İyi bir rifin bir metal dinleyicisine verdiği gazı başka çok az şey veriyor dostlar. İçinizdeki fitili ateşleyen cayır cayır bir rif, bir de adeta metalin tanımıymışçasına güzel bir vokalle birleşince, ortaya tadından yenmez bir şey çıkıyor. 2000′li yıllarda metalde görülen genel sertleşme ve ekstremleşme furyası öylesine etkili oldu ki, gerçek anlamda heavy metal yapan gruplar sanki çağın gerisinde kalmış, demode olmuş gibi algılanmaya başlandı. Avrupa, özellikle de İsveç death metalinin Amerikan gençlerinin aklını almasıyla birlikte kuduran Amerikan metal dünyası, başta yırtıcı vokaller olmak üzere bir ekstremleşme ve klasik heavy metalin “basitliğinden” ve “sıkıcılığından” kurtulma arayışına girdi.
Karşımızda duran GRAND MAGUS bu durumun en bariz örneklerinden biri. Seksenlerde çıksa belki de sadece iyi bir grup olarak görülecek olan GRAND MAGUS, bugün farklılaşma uğruna birbirleriyle yarışan tüm bu çocukların yanında taze bir nefes olarak görülüyor, eskilere özlem duyanlar ve günümüzdeki metal akımlarını birer trend olarak gören dinleyiciler tarafından -belki de normalden bile fazla- el üstünde tutuluyor.
“Iron Will 1985′te çıksaydı belki de bir klasik olurdu” diyor GRAND MAGUS insanı JB. Kuruluşundan itibaren geçen 7 senede, 2008′deki “Iron Will“in yarattığı etkinin yarısını bile yaratamayan GRAND MAGUS, “Iron Will”le öylesine büyük bir patlama yaptı ki, Roadrunner dahi buna kayırsız kalamadı. “Iron Will”e kadarki albümlerinde de nefis işler yapan, stoner doom/doom/ heavy metal üçgeni içinde, hem eskiye öykünen, hem de yaratıcılığı sayesinde kulağa taze gelen bir müzik sunan GRAND MAGUS, “Iron Will”de zirve yaptırdığı doom metal/heavy metal kırmasıyla gerçek anlamda bir güç olduğunu göstermişti.
JB’nin kendini hemen belli eden ses rengi ve vokal yorumuyla ekmeğini yiyen grup, çiğ ve yırtıcı rifler üzerine döşenen Kuzey melodileri ve ağır ama hemen sevilesi atmosferiyle, gerçek ve kaliteli heavy metal bulmakta zorlanan insanların yüzünü güldürmüştü.
Tüm bu nedenler yüzünden zaten merakla beklenen “Hammer of the North”, grubun Roadrunner şemsiyesi altına girmesiyle daha da merak edilir hale geldi. Büyük şirket altında GRAND MAGUS müziği değişikliğe uğrayacak mı, grup şirket isteğiyle hit bir parça yapma çabasına gidecek mi gibi sorular albümün çıkışından çok önce konuşulmaya başlanmıştı. Şahsen Roadrunner’ın bu hareketini, popüler ve büyük gruplarla anlaşarak iyicene uzaklaştığı “piyasa olmayan grupları tercih eden dinleyicilere” de hitap edebilme ve “Bakın milyonlarca albüm satan grupları bünyemizde barındırıyoruz ama metal ruhunu da unutmadık, kaliteli küçük grupları da destekliyoruz” mesajı olarak görüyorum. Zira altında NICKELBACK, DREAM THEATER, KORN, SLIPKNOT gibi gruplar olan bir şirketin GRAND MAGUS gibi heavy metal dinleyici kitlesi içinde bile aşırı popüler olmayan bir grupla anlaşması, ya göstermelik bir hamledir, ya da Roadrunner yönetiminde takım elbisesinin içine “Monument” tişörtü giyen biri vardır.
