Piotr “Peter” Wiwczarek: Profesyonel death metal sanatçısı. Kırk beş yaşındaki bu adam, yirmi beş yıldır bıkmadan usanmadan death metal yapıyor. Bu çeyrek asır içinde, on yedi yıllık davulcusunun ölmesine ve bitmek bilmeyen eleman değişikliklerine rağmen durmuyor, sürekli üretiyor, kaliteyi düşürmüyor, üstüne de Vader’ı dünyanın en çok turlayan death metal gruplarından birisi yapıyor.
“Impressions In Blood“dan sonra kadrosunu komple kaybeden Piotr, üç yıl aradan sonra hiçbir şey olmamış gibi -yanlış saymadıysam- Vader’ın dokuzuncu stüdyo albümünü yayınladı. Kırgın olduğu yüzünden okunan deneyimli metalci, mikrofonlarımıza “kimseye ihtiyacım yok, sağ olsun komşular davullarımı çalıyor, vokallere de yardımcı oluyorlar” şeklinde konuştu.
2005 yılında çıkan “The Art Of War” EP’sini death metal takipçileri hatırlarlar. Çoğu dinleyici için Vader’ın “Litany”den bu yana yaptığı en iyi şarkıları barındırıyordu ve ayrıca Vader’ın sound’unda yeni bir dönemin de başlangıcı olmuştu.
İnternete baktığımızda da hakkında en çok kritik yazılan EP’lerden biri olduğunu görüyoruz. Ardından gelen “Impressions In Blood” albümü çok iyi parçalara sahip olsa da EP’deki şarkıların başarısı altında ezildi ve hak ettiği ilgiyi göremedi dersek yanlış olmaz.
Bu iki kayıtta dikkati çeken iki nokta, klavye destekli riflerle beraber oluşturulan epik atmosfer ve Türkiye konserlerinde de canlı tanık olduğumuz, davulcu Daray’ın her şeyi boğan davullarıydı. “Necropolis”te ise klavyesiz, daha direkt riflerle ve bunun sonucunda daha old school şarkı yapılarıyla karşı karşıyayız. Söz konusu, Vader gibi istikrarlı bir grup olunca bu değişimlerin etkileri fazla hissedilmiyor ve bestelerin çekirdeği de yobaz metalcilerin hoşlarına gidecek şekilde aynı kalıyor. Vader, yine aynı Vader; aksini isteyen olduğunu da sanmıyorum, varsa da olmaz olsun!
Ne diyordum? Ha, riflerde ve şarkı yapılarında old school’a yaklaşmanın, stratejik bir hamle olarak şarkı sürelerini kısa tutmayı da beraberinde getirdiğini görüyoruz. Dokuz besteden oluşan albümün toplam süresi, geçişlerle beraber yarım saati ancak geçiyor.
İki dakika civarında üç şarkının bulunduğu albümün en uzun parçası When The Sun Drowns In Dark. Bu parçanın diğer istisnai tarafı da Kreator tadında bir thrash havasına sahip olması. Grubu bu albümle dinleyemeye başlayanlar için şaşırtıcı olabilir ama Vader’ın zaman zaman açığa çıkan thrash yanına takipçilerinin yabancı olduğunu sanmıyorum.
Bahsettiğim yedi bestenin yanında iki de geçiş parçası görüyoruz. The Seal, kendinden sonraki Dark Heart’a atmosfer hazırlarken, Summoning The Futura, uyuyan tanrıları albümün çok satması için çağıran bir Necronomicon duasıyla Anger’a bağlanıyor.
Hem kaleci, hem oyuncu gibi gitarları, bası ve vokali kendisi yazıp kaydeden Piotr’a davullarda Pawel “Paul” Jaroszewicz yardımcı olmuş. Polonya’nın davulcusu meşhur olduğundan Piotr’ın Paul’u bulmakta zorlandığını sanmıyorum. Daray’a göre daha sade bir tarzı olan Paul, iyi bir görev adamı olduğunu gösterip bestelerle uyumlu davul bölümleri yazmış ve bunları bir makine edasıyla çalmış. Özellikle kros ve zil destekli ataklarıyla dikkat çekiyor, durmak bilmeyen blast’larıyla gönlümü çeliyor. Davulcu Pawel “Paul” Jaroszewicz dışında konserlerde basları Tomasz “Reyash” Rejek, ikinci gitarları da Decapitated’dan hastası olduğumuz Waclaw “Vogg” Kieltyka (ne biçim isminiz var arkadaş, kendinize bile zor gelmiş) üstlenerek Piotr’a destek veriyorlar. Albümün prodüksiyonu da bu konulara dikkat edenlerin ismine aşina olduğu Tue Madsen tarafından yapılmış ve oldukça temiz ve dengeli.
Vader’ın yıllar içinde değişmeyen kendine özgü taraflarından birisi Piotr’ın vokalleri. Ciğerlerinin derinliğinden gelen ve bilim insanlarının açıklayamadığı bu ses, Vader’a kimliğini veren belki de en önemli öğe. Bu öğelerden bir diğeriyse yine Piotr’ın soloları. Slayer’ın Avrupa şubesi diyebileceğimiz soloların, duyulduğunda vokali gibi ona ait olduğunu anlamak zor değil. Bu albümde de bol vah pedallı karambol sololar ortamı şenlendiriyor.
Albümle ilgili konuşan Hande Yener, “bazı şarkılar ilk dinlemede dikkat çekse de albümün genelinin akılda kalması biraz zaman alıyor, bilenin ve buna katlananın yanına kâr kalıyor” dedi. Ben de “blast’larla döşeli bölümler ile ultra basit death metal rifli orta tempo bölümler arasındaki denge, her çeşit kafa sallama stiline izin veriyor” diyorum ve cover’lara geçiyorum.
Şu veya bu platformda, death metal gruplarının tarz dışı cover yapmasının hastası olduğumu belirtmişimdir. Vader da bu şekilde en çok cover’ı olan death metal gruplarından birisi. “Necropolis”te de yine birbirinden şahane iki cover bulunuyor: Venom’un kült şarkısı Black Metal ve Metallica’nın Vader’a en uygun parçalarından olduğunu düşündüğüm Fight Fire With Fire. İkisi de Vader tarzında yapılan cover’ların ilkinde Hermh’ten tanıdığımız Bart, ikincisinde de Piotr’ın kankalarından Maciek Taff vokallerde yardımcı olmuş. Özellikle Fight Fire With Fire’ı komple söyleyen Maciek çok iyi bir iş çıkarmış, mutlaka dinlenmesi gerek.
Necropolis belki Vader’ın en iyi albümü olmaya aday falan değil ama kritiğin başında da söylediğim gibi Piotr’ın ne kadar saygı duyulası ve azimli birisi olduğunu gözümüze sokmaya yetecek derecede iyi bir albüm.
Vader bu albümde de kusursuz işleyen bir makine izlenimini veriyor ve kaliteyi hiç düşürmeden yoluna devam ettiğini gösteriyor. Bestelere de katkı yapacak kalıcı elemanlar bulunduğunda Cthulhu izin verirse bundan daha iyisi de rahatlıkla gelecektir. Ia! Ia!
Kadro Piotr "Peter" Wiwczarek: Vokal, gitar, bas
Paweł "Paul" Jaroszewicz: Davul
Şarkılar 1. Devilizer
2. Rise of the Undead
3. Never Say My Name
4. Blast
5. The Seal
6. Dark Heart
7. Impure
8. Summoning the Futura
9. Anger
10. We Are the Horde
11. When the Sun Drowns in Dark
12. Black Metal (Venom cover'ı) - Bonus
13. Fight Fire With Fire (Metallica cover'ı) - Bonus
fight fire with fire coverı çok dehşet olmuş hakikaten, yardırıyor.
o değil unspeakable vault of doom’un en sevdiğim bölümünü vader kritiğinde görmek çok acayip olmuş, zengin durmuş ehah.
“Ph’nglui mglw’nafh Cthulhu R’lyeh wgah’nagl fhtagn”, budur.
vader’ın biraz manowar bir tarafı var. hep aynı şeyi yapıyorlar ve öyle de kabul ediyoruz, ama işte arada bi tane vader albümünü kaçırsan, pek bir şey kaybetmemiş oluyorsun.
Bir de behemoth geriden gelip nasıl öne geçti arkadaş. Evangelion ilk haftasında amerika’da 8500 satmıştı, necropolis, bugün açıklandı ilk haftasında 1130 satmış. piotr behemoth’tan gaza gelip daha bir varyasyona girer diye düşünüyodum ama yapmadı.
@blackroseimmortal, diğer brutal vokallerle karşılaştırınca değil.Shouting vokale de tam girmiyor.diyaframdan yapıyor herhalde peter(piotr neyse işte) amca o vokalleri
fight fire with fire coverı çok dehşet olmuş hakikaten, yardırıyor.
o değil unspeakable vault of doom’un en sevdiğim bölümünü vader kritiğinde görmek çok acayip olmuş, zengin durmuş ehah.
“Ph’nglui mglw’nafh Cthulhu R’lyeh wgah’nagl fhtagn”, budur.
vader’ın biraz manowar bir tarafı var. hep aynı şeyi yapıyorlar ve öyle de kabul ediyoruz, ama işte arada bi tane vader albümünü kaçırsan, pek bir şey kaybetmemiş oluyorsun.
Bir de behemoth geriden gelip nasıl öne geçti arkadaş. Evangelion ilk haftasında amerika’da 8500 satmıştı, necropolis, bugün açıklandı ilk haftasında 1130 satmış. piotr behemoth’tan gaza gelip daha bir varyasyona girer diye düşünüyodum ama yapmadı.
etek giysem ben de satarım o kadar albüm (hö?)
o kumaşın metresi kaç para soran yok tabi.
vader’ın bu kadar basit albüm yapacağı aklıma gelmezdi. çok sade ve minimal beste yapısında şarkılar. tırt albüm.
Devilizer ne manyak parçadır öyle.
piort’ın vokalleri butal vokal mı? bence değil ama bi de size sorayım dedim, arkadaşla tartışıyoz da :)
06.09.2011
@blackroseimmortal, diğer brutal vokallerle karşılaştırınca değil.Shouting vokale de tam girmiyor.diyaframdan yapıyor herhalde peter(piotr neyse işte) amca o vokalleri
Hande Yener in açıklamasında yarıldım :D Çok güzel kritik olmuş eline sağlık.