# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
IHSAHN – The Adversary
| 20.01.2010

İnanç dünyası.

Metal dünyası içerisinde gerçek anlamda bir sanatçı olarak gördüğüm ender isimlerden biridir Ihsahn, ya da gerçek ismiyle Vegard Sverre Tveitan.

adversary_5

Gelmiş geçmiş en önemli ve ilham verici black metal gruplarından biri olan EMPEROR’un arkasındaki en büyük güç olmasının yanında, bugün her biri birer klasik olarak görülen üç önemli EMPEROR albümünü de neredeyse çocuk yaşta yapmış olması insanı hayretlere sürükleyen bir durumdur (“In the Nightside Eclipse“-19 yaşında, “Anthems to the Welkin at Dusk“-22 yaşında, “IX Equilibrium“-24 yaşında). Bakın dikkatinizi çekerim, black metalin en büyük klasiklerinden biri olan “I Am the Black Wizards”ı 17 yaşında yazmış bu insan evladı. Çoğumuz 17 yaşında daha okuma yazma bilmirdig. Düşnün daa tam anlemiyle yazamrduk bille.

adversary_7

EMPEROR imzası taşıyan her şeyi seven ve genel duruşu ve tavrı itibariyle Ihsahn’a saygı besleyen biri olarak, EMPEROR’un dağılması beni ziyadesiyle hisli bir çocuk yapmış, bir daha Thus Spake the Nightspirit gibi, An Elegy of Icaros gibi şarkılar dinleyemeyecek olmanın üzüntüsü beni hayata daha isyankâr bakmaya itmişti (yok lan üzüldüm sadece).

adversary_6

Ihsahn’ın solo kariyere başlayacağı haberiyle ürperen bedenim, “The Adversary”nin ilk notalarını duymamla birlikte adeta uçuşa geçmişti. Sürekli gelişen ve değişen EMPEROR’un “IX Equilibrium”da müziğine iyice katmaya başladığı avangard işlerin, tümü Ihsahn tarafından bestelenen “Prometheus – The Discipline of Fire & Demise”da iyice artması ve black metal elementlerinin azalması, yine aynı dönemde Ihsahn’ın eşiyle birlikte yine avangard işlere giren PECCATUM‘u kurması, ta 1991′den beri albüm çıkarmadan sürdürdüğü THOU SHALT SUFFER‘ın neo-klasik/senfonik öğelerle dolu ilk albümü “Somnium“u da hemen akabinde çıkarması, Ihsahn’ın bir devinim içerisinde olduğunun en açık kanıtıydı.

Beş yıllık bir ara ve araya sıkıştırılan -muhtemelen bol kazançlı- bir EMPEROR reunion’ının ardından, 2005 Nisan’ında Ihsahn tıpkı N’SYNC’den ayrılıp ortamlara akan Justin Tİmberlake gibi (yuh) piyasaya daldı. Aslında daldı demek yanlış olur, zira Ihsahn, yani IHSAHN, konser vermeyeceğini, sadece içinde tutamadığı yaratıcılığını dışarıya dökmek, bunu insanlarla paylaşmak istediğini söyledi (“After”la birlikte konserlere başlıyor neyse ki).

Artık yavaştan albüme doğru yollanalım. A harfiyle başlayan üç IHSAHN albümünün ilki olan “The Adversary” (“The” fasülye), IHSAHN’dan EMPEROR gibi bir black metal yapmasını bekleyenlerin hiç hoşlanmadığı, ancak basının ve IHSAHN’ın takipçisi olan geniş kitlenin çoğunlukla çok beğendiği bir albüm olarak karşımıza çıktı. Davul hariç ne duyuyorsak (tüm vokaller, tüm gitarlar, baslar, klavyeler) tümünün IHSAHN tarafından çalındığı albüm, içerisinde black metal, death metal, heavy metal, progresif metal, avangard metal gibi pek çok farklı türün bir bileşimini sunan ve çoğunlukla OPETH’i nitelemek için kullanılan “ekstrem progresif metal” sıfatıyla anılan bir çalışmaydı.