Albüme gelelim. “Hammer of the North” grubun “Iron Will”de hissedilen CANDLEMASS ve benzeri doom etkilenimlerini çok büyük oranda terk ettiği ve ACCEPT/JUDAS PRIEST tarzı Avrupa heavy metaline göz kırptığı bir albüm. “Iron Will”in o nefis havasını yaratan kirli ve canlı sound’un yerini daha steril, suni denmese de daha planlı programlı (daha pahalı) bir sound’a bıraktığı, bu sebepten de diş geçiriciliğini bir ölçüde kaybettiği bir çalışma.
“Iron Will”deki Fear is the Key, Silver into Steel, Like the Oar Strikes the Water ve Iron Will gibi parçalarda görülen duygu yoğunluğunu ve “Ben bu metal için canımı veririrm lan!!” hissiyatını “Hammer of the North”ta aynı oranda bulmak pek mümkün değil. Bunun sebeplerinden birincisi, az önce bahsettiğim sound değişimi. Kaydın fazlasıyla cillop oluşu, GRAND MAGUS’un canlı ve yanıbaşınızda çalan havasını alıp bir stüdyo hissiyatı oluşmasına neden olmuş.
Diğer bir konu, albümdeki en hit şarkıların bile “Iron Will”deki ortalama şarkılar düzeyinde güçlü olması. Elbette ki adı anılacak, bundan on yıl sonra bir GRAND MAGUS klasiği olarak sayılabilecek, konserlerin vazgeçilmezi olacak parçalar var, ancak önceki albümlerdeki baba şarkıların yarattığı o yoğunluğu, o atın beni denizlere tadını bulmak zor.
Buna rağmen, bak buraya kadar sanki kötü bir albümden bahsediyormuşum gibi oldu fark ettiysen, buna rağmen “Hammer of the North” gayet güzel, dinlenesi, bazı şarkılarında boyun kırılası bir albüm. Yaratıcı rif ve vokal melodisi yazma konusunda çok yetenkli olduğunu düşündüğüm JB’nin gerek gitar, gerek vokal performansıyla götürdüğü, davul ve basın da aynı orandaki etkinlikleriyle desteklediği “Hammer of the North”un en iyi şarkıları konusunda, gördüğüm kadarıyla fikir birliği sağlanmış değil. Bu elbette ki iyi bir şey. Şahsen her şarkıda çok sevdiğim anlar olsa da, “Hammer of the North”un benim için en güzel anı Mountains Be My Throne’un giriş rifi (ortadaki video). Bayılıyorum kendisine.
Grubun bana kalırsa en önemli özelliğiyse, bir rifi nasıl en etkili hale getireceklerini iyi bilmeleri. Misal albümle aynı addaki parçayı ele alalım (Bakın hemen en üstte, rahatça elinize alabilirsiniz). Benim gibi müzikte sertliğin hızla değil, tam tersine yavaşlıkla, ağırlıkla yaratıldığını düşünen biriyseniz, şarkının girişinde hızlı çalınan rifin hemen akabinde yavaş tempoda çalındığı yerde, siz de benim gibi kendiniz yerlere atmayı, kafanızı duvarlara vurmayı isteyebilirsiniz. Böylesi ufak ayrıntılar, grubun o saf, o yumruksal heavy metal havasının pekişmesinde çok etkili oluyor diye düşünüyorum.
GRAND MAGUS en üst seviyede desteklenmesi ve duyurulması gereken bir grup olduğundan yazıyı biraz uzattım ama olsun. “Hammer of the North” bence grubun diskografisindeki en uysal, en sivrilikleri alınmış, kısacası en “kolay” albüm. Ama buna rağmen altında GRAND MAGUS imzası olması, “Hammer of the North”un da belli bir kalitenin altına düşmesini imkânsız kılıyor. Grubun sonraki albümlerinde de benzer bir sound’la devam edeceğini ve eski cayır cayırlığını aratacağını düşünsem de, böylesi saf bir metali bu derece kaliteli yaptıkları sürece dinleyicilerinin nazarında sırtları yere gelmez diye düşünüyorum.
