# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
THE RED CHORD – Fed Through the Teeth Machine
| 09.11.2009

Bir kitle imha silahı olarak müzik.

Hak ettiyi ilgiyi göremeyen bir grup var bu kez de karşımızda. “Fused Together in Revolving Doors” adlı ufak çaplı başyapıtın ardından çıkardıkları “Clients” ve “Prey for Eyes” ile kitlesini genişleten THE RED CHORD, tam anlamıyla deathcore olmamasına rağmen nedense hep deathcore olarak adlarındırılan bir grup. Şarkılarında breakdown ve çoğu deathcore grubunun ihtiva ettiği kimi özellikleri (ahenksiz akorlar, beklenmedik anlamsız dur kalklar vs.) pek az kullanan, hatta çoğunlukla hiç kullanmayan THE RED CHORD, belki de bu nedenden, adı aynı oranda anılan pek çok nesildaşı gruba oranla daha az ilgi görüyor. Deathcore olarak anılan ve son yıllarda adı sıkça telaffuz edilen pek çok grup yeni albümleriyle beş haneli satış rakamlarına ulaşırken, THE RED CHORD’un ne kadar iyi olduğuna az sonra değinmeye çalışacağım yeni albümü ilk haftasında yalnıza 2,700 adet sattı.

Lafı dolandırmadan olaya girelim. Albüme dair hislerimi en başta söyleyeyim. “Fed Through the Teeth Machine”, 2009 içinde çıkan albümler içersinde, KATATONIA “Night is the New Day” ile birlikte dinlediğim açık ara en iyi albüm. Teknik death metal, death metal ve azıcık grindcore’un nefis, ama hakikaten NEFİS bir bileşiminden oluşan albümde, mükemmel bulmadığım tek bir rif, tek bir solo, tek bir düzenleme yok diyebilirim; albümün her saniyesinin bir başarı olduğunu düşünüyorum.

Yavaştan derinleşelim. Grupta en çok öne çıkan enstrüman gitar. Bir önceki albümde iki gitarla yürüyen gruptaki tüm gitar işini, artık Mike “Gunface” McKenzie üstleniyor. Hem de ne üstlenme. Son dönemde duyduğum en yaratıcı şarkıları yaratmakla kalmayan Gunface, en yırtıcı, en düşünülmez rifleri yazmanın yanı sıra, müziğe, böylesi vahşi ve sert bir müziğe nasıl bu derece mükemmel yedirildiği hayret uyandıracak düzeyde duygusal sololar da ekleyerek albümün kalitesini ve ömrünü arttırmış.

fed_1

“Fed Through the Teeth Machine”de asla bir gitar mastürbasyonu söz konusu değil. Aksine yeri yerinden oynatan rifler, höst dedirten melodiler ve hayret verici bir ustalıkla gerçekleştirilen düzenlemeler var. Bu anlamda müzisyenlik açısından tam puan alan bir albüm.

Bahsedilmesi gereken diğer eleman, vokalist Guy Kozowyk. Çok az Randy Blythe‘ı (LAMB OF GOD) andıran ama ondan daha brutal bir vokale sahip olan Kozowyk, müziğe cuk oturan vokallerinin yanı sıra, her yorumda belirtildiği üzere cidden çok iyi şarkı sözleri yazmasıyla da övgüyü hak ediyor. Kimi yorumlarda kendisinden şair olarak bahsedildiğine dahi rastladım.

Müziğe daha bir yakından bakarsak, zeki bir şeyler dinlediğinizi ilk andan fark ediyorsunuz. Hiçbir rif, geçiş, nakarat, öylesine yapılmış gibi gelmiyor ve bu da şarkıların kişiliklerini korumasına yardımcı oluyor. “Fed Through the Teeth Machine”i muhtemelen yüz kezden fazla dinledim ve hâlâ, her şarkının girişinde “oo bu çok iyi” türünde gaz bir heyecana kapılıyorum (çok salak bir duygu hiç tavsiye etmem).

Albüme dair dinleyici yorumlarının pek çoğunda ve bir kısım basın yorumunda 2009′un en iyi albümü/albümlerinden olarak gösterilen “Fed Through the Teeth Machine”, barındıradığı sertliğin elle tutulurluğu ve sağlam temele oturtulmuşluğu sayesinde dinleyiciyi ezen, kamyon çarpmışa çeviren bir yapıya sahip. Albümün en önemli artısı da bu zaten. Müzik cidden çok sert, ancak asla bir kaos, bir karambol, bir punduna getirip sertlikle göz boyama tavrı yok. Rifler, hatta melodiler, sert olamlarına rağmen öylesine zekice yazılmış ve icra edilmiş ki, grup elemanlarının ne yaptıklarını bilen müzisyenler olduklarını ilk andan anlıyorsunuz.

İsim zikretmek istemiyorum, zira albümde uzun zamandır dinlediğim en iyi şarkılardan birkaçı var ve diğer şarkıları geri plana atma niyetinde değilim. Hepsi ayrı ayrı tür adına birer zafer anı diyeyim yetsin.

fed_2

Son yıllarda, içinde bu kadar farklı ve yeni fikrin bu denli başarılı uygulandığı fazla albüm dinlememiştim. Bu açıdan, “Fed Through the Teeth Machine” öncesinde ne ölçüde bir THE RED CHORD seveniysem, şu anda onun on katı daha büyük bir THE RED CHORD hayranıyım.

fed_fed

“Fed Through the Teeth Machine” belli ki çok fazla kişiye ulaşmayacak, ancak ulaşanlar bence kendilerini şanslı saymalılar, çünkü burada haddinden fazla iyi müzik var.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.46/10, Toplam oy: 104)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2009
Şirket
Metal Blade
Kadro
Guy Kozowyk: Vokal
Mike "Gunface" McKenzie: Gitar
Gregory Weeks: Bas
Brad Fickeisen: Davul
Şarkılar
01. Demoralizer
02. Hour Of Rats
03. Hymns And Crippled Anthems
04. Embarrassment Legacy
05. Tales Of Martyrs And Disappearing Acts
06. Floating Through The Vein
07. Ingest The Ash
08. One Robot To Another
09. Mouthful Of Precious Stones
10. The Ugliest Truth
11. Face Area Solution
12. Sleepless Nights In The Compound
  Yorum alanı

“THE RED CHORD – Fed Through the Teeth Machine” yazısına 28 yorum var

  1. like fire says:

    sapık gibi bir albüm. dadandı, bırakmıyor bir türlü. valla da tahmin etmiştim the red chord kritiğinin yapılacağını:) nile’ın son albümünü de solladı bu. helâl olsun.

  2. Floating Through the Vein nedir öyle. Çok sağlam albüm. Gunface’i zaten severdim, daha bi sevdim.

  3. Burak Gür says:

    abi albüm harbiden süpermiş de, kulağım distortion kaldırmıyo. biraz ara vermem lazım.

  4. Veracruze says:

    zaten seviyordum, hala seviyorum. bu albümleri de harman gibi olmuş tam; önceki albümde daha deneysel olayları vardı, bu hem grind, hemde deneysel. daha ne derim; demem dinlerim.

  5. like fire says:

    aşık oldum lan bu albüme.

  6. janslore the celebrity says:

    bu albümü bugün dinledim ard arda birkaç kere. güzel albüm. ama kritikte bahsedilen sıradan tek bir riff… yok denmiş.ilk dinleyişimde biran bu cümle geldi aklıma. tam o sırada one robot to another i dinliyordum. yanlış hatırlamıyorsam 1:30 da başlayıp bir süre devam eden riff o kadar sıkıcı ve sıradan geldi ki anlatamam. öyle aklımda kaldı işte. biraz daha bu konuya takılı olarak dinlemeye devam ettim. evet çok sıradan değil ama sıradan, denenmiş riffler yok değil bence. yani bence “mükemmel bulmadığım tek bir rif, tek bir solo, tek bir düzenleme yok diyebilirim” kısmı biraz iddialı olmuş gibi.

  7. Ahmet Saraçoğlu says:

    O açıdan bakarsan haklısın tabii. Her şarkının her yeri yüzde yüz eşit olamaz sonuçta. Ne bileyim Master of Puppets’ta bile geri planda kalan şarkılar vardır birileri için. Ama genele bakıldığındaki bütünlük adına albümde kusur bulamıyorum. Tam kelime anlamıyla alırsan albümde mükemmel olmayan rifler olabilir evet. :)

  8. janslore the celebrity says:

    gorod var mesela bu sene çıkan. zevk meselesi tamam ama process of a new decline ın çok daha iyi bir albüm olduğunu düşünüyorum. iki albümü (fed vs process) karşılaştırsan gorod un altta kalır yanları neler mesela? bide gorod konuyla ilgili olabileceklerde neden yok?

  9. Ahmet Saraçoğlu says:

    Gorod da çok iyi evet. Her türlü hastasıyım. Altta kalır bir yanı da yok, sadece bunun direktliği daha bir vurdu beni. Yoksa gorod’u da gün aşırı dinliyorum neredeyse. Zevk meselesi, bi de bazen albümü dinlediğin yer, zaman durum da çok etkiliyo. Ben Fed…’i ilk kez dinlediğim sırada, tam bir hafta işyerinde kaldım mesela. 6 gece işyerinde koltukta yattım falan zor ve yoğun bi dönemdi, o yüzden belki daha bi hoşuma gitti o sıkkınlığın üstüne vs…

    İlgili olabilecek albümler kısmınıysa sitenin kendisi belirliyo yazılarda geçen kelimeleri, tag’leri, albüm bilgilerini tarayarak. O kısım otomatik olarak çıkıyor yazılar girildiğinde. Yani bazen sadece albüm isminde aynı kelime geçtiği için bir black metal albümünün ilgili yazısında power metal grubu çıkabiliyor. İkisinde de teknik death metal tag’i var ama çıkmamış, sitenin bir bildiği var herhalde.

  10. Guinan says:

    oha be grup üyelerinin giydiklerinden öturu bile dinleyebilrim bunları :D

  11. Guinan says:

    hayvan herifler! manyak lan bunlar!

  12. Itachi says:

    Şu sıralar Akaldema ile birlikte baş ucu albümlerinden.

  13. owlboss says:

    şu albümü dinlerken bir gün zevkten ölecem.

    owlbos

    @owlboss, 36 dklıgına insanlıktan cıkıyorum ne zaman dinlesem, klasik.

    owlbos

    @owlbos, su albümü senelerdir hala dinlemeyen PA takipcileri varmış.

  14. deatheist says:

    yetti gayrı bu belirsizlik. hani bir şeyler gösteriyo olsanız gösterip elletmiyo diyeceğim de o da yok ki anacım

  15. ihsanoird says:

    Bu ayarda bir albüme 10 yıldır denk gelemedim, yok yani bulamıyorum.

    Ahmet Saraçoğlu

    @ihsanoird, oha aynen, bir anda çok canımı istettin hemen açıyorum ahah

  16. 39 yaşındayım. 79 yaşında da bu albümü şu an aldığım zevkle dinleyeyim, kendimi hayatta kazanmış sayacağım.

    Ahmet Saraçoğlu

    43’ü geçtik, şimdilik iyi gidiyoruz.

  17. Bu albüm Pasifagresif açıldıktan 3 ay sonra çıktı. Pasifagresif açıldıktan beri çıkan en iyi 10 albümden biri benim için.

    çaksu

    @Ahmet Saraçoğlu, Birkaç gün önce aklıma geldiydi. Nereden bilmiyorum. 10 yıl olmuştur benim de dinlemeyeli.

    Amaçsız hayatımda minnacık bir amacım olsun bunu tekrar dinlemek. ^.^

    Yiğit

    @Ahmet Saraçoğlu, ben dinlememiştim. Arada böyle eski ve bilmediğim albümlere bu tarz yorumlar gelince harika oluyor.

  18. Hayatımda dinlediğim en gaz birkaç şeyden biri. Yıllardır doyamadım. Köpeğiyim.

  19. owlbos says:

    Metal camiasinda değeri en az bilinen gruplar listesinde kafaya oynarlar.

  20. Hour of Rats gitarla çalması en zevkli şarkılardan biri, net.

    P L A G U E

    @Ahmet Saraçoğlu, Sayende şu an throne of rats açtım. Teşekkürler. Şimdi etrafımdaki insanlar düşünsün.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.