Merhaba sevgili slavofiller, bugünkü konuğumuz black/folk metalin başarılı sağ kanat oyuncularından Nokturnal Mortum. Politik duruş ve köklerimiz-kanlı-güzel-köklerimiz ekolünün kıdemlilerinden olan grup, son albümüyle Avrupa kökenli black ve pagan melezinin artık çerçeveleri belli olan ve dopdolu içeriğiyle dinleyicileri sürüklemeye devam edecek olan bir tür olduğunu ortaya koyuyor.
Gitarın son derece ön planda olduğu “The Voice of Steel”, grubun kariyerinde bir hayli farklı bir noktada yer edinecek. Albüm, son dönemde o ya da bu şekilde black metalle alakası olan gruplardaki değişim eğiliminden nasibini almış. Belirgin bir modernleşme, “kök diye diye içimiz kurudu, kökler tekdüzelikle değil heyecan ve çağa ayak uydurmayla canlı tutulur” tarzı bir reform söz konusu. Çoğu parçada çat diye “sönen” davul ve aniden harlanan alev misali giren vokal, çikolata şelalesi gören bünyenin verdiği tepkilere gark ediyor adeta.
Yüreğin, ruhun, efkârın, yaşamın sesi: hürriyet, hakikat ve çelik.
Pagan/folk dediysek neşe pınarı değil, black dediysek ölümüne çatık kaşlısından değil. Genel sound pis olmaktan uzak, vokal ağaç kovuklarından fırlamış yaratık usulü değil. Epik hissi namına abartılı korolar ya da yerel enstrüman küpüne batırılmış melodiler mevcut değil. Her ne kadar yerel enstrümanların metal müziğin başına gelen en güzel şey olduğuna inansam da, vikinglik, atalar kültü vs. yadetmek adına dengesizce kullanıldıklarını düşünüyorum. Bu konuda üstün bir kıvama sahip By Path of the Sun parçası, albümdeki favorim. Sonrasındaki Sky of Saddened Nights ise, son yılların en iyi akustik folk parçaları sıralamasında (ben dedim oldu) birinciliğe oynuyor.
Hepsi birbirinden yardırıcı olan önceki albümlerine (özellikle bkz. “Goat Horns“, “Weltanschauung“) bu eserle fark attığını söyleyebileceğimiz Ukraynalı grup, artık “Ukrayna sound’u” diye bir şeyden rahatlıkla bahsedebilmemize olanak tanıyor. Her ne kadar Avrupa dinleyicisinde bu gibi ayrımların çoktan yerleşmiş olduğunu tahmin etsem de, bizler için henüz pek de kabul görmüş bir durum olmadığından eminim.
Nokturnal Mortum, Ukrayna dendiğinde akla gelen başlıca gruplardan olan Drudkh gibi gizem perdesi arkasında olmasa da, neredeyse aynı çekicilik ve prestije sahip bir sanat ortaya koyuyor. Zaman zaman tutarsızlıklar içeren politik açıklamalarıyla dikkat çeken grup, gitgide daha olgun bir imaja bürünüyor.
Seksenlerin baş döndürücü emprovizasyonlarından, bira festivali müziklerine kadar çeşitlilik içeren bir albüm olmasına rağmen, hiçbir ayrıntı sırıtmıyor, parçalar barındırdıkları tüm ilginçliklerle birlikte pürüzsüz şekilde akıp gidiyor. Zaten çeşitlilikten zarar gelebileceğini düşünecek son insanlardan biriyim herhalde ama aynı skalada yer alması biraz zor olan unsurları bir arada görünce biraz afallıyorum. 2009’un son günlerinde çıkan albüm, dozu çok iyi ayarlanmış folk öğelerinin başarılı şekilde entegre edildiği, türe fazla yakınlığı olmayanları bile büyüleyebilecek cinsten özgün parçaların bir araya geldiği bir çalışma.
Albüm tek kelimeyle muazzam. Şiddetle tavsiye ederim, kritiğin altına da imzamı atarım. Şarkıların İngilizce versiyonlarını ilk defa görünce afalladım tabi, favori şarkımı seçemiyorum o yüzden ama Sky of Saddened Nights beni de ilk dinleyişte vuranlardan. Albüm bütün olarak hayvani tabi, kapağa da ayrıca hastayım.