Kadro Janne ''JB'' Christoffersson: Vokal, gitar
Fox Skinner: Bas
Sebastian "Seb" Sippola: Davul
Şarkılar 1. I, the Jury
2. Hammer of the North
3. Black Sails
4. Mountains Be My Throne
5. Northern Star
6. The Lord of Lies
7. At Midnight They'll Get Wise
8. Bond of Blood
9. Savage Tales
10. Ravens Guide Our Way
oha hahaha dün yazmıştım grand magus istiyorum diye, bugün karşıma çıktı. açıkcası bu kritik bana özel yazıldı diye düşünmek istiyorum lan:) albüme gelicek olursam bir hafta boyunca manyak gibi dinledim. ondan sonraki günlerde de en az bi doz almaya çalıştım. cayır cayır heavy metal. grand magus’u bilmeyen, bilip de daha önce dinlememiş olan pek çok kişiye de zorla dinlettirip sevdirdim bu grubu. 9 puanı da verdim gitti. son iki albümüyle iyice büyüdü artık bu grup.
@Ahmet Saraçoğlu, hahaha. grand magus dedim oldu, soulfly dedim oldu. aslında genç metalcilere eskiyi göstermek için bi coroner kritiği fena olmaz bence:) ondan sonra windir yok mesela koca sitede. valfar bakken gibi bi adamı anmak lazım. eksik hep bunlar…
Albümün yarısı mükemmel, diğer yarısı durgun. Özellikle Hammer of the North ve Mountains Be My Throne’a uzun zamandır doyamadım. Bir de ilk şarkı herhangi bi Judas albümünde hiç sırıtmaz o derece Judas Priest, bu kadarını daha önce duymadım herhalde.
I, the Jury’nin ”because ım the law, riding the teeth of the wind..” kısmındaki vokaller en sevdiğim şeylerden biri. Bu nasıl bi sestir.. Arkadaki riffi sözlere girince bi üst tele taşıması falan of..
mountains be my guide yazmışsınız kritikte, throne olacak o sanırım :)
22.07.2010
@followthecolors, sağol düzelttim.
oha hahaha dün yazmıştım grand magus istiyorum diye, bugün karşıma çıktı. açıkcası bu kritik bana özel yazıldı diye düşünmek istiyorum lan:) albüme gelicek olursam bir hafta boyunca manyak gibi dinledim. ondan sonraki günlerde de en az bi doz almaya çalıştım. cayır cayır heavy metal. grand magus’u bilmeyen, bilip de daha önce dinlememiş olan pek çok kişiye de zorla dinlettirip sevdirdim bu grubu. 9 puanı da verdim gitti. son iki albümüyle iyice büyüdü artık bu grup.
24.07.2010
@heat, atatürk’ün sevdiği şarkılar tadında heat’in sevdiği albümler haftası yapıcaz yakında.
24.07.2010
@Ahmet Saraçoğlu, hahaha. grand magus dedim oldu, soulfly dedim oldu. aslında genç metalcilere eskiyi göstermek için bi coroner kritiği fena olmaz bence:) ondan sonra windir yok mesela koca sitede. valfar bakken gibi bi adamı anmak lazım. eksik hep bunlar…
24.07.2010
@heat, Coroner gelecek.
24.07.2010
@Berca B., aa şahane o zaman. istek yappabiliyo muyuz peki:) mental vortex şahane gider mesela.
At Midnight They’ll Get Wise’ı da atlamamak lazım tabi :)
Mountains Be My Throne’un giriş rifine bayılıyorum ulan.
Albümün yarısı mükemmel, diğer yarısı durgun. Özellikle Hammer of the North ve Mountains Be My Throne’a uzun zamandır doyamadım. Bir de ilk şarkı herhangi bi Judas albümünde hiç sırıtmaz o derece Judas Priest, bu kadarını daha önce duymadım herhalde.
Neyse Hammer of the Noooooortthhhhhhh….!!!!
HAMMEROFTHE NOOOOOOOOOORRTTHHHH
Bi de sitede bi Monument kritiği görürsem ölsem gam yemem.
Sabahtan beri Savage Tales’ın giriş riffini çalıyorum, duyduğum en iyi rifflerden biri
I, the Jury’nin ”because ım the law, riding the teeth of the wind..” kısmındaki vokaller en sevdiğim şeylerden biri. Bu nasıl bi sestir.. Arkadaki riffi sözlere girince bi üst tele taşıması falan of..