Şeytan denen şu keçi kılıklı arkadaş ne renk bilmiyorum, ama 1349′un, adını almasına vesile olan veba kadar “kara” olduğunu çekinmeden söyleyebilirim.
Albüm çıkarmaya başladıkları 2003′ten beri adları süratle, kaosla, karanlıkla anılan 1349, Norveç black metalinin hem underground kilidini kıran, hem de ayakta kalan ve tehditkârlığını koruyan sayılı oluşumlarından biri olarak göze çarpıyor. Himayesinde oldukları Tom G. Warrior (eski-CELTIC FROST, TRIPTYKON) elinden çıkma albümleriyle, her seferinde Amerika’lara kadar gitmeyi ve kitlelerini genişletmeyi başarıyorlar.
2005 çıkışlı “Hellfire”la kendi kariyerindeki ilk kilometre taşını döşeyen grup, “Hellfire”ın ekmeğini yeterince yedikten sonra, farklı tepkiler alan ve çoğunlukla yerden yere vurulan dark ambient soslu “Revelations of the Black Flame”i çıkarmıştı. Farklı mecralara akma yolundaki bir deneme olan bu albüm, bazılarına göre amaçladığı farklı yapıyı gayet iyi yansıtıyor, kimileri içinse alışık olunan 1349′a uymadığı için başarısız bir deney olmaktan öteye gidemiyordu.
1349 gelen tepkileri önemsemiş olacak ki, “Revelations of the Black Flame”in çıkışından bu yana bir yıl dahi olmamışken, “Demonoir”ı sürdü piyasaya.
“Abi bi öncekinde fena sıçtık baksana millet tiskindi albümden, acilen köklere dönmemiz lazım ne diyosun hacı tamam mı hadi yapıyoruz bu işi” türevinde bir diyalog geçti mi bilmem, bu yüzlerinden nur akan sevgi ve iyi niyet gönüllüleri arasında. Ancak grubun “Revelations of the Black Flame”deki uçarılığı törpülediği ve kendini aslen sevdirdiği mecralara geri döndüğü de hemen fark ediliyor. Black metal aleminin icrası en zor müziklerinden birini yapan 1349, “Demonoir”da da bu özelliğinden taviz vermemiş ve başta Frost’un insan üstü davulları olmak üzere harika bir müzisyenlik sergilemiş.
Albümde göze çarpan ilk şey, grubun hayran ve basın baskısı sonucunda tam bir geri adım atmamış olması. “Revelations of the Black Flame”de grubun sıkı hayranlarınca eleştirilen atmosferik pasajlar, kapkaranlık ses yığınları, “Demonoir”da da var. Ancak bu kez, şarkılar bu ambiyans parçacıklarından nasiplerini almamış, bilâkis bu pasajlar her bir şarkının arasına giren ufak intro’cuklara dönüşmüşler. Bir intro bir şarkı formülüyle ilerleyen albümde, bu intro’ları arka arkaya koyup dinlediğinizde, adeta sesle yaratılmış on dakikalık bir karanlık elde ediyorsunuz. Sıkılan bu intro’ları geçer elbet, ancak Tunnel of Set başlığı altındaki bu yedi pasaj, gerçekten de insanın içini üşüten anlar barındırıyor.
Şarkılara baktığımızda grubun tam anlamıyla kaosun müziğini yapmaya çalıştığını hissediyorsunuz. Çoğu black metal grubunda alışık olmadığımız türde progresif ve değişken bir yapı benimseyen şarkılar, amaçlanan kaotik havayı beslemek adına bir hayli farklı denemelere girmekten kaçmıyorlar. Misal Ravn’ın soğuk nefesiyle açılan Atomic Chapel’ın ortasındaki atonal piyanolar, bunun en güzel örneklerinden biri. Çalan müzikten bağımsız olarak giren ve bir melodiden ziyade gergin bir partisyonla zaten var olan kaosu daha da arttıran piyano, yanmakta olan kadife bir kumaş gibi, şarkıyı adeta dramatik anlamda besliyor. Kısa, ancak akıllarda yer eden bir fikir.
Frost’un el ve ayak bileklerini epey aşındıran blast beat’lerin gırla gittiği albümde tür içerisinde yer alan binlerce grubun sırf “soğuk olsun diye yazılmış” türde klasik black metal melodilerini, partisyonlarını görmek pek mümkün değil. Daha ziyade, ortada hoşa gitme, beğenilme gibi bir derdi olmayan, tek amacı yıkmaya, yok etmeye gelmiş gibi hissettiren bir güç, bir manifesto var. “Demonoir” 1349′un en iyi işi mi tam emin değilim, ancak karşımızda bu yılın en özenilmiş, büyük emek sarf edilmiş albümlerinden biri olduğu da açık.
