Herkesin böyle çalıyorsa dayanamayacağı, diğer türlerden ayırdığı, çok ama çok sevdiği bir iki tarzı vardır. Kimi thrash çalarsa dayanamaz, kimi black’çi geçmişinden kurtulamaz, gibi gibi. Yaşı kemale ermiş, çoluğa çocuğa karışmış eşşek kadar adamlara ne açayım diye sorduğunuzda ve arşivinizde Zeppelin veya Deep Purple bulamadıklarında “Venom var mı?“ diye sordurur bu sevgi, diplere köşelere de itilse her zaman kalır bir kenarda.
Ben de böyle stoner rock’ı ayrı tutarım her zaman. Her grup her tarz bir yana, stoner diğer yanadır. İşin komiği otla falan da pek alakası olan bir insan değilim (hatta nefret ederim). Stonegard da böyle uyuşturucu karşıtı olup (müziklerine yansımıyor, Wikipedia’nın yalancısıyım) stoner temelli bir müzik icra eden, Norveç’ten çıkma bir grup, tu maalesef. Uyuştucu karşıtlığını bu kadar kötü bağlayabileceğimi hiç düşünmemiştim ama idare edin.
Stoner temelli deme nedenim, temelin üzerinde biraz değişik olaylara girmiş olmaları, çünkü stoner malûmunuz bünyesinde doom da barındıran bir tarz olarak bir yere kadar hızlanma potansiyeline sahiptir. Stoner yapıyorsanız blast beat pek olmaz mesela (Çok yavaşsa olur, o zaman da komik olur bence).
Tam olarak bu nedenle, zamanında ekstrem metale tahammül edemeyen ve çok muhafazakâr bir stoner rock fanboy’u olarak dinlemeye başladıktan iki-üç dakika sonra bir kenara attığım bu inceleme konusu albümü, birkaç sene sonra bünye iyice açılınca, müzik konusunda daha bir liboşa kaçınca, tekrar dinleme fırsatı buldum. Aslında buldurdular. Shuffle teknolojisi ile Helios’u dinleme fırsatım oldu. Sonrasında repeat teknolojisi kendisini yaklaşık elli kere dinlememe imkan verdi.
Peki nedir bu değişik olaylar? “From Dusk Till Doom”da stoner rock’a bayağı bayağı göz kırpan, iş atan şarkılar var, örneğin Blade. Bu göz kırpma daha çok şarkılara dağılmış kısımlar şeklinde ama.
Stoner rock’ta davul, kırkıncı kez dediğim gibi yavaş olur, gitar kalınca olur, sert tonlu olur. Bas çok önde olur, hoyrat olur. Stonegard’da ise davul stoner için çok fazla hızlı, hatta stoner ritimlerini (klasik rock ritimlerinden ne kadar farklıdır çok bilemem, ama bence çok farklı değiller aslında) hızlandırmaktan ibaret ama yine de çok fazla süslemiyor mevzuyu ve güzel kotarıyor işi davullar. Stoner’da davul çok süslü olmaz çünkü (set açısından).
Gitarlar çok daha “metal” bir tona sahip, tondan anlamadığımdan bu konuda ahkâm kesmek istemiyorum. Stoner için “hafif” diyebilirim ama.
Albümün zayıf karnı baslar. Stoner’da dediğim gibi çok önde ve kütür kütür olur baslar, Stonegard adına bile stoner’ı tek harf farkla alan bir grup olarak, basları herhangi bir metal grubu gibi distortion basıp kenara atma lüksüne sahip değiller bence. Ha duyuluyor gayet, ezkaza biri bu incelemeyi okur da dinlerse “Arkadaşım sağır mısın, kütür kütür işte baslar” diyebilir, ama olmaz arkadaş. Stoner’da bas, neredeyse gitarı bile geçmeli diyorum. Kısık bunlar (emekli albay gibi hissettim kendimi şerefsizim).
Gelelim vokallere. Kyuss dinleyenler John Garcia faktörünü bilirler, vokal önemli iştir. Stonegard’da back vokal olarak gerek scream içerikli kısımlarda, gerek clean kısımlarda gayet yardımcı oluyor adını bilmemizin gerekmediği (çünkü bilinen başka bir grupta çalmamış olan) diğer gitarist ile basist. Gerçi aşağıda adları yazıyor tabii.
Asıl vokal ise (ki diğer gitarist ve basist ile aynı durumda olması çok büyük bir kayıp) mükemmel bir clean vokale ve hiç de fena olmayan bir gırtlağa sahip. Adam nağme falan yapıyor olduğundan neredeyse bizim buralarda gereksiz derecede bilinir hale geliveren Helldorado’nun durumuna gelebilirlermiş hatta. Clean kısımları yer yer bize hiç yabancı olmayan bir tarzda söylüyor. Kendisi aynı zamanda gitar da çalıyor -idi.
Benim çeneme vurmuş yahu. Sonuç olarak Stonegard hafif sertçene, biraz hızlıcana, stoner rock üzerine inşa edilmiş olan şahane bir albümdür, bu albümü yapan abilerin bir de “Arrows”u vardır ki ben halen bulamadım kendilerini (denk gelmedi), başka da bir şeyleri yoktur.
Kyuss albümü falan incelesem sıçtım ben, bu bile 600 kelime olduysa o 6000’e vurur. Ve tam 600 kelimeyi tutturuyorum bu cümleyi de yazıya eklemek suretiyle.
Herifler baya ilginç o açıdan, Helios’ta baya baya black metal tadı var tarz olarak mesela, blast beatlerle falan.
Güzel harman yapıyorlar.
Bu arada geyiğine yazdım son cümleyi ama hakikaten 600 kelime tam olarak. Gerçi bu konuda Ahmet bey bir sınırlandırma getirmedi bize.
Yine bu arada Helldorado’ya sokmuş gibi göründüğüm laf kesinlikle Helldorado sevmediğim veya bu tarz negatif bir anlama gelmiyor ha, severim ziyadesiyle kendilerini.
“Dostum stoner demişsin ama bu adamlar thrash” diyeceğidim ilk klip başladığında ama sonra işler değişti. Vokalist de iyiymiş.
06.04.2010
Stoner/Doom diyarından aynı etkiyi bana da The Sword yaptıydı, bkz. Fire Lances of the Ancient Hyperzephyrians
Grup iyiymiş hakikaten, bi bakalım gayet gaz dayılar.
Çok tuttum albümü teşekkürler.
Herifler baya ilginç o açıdan, Helios’ta baya baya black metal tadı var tarz olarak mesela, blast beatlerle falan.
Güzel harman yapıyorlar.
Bu arada geyiğine yazdım son cümleyi ama hakikaten 600 kelime tam olarak. Gerçi bu konuda Ahmet bey bir sınırlandırma getirmedi bize.
Yine bu arada Helldorado’ya sokmuş gibi göründüğüm laf kesinlikle Helldorado sevmediğim veya bu tarz negatif bir anlama gelmiyor ha, severim ziyadesiyle kendilerini.