# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
DEATH – Leprosy
| 13.12.2009

Hastalık yayılıyor.

1987′deki “Scream Bloody Gore”un death metalin ilk önemli yapı taşlarından biri olarak anılmasının hemen ardından, 1988′de “Leprosy” ile döndü DEATH. “Scream Bloody Gore”daki thrash etkisinin yerini iyiden iyiye eski tarz death metale (tabii o zamanlar var olan en yeni şeydi) bırakması ve DEATH’in daha ilk albümden oluşturduğu özgün sound’unun tam anlamıyla oturması adına önemli bir albümdü “Leprosy”.

leprosy_2

“Scream Bloody Gore” ile birlikte DEATH’in gore/ölüm/hastalık/acı/vahşet türünde sözler içeren iki albümünden biri olan “Leprosy”, katıksız death metal olan ilk DEATH albümü olmasıyla da ayrı bir önem taşıyor denebilir. Morrisound stüdyolarında Scott Burns tarafından kaydedilmesi vesilesiyle, bilinen, duyulduğu anda kendini belli eden DEATH sound’unun oluştuğu ilk albüm olan “Leprosy”de, death metal tarihini etkileyen kimi şarkılar bulunuyor bildiğimiz gibi.

“Scream Bloody Gore”a oranla çok daha üstün bir müzisyenliğin yer aldığı albümde, geleceğin DEATH’inin habercisi olan pek çok rif bulmak mümkün. Kanımca ilk işaretini bir önceki albümdeki Zombie Rİtual ile veren “DEATH sound’u”, “Leprosy”de iyice coşmuş ve Chuck’ın başka hiç kimseninkine benzemeyen sololarının da olaya katılmasıyla death metalin gelecekte göreceğimiz sınırsızlığının habercilerinden olmuştu.

leprosy_1

Her parçanın farklı bir yeri olsa da, Chuck’ın da en sevdiği birkaç DEATH parçasından biri olan Pull the Plug’ın ayrı bir yeri var elbet. Durmadan değişen rifleri, nefis solosu, tempo değişimleri ve korku filmi gibi atmosferiyle Pull the Plug, death metalin gidişatını değiştiren ender parçalardan biriydi çıktığı dönemde. Kanımca, üç yıl sonra çıkacak “Human” ile birlikte adeta müzik üstü bir yere gelecek ve tüm dünyaca kutsanacak olan DEATH’in, Zombie Ritual’dan sonraki ikinci milat şarkısı da ta kendileridir.

Albümdeki müzisyenlere bakarsak, sürekli güncellenen DEATH kadrosu geleneğinin ilk başladığı albümle karşılaşıyoruz. İlk albümdeki davulcu Chris Reifert’ın yerine, düz tarzı sayesinde bu albümde ve bir sonrakinde DEATH’in en vasat davul performanslarına imza atan Bill Andrews geçmiş, gitaraysa ilk albümden farklı olarak bir yancı olarak Rick Rozz gelmişti.

Bill Andrews yer yer varyasyonlara girse de, çoğu yerde düz ritim gitmesi sebebiyle, teknik metal davulculuğu tarihinin yazılacağı sonraki DEATH albümlerine nazaran bir hayli düz bir performans sergiliyor; yine de eski tür death metalden söz ettiğimize göre, bunu da bir olumsuzluk olarak değil, türün o anki bir elementi, veyahut bir seçim olarak kabul ediyoruz. Gitarda, özellikle sololarda, yeni katılan Rozz’un SLAYER ve VENOM etkili tarzı hemen anlaşılmakta ve bir soloyu Chuck mı atıyor, Rozz mu atıyor hemen fark edilmekte. Bas gitar ise, her ne kadar albümde Terry Butler olarak gösterilse de, ilk albümdeki gibi yine Chuck tarafından üstlenilmiş. Butler sadece Chuck’a bazı yerleri nasıl çalması gerektiğini göstermiş.

