Rusya’nın Kazakistan sınırına yakın bir bölge olan Çelyabinsk’ten bir mücevher Kauan; özlemin, belki de sitemin sesi. Bu albüm de dahil olmak üzere birbirinden etkileyici üç albüme imza atmış ve keşfedilmeyi bekleyen, keşfedenin de bırakamadığı bir topluluk.
Bilinçli olmasa da, sınıflandırılamamak için müzik yapmaya odaklanmış gibi bir halleri var, doom unsurları belirgin olmakla beraber neofolk yaklaşım üzerine kurulu bir grup. Peşinen Tenhi‘yi referans verebilirim. Bestelerin ağırlığı bir yana, enstrümanların kullanımında bile yoğun bir melankoli seziliyor.
Çok kısa bir “throat singing” ile açılan albüm, oldukça dingin ve duru sounduyla dinleyenin ruh haline bir kaç saniye içinde egemen olacak nitelikte fakat fazla da inişli çıkışlı olmayan ezgiler barındırıyor. “Metal” karakteristiği ön planda değil, brutal vokal ve distortion’la seyrek karşılaşılıyor.
Seçilen gitar tonu son derece sade, bağımlılık yapan aksaklığıyla dikkat çeken vuruşlar, hele ki ziller bana göre doyulmayacak cinsten. Akustik gitar da önemli yer kaplıyor tahmin edileceği üzere. Kimi zaman huzur, kimi zaman da gerilime sürükleyen piyano dokunuşlarıyla harika uyum yakalayan vokal sayesinde Rusça ve Fince’nin tadına varılabilir.
Grup elemanlarının Finlandiya ile etnik köken ya da başka açıdan bir alakası bulunmamakta, fakat bir röportajlarında müziklerinin hissiyatını yansıtmaya en uygun dilin Fince olduğunu belirtmişler. Vokalin “düz konuşma”ya yakın bölümlerinde teatral bir grotesklik hakim ve işin hayranlık uyandıran yanı bu ne yankı ne de herhangi bir efektle sağlanmış.
Keman, piyano gibi “batılı” enstrümanların yanı sıra konuk müzisyenlerin icra ettiği tamburin ve tulumun bir çeşidi olan “duda“yı da duyabileceğimiz bir eser. Saksofonun da grubun sevdiği enstrümanlar arasında bulunduğunu belirtmekte fayda var. Doğal ve hafif efektler ile desteklenmiş başarılı ve temiz bir kayıt.
Enstrüman çeşitliliğinden bahsetmiş oluşum sadece yöresel ezgilerden oluşan bir albüm intibası uyandırmasın; kişiyi hüzün, hatta anlam verilmez bir arayış duygusuna sürükleyen, derin bir eser. Değişik dünyaları tattıracak çeşitlilikte öğeler mevcut. Özellikle transa hazırlanan şaman vokali ve uhrevi bir perküsyon ile başlayan Prozraçnıy Tsvetok (“Şeffaf Çiçek”) parçasında bulunduğum yerden yükseliyor ve kar kaplı bozkırın ortasında, bir ay tutulmasının altında buluyorum kendimi adeta.
2009′un Kasım ayında yeni albümünü çıkaracak olan grubun sanatsal gidişatında muhtemelen bir yenilik söz konusu, myspace sayfalarında “Ambient post-rock from Uralian plains” ifadesi bulunuyor.
Naçizane tavsiyem, sıkıntılı ruh hallerinde (hele ki gönül işleriyle ilgili umutsuz durumlarda) bu albümden kaçınmanızdır. (Biri karpuz kabuğu mu dedi?)
En başta böyle bir kritikte ‘atmosfer’ kelimesini kullanmayan ilk kişi olarak başarılarının ve çalışmalarının devamını diliyorum Güzide. Parçalar da baya bir iyi sanki. Sağ ol, var ol.
