Şimdiki konuğumuz, yeni albümleri “Those Whom the Gods Detest” ile her zamanki gibi kum fırtınaları estiren death metal devi NILE. Şu sıralarda turnede olan grubun gitaristi Karl Sanders’ı uygun bir anında yakaladık ve aklımıza gelenleri sorduk. Buyurun.

Röportaj:  Ahmet Saraçoğlu

Karl, albümün çıkışından önce “Those Whom the Gods Detest”in önceki tüm NILE albümlerden çok daha iyi olduğunu söylemiştin. Bunu biraz açar mısın? Açmışken bir de albümün konseptinden bahseder misin? Bahsetmişken bir de, evet seni dinliyorum.

Karl Sanders: Öncelikle “Those Whom the Gods Detest”in muhteşem bir prodüksiyonu var. NILE’ın bugüne dek ulaştıklarının en iyisi. Albüme olan katkıları için Neil Kernon’a müteşekkiriz. Müzikal olarak da albümün öncekilerden daha iyi olduğuna inanıyorum. Çok daha güçlü ve tehditkâr bir NILE var bu albümde. Ancak “Those Whom the Gods Detest”in en büyük farklı güçlü sound’u ve prodüksiyonu. Konsepte gelecek olursak, albümde belli bir konsept takip etmedik. Şarkıların kendi aralarında bir bağı yok. Ancak “Those Whom the Gods Detest”in önemli bir özelliği, NILE’ın sahip olduğu genel konsept içinde kullandığımız tarihsel ve dinsel yansımalarımızın ve referanslarımızın çok daha farklı kültürlere yayılmış olması. Şimdiye kadar hep kullandığımız Mısır konseptinin dışına çıkıp o bölgedeki diğer kültürel ve dini öğelere de bulaştık bu albümde.

Albümde “Kafir!” ve “Iskander d’hul Karnon” gibi şarkılarda İslamî öğelere rastlıyoruz. Bunun sebebi İslam’ın konu ettiğiniz coğrafyada etkin durumdaki din oluşu mu, yoksa NILE’ın genel olarak din kavramına da taşacağının bir göstergesi mi?

Bence bu da konsept bazında çok-kültürlü hâle gelmemizin sonuçlarından biri. Eski Mısır’da aynı hükümdarlık altında pek çok farklı dine mensup kitle vardı ve hepsi birbirlerine tolerans gösteriyor, birlikte yaşayabiliyorlardı. Aynı zamanda komşu yerleşimlerin çok tanrılı inanışlarına karşı da saygılıydılar, hatta pek çok Mısır tanrısı da çevre yerleşimlerdeki inanışların kendilerine adapte edilmesiyle yaratılmıştı. Örneğin “Hittite Dung Incantation” şarkısına Hitit konulu elementler kattığımızda, ya da başka bir şarkıya Kenan Ülkesi, Lovecraft mitleri veya İslamî elementler kattığımızda, bu hem bizim müzikal ve düşünsel anlamda ufkumuzu genişletiyor, hem de insanların barış içinde birbiriyle uyumlu yaşaması gerekliliğini belirtme adına elimizden gelen çabayı oluşturuyor. Yaşadığımız bu modern dünyada, hepimizin pek çok ortak yönümüz olduğunu anlamamız gerekiyor; tıpkı müziğin hepimize verdiği ortak zevk gibi. Tanrı’ya dair farklı bakış açılarımız sebebiyle birbirimizi öldürmektense, bu ortak güzellikleri yüceltmeyi denemeliyiz.

“Hittite Dung Incantation” demişken, o parçadaki ayin olayını nasıl öğrendiniz?

Orayı söyleyen kişi eski davulcumuz Pete Hammoura. Kendisi Lübnan kökenli ve ailesi de Arap. Bunu söylemek komik olacak ama o kısımdaki sözler, Pete’in babasının Pete küçükken evde söylediği bazı küfürlerden oluşuyor haha! Arapça “Bir köpek üzerine sıçsın” ya da daha sanatsal ifadeyle “bir köpeğin kakası üzerine yağsın” türü lafların şarkıya iyi gideceğini düşündük ve kullandık hahaha!

Vay anam biz de neler ummuştuk, çok gizli eski dillerden gelen lanetli dualar falan sanıyorduk. Neyse devam edelim. Relapse’den Nuclear Blast’e geçişiniz sizin adınıza neyi değişirdi?

Nuclear Blast Avrupa’da çok daha güçlü. Yani en kısa ifadeyle Nuclear Blast’e geçiş bizi Avrupa piyasasında daha da güçlendirdi.

Anladım. Albümde bağlama kullandığınız yerler var ve bildiğin gibi bağlama Anadolu’nun, Türkiye’nin başlıca yerel enstrümanı. Bağlama çalmayı nasıl öğrendin?

