Çok sevdiğimiz bir grubun yeni bir albümünü beklemek ne kadar sancılı bir süreçtir hepimiz biliriz. Önceki albümlerini defalarca dinleyip ezberlemişizdir, yeni gelen albüm için beklentiler ister istemez tavana vurur. Bu beklentileri karşılamak (özellikle burun kıvırmaya meraklı, her yeni şeyde eskisinin verdiği tadı arayan insanoğlu düşünüldüğünde) her baba yiğidin harcı değildir. Biz de kafamızda soru işaretleriyle, “Acaba daha iyisi gelir mi? Yoksa düşüşe mi geçerler? Aynı şeyleri mi tekrarlarlar? Yoksa tamamen rezil bir albüm mü gelir? Ulan çıksa da yesek!” şeklinde düşüncelerle bekleriz. Az sonra inceleyeceğimiz albümü aynen bu şekilde ve çok uzun bir süre bekledim, çünkü albüm ilk verilen çıkış tarihinden bir sene kadar bir gecikmeyle piyasaya çıkabildi. Hatta daha fazla bile olabilir, mini bir “ORwarriOR” vakası yaşandı yani.
Albüm çıkmadan kapağı yayınlandığında ve grubun logosu, site tasarımı falan değiştiğinde hafiften bir tırsma yaşamadım dersem yalan olur. Görülebileceği gibi kapak alıştığımız, hastası olduğumuz MÅNEGARM kapaklarından oldukça farklı ve karanlık. Bunun sebebi de bir süre sonra belli oldu tabi, zira grup karanlığa, geceye ve gece yaratıklarına dair bir nevi konsept albüm yapmayı istemişti. Albümü dinledikten sonra rahatlıkla söyleyebiliriz ki müzik de bu konsepti destekler nitelikte birtakım değişikliklere uğramış. Bu arada yalnızca üç şarkının sözlerini İngilizce bulabildiğimden ötürü konsepte tam olarak hakim olduğumu söyleyemem. Ama bu işe gönül vermiş, gerçekten inanarak yapan, piyasaya oynamayan ve klişe folk/pagan metal sözlerinin (Odin guide me! If I fall, Valhalla awaits so I don’t fear ulan!) ötesine geçen bir grup olarak MÅNEGARM bu konuda yine bizi hayalkırıklığına uğratmayacaktır. Peki müzikal açıdan uğrattılar mı? Kesinlikle hayır!
Bana göre “Vargstenen” ile 2007 yılının en iyi albümlerinden birini çıkarmış olan grubun bu albümde işi gerçekten zordu. İlk dinlemeye başladığımda birkaç kısım hariç “Vargstenen” kadar vurmadı beni. MÅNEGARM’ın marka (trademark?) soundu haline gelmiş insanı yakan keman melodileri yeterince kullanılmamış gibiydi. İlk dinlemede vuran kısımlar var tabi ki, mesela Nattsjäl Drömsjäl’in ana keman melodisi direk akılda kalıyor, bütün gün kafada çalıyor, ıslık öttüre öttüre gezmenize sebep oluyor. Bana oldu en azından. Fakat albümü tekrar tekrar dinleyip içine girdikçe her saniyesinden keyif almaya başladım. İlk dinlemede kendisini göstermeyen şarkıların bile aslında diğerlerinden eksik kalır bir yanı yoktu.
Müzikte ilk dikkati çeken şey, konsepte uygun olacak biçimde önceki albümlere göre daha karanlık bir havanın mevcut olması. Keman yine her parçaya destek veriyor tabii ki, ama neşeli melodiler duymayı bekliyorsanız yanlış yerdesiniz. Bunun dışında gitar kullanımında benim gözlemlediğim kadarıyla Norveç black/pagan metalinden (KAMPFAR, VREID, WINDIR vb.) bir takım etkilenmeler var. Mesela Vetrarmegin’in girişini ilk kez duyduğumda “oha KAMPFAR’a benziyor la bu” dedim direk. Böyle karanlık bir atmosfer için pek uygun bir seçim olmuş bence. Bütün şarkıların İsveççe olması Odin’in emri zaten, kesinlikle doğru bir hareket, bahsettiğim atmosferi katlıyor. Tabi yine de belirtmek lazım, her ne kadar albüm soğuk bir atmosfer barındırsa da, kemanın da etkisiyle (ısıtıyor arada) öyle KAMPFAR gibi adamın iliklerini donduracak kadar uğursuz bir şey değil bu.
Albümde daha önce gruptan duymaya pek alışık olmadığımız çift gitar melodileri de duymak mümkün. En iyi örnekleri Nattsjäl Drömsjäl ve Nattväsen’ın orta kısmında görülebilir. Grubun vokalist/davulcusu Erik Grawsiö her iki açıdan da oldukça başarılı bir performans gösteriyor. Gerçekten MÅNEGARM’ın müziğine daha iyi oturan bir vokalist düşünemiyorum. Temiz söylediği kısımlarda kemanla birlikte süper bir uyum gösterirken, brutale geçtiğinde de ortalığı duman ediyor adeta. Kesinlikle belirtmek lazım ki, 2007 yılına kadar konserlerde davulla vokali aynı anda götürmüş bir insan azmanı kendisi. Aşağıdaki “I underjorden” performansından bir fikir sahibi olabilirsiniz.