Benden de bi 9 puan çalışır bu albüme, geçen sene dinlemiş olsaydım kesin 2009′un en iyilerine sokardım. Grubun ismiyle ilgili espri yapıp ortalıkta cirit atan bendenize tokat gibi cevap adeta.
Bu albümü mp3 player’ıma attım. hep de dışarda/yolda dinledim o yüzden ilk 4 şarkıyı geçemedim, ama o dinlediğim şarkılara hasta oldum. harika bi şey. devamını da dinleyeceğim en kısa sürede :)
nazi slavları anlamakta güçlük çekiyorum. rusya ve ukrayna’da sayıları azınsanmayacak kadar fazla. nazi almanyası ukrayna’yı işgal ettiğinde hitler’in sağ kollarında biri (şişman olan adını hatırlamıyorum) ”slavlardan aryan ırkı için çalışabilecek olan çalışacak, çalışanmayanların hepsi ölecek” gibi bir şeyler söylemişti. zaten hitler savaşı kazansa, şuan slavların soyu kurumuştu. ama bunlarda bir kaç tahta eksik ya da diğerleri gibi dikkat çekme peşindeler.
albüme gelirsek, taş gibi. 2-3 gündür bundan başka bir şey dinlemiyorum. sonumuz hayrola :)
@Haxprocess, 5-6 sene önce N.m’un en sevdiğim şarkısı olan “hailed be the heroes”i deliler gibi dinlerken “bakayım adamlar ne diyor” diye sözlerine baktıktan sonra biraz şok olmuştum. Diğer şokuda “the call of the aryan spirit”in sözlerini okuduğumda yaşadım.
Bu Varggoth ve büzükdeşleri zamanında ‘Atsızcıların Ukrayna Şubesi’ kafasıyla yıllarca gezmemiş olsaydılar, bu albümle birlikte önleri müthiş açılırdı diye düşünüyorum. Yıllar boyu kendilerini öyle bi marjinalize ettiler ki, sonradan “Biz bu dalgaları bıraktık hacı” demeleri bile o kadar da yankı bulmadı. Ha belki daha önceden katılageldiği festivallerde daha önlerde çıkmaya başladı belki, tam bilemiyorum ama bu albümden sonra daha büyük festivallere çağrılmaları ya da büyük şirketlere geçmeleri daha olası olurdu.
Tamam şu anda ırkçılık, sikçilik, sokçuluk benzeri ideolojilerinden tam olarak vazgeçip, tamamamen ışığa yönelmediler elbette ama, en azından “Slav olmayanların ve Yahudilerle Hristiyanların ecdadını sikelim” diye diye gezmiyolar en azından ki bu da bir şey. Akılları başlarına biraz geç diyebiliriz yani.
Ama bütün sözlerin bitip tükendiği bir nokta var ki o da albümün kendisi. Çok büyük bir yaratım.
Folk/Black Metal içine bu kadar farklı tarzın sokuşturulduğu, sokulduğu bir albümün -Güzide yukarıda saymış tek tek- normalde sebze çorbasından hallice olması beklersiniz ama olmamış işte. Onun yerine türün en iyi albümlerinden biri meydana gelmiş. Hani nasıl ki SepticFlesh – Great Mass ya da Moonsorrow – V:Havitetty yorumlamaya çalışmanın ötesinde susup, ihtişamının ve büyüklüğünün farkına varılmaya çalışılacak albümlerse bu albüm de öyle..
Neyse çıkışından bu yana 4 yıl geçti ve ben Varggoth sığırının yerinde olsam bu albümü dinledikçe “Keşke zamanında adam olup, Slavdı, Aryandı, Üstün Irktı diye gezeceğime ‘Ne ırkçılığı kardeşim. Biz doğaya ve atalarımızın mirasına saygılı paganlarız. Irkçılık denen illetle işimiz olmaz’ diye demeçler verseydim. Şu an daha geniş kitlelere adımızı duyururduk” diye üzülür ve sığır boynuzundan yapılma kadehimden şarabımı yada biramı yuvarlardım.
Gerçi artık pek fazla ırkçılık meseleleri ile gündeme gelmiyorlar. Kendilerini o mevzulardan biraz sıyırmış haldeler. Üstelik yeni albüm için kayıtta olduklarını da bizzat PA yönetiminden öğrenmiş bulunduğuma göre, yeni albümlerinde bu albümde yaptıklarını zorlayabileceklerini düşünebilirim.