Bağlama telli bir enstrüman olduğu için gitar çalmayı biliyor olmam bu konuda bana kolaylık sağladı. Gitar ve bağlamanın pek çok ortak yönü var bildiğin gibi. Sazı satın aldığımda yanında “Bağlama Metodu” yazan bir de kitapçık geldi. Ancak Türkçe olduğu için bir şey anlayamadım. Ben de youtube’a girip Türk saz ustalarının videolarını izledim. Yine de o gerçek ustalar kadar iyi otantik Türk müziği çalmam mümkün değil. Sadece kendi çapımda çalabiliyorum. Bence bağlama muhteşem bir sese sahip ve ben de sadece kendi müziğime uyacak türde ufak tefek melodik şeyler yaratıyorum, hepsi bu. Bence bu, gerçek Türk saz erbapları gibi çalmaya çalışıp başaramamaktan daha gerçekçi ve içten bir şey. “Yezd Desert Ghul Ritual In The Abandoned Towers Of Silence” parçasındaki saz kullanımı için de, İran dotar müziği, Rusty Cooley ve geleneksel Türk saz müziğinin bir harmanı diyebiliriz hehe.

“Those Whom the Gods Detest”in davul kayıtlarında Erik Rutan’ı (eski-MORBID ANGEL, HATE ETERNAL) kullanma sebebiniz olan albümler hangileriydi?

CANNIBAL CORPSE’un “Kill” ve “Evisceration Plague” albümleri. O albümlerdeki davullar Erik’in stüdyosunda kaydedildi ve tek kelimeyle devasa bir sound’a sahipler.

Solo albüm yapmaya devam edecek misin ve ilerde solo konserler vermeyi düşünüyor musun?

Evet muhtemelen solo albümlerime devam edeceğim. Çok eğlenceli oluyor. Aynı zamanda sessiz, sakin ve akustik müzik yapmayı da seviyorum. Bunları canlı olarak icra etmeye gelince, kim bilir, belki olur. Ama şu anda NILE beni fazlasıyla meşgul ediyor.

“Ithyphallic” albüm kitapçığına şarkı açıklamalarını neden yazmadınız?

Çevremdeki herkes bunu yapmak ZORUNDA olduğumu söylüyordu. Şirket, arkadaşlarım, ailem, hayranlar, internette takılan insanlar. O sıralarda internette grup ve benim hakkımda söylenen kötü şeylerden çok bunalmıştım ve ben de kendimi insanlara açmamaya karar verdim. Bana bir şeyi yapmam GEREKTİĞİNİ söylemek, benim o şeyi YAPMAMAMI sağlamak için en iyi yoldur. Yani bu sorudaki olayın sebebi, birazcık bu baş kaldırıdan, birazcık da o dönemde sıkıntısını çektiğim takdir görmeme duygusundan kaynaklanıyordu. Neyse ki son zamanlarda bunu aştım, her şeyi yoluna koydum ve NILE şarkılarının neden bahsettiğini insanlarla tekrar paylaşmaya karar verdim.

Yeni albümdeki ilhamlarından birinin Orhan Gencebay olduğunu söylemiştin. Onun hakkında ne düşünüyorsun?

İnternet sitemizdeki forumu yöneten Daemonium nick’li kişi Türk. Bana Orhan Gencebay’ı o tanıttı. Müzikal anlamda ne derece iyi olduğunu söyleyecek konumda değilim, zira sadece geleneksel Türk müziğinin her türlüsünü severek dinleyen bir dinleyiciden ibaretim.

Batsın bu dünya diyor, devam ediyoruz. Bir ara kalıcı bir bas gitarist arıyordunuz. Ekonomik olarak sabit bir basçınızın olması mı, yoksa sadece turneler için birini almanız mı daha iyi oluyor?

2007′den beri turnelerde Chris Lollis’i kullanıyoruz. Böylesi daha iyi oluyor. En azından kalıcı grup elemanlarından daha az saçma talepleri oluyor.

“Those Whom the Gods Detest”i internete sızdıran gazeteciyle ilgili durum nedir? (Grubun ve Nuclear Blast’ın albümün çıkışından önce internete sızmasıyla ilgili sert açıklamarı olmuştu ve Nuclear Blast yasal yollara başvurmuştu.)

Artık ilgilenmiyorum. Müzik piyasası değişiyor ve müziğin eskiden alışık olduğumuz şekilde dağıtılıp yayınlanması giderek anlamsızlaşıyor. Müzik dünyasındaki insanlar olarak bu duruma sağlıklı ve herkes için iyi bir çözüm bulana kadar, bu tarz karmaşıklıklar ve sıkıntılar yaşanmaya devam edecektir. Şu anda tüm müzik dünyası olarak bir geçiş dönemindeyiz.

NILE bugüne kadar Türkiye’den konser teklifi aldı mı?

Türkiye’de çalmayı gerçekten çok ama çok isterim. Bize iyi bir teklif yapılmasını umuyoruz, bekliyoruz.

Ben de buradan tüm yetkililere sesleniyorum, NILE’ı Türkiye’ye getirin bak adam gelmek için yanıp tutuşuyor diyorum. Evet Karl, hepsi bu kadardı, turnede olmana rağmen vakit ayırdığın için teşekkürler, konserlerde bol şanslar, umarım bir gün buralarda karşılaşırız.

Teşekkürler. Türkiye’deki tüm NILE sevenlerine selamlarımı yolluyorum. Metalin Tanrıları yolunuzu aydınlatsın haha!