Artık sadece albüm kaydında davul çalıp vokal yapıyor (ayrı ayrı yani o kadar da değil), konserlerde ise davulda Jacob Hallegren dolduruyor yerini. Böylesi grup açısından da daha iyi, seyirciyle iletişimi sağlamada vokalistin önemi tartışılmaz sonuçta (her ne kadar kemancı Janne bu eksikliği deli hareketleriyle kapatsa da). Tarafımdan çekilmiş şu resimde kendisinin nasıl bir imanla böğürdüğünü görebilirsiniz.
Albümde öne çıkan parça söylemeye gerek yok gerçekten, her biri ayrı güzel. Arada Hraesvelg diye enstrümental bir şarkı var, çeşitli ses efektleriyle bezeli, Vetrarmegin’e bir giriş niteliğinde yapılmış. Ses efektlerinin tamamı da MÅNEGARM tarafından kotarılmış bu arada. Hraesvelgr ise İskandinav mitolojisinde dünyanın sonunda bulunan, kanatlarıyla rüzgarları yaratan dev bir kartalmış.
Sanırım albümde eksikliğini hissettiğim tek şey, akustik şarkı eksikliği. Albüme müthiş bir kapanış yapan “yarı akustik” Delling var ama işte, yetmiyor efendim. Daha fazla, daha fazlasını istiyoruz hep. Bunun da bahsettiğimiz karanlık konseptle bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum gerçi. Neyse, ileride bir akustik EP falan çıkarırlar belki hı?
Sadede gelelim. Bence, 2009’un bitmesine az kala ortama salınan bu albüm yılın en iyi folk/pagan metal albümü koltuğuna (var öyle bir koltuk) oturdu. Son üç albümünde çıtayı hiç düşürmemiş olan ve bu yüzden takdiri hak eden MÅNEGARM, bu albümle de “Vargstenen”i alt edemese de, ondan aşağı kalır yanı olmayan bir çalışma ortaya koymuş. Folk metalin karanlık, ciddi ve epik tarafını tecrübe etmek için yapılabilecek en iyi seçimlerden biri.
Kadro Erik Grawsiö: Vokal, davul
Markus Ande: Gitar
Jonas “Rune” Almquist: Gitar
Pierre Wilhelmsson: Bas
Janne Liljeqvist: Keman, çello
Şarkılar 01. Mina Fäders Hall
02. Nattsjäl, Drömsjäl
03. Bergagasten
04. I Den Svataste Jord
05. Hraesvelg
06. Vetrarmegin
07. Draugen
08. Nattväsen
09. Delling
yoruma bayıldım. işte ben de bunu bekliyordum. öncelikle söymeliyim ki albüm beklentilerimi tamamen karşıladı. adını, şarkı isimlerinin karşılılıklarını bilmesen dahi albümün gece konsepti üzerine olduğunu anlayabiliyosun. delling’i dinlediğin vakit sanki karanlıktan şafağa çıktığını seziyorsun. albüm bana inceden eloy’un dawn albümünü hatırlattı. ondaki müzikal bütünlük nattvasende de var.
neyse konuyu fazla dağıtmadandevam edeyim. manegarm bence vredens tid’den bu yana çok güzel müzik yapıyor ve her albümü birbirinden iyi. benim favorim az farkla vredens tid
ama nattvasen bunu değiştirecek gibi sanki.. en azından vredens tid ve vardstenen ile rahatça yanyana gelebilecek bir albüm. geçip geçemeyeciğini zaman testinin sonunda göreceğiz.
kanımca albümün bütün parçaları çok iyi. en zaından belli bir standartın üstünde ama mina faders hall, bergagasten, vetrarmegin, nattvasen ve tabi ki delling’in gönül telimi ayrıca titrettiğini söyliyim. delling gerçekten mükemmel olmuş. bu güne kadar manegarm’dan duyduğum en güzel şey. her dinleğinde yumruk yemiş gibi oluyorum kuran çarpsın. elimde bi iş varsa bırakıyorum şarkı bitene kadar. bazen bi bakıyorum yarım saat geçmiş ve ben hala delling dinliyorum. :)
albümle ilgili tek olumsuz nokta-aslında olumsuz demek yanlış olur-kapak tasarımı. kötü bi kapak değil kesinlikle ama eski albüm kapakları kadar iyi değil sadece. yoksa kendi başına değerlendirildiğinde çok güzel ve konsepte uyumlu bir kapak. ki zaten vredens tid’i bu kadar sevmemde bi neden de o muhteşem kapağıdır.
son olarak manegarm bu albümle çok iyi folk metal grubundan efsane bir folk metal grubu statüsüne yükselmiştir benim gözümde. korpiklaani ve tyr’ın vasat civarı. ensiferum’un ise ehven-i şer albümlerinden sonra nattvasen gibi bir albüm yaparak kendi liginde rakipsiz olduğunu göstermiş ve 3 albüm ve 1 ep’lik süreç boyunca durmadan kendini aşarak kalitesini dosta düşmana ispat etmiştir. şahsi notum 9.5
manegarm albümlerine pek hakim değilim ama grubun en karanlık albümü bu heralde, zaten kaliteli grup manegarm ama bu karanlık mevzusu nefis uymuş. sadece davul prodüksiyonunu hiç beğenmedim, drum machine mi kullanmışlar nedir ziller kaybolup gitmiş aralarda. kapak da dandik falan ama müziği dinledikçe kapak gözümün önüne geldi hep. daş gibin albüm.