Ellerine sağlık, güzel bir kritik. Ama hoşuma gitmeyen birşeyi dile getirmek istiyorum: Dikkat ediyorum yazılarda genelde kalıp haline gelmiş yabancı tanımlamalar kullanıyorsunuz; mesela bu yazıda 3. paragrafın hemen başı, throat singing. Lafı fazla uzatmamak amacıyla sadece bu örneği vericem( burada ve sadece bu örneği vermem sadece tesadüfi. yoksa kritiği yapan arkadaşa karşı bir tavrım yok. zira bu tarz yabancı tanımlamaları diğer arkadaşların yaptığı kritiklerde de bolca görüyorum.). Bence bunların yerini doldurabilecek Türkçe kelimeler ve tanımlamalar da var. Bunu Güzel Türkçemiz mantığıyla söylemiyorum. Sonuçta yazılarınızı herkes okuyor ve herkes bu tanımlamaların anlamını bilemeyebilir, yabancı dil bilmiyor olabilir. Throat singing yerine gırtlaktan gelen ya da old school yerine eski tarz ( eski okul denilmesi çok komik geliyor.) yazılması çok zor ya da abes olmasa gerek. Mesela ben bazı yerlerde u yerine v kullanılmasının anlamını bilmiyorum. Neden kült değilde kvlt mesela? Aradaki anlam farkını bilmiyorum ( biri söylerse çok sevinicem). Bu arada Kauan diyorduk değil mi:)
Yazıları siteye giren kişi olarak, öncelikle teşekkür edeyim ilgi ve alakandan dolayı.
Yabancı dildeki tabirlerden mümkün olduğunca kaçınmaya çalışıyoruz. Bahsettiğin örnekte olduğu gibi dikkatten kaçan, ya da bazen gerçekten Türkçe’si tam anlamıyla istenilen ifadeyi vermediği için kullanılan yabancı dilde tabirler, kelimeler oluyor.
Bİldiğim kadarıyla “throat singing” grubun çıktığı yörelere özgü bir vokal tekniği, o yüzden sadece gırtlaktan söylemekle özetlenebilecek bir şey mi bilmiyorum. Güzide o konuda daha çok şey söyleyebilir.
Onun haricinde örneğin bir “sound”dur, “groove”dur bu tarz kelimelerin tam Türkçe karşılıklarını bilen varsa bir zahmet yardımcı olsun. “Bu albümde daha dolu bir sound yakalamışlar” türünde yorumlarda, sound harici başka bir kelime, en azından benim aklıma gelmiyor.
Ama sonuç olarak haklısın, Türkçe’si olduğu müddetçe Türkçe’sini kullanmak gerekir. Dilbilgisine çok önem veren bir site olarak gözümüzden kaçanlar olduğunda düzeltiyoruz görür görmez.
Kvlt konusuna gelince. :)
Şimdi birtakım ekstrem grupların Latince’nin karizmatik olduğunu düşünme gibi bir dertleri var biliyorsun. “Dominus Satanae Hominem Victoriam”, “Angelus Exuro pro Eternus” falan işte bilirsin.
Okuduğum kadarıyla, eskiden Latince yazıda “u” ve “v” sesleri aynı harfle, yani “v” ile yazılıyormuş, çünkü “u” harfinin altı yuvarlak olduğundan, çekiçle vurarak taş tabletlere yazarken sorun çıkıyormuş. Parşomen ve türevi objeler keşfedilip kullanılmaya başlayınca, eski “v”ler de tekrar olması gerekiği gibi “u”ya dönmüş.
Gruplar bu sebepten öyle bir şey yapıyorlar, buradaki yazılarda geçen “kvlt” gibi şeyler de bu “geleneğe” bir atıf gibi düşünülebilir.
Bir de tabii gerçek metalcileri ifade eden “true”ya “troo” demek gibi geyiksel bir yanı da mevcut.
Aslında kastettiğim ‘sound’, ‘groove’ gibi artık nerdeyse Türkçe’ye girmiş kelimeler değildi. Mesela yazımızdaki örnek throat singing…grubun çıktığı yöreye özgü vokal tekniği demişsin, çok hoş olmuş. Ama bu not kritikte ilgili yerin yanında bir parantez içinde çok daha güzel olurdu diye düşünüyorum. ‘Sound’ için tabiki böyle bir açıklama gereksiz, anlamsız ve hatta komik olur. Zaten dediğim gibi, müzikle ilgilenen biri için nerdeyse Türkçe bir kelime. Ama yöreye özgü bir vokal tekniğine ait yabancı bir kelimenin-tanımlamanın yanında açıklamasının olması, okuyan için herşeyden önce kolaylık olur. Benim gibi yazıyı okumayı bırakıp internette “throat singing’ demekle ne demek istemiş” diye araştırmaya başlamak pek konforlu olmuyor:)
Belkide bu tarz kelimelerin açıklamalarının olduğu bir bağlantı; komik mi olur? Belki, ama bazılarımız için gayet yardımcı olur diyorum.
‘kvlt’ açıklaması için de teşekkr ederim. Bvgün yeni birşey daha öğrenmiş oldvk:)
Başlangıçta ilgili kavrama bağlantı verip işinizi kolaylaştırmamız daha uygun olurdu, haklısınız. Fakat bu kavramın esas ismi Tuva dilinde, İngilizler bir karşılık bulabilmiş, Türkçe’de mevcut değil, bu gibi hallerde İngilizcesini yazmanın okuyucuya daha kolay araştırma yapma olanağı sağlayacağı kanaatindeyim. Sonuçta incelemeyi okuyup ilgisi cezbedilen kişi, grubun bu ve diğer çalışmalarına ulaşmak için de internette bir arama yapacak, değil mi?
Şahsen yeterli akademik bilgi ve dereceye sahip biri olarak bir müzikoloğun en az yüzde elli katkısı olmadan kafama göre bir karşılık ya da parantez içinde özet de olsa bir açıklama vermekten kaçınırım. Türkçe bu tutum sayesinde çöplüğe dönüştürüldü.
Bakınız “psikolog”, “müzikolog”, Türkçeleştirilmiş Windows vb. Kimse “ruhbilimci” ya da “müzik bilimci” demiyor, tutulmuyor, çünkü ilki bilimsel temelden, diğerleri özenden yoksun ifadeler. Vatandaş “Tam anlamı vermiyor hıh” demiyor tabii ki, orada farklı bir algısal süreç ve buna bağlı benimsememe durumu söz konusu.
Throat singing ve kullanıldığı müzik Egemen’in kapsamlı bilgi verebileceği bir konu, ayrıca şu sayfada da İngilizce wikipedia’dan özetlenerek çevrilmiş bilgi mevcut, yazarı neyse ki ilk cümlede edepli tutumunu belli etmiş:
Ahmet’in verdiği bağlantıdaki icra da throat singing, fakat kadınların eğlencesi için falan… Hmm biraz değişik bir amaç, muhtemelen teknik de farklıdır.
İncelemeyi beğenmenize sevindim, fikirlerinizi paylaştığınız için teşekkür ediyorum.
unberly’nin hassasiyeti güzel. Ahmet’in dediği gibi biz de mümkün olan en üst derecede dikkat etmeye çalışıyoruz bu konulara ama “throat-singing” olayı biraz farklı. Şöyle ki:
Bu vokal tekniğinin en çok bilindiği ve en çok geliştiği bölge, şu anda Rusya Federasyonu’na bağlı özerk bir devlet ve Moğolistan’ın kuzey komşusu olan Tuva. Tuva’da bu teknik, “khömey” olarak telaffuz edebileceğimiz (baştaki “kh”, gırtlaktan çıkan ve şu anki Türkçe’de olmayan bir ses), gavurların da “khoomei” olarak yazdıkları kelimeyle ifade ediliyor. Gördüğümüz gibi daha başındaki sesten dolayı “hömey mi desek, kömey mi desek?” diye ikileme düşüyoruz. Tuva’daki bu teknik kendi içinde “kargıra”, “sıgıt”, “ezengiler” gibi alt dallara da ayrılıyor. Yine aynı prensibe dayanan ama kendi içinde farklılıklar gösteren teknikler değişik coğrafyalarda da görülüyor. Örneğin, Altay Cumhuriyeti’ndekine “kay” (gavurlar “kai” diye yazıyor) deniyor. Eskimo kadınlarının karşılıklı yaptıkları da aynı teknik kapsamına alınabilir pek tabii.
Otu boku basite indirgeyip kategorize etmeyi kendine şiar edinmiş batılı, “herşeye elimi attım, bundan da geri kalmayayım, aman; bu şarkılar gırtlakla söyleniyosa ben bunun ismini hemen ‘thorat-singing’ koyayım” diyerek yaratıcılığını zamanında konuşturmuş ama tekniği eksik tanımlayan bir adlandırma olmuş.
Tuvaca’sı ayrı, Altayca’sı ayrı dert olan bu tekniğin adının İngilzce’sini de Türkçe’ye çevirmek pek kullanışlı olmuyor. Böyle platformlarda okuyucunun araştırmasını da kolaylaştırmak için, istemeye istemeye İngilizce’sini kullanıyoruz. Ben günlük hayatta “hömey”i kullanıyorum ama bu hali, internette pek de kullanışlı olmuyor.
Bir de bu teknik, bazı kaynaklarda “boğaz çalma” olarak geçse de bu, yanlış bir adlandırmadır. Çünkü “boğaz çalma”, ülkemizdeki yörüklere özgü, ayrı bir şarkı söyleme tekniğinin adı.
(Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için profilimdeki adrese mail atılabilir. Her türlü yardımcı olurum.)
@ali ihsan balı, “drone” etkisi bakımından öyle gibi geliyor ama gırtlaktaki kasları sıkma yönünden benzese de ağız içinde harmonik oluşturma gibi bir durum olmadığı için ikisini aynı kategoriye sokmak zor. Çünkü hömeyin en tipik özelliği gırtlaktan sabit bir ton verirken ağız içinde dil yardımıyla ikinci ve değişken harmoniği çıkarmak. Bu özellik boğaz çalmada benim bildiğim kdarıyla yok. Boğaz çalmada elle gırtlağa yapılan vuruşlar da hömeyde yok.
Tabi ben karşılaştırmayı dinlediklerim kadarıyla yapabiliyorum. Benim bilmediğim örnekleri de olabilir, literatüre de bakmak lazım. Belki ikisi arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar vardır. Bulan olursa bana da yollasın. Eğer ki bir bağlantı varsa, Anadolu müziğinde kullanılan sesleri harmoniklerle çıkarmak mümkün olmadığı için bu yöntem zamanla kaybolmuş, yerini sadece gırtlağa bırakmış olabilir (mi acaba?).
En başta böyle bir kritikte ‘atmosfer’ kelimesini kullanmayan ilk kişi olarak başarılarının ve çalışmalarının devamını diliyorum Güzide. Parçalar da baya bir iyi sanki. Sağ ol, var ol.
bu orkidea nası bi şarkıdır. Aptala döndüm. İçime işledi lan.
Ellerine sağlık, güzel bir kritik. Ama hoşuma gitmeyen birşeyi dile getirmek istiyorum: Dikkat ediyorum yazılarda genelde kalıp haline gelmiş yabancı tanımlamalar kullanıyorsunuz; mesela bu yazıda 3. paragrafın hemen başı, throat singing. Lafı fazla uzatmamak amacıyla sadece bu örneği vericem( burada ve sadece bu örneği vermem sadece tesadüfi. yoksa kritiği yapan arkadaşa karşı bir tavrım yok. zira bu tarz yabancı tanımlamaları diğer arkadaşların yaptığı kritiklerde de bolca görüyorum.). Bence bunların yerini doldurabilecek Türkçe kelimeler ve tanımlamalar da var. Bunu Güzel Türkçemiz mantığıyla söylemiyorum. Sonuçta yazılarınızı herkes okuyor ve herkes bu tanımlamaların anlamını bilemeyebilir, yabancı dil bilmiyor olabilir. Throat singing yerine gırtlaktan gelen ya da old school yerine eski tarz ( eski okul denilmesi çok komik geliyor.) yazılması çok zor ya da abes olmasa gerek. Mesela ben bazı yerlerde u yerine v kullanılmasının anlamını bilmiyorum. Neden kült değilde kvlt mesela? Aradaki anlam farkını bilmiyorum ( biri söylerse çok sevinicem). Bu arada Kauan diyorduk değil mi:)
Yazıları siteye giren kişi olarak, öncelikle teşekkür edeyim ilgi ve alakandan dolayı.
Yabancı dildeki tabirlerden mümkün olduğunca kaçınmaya çalışıyoruz. Bahsettiğin örnekte olduğu gibi dikkatten kaçan, ya da bazen gerçekten Türkçe’si tam anlamıyla istenilen ifadeyi vermediği için kullanılan yabancı dilde tabirler, kelimeler oluyor.
Bİldiğim kadarıyla “throat singing” grubun çıktığı yörelere özgü bir vokal tekniği, o yüzden sadece gırtlaktan söylemekle özetlenebilecek bir şey mi bilmiyorum. Güzide o konuda daha çok şey söyleyebilir.
Onun haricinde örneğin bir “sound”dur, “groove”dur bu tarz kelimelerin tam Türkçe karşılıklarını bilen varsa bir zahmet yardımcı olsun. “Bu albümde daha dolu bir sound yakalamışlar” türünde yorumlarda, sound harici başka bir kelime, en azından benim aklıma gelmiyor.
Ama sonuç olarak haklısın, Türkçe’si olduğu müddetçe Türkçe’sini kullanmak gerekir. Dilbilgisine çok önem veren bir site olarak gözümüzden kaçanlar olduğunda düzeltiyoruz görür görmez.
Kvlt konusuna gelince. :)
Şimdi birtakım ekstrem grupların Latince’nin karizmatik olduğunu düşünme gibi bir dertleri var biliyorsun. “Dominus Satanae Hominem Victoriam”, “Angelus Exuro pro Eternus” falan işte bilirsin.
Okuduğum kadarıyla, eskiden Latince yazıda “u” ve “v” sesleri aynı harfle, yani “v” ile yazılıyormuş, çünkü “u” harfinin altı yuvarlak olduğundan, çekiçle vurarak taş tabletlere yazarken sorun çıkıyormuş. Parşomen ve türevi objeler keşfedilip kullanılmaya başlayınca, eski “v”ler de tekrar olması gerekiği gibi “u”ya dönmüş.
Gruplar bu sebepten öyle bir şey yapıyorlar, buradaki yazılarda geçen “kvlt” gibi şeyler de bu “geleneğe” bir atıf gibi düşünülebilir.
Bir de tabii gerçek metalcileri ifade eden “true”ya “troo” demek gibi geyiksel bir yanı da mevcut.
Aslında kastettiğim ‘sound’, ‘groove’ gibi artık nerdeyse Türkçe’ye girmiş kelimeler değildi. Mesela yazımızdaki örnek throat singing…grubun çıktığı yöreye özgü vokal tekniği demişsin, çok hoş olmuş. Ama bu not kritikte ilgili yerin yanında bir parantez içinde çok daha güzel olurdu diye düşünüyorum. ‘Sound’ için tabiki böyle bir açıklama gereksiz, anlamsız ve hatta komik olur. Zaten dediğim gibi, müzikle ilgilenen biri için nerdeyse Türkçe bir kelime. Ama yöreye özgü bir vokal tekniğine ait yabancı bir kelimenin-tanımlamanın yanında açıklamasının olması, okuyan için herşeyden önce kolaylık olur. Benim gibi yazıyı okumayı bırakıp internette “throat singing’ demekle ne demek istemiş” diye araştırmaya başlamak pek konforlu olmuyor:)
Belkide bu tarz kelimelerin açıklamalarının olduğu bir bağlantı; komik mi olur? Belki, ama bazılarımız için gayet yardımcı olur diyorum.
‘kvlt’ açıklaması için de teşekkr ederim. Bvgün yeni birşey daha öğrenmiş oldvk:)
Yukarıya bir link ekledim ama albümdeki throat singing bu tür bir şey mi onu Güzide söylesin, albümü dinlemedim.
Bir de Latince gülüyorsak :] diye gülelim bence bundan sonra.
13.06.2011
@Ahmet Saraçoğlu, latince smiley iyimiş :]
Başlangıçta ilgili kavrama bağlantı verip işinizi kolaylaştırmamız daha uygun olurdu, haklısınız. Fakat bu kavramın esas ismi Tuva dilinde, İngilizler bir karşılık bulabilmiş, Türkçe’de mevcut değil, bu gibi hallerde İngilizcesini yazmanın okuyucuya daha kolay araştırma yapma olanağı sağlayacağı kanaatindeyim. Sonuçta incelemeyi okuyup ilgisi cezbedilen kişi, grubun bu ve diğer çalışmalarına ulaşmak için de internette bir arama yapacak, değil mi?
Şahsen yeterli akademik bilgi ve dereceye sahip biri olarak bir müzikoloğun en az yüzde elli katkısı olmadan kafama göre bir karşılık ya da parantez içinde özet de olsa bir açıklama vermekten kaçınırım. