Bazı albümleri daha açar açmaz, ya da herhangi bir parçasını dinler dinlemez “Budur” dersiniz. “The New Reign” böyle albümlerden biri. Öncelikle bu kritiğe attığım başlıkla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Aslında tür geyiğini, “en iyi tür bu işte hacı” veya “abi x türünde y grubundan iyisini tanımam” muhabbetlerini pek sallamayan biriyim. “O zaman niye böyle bir başlık attın ulan!” dediğinizi duyar gibiyim. Başlığı hem albümün ismine (yeni hükümdarlık) bir gönderme yapmak, hem de hakikaten taçlandırılası bir albüm olduğunu belirtmek için attım. Yoksa iyiden iyiye kudurmuş Amerikalı bir deathcore grubunun bundan daha iyi bir albüm çıkarması belki de an meselesi (diyorum da aslında hiç sanmıyorum uzun bir süre daha iyisinin çıkacağını).
Deathcore çok geniş, kapsamlı, melez bir tür. Ekşi sözlükte bir yazı türün kapsamlılığını tek bir cümleyle çok güzel açıklamış. Aslında “progresif deathcore” gibi daha makûl bir kullanım mevcutsa da, pek az kişi tercih ettiği ve birbirinden alakasız gruplar aynı kategoriye sokulduğu için sadece “deathcore” deyip geçmek durumundayım. Çünkü deathcore’da, aynı grubun yaptığı bir diğer albüm, öncekine göre bayağı değişiklik gösterse de aynı kapsama alınıyor. Örneğin All Shall Perish’in “The Price of Existence” albümü. Türü gerçekten çok güzel tanımlıyor. Ama grubun yaptığı bir sonraki albüm, öncekinden bayağı bir farklı; yapısal değişiklikler var. E ama türden tam olarak da kopmuş değil. Türün ismine ön ek getirmek de çok tercih edilmiyor ve böylece ismi aynı şekilde kalıyor. Bir çeşit çıkmaza sokuyor. Bunun sebeplerinden biri bence kimi grupların sürekli yenilik getirmek istemesi, ki bundan daha süper çok az şey vardır. Peki ben neden bu muhabbeti bu kadar uzatıyorum? Çünkü “Abi deathcore demişsin ama Carnifex de deathcore, şimdi ne alakası var Carnifex’le bu grubun” diye tepki gelmesi olası. O yüzden türün içinde bulunduğu duruma bir açıklık getirmek istedim. Baymamak için daha fazla kurcalamak istemiyorum.
Albümün ilk dikkat çeken özelliği uyum. Bu konuda mübalağa sanatına başvurursam, adamların sanki bir araya gelip böyle bir albüm yapmak için yaratıldığını falan söylerim. Bir kere ne kadar progresif olsa da, ne kadar dur kalklı olsa da akışı bozulmayan, akışı bozulmadığı gibi monotonluğa hiç bağlamayan, monotonluğu aklın kıyısına bile getirmeyen bir müzik var. Bunun ötesinde kulağı neredeyse hiç yormuyor. Yani aslına bakacak olursanız sertliktir, öküzlüktür bunlar var. Ama öyle inceden işlenmişler ki hiç ağır kaçmıyor. Teknik, melodi ve groove’un böylesine dillere destan bir uyumuna gerçekten az rastlanır. Parçalar girişlerinden itibaren direk koparan yapıda ve aslında 6-7 dakika boyunca devam edebilecekken uzatılmamaları tercih edilmiş. 4, hatta 3 dakikadan kısa tutulmuş genelde. Aslında parçalar en azından 5, 5 buçuk dakikaya yayılsa hiç de fena olmazdı diye düşünüyorum ancak kısa olmaları benim açımdan bit boyutunda bir sorun teşkil ediyor. Grubun bunu yapma sebepleri arasında ilk aklıma gelen şeylerden biri dinleyiciyi tam doyurmamak, iştahını çok gidermemek, tadı damakta bırakmak, dolayısıyla şarkıları dinlemeyi daha fazla isteyen bir kitle edinmek idi, ama belki de hiç alakası yoktur. Kendi tarzlarını, farklarını bu şekilde açığa çıkarmak istiyorlarsa, onu bilemeyeceğim. Bu konuda grup biraz fazla tepki alıyor nedense. Oysa böyle bir şeye odaklanmak yerine gitar ve davulun kendine özgü orgazmik tekniğine ve ruhuna dikkat edilse her şey çok daha güzel olur.
Peki daha önce hiç mi denenmemiş şeyler yapıldı bu albümde? Hayır. Zaman zaman renk katan klavyeler ve cazımsı akorlarla güzel geçişler yakalamak ve bunu o groove’lu atmosferin içine yedirmek daha önceleri de yapıldı elbet. Bu albümü o kadar özel yapan şey, katılan her şeyin yoğurulma sanatındaki başarıdır. Klavyeler demişken tam ayarında bir klavye kullanımı mevcut. Bir iki parça dışında diğer parçaların kimisinde hiç yok, kimisinde de az bulunuyor, ama ne zaman olursa olsun girdiği andan itibaren parçanın nasıl güçleneceğini hissettiriyor.
An geliyor akan bir melodi dinleyeni yakalıyor, an geliyor davulun vurduğu o tom veya zil “İşte tam burada, burada buna vurması ne mükemmel, ne bütünleyici olmuş” dedirtiyor; an geliyor dur kalklı bir breakdown’ın arkasında gezinen klavye melodileriyle kendinizden geçiyorsunuz. Kalın tellerden çalınan aksak ve groove riflerden oluşan sert teknik bölümler, harmonik gitarlı, daha çok melodiyle sürüklemeye odaklı (çoğunlukla yine teknik) bölümler, bu bölümlerin kimi zaman karanlık bir atmosfer içinde bize sunulması, bir de arkasında zaman zaman eşlik eden, parçalara genelde boyut değiştirten klavye, on kaplan gücünde ve on mühendis yaratıcılığında bir davulculukla birleşince işte böyle bir eser ortaya çıkmış. Bütün bu faktörleriyle bu albüm temelde 3 farklı türden dinleyicinin en bağnaz olanlarına kadar ulaşabilecek seviyede.
Deathcore, icra eden gruplar ve icra edildiği albümler arasında değişik değişik formlara sokulmuştur ve bence en iyi formunu “The New Reign”de yakalamıştır.
duraganyolcu
yazan arkadaş yanlış anlamazsa, yazısının içeriğini de göz önüne alarak nota bir yorum yapmak istiyorum.
kulağa tanıdık gelip hele de henüz yeni çıktığı sayılan bir albüme 10 vermenin çok da sağlıklı olmadığını düşünüyorum. yani 10 bu, klasik demek. çığır açan, benzeri çok çok az olan hatta çıktığı ana kıyasla genelde olmayan, yıllar sonra dönüp bakıldığında müziğin anlayışına/yorumuna vurduğu darbe hala hissedilip görülen albümler almalı bu notu.
bir türü çok iyi, çok çok iyi yapmak, albümün müzikal anlamında belki 10 numara olabilir ama geriye çekilip “müzik tarihi” göz önüne alındığında o notun biraz fazla olduğu göze çarpacaktır kanımca.
akıl verdiğim sanılmasın sakın, beni azıcık rahatsız eden bir şey hakkındaki görüşümü söylüyorum sadece.
02.05.2010
@northern darkness,
Albüm 2010 albümü olsa katılırdım, ama bence 2007 de çıkmış bir albüme 10 verilebilir. Neticede bu kritikler, kritiği yapanın öznel fikirleri. Bana kalırsa 1 ay dinleyip süper bu deyip 10 vermek sağlıksızdır, ama 1 seneden fazla olduysa ve hala dinledikçe büyüleniyorsanız, en iyilerden olduğunu düşünüyorsanız 10 verebilirsiniz. (Gerçi ben 10 vermem gene de, 9.5 veririm en beğendiğim albüme bile.)
Klasik olma muhabbeti de çok tartışmalı bir husus bence. Mesela Judas Priest – Painkiller bir klasiktir değil mi? Ya da Black Sabbath – Paranoid. Ben bu iki albüme de 6 dan yukarı not vermem. Bana ne yani öncüyse, yüzlerce grubu etkilediyse. Ben kendi çerçevesinde değerlendiririm, zayıf bulduysam da düşük not veririm. Öncülük saygı duyulası birşeydir, ama sevgi duymak şart değildir bana kalırsa. Edebiyatta bile canon muhabbeti çok tartışılan bişey, müzikte de tartışılmalı bence. Klasik oldu diyelim, ama azınlık tarafından bilinen ve onlarca klasiklerin çoğundan iyi olan albümler de var. Sırf çoğunluğu etkiledi diye, klasik sayılanlar daha değerli sayılmak zorunda mı?
02.05.2010
@Aeonian_Lich, Painkiller ve Paranoid’i ister kendi çerçevesinde, ister genel olarak değerlendir, ama 6 veririm deme bari. komik oluyor. sevmeyebilirsin ama bazen susmasını bilmek lazım.
02.05.2010
@janslore the celebrity, Neden susmasını bilmem gerekiyormuş anlamadım. Birincisi, sevmiyorum. İstediğim notu veririm. İkincisi ise, açıkçası saygı duyduğum için kritiklerini yapmam böyle albümlerin zaten, merak etme. Bu gruba olan saygımın yanında, asıl olarak dinleyenlerine olan saygımdandır. Bir örnekle açıklayayım, Electrocution 250 ve Unexpect grupları mesela, o tür bir müzikten hoşlananlar için 10′luk albümlerdir. Ama ne metal tarihine damgasını vurmuşlardır, ne klasik sayılmışlardır, ne de peşlerinden yüzlerce binlerce grupları sürükleyeceklerdir. Ama farklılar, yapılmamışı yaptılar. Bu gruplar nispeten yeni de olsalar, türden hoşlananlarca (ki ben değilim bunlardan biri) 10′luk albümlerdir.
Judas Priest ve Black Sabbath’a gelirsek, evet sevmiyorum dediğim gibi. Fakat olaya “o gruplar olmasaydı, senin şimdi beğendiğin gruplar da olmayacaktı” gibi bir bakış açısıyla bakıyorsanız eğer, ben de derim ki o takdirde metal müzik çok daha farklı evrilecekti ve bambaşka günümüze benzemeyen bir tablo çıkacaktı ortaya. Ama onların yeri de boşluk olmayacaktı, hatta belki de daha iyi olacaktı. Bunu kimse bilemez, bu evrime bir makas atamayacağımıza göre.
02.05.2010
@Aeonian_Lich, sevmeyebilirsin, dinlemeyebilirsin ama bu iki klasiğe 6 veririm demek gerçekten çok abes. bu durumda senin siteye yaptığın kritikleri ve puanlamaları hiç ciddiye alamam. iki klasik albüme 6 veririm demek bence bu olayı henüz kavrayamamışsın demektir.