Kemancı Janne Liljeqvist gruptan ayrılmış :( İşte bu hiç olmadı. Manegarm’a kimlik kazandıran adamların başında geliyordu bence, sahnede de çok aktif bir abimizdi. Yapmayacaktın bunu Janne. Basçı da ayrılmıştı zaten, şimdi tam oldu. Erik Grawsiö artık kemanla bası aynı anda çalarken bi de şarkı söyler.
O kapağı hiç yakıştıramadım, kınıyorum buradan kın kın kın.
yoruma bayıldım. işte ben de bunu bekliyordum. öncelikle söymeliyim ki albüm beklentilerimi tamamen karşıladı. adını, şarkı isimlerinin karşılılıklarını bilmesen dahi albümün gece konsepti üzerine olduğunu anlayabiliyosun. delling’i dinlediğin vakit sanki karanlıktan şafağa çıktığını seziyorsun. albüm bana inceden eloy’un dawn albümünü hatırlattı. ondaki müzikal bütünlük nattvasende de var.
neyse konuyu fazla dağıtmadandevam edeyim. manegarm bence vredens tid’den bu yana çok güzel müzik yapıyor ve her albümü birbirinden iyi. benim favorim az farkla vredens tid
ama nattvasen bunu değiştirecek gibi sanki.. en azından vredens tid ve vardstenen ile rahatça yanyana gelebilecek bir albüm. geçip geçemeyeciğini zaman testinin sonunda göreceğiz.
kanımca albümün bütün parçaları çok iyi. en zaından belli bir standartın üstünde ama mina faders hall, bergagasten, vetrarmegin, nattvasen ve tabi ki delling’in gönül telimi ayrıca titrettiğini söyliyim. delling gerçekten mükemmel olmuş. bu güne kadar manegarm’dan duyduğum en güzel şey. her dinleğinde yumruk yemiş gibi oluyorum kuran çarpsın. elimde bi iş varsa bırakıyorum şarkı bitene kadar. bazen bi bakıyorum yarım saat geçmiş ve ben hala delling dinliyorum. :)
albümle ilgili tek olumsuz nokta-aslında olumsuz demek yanlış olur-kapak tasarımı. kötü bi kapak değil kesinlikle ama eski albüm kapakları kadar iyi değil sadece. yoksa kendi başına değerlendirildiğinde çok güzel ve konsepte uyumlu bir kapak. ki zaten vredens tid’i bu kadar sevmemde bi neden de o muhteşem kapağıdır.
son olarak manegarm bu albümle çok iyi folk metal grubundan efsane bir folk metal grubu statüsüne yükselmiştir benim gözümde. korpiklaani ve tyr’ın vasat civarı. ensiferum’un ise ehven-i şer albümlerinden sonra nattvasen gibi bir albüm yaparak kendi liginde rakipsiz olduğunu göstermiş ve 3 albüm ve 1 ep’lik süreç boyunca durmadan kendini aşarak kalitesini dosta düşmana ispat etmiştir. şahsi notum 9.5
o kadar vredens tid dedikten sonra şart oldu:
http://home.scarlet.be/krisverwimp/Manegarm/Vredens.jpg
http://www.youtube.com/watch?v=Y9J_PV7OyAw
06.11.2011
@ali ihsan balı, vay be maç üstü köşe yazısı gibi yazmışım.. o kadar heyecan var..
manegarm albümlerine pek hakim değilim ama grubun en karanlık albümü bu heralde, zaten kaliteli grup manegarm ama bu karanlık mevzusu nefis uymuş. sadece davul prodüksiyonunu hiç beğenmedim, drum machine mi kullanmışlar nedir ziller kaybolup gitmiş aralarda. kapak da dandik falan ama müziği dinledikçe kapak gözümün önüne geldi hep. daş gibin albüm.
Kemancı Janne Liljeqvist gruptan ayrılmış :( İşte bu hiç olmadı. Manegarm’a kimlik kazandıran adamların başında geliyordu bence, sahnede de çok aktif bir abimizdi. Yapmayacaktın bunu Janne. Basçı da ayrılmıştı zaten, şimdi tam oldu. Erik Grawsiö artık kemanla bası aynı anda çalarken bi de şarkı söyler.
06.06.2012
@Ömer Kuş, hakkaten olmamış. bence en az eric kadar önemliydi grup için. hayırlısı diyelim..