adversary_2

IHSAHN’ın klasik müziğe olan merakı sayesinde çok sesli besteler yapabiliyor olmasının yarattığı iç içe geçmişlik ile oluşan katmanlı bestelerin yanı sıra, EMPEROR günlerini hatırlatan vahşilikte şarkıların ve MERCYFUL FATE’i anımsatan daha primitif ancak bir o kadar da karanlık anların da barındığı “The Adversary”, genel itibariyle bir “elitlik”, bir “sterillik” taşıyor olmasıyla dikkat çekiyor. Bu, onun eski günlerini özleyenleri en çok rahatsız eden konu elbette ki. Zira artık olanca yırtıcılığıyla “Sana sonsuza dek itaat edeceğim” diyen o dikenli genç gitmiş, yerine güneş gözlüğü ve ipek gömlek üstüne Versace takım giyen biri gelmişti. Gelmişti gelmesine de adam hâlâ hayvan gibi müzik yapıyordu. Derdiniz nedir arkadaşım?

“The Adversary”nin içeriğine değinelim biraz. Albüm, bence IHSAHN’ın bugüne dek yaptığı en iyi parça olan Invocation’la açılıyor. Hem clean vokal ve gitarların güzelliği, hem black metal emareleri taşıyan ve IHSAHN’ın kulu köpeği olduğum o hafiften çatlayan yırtıcı vokalleriyle süslü kısımların görkemiyle, Invocation benim şu ahir ömrümde en çok sevdiğim, son dört yıldır da hiç bıkmadan dinleyebildiğim ender şarkılardan biri.

Called by Fire gibi daha MERCYFUL FATE hisli heavy metalimsi şarkılar, ULVER’den bildiğimiz Garm’ın konuk vokalleriyle süslü Homecoming gibi daha progresif tatlar, Panem et Circences gibi black metal dozunun arttığı parçalar ve Astera ton Proinon gibi özellikle nakaratıyla akıl alan senfonik eserler, hep böğrümüze gelişigüzel hançerler saplayan enfes yapıtlar.

Garm dedik, ULVER dedik, IHSAHN haricinde albümde adı geçen diğer kişi de, sayısız önemli projeden tanıdığımız harika davulcu Asgeir Mikelson. Özellikle zil ve alto kullanımına kurban olduğum Asgeir bey, “The Adversary”yi baştan sona usta işi davullarla donatan deli bir performans sunuyor, kimi anlarda müziğin genelini mi yoksa sadece davulları mı dinlememiz gerektiği konusunda bizi ikileme düşürüyor.

adversary_1

Albüm genel olarak böyle özetlenebilecek olsa da, alt metinde daha alengirli durumlar da var. Takım elbise dedik, ciks dedik, ortam çocuğu dedik, Versace dedik; “Şeytan ayrınıtıda gizlidir” sözünün gönülden bir temsilcisi olan IHSAHN’ın albümün alt metinlerine gizlediği ve kendi inanç yapısını yansıtan kimi öğelerden bahsedelim biraz da. Takip edenlerin bildiği üzere, IHSAHN açık bir Satanist’tir. Her ne kadar onun Satanizm anlayışı çoğunluğun bildiği tarzda sembolik öğeler taşımasa da, IHSAHN din karşıtı hayat görüşünü Satanizm’e dayandıran bir insan. “Ben Satanistim” diye bağırmamasına ve bu tabiri de fazla sevmemesine rağmen, “elit” dediğimiz şu anki halinde bile bu konsepte dair göndermelere rastlıyoruz.

