# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
NIGHTRAGE
16.06.2010

Ege’nin karşı kıyısından üçüncü konuğumuz, Avrupa Birliği gibi bir kadrosu olan melodik grup NIGHTRAGE. Grubun lideri Marios Iliopoulos, NIGHTRAGE’in bitmek bilmeyen eleman değişikliklerinden, Yunanistan-İsveç arasındaki müzik yapma yolculuğuna kadar pek çok konudaki cevaplarıyla, hatalarını da sevaplarını da kabul ettiği, gayet samimi bir röportaja imza attı. Huzurlarınızda NIGHTRAGE.

Wearing a Martyr’s Crown“a gelen tepkiler nasıldı?

Son albüme gelen tepkiler gayet iyiydi. Hem hayranlar, hem de basın albümü sevdi. Elbette ki herkesi memnun edemiyorsunuz ve yaptığınız şeyden hoşlanmayanlar da çıkabiliyor, ama bu da normal bir şey tabii.

NIGHTRAGE’de neden bu kadar çok kadro değişikliği yaşanıyor? Mesela kadronuzda Fotis gibi harika bir davulcu vardı ve sadece bir albüm NIGHTRAGE’de kalabildi. İsveç menşeili bir gruba dönüşmek için mi bu yola gidiyorsunuz? Sabit kadrolu bir NIGHTRAGE’i ne zaman görebileceğiz?

Evet, bu grupla ilgili büyük planlarım vardı, hâlâ da var, ancak hayat her zaman istediğiniz şekilde gelişmiyor. Grupta bu kadar çok değişiklik yapmak zorunda kalmamın tek sebebi, NIGHTRAGE’i ayakta tutabilmekti. Bu yolda NIGHTRAGE’i bir basamak olarak kullanan ve alabildikleri kadar çok şöhreti ve parayı yanlarına alarak işleri biter bitmez gruptan ayrılan insanlarla da karşılaştık. Geriye bakınca, gruba eleman alırken kimi hatalar yaptığımı da görüyorum ve bu hataların cezasını da ödüyorum. Grubun şu anki halinden gayet memnunum. Sabit bir kadroya kavuştuğumuzu sanıyorum. Gruba saygı duyuyorlar ve bu müziği çalmayı çok seviyorlar.

Müziğinizde her zaman bir hard rock havası hissediliyor. Hatta özellikle THIN LIZZY etkilenimleri seziyorum. Aynı zamanda türün devlerinden IN FLAMES ve ARCH ENEMY’den de etkilendiğiniz ortada. Grubu kurarken en büyük ilham kaynaklarınız kimlerdi?

Evet THIN LIZZY bizim için önemli bir ilham kaynağı. Tıpkı IRON MAIDEN ve METALLICA gibi. Aynı zamanda ortaya yepyeni şeyler koyan AT THE GATES’i de çok seviyorum. Müziğimizi olabildiğince metal tutmaya çalışıyoruz. Farklı trend’leri takip etme, yumuşama gibi bir niyetimiz yok. NIGHTRAGE bir metal grubu ve biz trend’lerden ve sürekli duyduğumuz “kullanıp atmalık” müziklerden nefret ediyoruz. Aslında içinde samimiyet ve saflık görebildiğim her türlü müziği severim.

EXHUMATION dağıldıktan sonra NIGHTRAGE’i kurarken kafanızdaki düşünce neydi? EXHUMATION da melodik death metal yapıyordu ve NIGHTRAGE’de ne gibi yenilikler yapmayı istediniz?

EXHUMATION, bugün NIGHTRAGE’de olan her şeyin köküdür. Orada yaptığım müziği çok seviyorum. Dağıldıktan sonra yine aynı tür müziği, daha güçlü ve daha profesyonel şekilde yapmak istedim. Kısacası NIGHTRAGE’i EXHUMATION’ın daha büyük, daha hızlı ve daha gürültülü bir versiyonu olarak görebilirsiniz, çünkü o grubun müziğinden sorumlu kişi de bendim.

Yunanistan’da ne kadar büyüksünüz? Ya da şöyle sorayım, İsveç’te mi daha büyüksünüz Yunanistan’da mı? Yunan metal dinleyicileri sizi bir Yunan grubu olarak benimsiyorlar mı?

Bu soruyu hayranlar cevaplasa daha iyi olur, ama iki ülkede de güçlü bir adımız olduğunu söyleyebilirim, iki ülkedeki metal kitlesi de grubu biliyor. Ama her ne kadar grupta farklı milletlerden insanlar olsa da, Yunan dinleyiciler grubu daha çok bir Yunan grubu olarak görüyorlar evet, buna ben de dahilim haha. Aslında en güzeli şöyle özetleyelim, biz direksiyon başında bir Yunan’ın olduğu Avrupalı bir grubuz.