Sizi bilmem ama, en genel anlamda metalin, “sanat eseri” kimliğine en çok yaklaştığı tür olarak black metali görürüm. Elbette her türün kendine göre sanatsal, görkemli anları vardır. Ancak black metalin, içinde beni bu tarz düşünmeye ittiği sanılabilecek senfonik yapılar, klavyeler, orkestralar barındırmadığında dahi sahip olduğu bir sanatsallık; kaosla, çirkinlikle boyanmış bir imgelem barındırdığını düşünürüm hep. Siz de bu tarz bir meydan okuma, notalarla örülmüş bir zifir arayışındaysanız, yazının başından beri tasvir etmeye çalıştığım kaosun fikrinden bile hoşlanıyorsanız, bu Kara Şeytan’a bir şans tanıyın derim.
Kadro Ravn: Vokal
Archaon: Gitar
Seidemann: Bas
Frost: Davul
Şarkılar 1. Tunnel Of Set - I
2. Atomic Chapel
3. Tunnel II
4. When I Was Flesh
5. Tunnel III
6. Psalm 7:77
7. Tunnel IV
8. Pandemonium War Bells
9. Tunnel V
10. The Devil Of The Deserts
11. Tunnel VI
12. Demonoir
13. Tunnel VII
tunnel’ları arka arkaya koyup dinlemek hiç aklıma gelmemişti, gece bir deneyeyim.
ayrıca ben 1349′un, ROTBF tadında albümleri yapmaya devam edeceğini düşünüyorum -ve istiyorum-, çünkü kendi alanında başarılı sayılabilecek bir dark ambient albümüydü bence. devam ederlerse şükela işler çıkabilir. (ya da çıkmaz, bilemiyorum.)
Sırf 1349 için tepeye # açtık, böyle yetim kalmasın bari birileri 36 Crazyfists, 3, 3rd & The Mortal veya 16 albümlerinden birini yazsın da böyle piç gibi kalmasın burada. Yazıktır.
Morbid Angel cover’larını araştırırken rastladım bu albüme.Albümü dinlemedim ama yaptıkları “Rapture” cover’ınını vokal açısından rezalet olduğunu söylemem lazım[orjinaliyle uzaktan yakında alakası yok].Keşke böyle vokal yapacaklarına vokalsiz koysalarmış şarkıyı…
Gerçi Morbid Angel cover’lamaya çalışan grupların çoğu bir yerde patlıyor.Vader’in yaptığı “İmmortal Rites” bile orjinaliyle boy ölçüşemiyecek bir cover’dı
tunnel’ları arka arkaya koyup dinlemek hiç aklıma gelmemişti, gece bir deneyeyim.
ayrıca ben 1349′un, ROTBF tadında albümleri yapmaya devam edeceğini düşünüyorum -ve istiyorum-, çünkü kendi alanında başarılı sayılabilecek bir dark ambient albümüydü bence. devam ederlerse şükela işler çıkabilir. (ya da çıkmaz, bilemiyorum.)
içine girmesi zor bir albüm. en iyi işimiz demelerine rağmen beyond the apocalypse ve hellfire albümlerini geçemeyen bir çalışma olmuş.
Sırf 1349 için tepeye # açtık, böyle yetim kalmasın bari birileri 36 Crazyfists, 3, 3rd & The Mortal veya 16 albümlerinden birini yazsın da böyle piç gibi kalmasın burada. Yazıktır.
15.06.2016
@Ahmet Saraçoğlu, Mesaj alınmıştır. :)
Ekleyeyim, albümdeki cover’lar da ilginç:
Morbid Angel – Rapture
Exodus – Strike Of The Beast
Bauhaus – Nerves
nası bi grupmuş diye bakayım dedim. tüm videolar gitmiş.
08.11.2010
@Enver Yilmaz, düzeldi desem inanır mısın.
08.11.2010
@Ahmet Saraçoğlu, inanırım
Hellfire kritiği isteriz.
Morbid Angel cover’larını araştırırken rastladım bu albüme.Albümü dinlemedim ama yaptıkları “Rapture” cover’ınını vokal açısından rezalet olduğunu söylemem lazım[orjinaliyle uzaktan yakında alakası yok].Keşke böyle vokal yapacaklarına vokalsiz koysalarmış şarkıyı…
Gerçi Morbid Angel cover’lamaya çalışan grupların çoğu bir yerde patlıyor.Vader’in yaptığı “İmmortal Rites” bile orjinaliyle boy ölçüşemiyecek bir cover’dı