03.05.2010
@janslore the celebrity, Öyle istisnai albümlerin kritiğini yapmam zaten diyorum ayol, kırıtayım mı bir de daha nasıl ifade edeyim :D Valla iyimser bir değerlendirmeyle, ortalama düzeyde kavradığımı düşünüyorum, özellikle heavy ve progresif metali. Çok da bir halt olduğumu iddia etmiyorum, ama rezalet durumda da değilim. Neyse herkes istediğini ciddiye alır, istemediğini almaz yapacak birşey yok.
19.02.2011
@janslore the celebrity, şu olaylara kavrama olarak bakmanıza da hayret ediyorum ve afedersiniz kaba etimle gülüyorum her seferinde. hayır ortada bi yarışma bi sınav falan yok. sen bunu kavrayamadın ben bu konuda daha bilgiliyim tarzı sidik atışmalarına gerçekten luzum yok. bu arada paranoid için farklı şeyler düşünsemde mesela bi painkiller’a benden de 6 dan fazla not çıkmaz. bu benim öznel düşüncemdir ve müzikten anlama/anlamama kıstası olmamalıdır, öyle görülüyorsa asıl abes olan budur. sonuçta burada kalitesi kesin bir şekilde ölçülebilen bir maldan veya nesneden bahsetmiyoruz “müzik” bahsettiğimiz şey. ha jp painkiller albümüyle mesela bi chuck schuldiner’ı derinden etkilemiştir ki bu aklıma gelen ilk örnek daha trilyonlarca vardır (yuh?) ama bu saygı konusu aeonian lich’in de dediği gibi. sevgi ise bambaşka bir husus.
02.05.2010
O biraz da her albümü kendi şartlarıyla değerlendirme meselesi. Eserleri bağlamından kopararak değerlendirmek gerçekçi sonuçlar vermeyecektir, misal (ekstrem örnek olsun diye atıyorum) hayatı Serdar Ortaç dinleyerek geçmiş birine Cannibal Corpse albümü yorumlatırsan albüme doğal olarak 1 verecektir ama bir Morbid Angel fanına versen aynı albümü o bambaşka yorumlayacaktır. Klasiklerin çoğu zamansız/zamanın dışında eserler olduklarından klasik oluyorlar ama gene de belli bir kalıp içerisinde incelenmeleri gerekiyor. Ne kadar zamanın ötesinde olursa olsun, bahsettiğim Serdar Ortaç fanı Individual Thought Patterns’ı doğru yorumlayamayacaktır mesela ama bu albümün değerini yalanlamaz.
Öncül olmak konusunda da önyargılı olmamak lazım, misal Black Sabbath örneği vereceksek “Sabbath Bloody Sabbath” bugün çıksa gene 10 alır, o kadar ilerici bir albümdür. ama aynı zamanda bir sürü grubu da etkilemiştir.
02.05.2010
@Sambalici, ilerici olabilir, ama zevk vermiyor bana. Ne yapmam gerekiyor bence 10′luk bir albüm değilse? Ne yapmalıyım?
02.05.2010
Bir şey yapmana gerek yok, zevk vermiyorsa dinlemezsin olur biter. :)
14.02.2011
@Aeonian_Lich, şu platformda yüzde yüz katıldığım nadir yorumlardan biri +1
02.05.2010
@northern darkness, söylediğine katılıyorum.
albümün notuna bende katılmıyorum ama tabi oldukca güzel bir albüm olduğuda bir gerçek benden bi 8 çalışır. açıkçası A Higher Place bundan daha iyi albüm ben ona 10 verebilirdim cidden şahane bir albümdür o. (bide painkiller a falan 6 verilirmi lan ayıp:D
02.05.2010
Bu albümü başyapıt kategorisine sokmayacak kaç tane şey söyleyebilirsiniz?
02.05.2010
@duraganyolcu, a higher place:)
02.05.2010
@heat, higher place’in de kritiğini yazdım, var sitede. Hatta o yazıda the new reign’i kanımca geçemediğini söylemiştim. Bu albümün verdiği o “özel” şeyi vermediğini düşünüyorum A High er Place’in. E tabi o da güzel albüm ayrı.
Benzerleri olsa da buna yaklaşan olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden böyle bir not verdim. Bu albümü “deathcore’un zirvesi” yaptırmayan şey ne onu anlamıyorum
Not olayı biraz alengirli bi durum. Kişisel beğeni, albümün tür içindeki yeri, grubun diskografisindeki yeri gibi pek çok şeyi düşünebilirsiniz not verirken.
Mesela Megadeth – Rust In Peace’e 10 verdim ben. Ama bu demek değil ki Rust in Peace’le yukarda yazılan albüm aynı düzeyde iyi. Veya Nevermore – Dead Heart..’a 9,5 verdim, yukardakini dinlemedim ama sanmıyorum ki Dead Heart…’tan iyi olsun. :)
Yani içine bir sürü şey giriyor. Aeonian_Lich’in “sevmiyorum, istediğim notu veririm” yorumuna katılmıyorum. Şahsen, promo olmadıkça, kendi isteğimle seçip yazıyorsam, sadece sevmediğim için gidip de bir türün en önemli albümlerinden birine düşük not vermem. “Bence 6′lık bi albüm” diye düşünebilirim, ama bunu yazarak temellendirmeye çalışmam. Misal gotik metali hiç dinlemem, ama atıyorum Theater of Tragedy – Aegis’e de gidip düşük not vermem, çünkü biliyorum ki türün en iyi albümlerinden biri. Ben dinlemiyorum o ayrı.