En sevdiğim NIGHTRAGE albümü “A New Disease is Born“. Ama o albümü ilk dinlediğimde vokalist Jimmy Strimell’in NIGHTRAGE için biraz fazla olduğunu düşünmüştüm. Albümdeki vokal performansı çok iyi, ama Strimell’in NIGHTRAGE gibi bir grupla yetinmeyeceği de belliydi. Zaten şimdi çok daha ticari bir grup olan DEAD BY APRIL‘da söylüyor. Senin bu konuyla ilgili görüşlerin nasıl?

Az önce hatalar yaptığımı söylemiştim ya, bu adam tüm kariyerim boyunca yaptığım en büyük hataydı aslında. Sesi NIGHTRAGE için uygun değildi ve tüm o nakaratlarla şarkılara daha pop bir hava katmaya çalıştı. Bu durum hoşuma gitmedi, ancak bir diktatör gibi bunu reddetmektense gruptaki elemanlara bir şans vermek istedim. Ancak bu karar uzun vadede sound’umuzun değişmesine vesile oldu ve ben de bu kararımla gruba zarar vermiş oldum. Bu yüzden ben de onları gruptan çıkarmak zorunda kaldım. Zaten adamlar NIGHTRAGE’de oldukları sırada başka projeler kurmuş, arkamdan dolaplar çevirmeye başlamışlar bile. Bunu da bana NIGHTRAGE’in yeterince güçlü olmadığını ve asıl gücün kendilerinde olduğunu göstermek için yapmışlar. Kısacası onlar gruba tamamen yanlış amaçlarla giren mutsuz insanlardı ve ben de onların bu tuzağına düştüm.

Tompa (AT THE GATES) ayrıldıktan sonra NIGHTRAGE’e olan ilginin azaldığını düşünüyor musun? Century Media’nın sizden vazgeçme sebebi de bu muydu? Tompa’yla ayrılığınız nasıl oldu?

Evet, bir yıldızlar karması gibi başlayıp uzun vadede beklentilerimizi tatmin etmeyen bir gruba dönüştüğümüz doğru. Tompa’nın ve Gus G‘nin ayrılmalarına gerçekten çok üzülmüştüm. Şimdi düşününce belki de onları grupta tutabilirdim. Ama onların diğer projeleri çok yoğun olduğundan ayrılmaları çok da acayip bir durum değil tabii. Sonra grubu ayakta tutmak için pek çok insan değiştirmemiz gerekti. Başka yolu yoktu. Hoş bir şey değil elbet, ama yapacak başka bir şey de yoktu.

Yunanistan’dan İsveç’e yolculuğunun hikâyesi ne?

İsveç’e çok sevdiğim müziğimi çalmak için gittim. Tek amacım buydu. EXHUMATION dağıldıktan sonra taze bir başlangıç yapıp yeni elemanlar bulmak ve çok iyi bir grup kurmaktı. Şarkılarım güzeldi ki, dinlettiğim herkes onları beğendi ve NIGHTRAGE’de çalmak istediler. Ben de bu uğurda ne gerekiyorsa yaptım, her türlü fedakârlıkta bulundum. Tek amacım çok sevdiğim bu müziği yapmaktı.

Descent into Chaos” çıktıktan sonra Tompa’yla röportaj yapmıştım. Bana seninle Göteborg’daki bir müzik markette karşılaştığını, ona bazı demo kasetler verdiğini söyledi. Tompa ilk tercihin miydi, yoksa aynı kasetleri farklı vokalistlere de veriyor muydun?

Tomas benim ilk ve tek tercihimdi. En iyi albümü yapacaksam, içine de en iyi vokalisti koymalıydım. Ben de ondan Studio Fredman’a gelmesini ve kayıtları dinlemesini istedim. O da geldi ve şarkıları beğendi, gruba katılmayı kabul etti.

Tüm grupların birbirine benzemeye başladığı ve sadece IN FLAMES ve SOILWORK gibi yeni fikirleri olan grupların ayakta kaldığı bu türün geleceğine dair ne düşünüyorsun? Melodik death metalin geniş kitlelere ulaşmak için death metal kısmından sıyrılıp basının şu “modern metal” dediği şeye dönüşmesi bir zorunluluk mu sence?

Ben olayı sadece metal olarak görüyorum. Yaptığımız türlere isim koymayı gereksiz buluyorum. İçinde sert vokaller olan sert bir metal yapıyoruz. Müzik iyi olduğu sürece insanların onu ne şekilde isimlendirdiği mühim değil. Bence kalpten geldiği ve kendinizi ifade edebildiğiniz sürece müzik mutlaka ayakta kalacaktır. Dinleyiciler aptal değiller. Sadece müzik yapmak için mi, yoks başka amaçlar için mi burada olduğunuzu hemen anlarlar. Sevdiğiniz müziği yapmaya devam edin; emin olun ki onun verdiği mutluluğu pek az şeyden alabilirsiniz.

Sevdiğin Yunan gruplar hangileri? Sakis (ROTTING CHRIST) ile veya SEPTICFLESH’teki elemanlarla tanışıyor musunuz?

