# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
MALT – Arıza
| 07.06.2010

Türk rock’ının sevinç çığlıkları.

Berca B.

Belki büyük bir kıroluk örneği sergileyeceğim ancak Malt ilk albümünü çıkardığından beri en sevdiğim Türk rock grubu. “Daha bir albümü varken nasıl oluyor da en sevdiğin grup oluyorlar lan cahil” diyebilirsiniz tabii, ancak bu sevginin temelleri eskilere dayanıyor.

Çocukluğumdan başlayarak (Level dergisi yazıları) şu yaşıma kadar giderek artan Cenk-Erdem hayranlığı, zaten Malt oluşumu ilk anda adını duyurmaya başladığında beni heyecanlandıran bir şeydi ve bu heyecanın boşa olmadığını ilk albümleriyle birlikte anlamıştım. İlk albümün güzelliğine bir de piyasadaki birçok Türk rock grubunun bana çekici gelmemesi ve çoğunun arabesk temellere oturmuş olması gibi gerçekler de eklenince, Malt’ı en sevdiğim Türk rock grubu ilan etmiştim. Şu an elimde olan ikinci albümlerine bakıyorum da, haksız bir karar vermemişim.

İtiraf edeyim, albümü benden önce dinleyenlerden duyduğum şey ilk albüme nazaran daha yavaş tempolu bir albümün beni beklediği yönünde olunca biraz tadım kaçmıştı. Malt’ı o arabesk yapısından ve bayıklıktan uzak, yüksek tempolu, canlı ve yenilikçi haliyle çok sevmiştim. Malt öyle kalmalıydı ve yüz yıllar boyu böyle müzik yapmalıydı ki ben de yenilikçilik konusunda kendimle çelişebileyim. Hani çok değer verdiğiniz bir şeyle ilgili duymak istemeyeceğiniz bir şey duyarsınız da inanmak istemezsiniz, ancak bu şey beyninizi kemirir durur ya; benim için de bu durum geçerliydi. Malt’ın o çok sevdiğim tarzından ödün vermesini istemiyordum ve duyduğum şey benim tarafımdan da doğrulandığı anda hayal kırıklığına uğramaya ve gruba küsmeye hazırdım. Lakin öyle olmadı. Hatta yakınından bile geçmedi.

Evet, Malt ilk albümüne göre nispeten daha ağır bir yolu tercih etmiş ancak tüm o şikayet edilesi bayıklıklardan, sıkkınlıklardan tamamen arınmış bir ağırlık olmuş bu. İlk albümdeki hızlılık yerini olgun ve bilge bir sakinliğe bırakmış. “Kendi Adını Taşıyan İlk Albüm” daha isyankâr ve tehlikeliyken bu albümün ilk şarkısından itibaren duygusal bir boşvermişlik, bir “amaan neyse ya” havası seziliyor. İşte tam da bu havadan dolayı grup dinleyiciyi boğmuyor ve ferah bir müzik sunuyor. Diğer çoğu rock grubumuzun en büyük yanlışı olarak gördüğüm “karalar bağlama” ve dakikalar süren hüzün bombardımanı durumu yok yani. Zaten Cenk Durmazel’in genel yapısı olarak albümde herhangi bir “ağlama” beklemek yanlış olurdu.

Cenk Durmazel demişken kendisi bu iki albümle birlikte ülkenin en iyi şarkı sözü yazarlarından biri olduğunu nazarımda ispatlamış durumda. Radyo programları olsun, dergi yazıları olsun, çıkardıkları kitap olsun zaten tam bir söz cambazı olduğunu biliyordum fakat takdir edersiniz ki şarkı sözü yazarlığı bambaşka bir şey. Yine de tahmin edileceği üzere kendileri tamamen klasman dışı, benzersiz ve kendine özgü bir işe imza atmış. Yanlış anlaşılmasın, espriler havada uçuşmuyor, gülmekten yerlere yatmıyorsunuz, ancak kelime oyunları ve kendini ifade edebilme yeteneğine şapka çıkarmadan da edemiyorsunuz. Özellikle Neanderthal’in nakaratı tam bir efsane.

Cenk Durmazel’in vokal yeteneği de ilk albüme nazaran kendini daha çok gösteriyor. İlk albümdeki şarkılar daha marşvari ve okuması nispeten daha kolay şarkılardı, bu albümde ise daha çok dikkat isteyen ve ince detayları olan şarkılar mevcut. Kendisine sadece komedyen gözüyle bakan kişiler şarkılardaki serseri ciddiyetini ilk başta yadırgayabilirler fakat şurası bir gerçek ki Cenk Durmazel’in sesi bu müzik için bir hayli uygun ve başarılı. Sesindeki yumuşaklık, yeri geldiğinde atılan çığlıklar, zaman zaman kendini gösteren gırtlaksal oyunlar ayrı ayrı renk katmış şarkılara.

Müzisyenliğe gelirsek, yine başarılı bir çalışma görmemiz mümkün. Barış Ertunç ve Cenk Turanlı grubun geri kalan iki resmi üyesi konumundalar ve ikisi de sorunsuz bir performans sergiliyorlar. Gitarlar oturaklı bir rock albümü ne gerektiriyorsa onu yapıyor, sololar öyle adamın gözüne gözüne sokulan cinsten değil. Hatta bazen sololar yanına başarılı bas yürüyüşlerini de alıp acayip zevkli anlar yaşatabiliyor. Bu arada Cenk Turanlı uzun zamandır bir Türk rock grubunda görülmemiş yoğunlukta bas partisyonları yazmış ve dinlemesi çok çok keyifli olmuş. Özellikle Kapıya Yazdır’ın baslarına doymadım, doyamadım.

Davulları ise konuk müzisyen Mehmet Demirdelen çalmış. Grubun orijinal davulcusu Güray Gürsoy’un bence beklenmedik anlarda beklenmedik şeyler yapan, kesinlikle DÜZ olmayan ve basit gibi gözükse de aslında karmaşık denebilecek, adeta Tim Duncan gibi enfes bir tarzı vardı. İlk albümde dinlemekten en çok keyif aldığım üyelerden biri kendisiydi. Maalesef müziğe yoğunlaşmak istemediğini söyleyerek ayrılmış ve grup da bundan sonra üç kişi devam etmeye karar vermiş. Mehmet Demirdelen de çok başarılı davullar çalsa da ben özellikle Güray Gürsoy’un tarzını çok sevdiğim için kendisini özlemedim değil. Fakat Mehmet’in Yangın’daki caz-vari performansı çok tatlı olmuş ha onu da diyeyim.

Prodüksiyon işi Malt üyelerine ait. Yazının önceki kısımlarındaki ipuçlarından da anlaşılacağı üzere ortada güzel bir iş var. Enstrümanlar çok rahat duyuluyor ve özellikle bas tonu kendine hayran bırakacak derecede hoş. Geri kalan her şey de temiz ve ferah. Ayrıca albümün mastering’i de ünlü kayıt teknisyeni Andy Jackson tarafından yapılmış. Kendisini Pink Floyd’dan ve Roger Waters ile David Gilmour’un solo albümlerinden hatırlayabiliriz. Hatırlamadıysak da bilin yani nasıl biri olduğunu.

Sonuç olarak Malt yine canlı ve temiz bir sound ve dinlendiği anda yüze belli belirsiz bir gülücük konduran samimi sözler vaad ediyor. Albümde yıllar sonra “Of abi şöyle inanılmaz bir şarkı yapmıştı Malt, hatırlıyor musun?” muhabbetinin döneceği efsanevi bir hit yok ancak Malt bu iki albümden anlaşılacağı kadarıyla daha çok “komple albüm” yapma taraftarı bir grup ve bundan şikayetçi olmaya kesinlikle izin vermiyor. Hani örnek vereceğim ancak her şarkı o kadar samimi ve sıcak duruyor ki, bir türlü hangisini söyleyeceğim bilemiyorum. Zorlarsam; Doldur, Arıza, Olmaz, Evdeymiş, Kapıya Yazdır, Neanderthal, Yeniden, Mutlu, Önemsiz, Yangın ve Arıza’nın piyano versiyonunu tavsiye edebilirim. Bayanlar baylar, subjektik yorumla Türkiye’nin en iyi rock grubuyla, objektif yorumla Türkiye’nin en iyi 3 rock grubundan biriyle karşı karşıyasınız. İyi dinlemeler.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.04/10, Toplam oy: 50)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2010
Şirket
Pasaj Müzik
Kadro
Cenk Durmazel: Vokal
Barış Ertunç: Gitar, geri vokal
Cenk Turanlı: Bas
Mehmet Demirdelen: Davul
Şarkılar
1- Doldur
2- Arıza
3- Olmaz
4- Evdeymiş
5- Kapıya Yazdır
6- Neanderthal
7- Yeniden
8- Mutlu
9- Önemsiz
10- Yangın
11- Arıza (Piyano Versiyon)
  Yorum alanı

“MALT – Arıza” yazısına 9 yorum var

  1. Ahmet Saraçoğlu says:

    Güray iş arkadaşım. :) Hatta çalıştığım yere girmeme de ön ayak olmuş bi insan. Güray’ım buradan sana çok selam söylüyorum öptüm kibs.

    Bi de son fotoğraftaki davulu işyerine kurdu gruptan ayrılınca, iş çıkışı veya sabahladığımda falan çılgıncasına çalıyorum 1 yıldır.

  2. Berca B. says:

    Çok kıskanıyorum böyle işleri. Yakında bir takım sitelerde “bakın elalem nasıl yerlerde çalışıyor” gibi haberlerinizi görürsem şaşırmam.

    Bu arada Yeniden’in girişi baya Harvest’a benzemiş. Çok da güzel olmuş.

    theRippeR

    @Berca B., daha yeni dinleyebildim albümü cidden benziyor harvest’a

  3. rajeesh says:

    malt’ın ilk albümünü dinlemedim
    burda bu albümün kritiğini görünce merak ettim edindim
    üstünkörü 1 kere dinledim aklımda kalan bas tonu,partiyasonu çok güzel
    bide yeniden adlı şarkı dolandı dilime

    dikkatlice tekrar dinlicem albümü

  4. Ahmet Saraçoğlu says:

    Bu arada Barış Ertunç, Cenk Turanlı ve Güray Gürsoy’un Antisilence’dan geldiğini de hatırlatalım.

  5. gorcun says:

    Cenk-Erdem’in espri anlayışlarını çok seviyorum. Hötk programının videolarını gülmekten yarılarak izlerdim. İzleyen bir çok kişinin tepkisiz “bu ne lan?” diye izlemesi beni şaşırtmaz. Adamların tarzı biraz uçlarda. O uçlara çıkabiliyorsanız seversiniz…

    Her neyse Cenk Durmazel yazmış zaten “Belki de bana benim gibi bir ahmak lazım” diye. İlk albümlerini de çok severim. Ciddi ciddi severek dinlediğim nadir Türk gruplarındandır Malt. Müzikleri abartılacak kadar iyi olmasa da dinlemesi çok hoştur. Cenk Durmazel’in yazdığı şarkı sözleri ayrı bir boyut katar şarkılara. Türk olup sözleri anlayabildiğinize sevinirsiniz. Eminim yabancı biri dinlese de anlaması yıllar sürer.. Grubun gerçekten tarzı olması önemli. Bildiğimiz zart metal, zort rock değil. Gerçekten kendine has bir tarzı var. O yüzden Malt’tır. Dinlemesi keyiflidir. Yeni bir single çıkarsalar bunlar Malt dedirtir…

    zebercet reyis

    @gorcun, Bence malt insanın kendine yakışanı giymesidir.

  6. Deniz says:

    Bu arada kimse bahsetmemiş ama yeni albümün soundu ilk albüme göre baya iyi. Albume baktım ve Çağan Tunalı diye biri yapmış. Valla kendisine bir kız olarak hayran oldum. Malt’ın bukadar sert müziğini süperbir şekilde temizlemiş. Herşey dolu dolu geliyor.

  7. Wolfman says:

    Bu ne malca bişey??

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.