Zamanında Köprüaltı’nda falan oluyordu, Immortal – At the Heart of Winter’a düşük not vermişti bir yazar, hatırladığım kadarıyla da “brutal vokal sevmediğim için düşük not veriyorum” gibisinden bir şey demişti. Böyle bir durum varsa, o albümü yazmazsın. Yoksa dendiği gibi komik duruma düşersin. Çünkü sevmediğin bir şeyin kendi rakipleri arasındaki iyiliğini/kötülüğünü bilemezsin. Aynı şekilde Köprüaltı’nda bi Opeth – Morningrise yazısı vardı, bence tartışmasız 10′luk bir albümdür, ama yazıyı yazan (ismini vermeyeyim, hepinizin bildiği biri) “brutal vokal sevmediğim için albümün ilk yarısını çok beğenmedim” demişti.
Bir de albümün o grup adına önemi var ki onu da “E buna 10 verdiysen öbürüne 12 mi vereceksin” şeklinde özetliyoruz.
02.05.2010
@Ahmet Saraçoğlu, Ben de zaten kritiğini yapmayacağımı söylemiştim sevmediğim, ama kilometretaşı olan albümlerin. ;) Ama 6′lık olarak düşünüyorsam da, gidip 9 veremem kimse kusuruma bakmasın. Olabildiğince not vermekten kaçınırım, ama vermem lazımsa da benim için geçerli olan puanı veririm.
Benim bu albüme 10 verirken en büyük dayanağım, türünün en tepesindeki albüm olduğunu düşünmem. Bu başlı başına albüme 10 vermek için yetiyor bence.
02.05.2010
@duraganyolcu, sımdı bu turun en tepesındekı deyınce sankı gercekten orjınal bı turden bahsedıyorsun gıbı duruyor. bıldıgımız ara formlardan bırı. bana hıtap etmedıgı ıcın ıkı uc kereden fazla dınleyemedım, vokaller zıyadesıyle bayık geldı zaten. amerıkadan cıkan death metal gruplarının cogu galıba melodı uretmek konusundakı zaafıyetlerı yuzunden kendılerını teknık dıye adlandırıp ısın ıcınden sıyrılıyorlar. bunun notlandırmayla alakası ne dersenız, dort dortluk denılen albumun ya yoldan gecen adama bıle hıtap edebılecek kadar guclu ya da bahsedılen albumler gıbı orjınal ve oncu olması gerektıgını dusunuyorum. sonuna core getırılen muzıkten hayır gelır mı hem ya. :)
03.05.2010
@pacerized, melodi? bu grup zaten matematiksel bi müzik yapıyor hani. melodi kıtlığı çektiğini de düşünmüyorum, gayet zengin bi müzik yapmışlar adamlar. vokaller konusunda bu türün vokalleri genelde death metal, grindcore vokalleri şeklinde gırtlaktan yapılan vokaller kullanıyor zaten. mathcore ve deathcore’u çok güzel birleştiren iki gruptan biri bu gruptur kanımca.
fakat core müzik sevmeyen birinin gelip, böyle bi albüm altına yorum yapması normal, çünkü kolay dinlenebilir bi tür değil, sevilmemesi de gayet doğal. fakat geniş bakmasını beceremiyorsan müziğe başta böyle bi grubu dinleyip, yorum yapman saçma, ki bu adamlar ne yapmış olurlarsa olsunlar senin beğenmeyeceğin kesin bişeydir zaten. trollük yapmanın bi manası yok yani burada; albümü dinlemeyen insanları yanlış yönlendirme bari.
14.02.2011
@pacerized, yoldan geçen adamın beğenmesi gerekmesi gerekiyorsa serdar ortaç’ın tüm albümleri klasik olsun o zaman :D
sitede genel olarak öyle bir – core nefreti var ki zaten mükemmel bir şey olsa bile burun kıvırılıyor.
Abi tamam çok taklit grup var kabul ediyorum. Herkes bıkmış, etmiş. Onun da farkındayım. ben de bıktım herkes gibi. Ama arada onlardan da şaheserler çıkıyor. Hatta son 2-3 yıldır baya yaratıcı işler dönüyor bu core piyasasında. Artık sandığınız gibi değil bu tür. İçine bir ton farklı element girdi. Evrimleşti resmen tür. Bambaşka bir hal aldı. Ben de işte Aha diyorum bu grup işte bunun evriminde rol oynayan albümlerden muhtemelen en iyisi yaptı diyorum Gözünüzü seveyim ya. İyi mi anlatamadım bunu kritikte acaba? Net ifade edemedim mi bunu?
03.05.2010
@duraganyolcu, bence gayet güzel ifade etmişsin. Son cümle özetliyor zaten düşünceni. Dinlemediğim için bir şey diyemiyorum ama sonuçta “bence gelmiş geçmiş en iyi deathcore albümü budur” diyorsan, bunun üstüne bi şey deneceğini sanmıyorum. Katılınır katılınmaz ama fikrin buysa sorun yok yani.