Daha en başta “Adversary”, şeytan için kullanılan isimlerden biri. Aslen baş düşman, karşıt güç anlamına gelse de, şeytanı simgelemek için de kullanılıyor. Yine şarkılara baktığımızda gördüğümüz Astera ton Proinon, yani “Sabahın Yıldızı” da şeytanı simgeleyen terimlerden biri. Yeni Ahit’in son kitabında, Tanrı dünyayı yarattığı sırada İsa’nın ve Lucifer’ın, bu yaratımın görkemiyle sabah vakti birlikte şarkı söyledikleri yazar. Lucifer, bildiğimiz gibi Şeytan’ın cennetten dünyaya atılmadan önceki adı; ki o da Luci-fer (Işık-taşıyan) anlamına geliyor ve “Morning Star” olarak anılıyor. IHSAHN abimiz de şarkıda ne diyor: “Ascend O’ Morning Star, Ascend” (Yüksel Sabah Yıldızı, Yüksel).

Evet bu gerçeği de ustalıkla ortaya çıkardıktan ve rahat ettikten sonra, son ıvır zıvırlarımızı da ekleyip bitirelim. “The Adversary”, bence bundan yıllar sonra bile hangisinin en iyi olduğuna karar verilemeyecek olan IHSAHN diskografisinin harika bir açılış yapmasını sağlayan, heyecan dolu, merak uyandırıcı, son derece zengin ve etkileyici bir çalışma. Şahsen bir IHSAHN hayranı olarak tek dileğim, IHSAHN’ın tıpkı MORBID ANGEL gibi alfabetik sırayla albümler çıkarmaya karar vermiş olması, her harften üç tane albüm çıkarmayı planlaması ve Z’ye kadar gitmeye de kararlı olması (oha ne etti, 26 çarpı 3, 78 albüm eder).

İnanırsak olur bence.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.16/10, Toplam oy: 109)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2006
Şirket
Mnemosyne / Candlelight
Kadro
Ihsahn: Vokal, gitar, bas, klavye
Asgeir Mickelson: Davul
Şarkılar
1. Invocation
2. Called by the Fire
3. Citizen
4. Homecoming (Garm var bunda)
5. Astera Ton Proinon
6. Panem Et Circenses
7. And He Shall Walk In Empty Places
8. Will You Will Love Me Now?
9. The Pain is Still Mine
  Yorum alanı

“IHSAHN – The Adversary” yazısına 10 yorum var

  1. Desqpio says:

    9′u da verdim hiç acımadan, citizen da favorim.

  2. Caner says:

    Yeri değil ama ”The Agonist – Lullabies For The Dormant Mind” albümünü  incelerseniz sevinirim ..

  3. dodothebird says:

    Bu adamda bariz “Cüneyt Abi” tipi var.

  4. Ugur says:

    Ihsahn’ı bu kadar güzel anlatan bir yazıya tek kelime dahi edilmez.Sadece helal olsun denebilir.Şu cümleyi özellikle benimsedim: “EMPEROR imzası taşıyan her şeyi seven ve genel duruşu ve tavrı itibariyle Ihsahn’a saygı besleyen biri olarak…”.Evet.Aynı ben.

  5. sertaç says:

    yazı muhteşem olmuş …

    Ahmet Saraçoğlu

    @sertaç, sağol.

  6. Deniz says:

    Harun yahya lan bu.

  7. Eremita’yı henüz dinleme fırsatını bulamadım ama sanırım dinlediğim Ihsahn albümleri içinde en iyisi.. Bu kadar farklı kalıplar içinde bu kadar yakalayıcı parçalar yapmak.. Sanatsal bir albüm, 10/10 diyorum.

  8. Rashid says:

    Ihsahn’ın solo albümlerine “Das Seelenbrechen” ile giriş yapmıştım ve bence gayet farklı ve iyi bir albümdü ama her kes o zamanlar “nerde eski İhsahn” modundaydı. O zamandan beri bir eski albümleri dinleyeyim diye-diye yıllar geçti. Adam onun üzerinden Arktis., Àmr ve EP’ler falan çıkardı ve hepsini de beğendim açıkcaası. Nihayet diskografisini dünden beri dinlemeye başladım. Abi bu albüm neymiş be. Daha ilk şarkıdan bu albümün destansı bir şey olacağı belliymiş. Adam bildiğin gövde gösterisi yapmış.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Rashid, come suffering, apocalypse, release the fires of hell…

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.