İçinde boş şarkı olmayan, death metalin bulunma ve evrilme süreçlerini aynı anda içinde barındıran, zamanının en yırtıcı vokallerinden, en yaratıcı sololarından, en varyasyonlu şarkılarından bazılarını içeren, Death Metal’e Giriş 101′de hemen önsözün arkasında yer alan bir, iki (birkaç demiyorum) albümden biri olan “Leprosy”, kısa süre önce çıkan POSSESSED’lerle, hemen ardından çıkacak OBITUARY ve MORBID ANGEL’larla birlikte, bir türün ilk adımlarının atıldığı, bununla da kalınmayıp yürütülmeye başlandığı sayılı yapı taşlarından biri.

leprosy_3

Sonradan efsaneler arasına adını yazdıracak Ed Repka’nın albümün uğursuz havasını mükemmel yansıtan kapak tasarımıyla da her anlamda tamamlanan “Leprosy”, günümüzde her yola giden ve pırıl pırıl kayıtlar, devasa müzisyenlikler eşliğinde dinlediğimiz death metalin, ilk ve en saf hallerinden biri.

leprosy_leprosy

“Leprosy”nin ardından Chuck bir karar verecek ve hayatını yaptığı müziğin sınırlarını zorlamaya adayacaktı. Bir sonraki albümde DEATH, ulaşmaya çalıştığı mükemmelliyetin ilk denemelerini yapacak ve durdurulamaz gelişimine devam edecekti.

Albümün okur notu: 12345678910 (8.50/10, Toplam oy: 323)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1988
Şirket
Combat Records
Kadro
Chuck Schuldiner: Gitar, bas, vokal
Rick Rozz: Gitar
Bill Andrews: Davul
Şarkılar
01. Leprosy
02. Born Dead
03. Forgotten Past
04. Left To Die
05. Pull The Plug
06. Open Casket
07. Primitive Ways
08. Choke On It
  Yorum alanı

“DEATH – Leprosy” yazısına 17 yorum var

  1. özgür says:

    başka şarkıda var mı tam emin değilim ama, bu albümün bi özelliği olarak da, pull the plug’ın death’in genel olarak şarkı sözlerindeki mükemmelliğin ilk örneği olmasını söyleyebiliriz, söyleyebilirim en azından. sosyal konulara giriş yaptığı ilk şarkı sanırım bu şarkı. daha sonra geleceklerin habercisi. müthiş gaz, süper ötesi vs demeye gerek yok.

    bu albümden sonra chuck o müthiş “agresifliği” bırakıp “lan olm aslında hayata dair şeyler de var lan.” diye uyanışa geçerek müthiş şeyler yazmaya başlayacak, ağızdan salyalar akıtacak.

    grubun scream bloody gore ile birlikte doğuş albümü olarak nitelendirebileceğimiz albüm de daha sonra bu gruptan(insandan) neler çıkacağının da habercisi olmuş ve en az daha sonra çıkacaklar kadar çok can yakmıştır şüphesiz.

  2. ali ihsan balı says:

    çok güzel. aslında şimdi aklıma geldi, 27 eylül de cliff burton anısına ilk üç metallica albümünden herhangi bir tanesi yorumlanabilirdi belki. yukarıya resmi konabilirdi. neyse seneye artık. zaten sadece dimebag ve chuck’ın hatırlanması bile çok önemli benim için.

  3. Ahmet Saraçoğlu says:

    Unuttuk onu evet. Güzel olurdu. Seneye diyelim.

  4. baldur says:

    control denied’ın the fragile art of existence albümü de incelenecekler arasındaysa ne mutlu bu sitenin takipçilerine!

  5. Baran Şahin says:

    Ed Repka atlanmasın diyecektim, finalde onunda ismi zikredildi. Ellerinize sağlık!

  6. Exorsexist says:

    Hakkı verilmeyen bir death yapıtı. bateriler acaip kaydedilmiş biraz rahatsız ediyor onun dışında çok çok iyi her anlamda.Tam bir old school şöleni.

  7. like fire says:

    Born Dead’in solosunda ufak bir Story to Tell tadı alınabilir. ayrıca bu albümdeki sololara hastayım.