Biraz uzayan bu yorumun sonunu sağcılardan sanatçı çıkmayacağını söyleyen(Kendisi neyse artık) Çılgın Türk Turgut Özakman’a seslenerek bitiriyorum: AL AMINAKOYİM
Yavas yavas Black/Folk metalde bundan daha iyi bir album dinlemeyecegime emin oldum galiba yillar sonunda. Moonsorrow’un ne kadar kopegi de olsam, boylesi gelemez sanirim ya. Cik.
Yukarida 9 falan demisim de, katiyen yetmez. 11-12 falan bu album benim icin.
Gazla calisan yorum gibi gozuktu bu ama cidden degil ya. Bunca sene hakikaten her dinleyisimde daha cok sevdigim bir bu album var, bir de Ruun.
Albüme adını veren şarkıyı pek bi seviyorum. Bi de kapak çok iyi bence. Usta birinin yaptığı belli.
Başlıkta bi K eksik kalmış.
futbol hatalar oyunu.
Albüm tek kelimeyle muazzam. Şiddetle tavsiye ederim, kritiğin altına da imzamı atarım. Şarkıların İngilizce versiyonlarını ilk defa görünce afalladım tabi, favori şarkımı seçemiyorum o yüzden ama Sky of Saddened Nights beni de ilk dinleyişte vuranlardan. Albüm bütün olarak hayvani tabi, kapağa da ayrıca hastayım.
Benden de bi 9 puan çalışır bu albüme, geçen sene dinlemiş olsaydım kesin 2009′un en iyilerine sokardım. Grubun ismiyle ilgili espri yapıp ortalıkta cirit atan bendenize tokat gibi cevap adeta.
08.06.2010
Lastfm’de zevkine güvendiğim bir kaç kişiden birinden böyle bir yorum gelince indirmek farz oldu.
08.06.2010
“İndirmek” elimden kaçmış tabi ki eheheh.
08.06.2010
@Mustafa Sakallı, Tabii :)
08.06.2010
@Mustafa Sakallı, sözü edilen türlere biraz ilgin varsa hoşlanmaman için bir sebep yok gibi. Sen en iyisi albümü “edin” ve dinle. :P
Bu albümü mp3 player’ıma attım. hep de dışarda/yolda dinledim o yüzden ilk 4 şarkıyı geçemedim, ama o dinlediğim şarkılara hasta oldum. harika bi şey. devamını da dinleyeceğim en kısa sürede :)
Valkyrie’nin 4. dakikalarından itibaren bildiğin reggae çalıyor adamlar.
Cidden çok çok güzel albümmüş. 9 çalışır benden de.
bunlar nsbm grubu değil mi ya? (pasifagresif ortalığı karıştırma servisi sundu)
o değil de bu dayıların genel bir prodüksiyon problemi vardı diye hatırlıyorum geçmişteki “dinleme” denemelerimde, nedir bu albümde durum?
09.06.2010
@Sambalici, NSBM tayfadan bunlar da evet, ağır faşolar.
Albüm güzel ama.
09.06.2010
@Sambalici,
Öyle ama artıkdeğilizdiyengiller.
Ortalama bir kalitesi var, oh yeah cam gibi sound ya da windows sound recorder durumu yok.
nazi slavları anlamakta güçlük çekiyorum. rusya ve ukrayna’da sayıları azınsanmayacak kadar fazla. nazi almanyası ukrayna’yı işgal ettiğinde hitler’in sağ kollarında biri (şişman olan adını hatırlamıyorum) ”slavlardan aryan ırkı için çalışabilecek olan çalışacak, çalışanmayanların hepsi ölecek” gibi bir şeyler söylemişti. zaten hitler savaşı kazansa, şuan slavların soyu kurumuştu. ama bunlarda bir kaç tahta eksik ya da diğerleri gibi dikkat çekme peşindeler.
albüme gelirsek, taş gibi. 2-3 gündür bundan başka bir şey dinlemiyorum. sonumuz hayrola :)
28.03.2012
@Haxprocess, 5-6 sene önce N.m’un en sevdiğim şarkısı olan “hailed be the heroes”i deliler gibi dinlerken “bakayım adamlar ne diyor” diye sözlerine baktıktan sonra biraz şok olmuştum. Diğer şokuda “the call of the aryan spirit”in sözlerini okuduğumda yaşadım.