FIREWIND’e bayılıyorum. Bence en iyi Yunan grup onlar. Çok iyi şarkıları var ve çok iyi konserler veriyorlar. ROTTING CHRIST ve SEPTICFLESH’deki elemanları bayağı iyi tanırım. SEPTICFLESH’in son albümü “Communion“da bir tane konuk solom var.

Türkiye’de çalmak için teklif almışlığınız var mı? Gus FIREWIND’le burada çaldı ve Eylül’de de OZZY OSBOURNE’la tekrar burada olacak. Bir gün sizi de görebilecek miyiz?

Birkaç kez teklif aldık ancak ne yazık ki çok istememize rağmen bir türlü olmadı. Gus, Türkiye’de çalmanın ne kadar harika olduğundan bahsetti, umarım kısa zamanda sizlerin karşısına çıkabiliriz. Şu anda tek gereken bir teklif. Türk hayranlarımıza selam ediyoruz, umarım yakın zamanda onlarla görüşürüz.

Hepsi bu kadardı, yaptığınız her şeyde iyi şanslar diliyoruz.

Bu röportaj ve desteğiniz için çok teşekkürler, metal dinlemeye devam edin. Umarım en kısa zamanda görüşürüz.

Not: Röportajı ayarladığı için Adnan TEFİKOĞLU’na teşekkür ederiz.

Sorular
Ahmet Saraçoğlu
sambalici

etiketler:
  Yorum alanı

“NIGHTRAGE” yazısına 12 yorum var

  1. duraganyolcu says:

    “Sesi NIGHTRAGE için uygun değildi ve tüm o nakaratlarla şarkılara daha pop bir hava katmaya çalıştı.” işte bu konuda tam tersini düşünüyorum aslında. Tamam nakaratlardaki düz vokalli bölümleri parçaları farklı bir biçimde pekiştiriyor ama “pop” bir hava kattığını veya sesinin uygun olmadığını kesinlikle düşünmüyorum. Aksine Nightrage için bu adamdan daha uygun bir ses bulmak neredeyse imkansız bence.

    Röportaj çok güzel olmuş yalnız. Elinize sağlık.

  2. Ugur says:

    Harika olmuş.Tebrikler.Nightrage ile ilgili çok fazla materyal yok malesef.Pek sevindim bu röportaja.

    Jimmy Strimell ile ilgili ben de aynı Marios gibi düşünüyorum.Kesinlikle sesi Nightrage’e uygun değildi.Pop’tan ziyade herhangi bir metalcore grubu vokalisti gibi bir sesi var sanki.A New Disease Is Born harika bir albüm ona lafım yok kesinlikle.Ancak albümde -screamlerini falan geçtim- özellikle clean söylediği kısımları ben hiç beğenmemiştim nitekim hala da beğenmiyorum.

  3. Ahmet Saraçoğlu says:

    Yazıda bahsedilen Tomas Lindberg röportajının linkini de ekledim. Son grup fotoğrafının hemen üstündeki soruda.

  4. Sambalici says:

    Valla ben de Marios’a katılmıyorum ama elemanlar ona kazık attıysa da diyecek bir şey yok. Belliydi zaten bir şeylerin döndüğü elemanların topluca ayrılıp çat diye grup kurmalarından.

    Marios iyi adam ya, Göteborg ekolünü sevip yaşatanı ben de severim heh.

    Ugur

    Ayrıca Egeli :D

    Sambalici

    gelsin bi balık yiyelim. :P

  5. Ahmet Saraçoğlu says:

    Marios iyi bi adam belli. Tek derdi müzik yapmak. Ama onun gibi düşünmüuorum ben de. Misal belki de en sevdiğim Nightrage şarkısı, grubun en pop sound’lu şarkısı Reconcile olabilir. Vokal melodileri falan nefis bence.

    Ugur

    Reconcile bence de Nightrage’in yaptığı en güzel şarkılardan birisi ama mesela albümün açılış parçası Spiral -nakarat kısmı- çok kötü direk atlıyorum o parçayı, Reconcile ile başlıyorum albüme.

  6. heat says:

    bende çok severim reconcile’ı. A New Disease Is Born albümü de güzeldir baya ama cidden nightrage e hiç yakıştıramıyordum strimell’ı. bu gruba daha derinden böğürebilcek bir adam lazım. şahsen antony hamalainen de gayet şahane bi vokal yapmış son albümde. strimell’ın vokalini sevmediğimden değilde tompa dan sonra hiç uymamıştı bana göre. aslansın hamalainen. kadro kalıcı olsun da burda da calsınlar lan.

  7. havitetty says:

    Sweet Vengeance’dan ötesi yalan.

  8. Korhan Tok says:

    Müzik aşkına Yunanistan’ın kalkıp İsveç’e gitmek, fanı olduğun adamı vokalistin yapmak. Ne kadar güzel şeyler lan bunlar böyle. Bir kat daha sevdim Nightrage’i ama Sweet Vengeance’dan sonrasına ben de pek alışamadım, daha modern ve daha core gibi geldi müzik hep. Marios’un vokalist konusundaki hislerine katılıyorum o yüzden.

    Dur bi Tremor dinleyeyim.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.