal vokali kimden duydun?” diye , Sepultura-Roots Bloody Roots açık ara 1. olur.
Çünkü bende Dying Fetus’u bir kenara bırakırsam ilk brutal vokali bu şarkıyla duydum.(:
23.08.2010
@Avcı, buradaki vokale brutal demek doğru değil bence. hırçın bi bağırma diyelim. :)
23.08.2010
@Ahmet Saraçoğlu, hardcore vokalde anlaşalım Ahmet?
23.08.2010
@Exorsexist, evet o daha bi bilimsel oldu “hırçın bağırma”dan. :)
Yine de vokal tanımlamasında favorim Fin usulü ağlak ve hüzünlü brutal vokaldir. Yani “böğürüyorum ama bak içimden neler geçiyor nasıl dertliyim”i ifade edebilen brutal vokal.
23.08.2010
@Ahmet Saraçoğlu, evet benim favorilerim ise yanık guttural, dertli scream, tatlı sert clean gibi tabirler. hepsini birden kullananı görmedim ama görürüz bigün heralde.
22.01.2011
@Ahmet Saraçoğlu, Agalloch-Black Lake Nidstang 7:23′de giren vokal mi?
22.01.2011
@youngling, aklımdan geçen daha tok bi vokaldi, burada böğürmeden, brutalden ziyade bi yırtınış, acı çekiş var gibi daha çok.
15.04.2012
@Ahmet Saraçoğlu, aklıma direkt amon amarth- doom over dead man in nakaratındaki johan hegg’in vokali geldi
27.08.2010
@Ahmet Saraçoğlu, harsh vokal daha doğru aslında.
24.08.2010
@Avcı, Pantera – Far Beyond Driven :)
bence, her ne kadar brutal gibi gözükmese de, max in vokali doğal brutal.
kendisi daha doğal.
bu albümün tek artısı nerden geldiğini unutmıcan aga konsepti olmasıdır başka da bi numarası yok
Roots’un daşşağını yiyin siz afedersiniz.
en sevdiğim albümü arise olan grubun chaos a.d gibi değişik bişeyden sonra yaptığı en bayık iş bence. şu anda chaos a.d yi dinliyo olmamın ve coşuyo olmamın bunla alakası yok, baştan sona dinlemeyi başaramadığım, yarısında sıkıldığım albümlerden biridir. yarısı için 5 verebilirim :)
ratamahatta gibi vokalleri olan şarkı görmedim ben ömrü hayatımda.
acımam veririm dohuzu
25.08.2010
@enver yılmaz, ondan ben de bahsedicektim de notun şaşkınlığından unuttum bak.Bence albümün en iyi Ratamahatta.
Bu arada şunu da söyliyim, bence bu yazı Roots’u sevmeyip de bunca zaman içinde tutan arkadaşlarımıza cesaret vermiş.Ben bu albümün bu kadar sevilmediğini bilmiyordum açıkcası.Bu ne hiddet :D
bok gibi albüm afedersiniz
Roots’un daşşağını yiyin siz afedersiniz. (2)
Tamam bi Arise, bi Chaos A.D. değil ama öyle itin götüne sokulacak albüm de değil yahu
4,5 ne lan? oha naptınız Sayın Saraçoğlu? :D
25.08.2010
@Ugur, yazıda açıkladım yeterince.
25.08.2010
@Ahmet Saraçoğlu, yazıyı okurken bu notu tahmin etmemiştim de ondan böyle şaşırdım.
roots’ta 1-2 şarkı belki tahammül edilebilir ama genelde sefil bir albüm. beneath the remains ve arise’ın 100′de 1 olamaz.
Bunu bilmem ama Soulfly’ın bir klip şarkısında direk Ball Tongue’un gitar viyaklaması vardı.
Yine az buçuk alakalı.. The Mayan Factor gibi bir grupta da Twist vokalleri, Jon’un fısıldama vokalleri, o bölümün 4 – 8 kez tekrarı gibi Korn şeyleri gördüm ya.. Şaşırdım. (büyük laf edecem sandınız di mi)
O kadar tartışma oldu da şöyle bi kıyaslayayım dedim ve şu sonuca ulaştım:
Max’ten sonra çıkan albümler -özellikle Against, Dante XXI, A-Lex- şu albümden çok daha güzel ve akıcı lan.Ben bu albümü biraz gözümde büyütmüşüm sanırım.
Ha yine de yeni sepultura’dan Ratamahatta gibi bir şarkı gelmedi henüz.Büyük eksiklik.