baya beğendim epikliği var şarkıların symphonici çok tercih etmesemde içinde pagan ve folk öğeleri barındırması güzel
Bu Varggoth ve büzükdeşleri zamanında ‘Atsızcıların Ukrayna Şubesi’ kafasıyla yıllarca gezmemiş olsaydılar, bu albümle birlikte önleri müthiş açılırdı diye düşünüyorum. Yıllar boyu kendilerini öyle bi marjinalize ettiler ki, sonradan “Biz bu dalgaları bıraktık hacı” demeleri bile o kadar da yankı bulmadı. Ha belki daha önceden katılageldiği festivallerde daha önlerde çıkmaya başladı belki, tam bilemiyorum ama bu albümden sonra daha büyük festivallere çağrılmaları ya da büyük şirketlere geçmeleri daha olası olurdu.
Tamam şu anda ırkçılık, sikçilik, sokçuluk benzeri ideolojilerinden tam olarak vazgeçip, tamamamen ışığa yönelmediler elbette ama, en azından “Slav olmayanların ve Yahudilerle Hristiyanların ecdadını sikelim” diye diye gezmiyolar en azından ki bu da bir şey. Akılları başlarına biraz geç diyebiliriz yani.
Ama bütün sözlerin bitip tükendiği bir nokta var ki o da albümün kendisi. Çok büyük bir yaratım.
Folk/Black Metal içine bu kadar farklı tarzın sokuşturulduğu, sokulduğu bir albümün -Güzide yukarıda saymış tek tek- normalde sebze çorbasından hallice olması beklersiniz ama olmamış işte. Onun yerine türün en iyi albümlerinden biri meydana gelmiş. Hani nasıl ki SepticFlesh – Great Mass ya da Moonsorrow – V:Havitetty yorumlamaya çalışmanın ötesinde susup, ihtişamının ve büyüklüğünün farkına varılmaya çalışılacak albümlerse bu albüm de öyle..
Neyse çıkışından bu yana 4 yıl geçti ve ben Varggoth sığırının yerinde olsam bu albümü dinledikçe “Keşke zamanında adam olup, Slavdı, Aryandı, Üstün Irktı diye gezeceğime ‘Ne ırkçılığı kardeşim. Biz doğaya ve atalarımızın mirasına saygılı paganlarız. Irkçılık denen illetle işimiz olmaz’ diye demeçler verseydim. Şu an daha geniş kitlelere adımızı duyururduk” diye üzülür ve sığır boynuzundan yapılma kadehimden şarabımı yada biramı yuvarlardım.
Gerçi artık pek fazla ırkçılık meseleleri ile gündeme gelmiyorlar. Kendilerini o mevzulardan biraz sıyırmış haldeler. Üstelik yeni albüm için kayıtta olduklarını da bizzat PA yönetiminden öğrenmiş bulunduğuma göre, yeni albümlerinde bu albümde yaptıklarını zorlayabileceklerini düşünebilirim.
Biraz uzayan bu yorumun sonunu sağcılardan sanatçı çıkmayacağını söyleyen(Kendisi neyse artık) Çılgın Türk Turgut Özakman’a seslenerek bitiriyorum: AL AMINAKOYİM
13.07.2015
@aliihsan balı, Bu sitedeki en iyi yorum.
Yavas yavas Black/Folk metalde bundan daha iyi bir album dinlemeyecegime emin oldum galiba yillar sonunda. Moonsorrow’un ne kadar kopegi de olsam, boylesi gelemez sanirim ya. Cik.
Yukarida 9 falan demisim de, katiyen yetmez. 11-12 falan bu album benim icin.
Gazla calisan yorum gibi gozuktu bu ama cidden degil ya. Bunca sene hakikaten her dinleyisimde daha cok sevdigim bir bu album var, bir de Ruun.
13.07.2015
@Ertuğrul Bircan Çopur, 6 yıl sonra gaza gelip ben de aşağı yukarı aynı şeyleri yazacaktım ki zaten sen yazmışsın.
”Slavlık’tan aldığım tadı hiçbir şeyden almadım.”
♥