Nedir?
Veil of Maya, bu isimle 2004 yılında hayvani bir progresif death metal grubu kurulana kadar, bir Cynic parçası olarak bilinirdi. Artık Veil of Maya denince akla hem Cynic, hem de grubun kendisi gelecektir emin olun. Chicago, Illinois’dan çıkan bu delikanlıların henüz iki albümü var. İki albümle bu kadar dikkat çeken grupların sayısı azdır, bu yüzden “geleceği oldukça parlak görünen bir progresif death metal grubu” denmesinde hiçbir sakınca yok.
Ne değildir?
Boş grup değildir, haşa. Bir de bol bol “core” barındırdığından ötürü saf bir “deathcore” da değildir. Güzide müziğimizin türleri oldukça karışıklaşmış, yeri geldiğinde çok abartılmıştır. Ancak bazı şeyleri karıştırmamak doktorların da tavsiyesi üzerine sağlık açısından iyidir. Sağlıklı olmak için de bu gruba “deathcore yapıyor” demeyiniz. Neden bunu diyorum çünkü ota boka “deathcore” denmeye başlandı. The Faceless olsun, Iwrestledabearonce olsun, Veil of Maya olsun. Tamam deathcore öğeleri bunların hepsinde var ama yalnızca “deathcore bu” demek… İşte onu demek… Ayrıca bu grubu suni, yapay bulmak, “sen gelme ulan ayı” demek…
Nasıl çalıyor amcamlar? Genel olarak nasıldır albüm?
Okyanusun azgın dalgaları gibi. Belki bir tsunami yaratacak kadar olmasa da üzerindeki gemileri tedirgin edecek kadar diyebilirim. Albümde pat diye farkedilecek şey enstrüman hakimiyeti. Sonrasında parça yazımı, kompozisyon, matematik diye devam edebilir. Progresifliğin hakkını sonuna kadar veriyor grubumuz. Bilindiği üzere progresiflik değişkenlik demektir ve albümün şarkılarında oldukça değişken bir yapı var. Bu yapı bol bol breakdown’larla da birleşince hem gaz, hem değişken, kaliteli bir metal çıkıyor ortaya. Bu breakdown’ların gavurların, sıradan ‘chugga-chugga’ diye telaffuz ettikleri terimle hiçbir alakası yok. Sürekli aksak olaylar mevcut ve bu çok keyif veriyor. Bunların dışında grup melodilere de yer verince tam benim istediğim tarzda bir şey çıkıyor ortaya. Boku çıkarılmış, mastürbatif bir progresiflik yerine elemanların istedikleri şeyi istedikleri gibi, olgunca yaptıkları kanısına rahatça varıyorum.
Davul ve gitarın uyumu özellikle dikkat çeken unsurlardan biri. İkisi de farklı atraksiyonlarla güzel işler çıkarıp, yer yer birbirinden ayrı gibi görünseler de müziği bir bütün olarak çok iyi tamamlıyorlar. Gitarın burada tek olması ilginç bir etken. Albüm kayıtlarında gitar tabii ki tek değil, elemanımız iki kere kaydetmiş ve kimi yerlerde harmoni vs. eksik etmemiş ancak grubun bu konudaki tutumunu pek anlamış değilim. Zaten bas gitar albümde yeterince duyulmuyor, gitarcı da tek. Tamam, güzelim kompozisyonların bir çoğunu gitarcı da yazmış olabilir ama konserlere bari tek gitarla çıkmayın lan! Neyse ben karışmam. Anahtar kelimeler “aksak”, “gaz” ve “değişkenli” olunca kuduran beni gayet tatmin eden bir albüm. Birazcık arpejler, yavaşlayan bölümler olsa biraz daha sevinirdim ama olsun, bu da iyi. Vokallerde bir eksiklik yok, bir fazlalık da yok. Albüme iyi giden, yerinde bir vokal. The Faceless, Born of Osiris gibi grupları seviyorsanız bunu kaçırmayın.
Prodüksiyon dendi?
Michael Keene “Machine”. Evet albümde The Faceless’ın “pınarı” Michael Keene’nin prodüktör olarak emeği geçtiğini görüyoruz. “Albümde basların bu kadar kısık olması” olayı ondan çıktıysa bile bu başarısına gölge düşürmez. Zaten tahminime göre bu bas gitar olayı grubun kendi isteği. Kendi tercihi olsa The Faceless’ta çatır çutur olur muydu baslar? Olmazdı. Grubu istediği sound’a ulaştırdığı ve başarılı bir iş çıkardığı bence oldukça net.
Peki bu grup balta mı olur, sap mı kalır?
En kralından balta olur, hatta elektrikli testere bile olur. Kendilerini daha da geliştireceklerine inancım sonsuz. Haydi, daha da üretken, daha da sevgi dolu günler için el ele.
Grup adını Cynic’in şarkısından almış da, sor bakalım Cynic o şarkının adını nerden almış. :)
“Veil of Maya’s name comes from the Ralph Waldo Emerson poem of the same name. Coincidentally, the band Cynic also used the poem’s name as a song on their LP, ‘Focus’.”
taş gibi albüm, güzel albüm, bal-şeker albüm.
oh yeah man, oh yeah! sana puanım 8 kanka.
Taş gibi konser grubu bu adamlar, çok seviyorum lan. Umarım canlıda hep beraber ‘jumpdafuckup’ yapabiliriz günün birinde.