  8. Burak Canik says:

    Şahsen o trampetin verdiği his (st.anger gibi bir his değil dandik bir davul kaydı olmasına rağmen) çok az albümde vardır bence. “zekice” diyemesem de şarkılara ve en önemlisi “leprosy” ye (ki kritiktede geçtiği gibi grubun tek “saf” death metal albümü) uyan davul partisyonları görmek mümkün. Üstadın bazı şeylerin haberini verdiği albüm. Klasik.

  9. Elvan says:

    DEATH’i tanıdığım albüm olması bakımından benim için yeri öylesine ayrıdır ki Leprosy’nin. İlk DEATH şarkılarımdı “Leprosy” ve “Open Casket”, neye uğradığımı şaşırmıştım dinlediğimde; bir süre alışamamıştım ama. Bir gün (ölesiye sinirli olduğum bir gün) ancak deli gibi haykırarak, bağırarak, küfrederek rahatlayabileceğim öyle bir halet-i ruhiye içine girmiştim ki imdadıma bu şarkılar yetişmişti. Chuck resmen benim yerime haykırıyordu, sololar benim için atılıyordu sanki. İki şarkı da bitince tekrar tekrar dinlemiştim ama susuzluğum geçmemişti. Albümün tamamını indirip dinlediğimde ise benim için terapi tamamlanmıştı. Slow mellow şarkılar içeren bir albüm yerine, bir Death metal albümünün beni böylesine dinginleştirmesi, mutlu etmesi, pamuk gibi yapması ise kendisine duyduğum/duyacağım saygıyı arşa yükseltmeye yetmişti.

  10. Kaan says:

    Varlığını düşünmek bile insanı mutlu etmeye yeten başyapıtlardan biri.bıkmak mümkün değil.

  11. Nightwing says:

    bence deathin en güzel albümü. death metalde en az black metal kadar haşır neşir olduğum bi tür ve şunu rahatlıkla diyebilirimki bu albüm death metal için bir başyapıttır. leprosy atmosfer olarak kısmen black metale de etki etmiştir. bu albümdeki o soğuk, lanetli, uğursuz, kasvetli havayı çok az albümde yakalamışımdır ömrüm boyunca. gerçekten de albümü dinlerken adaya bırakılmış cüzzamlı hastalarla birlikte ölüme terkedilmiş gibi buluyorsunuz kendinizi. benim için death budur death metal budur. 10.

  12. Haxprocess says:

    en sevdiğim death albümü.

    death’in bütün albümler böyle olsa, herhalde en sevdiğim grup olurdu. the sound of perseverance ve symbolic yüzünden kendime death hayranı diyemiyorum. chuck, death’i dünyanın en hızlı metal grubu yapacağım diyordu, ben bunu beklerdim kendisinden.

  13. Elvan says:

    Left to Die’ı canlı kanlı dinlemek ve Chuck’la beraber “On this fucking eeeeaaaarrrrrth” diye bağırmak için neler vermezdim arkadaş. Ölüm niye var ki?

    Time stands still as you pass away
    No more tomorrow this is your last day
    On this fucking earth!

  14. circleperspective says:

    Left To Die parçasındaki 2:54 ile 2:58 arasındaki vokali neden yapmış acaba? Hep merak etmişimdir, hiç beklemiyordum çünkü.

    Salata

    @circleperspective, Gayet güzel bence, ”öeh,öeh,öeh,öeh…” :D

  15. owlbos says:

    Şuanda albümü dinliyorum, gaza gelip albüm hakkında bir kaç şey yazayım diye geldim, ama söylecek söz bulamıyorum, her dinleyişte müthiş haz.. Başyapıt..

    DEATH METAL denilince nedense gözümün önüne ilk anda gelen 3 albüm kapağı şunlar oluyor hep:

    1) Altars of Madness
    2) Leprosy
    3) Severed Survival

  16. BK says:

    Başyapıt kelimesinin death metal literatüründe karşılığı.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.