“Gözünüzü seveyim” de iyiymiş. :)
güzel yazmışsın, daha da yazsaydın okurdum hani =). evet bende olsam bu albüme the faceless – akeldama, veil of maya – id ikilisine vereceğim gibi 10 verirdim. gerçekten yaratıcı işler yapıyor bu adamlar. core müzik son çırpınışlarını artık bu gruplarda veriyor bence. sürekli bi progressive/math yönelmesine giriyor yaratıcı şeyler yapan core gruplar artık, ki bence bu müthiş bişey. grubun canlı performanslarına giricek olursak, evet o kadar parlak bi performansları yok sahnede bence. yapılması zor bi müzik yapıyorlar, ki bu adamlar kimilerinin 30larında yeni yapmaya başladıklarını 20lerinde gerçekleştiriyorlar. zamanla değeri artıcaktır çoğunun gözünde tahminim =)
ilk resimde çok ezik görülüyolar. onun dışında deathcore filan tanımam. 45 dakka boyunca hiç durmadan yapılan breakdown’lar palm mute’ler ultra sıkıcı. wigger işi. senin kararın senin notun fakat bu albüme 10 üzerinden 10 vermek, verdiğin/vereceğin diğer 10lük albümleri saf dışı bırakır gözümde.
03.05.2010
@Exorsexist, durmadan breadkdown ve palm mute’un bulunduğu tek bir parça var albümde. Diğerlerinde de türünden ötürü bunlar çoğunlukta olsa da hepsinin teknik yönü, ayrıca bağlandığı melodik partisyonlar var. o kadar klavye diyorum, cazımsı akorlar diyorum, teknik diyorum melodi diyorum ama sanki üst telden sürekli çagadaçugada yapıyorlarmış gibi anlatıyorsun. Oysa böyle değil.
03.05.2010
@duraganyolcu, ayrıca o parça “bow down” ve onun da gitar tekniğini geçtim davul tekniği çok üst seviylerdedir. Kısa da olsa bir melodik geçiş de mevuttur hatta.
albümü henüz dinlemedim lakin dinleyeceğim albümler listesinde belli bi yer işgal ediyo uzun zamandır. durağanyolcu’nun da “Bu Şekil” gruplara eğilmesi falan çok iyi, hepimiz Saraçoğlu sabaha kadar megadeth, metallica, dying fetus, death anlatsın istiyor olabiliriz fakat şeyi unutmamak lazım, “bir de bunlar var aga!”, ki var, ki güzeller, ki klaslar. o açıdan problem yok bence.
not olayı ise aynen “alengirli” bi durum. üzerine bu kadar muhabbet döndürmek hem gereksiz, hem lüzumlu, hem de bir yandan çok eğlenceli fakat beri yönden sıkıcı da. yani “O ALBÜME 10 VERİLİR Mİ BEEEA!?” nın hiçbi anlamı yok ama hepimiz burada yorum falan yazan tipler olduğumuza göre bizim için bir anlamı, olayı, ifade ettiği bi şeyler var.
ben pasifagresif’te notların uçuk olduğunu düşünüyorum çoğu zaman, gerçi bunun sebebi biraz da insanların kişisel tarihçelerinde önem arz eden albümleri yazıyor olması, çoğu zaman en sevdikleri albümlerden, klasiklerden falan dem vuruyor oluşu ile ilintili. arada düşük puanlı albümler de gördüğüm oluyor, bilhassa Ahmet’in de “ulan sitede verdiğimiz puanlar hep 7.5-10 skalasında, biraz diplere inmek elzem” diye düşünüp o albümleri kritik etmeye yeltendiğini tahmin ediyorum.
ben bu puan işine şöyle yaklaşıyorum artık, albümün dünya üzerindeki tüm dinleyecilere ne ifade edebileceğinden ziyade o albümü kritik etmeye soyunmuş bünyenin zihninde ne ifade ettiği, onu ne kadar etkilediği, eğlendirdiği, beslediği gibi hususlar yönünden bakmak lazım olaya-diyorum. okuyanlar tarafından da öyle değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. örneğin hepimiz durağanyolcu’nun pasifagresif bünyesinde ele aldığı albümlerin tarzları, mevzuları, “olayları” ile ilgili genel bir kanıya sahibiz, bu vesileyle kendisinin musiki beğenisi hakkında hafiften bir fikrimiz var. yahut ekşi’den yazılarını takip ettiğimiz sambalici, fenriz, brainworm’ün falan olaylarını bize yansıttıkları kadarıyla üç aşağı beş yukarı biliyoruz. burada okuyucuya düşen sorumluluk öncelikle takip ettiği yazarın müzik zevkine aşina olmak, sonra kendi beğenisinin ona ne denli uyduğunu derecelendirmek, neticede de yazarın albüme verdiği puan üzerinden “lan ben buna zamanımı ayırabilirim, sambalici buna 9 demişse her türlü gider hacı bu albüm!” benzeri bi fikriyata ulaşmak. böyle yazınca algoritmalı neyin kasıntı bi şey gibi duruyo ama öyle değil, halihazırda herbirimizin saniyeler içinde gerçekleştirdiği atraksiyonlar bunlar.
velhasıl, sallıyorum, ben rateyourmusic’te bir albüme 5 verdiysem o albüm bana hem uzun süreler orgazmik hisler yaşatmış hem de zamanla eskimemiş, tazeliğini korumuş, nihayetinde de kafamdaki “ideal albüm” e olabildiğince yakınsamış, hatta belki o ideali getirdiği yeniliklerle değiştirmiş oluyor, sonra da basıyorum 5′i. bunun dışında zaten master of puppets’ı, ne bileyim the sound of perseverance’i falan tanıtıp artık 5/5, 10/10 vermek ne ifade ediyor ki? önemli olan yazının içinde daha önce söylenmemiş bi şeyler varsa onları söylemek, seni takip eden kitleye ve net üzerinden bu müzik işlerini keşfeden yeni jenerasyonlara “olum bunlar da var, dinleyin bunları bak” demek zaten. bu not olayı çok gerekli bile değil, fakat işte bize bunları yazdırıp fikirlerimizi, dolayısıyla kendimizi ortaya sermemize olanak sağlaması açısından da “bir şeylere yaradığı” muhakkak.
