Ömer Kuş
Öncelikle, “ya bu gelen grup HATESPHERE değil, bir Pepe kalmış zaten, gidilmez buna” diye düşünüp gelmeyen arkadaşlar vardıysa eğer, geçmiş olsun diyorum, zira hayvani bir performansı kaçırdınız.
Zaten mekanda toplasan 100-150 kişi vardı, hatta ilk girdiğimde o kadar sessizdi ki, “yanlış yere mi geldim lan acaba?” diye düşünmedim değil.
Kapı açılışının 17:00 olan konsere 18 sularında teşrif ettim ki, sahnede soundcheck yapılıyordu. Konsere tek başıma gittiğim için ortalardan bir sandalye beğenip oturdum. Mal gibi oturdum.
Sonra biraz daha oturdum. Cep telefonuma çok önemli mesajlar gelmiş gibi yaptım, oturmaya devam ettim. Nihayet HERETIC SOUL elemanları sahneyi devraldı bir süre sonra.
HERETIC SOUL’u daha önce güzide okulumun (Yıldız Teknik) metal günü kapsamında izlemiştim ve beğenmiştim kendilerini. Dün de izleyen 20-30 kişiye rağmen gayet iyi performans sergilediler bence, seyirciyi harekete geçirmeye çalıştılarsa da pek başarılı olamadılar. Zaten elemanlar daha sonra HATESPHERE sırasında pogonun ortasında da gözlendi. Nihilistik death metal adını verdikleri türde 5-6 şarkı çalıp indiler.
Grubun vokalisti övgüyü hak ediyor gerçekten, çok sağlam bir brutal vokali var, hiç zorlanmadan icra ediyor. Yurtdışında da festivallerde çalmış olan bu gençlerin önü açık gibi duruyor. Alman bir plak şirketiyle anlaştılar sanırsam çıkacak albümleri için.
Ardından INSISTENCE geldi, sanırım kendilerini ilk defa izledim. Bir ara polis geldiğinden dolayı 20 dakika civarı ara vermek zorunda kaldılar. Bu sırada HATESPHERE elemanları da gelmiş ortamlarda boy gösteriyorlardı. Neyse, INSISTENCE da iyi bir performans gösterse de öyle çok orijinal bir iş yoktu ortada, bir de clean vokalli kısımlar olmamış bence ama onun dışında iyilerdi yine de.
Burada parantez açıp söylemek lazım, Kemancı’dan beklenmeyecek kadar iyi bir ses vardı gece boyunca. QUO VADIS faciasını hatırlayıp düşük beklentilerle giden bizler için iyi bir sürpriz oldu.
Sonra Alman arkadaşlar ONE BULLET LEFT çıktı, hiç tarzım olmayan bir müzik yaptıkları için pek ısınamadım. Hardcore/deathcore bunlar bana göre değil bir kez daha anlamış oldum sanırım. Bir ara yamulmuyorsam CATAFALQUE’ın bayan vokalistini bir şarkı için sahneye davet ettiler, o da hiç duyulmayan sesiyle eşlik etti. Sonra indi… öyle işte, garip.
Daha çok dikkatleri çekense konserlerinin yarısını Türkiye’de veren grubun iyice Türk’leşmeye başlamasıydı, davulcu SOUL SACRIFICE tişörtü giymişti. Ama grup hakkında aklımda en çok kalan şey basçının sakallarıydı kesinlikle, efsane. İlham kaynağı oldu bana adam.
Sonunda HATESPHERE sahneyi aldı. Yeni elemanlardan şüphe edenleri haksız çıkarırcasına hayvansı bir performans gösterdiler. Pepe’nin pervane kafa sallaması olsun, vokalist ve basçının garip dansları olsun, sahnede çok iyi gözüküyorlar, gerçekten bu işi severek yapıyorlar ve enerjilerini çok iyi aktarıyorlar seyirciye.
Daha sivilceleri bile duran 20 yaşındaki vokalist Jonathan Albrechtsen bir hayli iyi performans gösterdi, ayrıca bunun yanında şarkı aralarındaki konuşmaları da eğlendiriciydi. “This song is about evil stuff… killing people and so. We are all about evil things, and killing people, stabbing in the back and so on… with smiles on our faces” tarzı geyik konuşmaları pek hoşuma gitti. Bunun gibi birçok örnek vardı tabi hepsini burada saymayacağım, ama kısacası adamlar gerçekten samimilerdi, eğleniyorlardı ve tam bir konser grubu olduklarını gösterdiler. Eminim grubu bilmeyen pek çok kişi dün gece itibariyle grubu takibe almaya başlamıştır.
Benim açımdan bir eksi, en sevdiğim albümleri olan Bloodred Hatred’dan hiç parça çalınmamasıydı. Olacaktı ki bir “Disbeliever”, coşacaktım orada. Setlistin çoğunu “The Sickness Within” ve “To the Nines”tan parçalar oluşturdu. Stagediving ve pogonun boku çıktı tabi. Grup elemanlarıyla konser sonrası konuştuğumda hepsi çok etkilenmişti seyirciden, davet edilirsek tekrar geliriz diyorlardı. Bilmiyorum artık, kısmet.
Elemanların hepsi çok sıcakkanlı, kafa tipler. Konserden önceki gece Old School bara gitmişler, sahnede bir iki şarkı çalmaya çalışmışlar ama çok sarhoş olduklarından en basit şarkılarından biri olan (kendi söylediklerine göre) Drinking With the King of the Dead’i bile çalamamış Jakob.
Elemanlarla sohbet edip, fotoğraf çektirip Pepe’den penamı da aldıktan sonra mekandan ayrıldım. Onlar da Ankara’nın yolunu tutacaklardı.
Uzun lafın kısası, HATESPHERE’i yeni elemanlarıyla ikinci kez izledim ve rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu adamların canlı performansları takdire şayan. Eski elemanları izlemediğim için bir karşılaştırma yapamıyorum tabii ki, ama grup şu haliyle yeterince öküz. Keşke bu konsere ilgi daha fazla olsaydı ama maalesef, önümüzdeki konserlere bakacağız. Umarım yakın bir zamanda kendilerini tekrar, daha iyi bir katılımla izleme imkanına erişiriz.
Playlist şöyle bir şeydi (sırası karışık):
Intro
To the Nines
The Fallen Shall Rise in a River of Blood
Deathtrip
500 Dead People
Clarity
Backstabber
Heaven is Ready to Fall
Cloaked in Shit
The Writing’s on the Wall
Oceans of Blood
Coming of Chaos
Sickness Within
Konserden, fotoğraf sanatı adına ders niteliğinde bazı fotoğraflar:
Abi polis, katafalk falan… Neler dönmüş yahu? Bir de o ses sistemi olayına şaşırdım cidden. Quo Vadis’e “denk geldiyse” ağlarım.
bunlar facebook sayfalarından avrupa turnelerinde paso gittikleri yerlerde çektirdikleri geyik geyik resimleri “kapow!!” şeklinde paylaşıyorlardı, türkiyeden de koysalar bari.
ankara’da da öküz gibiydiler resmen , eski kadro dağılınca hatesphere öldü-bitti geyiklerini yapanlara en güzel cevabı verdiler.hepsi enstrmanlarına oldukça hakimdi ve dediğin gibi çok çok samimiydi.pepe indi seyirci arasında solo attı işte var mı ötesi :D konserden sonra lobiye girdim hönk diye bi de sohbet ettik,bi güzel yıkama yağlama yaptım bunlara ”magnificent guys” diyerekten :D
bu arada vokalist ”bebe” ben yaşını sorunca ”ağm tüvenivan” dedi.pek 20lik gibi durmuyordu zira,hatrı sayılır bir fiziği vardı.
abi ha 20, ha 21 :P 88 doğumlu zaten evet. Ama bunlar Danimarkalı, 7 yaşında o fiziğe ulaşıyorlar zaten :P
Bu vokalist de ayrılmış gruptan. Lan iki dakka durun be.
suffocation tshirtlü bir eleman vardı… ona laflar hazırladım ama sağdan soldan çıkar diye söyleyemiyorum haha. 2 pena da ben kapmış oldum , velhasıl kelam müthiş bir enerji vardı sahnede. Vokalisti de pek bi sevmiştim , iyi olmamış.