bu albümlere (kitaplara, filmlere vs.) not verme olayı bayağıdır kafama takılıyodu, burada dönen geyik de o vesileyle fikirlerimi dökmeme yaradı. benim son olarak diyeceğim hakim bey, “YAAA BABA O ALBÜME 10 VERİLİR Mİ YAAA!” nın ötesinde fikir beyan edebilecek kıvama gelirsek daha tatlı olacak kanımca. zira mevzu o kadar öznel ki birinin dediği bir diğerinin söylediğinden daha manalı olmuyor, herkes haklı herkes kendini ifade ediyor işte.
03.05.2010
Olayın özeti şu dediğin şey aslında:
“ben pasifagresif’te notların uçuk olduğunu düşünüyorum çoğu zaman, gerçi bunun sebebi biraz da insanların kişisel tarihçelerinde önem arz eden albümleri yazıyor olması, çoğu zaman en sevdikleri albümlerden, klasiklerden falan dem vuruyor oluşu ile ilintili. arada düşük puanlı albümler de gördüğüm oluyor, bilhassa Ahmet’in de “ulan sitede verdiğimiz puanlar hep 7.5-10 skalasında, biraz diplere inmek elzem” diye düşünüp o albümleri kritik etmeye yeltendiğini tahmin ediyorum.”
Promo almıyorsanız bu durum yaşanıyor illa ki. Yazacağınız şeyi siz seçiyorsanız, genelde sizin de, diğer insanların da sevdiği şeylerden bahsetmek istiyorsunuz. Bize sürekli promo CD yollansa, içlerinden bir sürü saçma sapan şey çıkar, biz de daha geniş çerçevede bir notlandırma yapabiliriz. Ama şu ana kadar kısıtlı sayıda promo aldığımız için, adı olan, ya da bizim sevip de insanların da duymasını istediğimiz şeyleri yazıyoruz çoğunlukla.
Bu durum da yüksek not bolluğuna neden oluyor ve aynen dediğin gibi ben de arada düşük not verilecek türde albümler yazıyorum.
Sitede yazan insanlar olarak kimi zaman yeteri kadar objektif bakamıyor olabiliyoruz, özellikle not konusunda. Siteyi açarken not vermemeyi de düşündüm, ama bir interaktiflik olsun, okurlar da katılabilsin diye not sistemini de koyduk. Bence rahatsız edici bir şey değil, ama yazarların kendi beğenilerini, albümün gerçek değerinden (tabii %100 objektif bir “gerçek değer” varsa) üstte tutarak not verdikleri de oluyor.
Üstteki mesajda bahsettim herkesin 10′u aynı şeyi ifade etmeyebilir diye, ama bu sitedeki notların güvenilmez olduğu anlamına da gelmez bence, merak edersen yazıdaki videolardan bakarsın, genel bir fikir edinirsin; ya da yazının havasından ne derece objektif yazılıp yazılmadığını görebilirsin. Verilen nota karşı bir itirazın varsa (üstteki albümde olduğu gibi), eleştirin o yazara endeksli olur.
Metal hakkında yazmanın garip taraflarından biri bu bence. Atıyorum bir pop müzik yazarı, pop müzik tarihinin her detayını biliyor ve teknik anlamda kusursuz yazılar yazıyor olsa da, pop müziği hayatında en çok zevk aldığı müzik olarak görmeyebilir. Mesela Rihanna’yla ilgili bir yazı yazar, her okuyanın ufku genişler hakkaten, farklı bakış açıları kazandırır, ama mesela arabasında sürekli caz dinliyor olabilir.
Metaldeyse durum biraz farklı. Ekstrem örnekler dışında genelde bu müziği yazan insanlar, zaten metali acayip seven, belki de sadece metal dinleyen insanlar. O yüzden gözlüğünü takıp dışarıdan bir gözlemci gibi tamamen tarafsız ve hiç duygu barındırmayan yazılar yazmak zor olabiliyor. Okuyucunun da bu tarz bir isteği olacağını sanmıyorum çünkü o yazıyı okuyan da konu edilen albümü, belki de yazan kişiden bile çok seviyor. Sevdiği şeyin başka biri tarafından övüldüğünü görmek, insanları mutlu ediyor, aynı şeyden kendisiyle aynı zevkleri alan insanlar olduğunu bilmek bile bir hoşluk oluyor.
Çok uzattım neyse, ben böyle görüyorum konuyu.
03.05.2010
@Ahmet Saraçoğlu, özete bak beah aslından uzun olmuş lan:D (evet okumadım:)
03.05.2010
@heat, özet dediğim dodothebird’den yaptığım alıntı zaten en baştaki birkaç satır. Benim açıklamam her zamanki gibi uzun. :)
03.05.2010
@dodothebird, kesinlikle çok yeterli bir açıklama olmuş. Ben de bu konuyla ilgili bir şey yazmayı düşünüyordum ama hiç gerek kalmamış. teşekkür ederim.
04.05.2010
Dodo’ya artı bir, benim de kafamı meşgul eden bir mevzu ama uzun uzun yazmaya üşenmiştim.
Albüm incelemelerinde not mevzusu çok inandığım bir şey değil, hem okuyucu olarak hem inceleyici olarak. Herkesin skalası farklı, benim 7′yi kafamda konumlandırdığım yerle okuyucununki aynı olmayabilir. Ama en kötü ihtimalle bile kafada bir resim canlanmasını sağlıyor, dikkati çekiyor. Bu noktada dodothebird’un dediği gibi hangi yazarların hangi formatta albümlere yoğunlaştığına dikkat edip ona göre referans almak en doğruya yakın sonuca ulaştırır. Yazarlar olarak ne kadar objektif olmaya çalışsak da belli bir perspektif doğrultusunda yorum yapılıyor neticede, her yerde böyle bu. Ahmet’in de belirttiği üzere promo üzerinden albüm inceleyen bir site değiliz, dinlediklerimizi yorumluyoruz. Kötü albümleri de dinlemiyoruz tabi, dikkat çekici bir özellikleri yoksa doğal olarak bü tip albümler incelenirken es geçiliyor. Ortaya da not ortalaması şişmiş albümler çıkıyor. Neyse uzun mevzu bu tabi.
Born Of Osiris özelinde de, bu albümü dinlemedim ama 10 alacak bir albüm çıkarmalarına şaşırmayacağım bir grup Born Of Osiris çünkü gayet çok yönlü bir müzik yapıyorlar ve kendilerinden övgüyle bahsediliyor çoğu yerde.
don kaye is our misfortune.
Genel bir konuya kayıldığı için fikrimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle dodothebird’ün yaklaşımını her açıdan -naçizane- çok olgunca buldum, özellikle yazarların tarzının referans alınarak notları hakkında fikir edinilmesi harika bir bakış açısı. Üstelik sırf “x bu albüme 9 ya da 10 vermiş, demek ki tam benlik” değil, aynı zamanda aksi yönde de fikir yürütülmesini sağlayabilir.
durağanyolcu ve diğer arkadaşların yazdığı çoğu türü, hakkında analizde bulunacak kadar dinlemiyorum ama örneğin durağanyolcu’nunkiler gibi iddialı notlar görünce “vardır bir bildiği” diyerek merakla o albümü dinliyorum. Notlar hakkında yüksek/düşük tartışması yapılmasını ise çok fuzuli buluyorum, tabii ki kimseye “yazmayın öyle” deme cüretinde bulunmam ama yorum yazmaktaki amacın kavranmamış olduğunu ve de bu kültürün benimsenememiş olduğunu düşündürüyor bana. Sitenin tepesine “-core türevleri, yerli metal/rock ve rap’e bu sitede yer yok!!! \m/” yazarsak daha arzulanası bir yer mi olacak burası? Keşke ben de fazla yüksek not vermeme tabumu kırabilsem, her çeşit melez türü bu kadar güzel tanıtabilsem.
not olayı değil de deathcore un kendisi bayıyor abi. dethcore mu yoksa? neyse işte.
Ben yazılarda merkezi bir objektivitenin olamayacağına hem fikirim. “Objektiflik tanrısı” bu işe karışmadığı sürece bu her zaman olacak, farklı sitelerde de gayet oluyor. Bir albüme bir eleştirmen farklı diğeri çok farklı bir not verebiliyor. Ancak bazı albümler var ki metalin evrimi ve tarihinde mihenk taşı görevinde olduğu kesinlik sahibi olduğundan, akıl ve mantık dışı bir yazı yazılmadığı sürece hakettiği değer ortalamasını tüm yazarlardan nasipleniyor..
Diğer bir konu ise benim tahminim ve hoşuma giden durum; pasif agresif in tahminimce köklü bir site olabilmek için harıl harıl çalışması ve cidden öncelikle tarihte çoğu taşları yerlerinden oynatmış, bir çok gruba ilham kaynağı olmuş, insanları duvarlara vurmuş bir çok grubu öncelikle tamamlamak istemesidir. Böylece arşivinde çok az eksikle yeni gruplara yönelmeden önce bir vicdani rahatlama yaşayacaktır. Bilmiyorum değerli yazarlar böyle mi düşünüyor ama içten içe benim tahminim bu. Ve aslında öyle çokta sürekli eskidir ( kime göre neye göre :) ) , ultra serttir bir içeriğin döndüğünü düşünmüyorum. Bu sitedeki progresif bilgisi inanın bana yabancı bir çok sitede yoktur mesela. Aynı şekilde bir çok yazarında metal türevleri dışında bir çok türü dinlediğini düşünüyorum. Hissettiriyorlar ;)
Çünkü işini ciddiye alan siteler öncelikle türün teknik, teorik açıdan geçmişini, evrimlerini ve günümüze akışını çok çok iyi bilmek zorundadır diye düşünüyorum. Eski ve kült albümleri görmekten ve cidden tam anlamıyla “gerekli” ve “öncelikli” grupları bitirmek için özellikle Ahmet Saraçoğlu’na gönülden teşekkür ediyorum, takdirle karşılıyorum.
Ve bu ülkede henüz her konuda bilgi ve kültür eksikliği olduğu gibi ne yazık ki hepimizin bu sitede olma nedeni olan metal türevleri ve evrimi ile ilgili yeterli bilginin yıllarca bu işe kollarını sıvayan da kimsenin olmayışı ve anti-araştırmacı genlerin harekete geçmesi dolayısıyla devam ettiğini düşünüyorum.
Bu başlıkla ilgili kendi fikrimi söyleyecek olursam. Bende henüz dinlemedim Born Of Osiris ve küçük bir analiz için dinlemeyi düşünüyorum yakın zamanda. Ancak objektiflik tanrısı yanımızda olmasa bile metal tarihini ve geçmişiyle ilgili konuları, nelerin tam anlamıyla kült ve 10 puan ı hakettiği cidden çok uzun tartışılabilecek konudur. Ayrı bir platform da beyin fırtınası yapılabilir elbet.
Herkese kolay gelsin.
07.05.2010
@Deon,kelimesi kelimesine katılıyorum. Aslında bu not muhabbeti anlaşılan uzun süredir herkesin aklında varmış, bu kritiğin ve notunun bu tartışmalara yönlendirmesi beni sevindirdi. “Objektiflik tanrısı” da iyi bir metafor olmuş.
Yalnız albümün okur notu genel itibariyle türk metalcisinin deathcore’a olan antipatisini ve bilgisizliğini, tür için yaptıkları iki üç vıcık vıcık tanımla türden tam anlamıyla -kusura bakılmasın ama- hiçbir şey anlamadığını gösteriyor.
14.02.2011
@duraganyolcu, abi okur notunu baz almamak gerektiğini sen benden çok daha iyi bilirsin bu sitenin bir yazarı olarak tsop’un mop’un rip’in okur puanları evlere şenlik mesela :D
bu türk insanında başarılı olanı aşağı çekme dürtüsü var nedense çözemedim.
14.02.2011
@burak canik, Benim de çözemediğim sana göre başarılı olanın genele göre başarılı bulunması gerektiği düşüncesi. Bir de benim için hiçbişey anlamamaktan ziyade albüme geneliyle bakmaya dayanıyor puan verme. Levis reklamından fırlamış tiplerin çıkıp “detçiyiz aga biz” triplerinde takılmaları hiç de samimi gelmiyor.
14.02.2011
@deat’n'roll, yanlış bi izlenime kapılmışsın çünkü metal camiasında başarılı “görülen” (gördüğüm değil) albümleri saydım ki böyle yani bu. ha bu albümleri ayriyetten bende çok başarılı buluyorum da bunun konuyla alakası yok. tip konusuysa tamamen öznel :D evet bende çok hoşlanmıyorum o tiplerden ama bu elemanların yaş aralıkları göz önünde bulundurulduğunda (görende ben 40 yaşındayım sanacak :D) normal artık abi bunlar. gruba karşı bir nefretin falan yoksa aşılmayacak bişey değil. bu arada hiç dinlemediğim bir grup/albümle ilgili bu kadar yorum yapmamıştım hiç :D albümde enfes gibi geldi kritikten anladığım kadarıyla bu tarz müzikleri seviyorum biranönce dinlicem.
14.02.2011
@burak canik, Benim de yorumum direk sana değildi genel olarak böyle bi yaklaşım var. Dinlediği, sevdiği şeye eleştiri yapılınca müzikten anlamamakla itham eden tipler türedi fazlaca. Asıl yorumum onlaraydı. Ayrıca evet, görüntünün de müzikle paralel gitmesi gerektiği kanaatindeyim fazlasıyla =)
Ben ne olursa olsun 10 puan verilmesine karşıyım. Ki bunun kritiğinin altına yazdığım grupla veyahut müzik zevkiyle alakası yok. Bir gün bir grup çıktığında ve “the new reign”i tokatladığında ona nasıl bir puan verilecek ?
07.05.2010
@Mustafa Sakallı, düşük bir ihtimal bence tabii. ben pek öyle düşünmüyorum ya. ama the new reign’in tokatlaması nası olsa the new reign’in bulunduğu dönemden baya ileri bir dönemde olacağı için “allah kahretsin niye the new reign’e 10 dedik zamanında” gibi bir şey söyleneceği kanısında değilim.
Merhaba,
Ben yorumları okumadım ama bence herkes istediği oyu verebilmeli herkesin kendi düşüncesi sonuçta. bence böyle benim düşüncem saygılar…….
110/10
Albümü geçen haftadan beri dinliyorum.Daha yeni yeni şarkıların trafiğine alışabildim.Abstract Act’da 1.45′den sonra neredeyse kulak orgazmı yaşadım.Daha da dinlesem albüm içinde acaip tatlar bulabilirim.
kusura bakma reis. bi dahakine daha beğeniceğin trafiklerde yazmaya kasarız.
Daha önce adını duyduğum, ama anasayfada bugünkü tartışmaları görene kadar sallamadığım bir gruptu. Kritikteki her şarkıyı dinledim, bir tanesini bile beğenmedim.
Metalcore denen türe hasta oluyorum ama deathcore denen illeti bi türlü sevememiştim. Ama bugün ilk defa dinliyorum ve bugüne kadar dinlemeyen kafama şey edeyim özetle :D
Bi de albüm 2. kez dönüyo ve bitmek üzere, ama hala anlayamadığım ve gücümün yetmediği o kadar çok yer var ki, yarın tüm gün dinlesem anca keser gibime geliyor :D
Ayrıca; kritik de güzelmiş. Okumuştum daha önce ama dinlemediğim için yorum yapmamıştım.
2 Haftadır başka bir şey dinleyemiyorum.Böyle bir albümü 4 yıl önce çıkarmaları tee işin başındayken başka kafada olduklarını gösteriyor.Discovery’i dinleyemedim ama eminim o bundan daha manyakça bir güzelliktedir.
Bir de görkem yazıdaki video’lar uçmuş bir ilgileniversen.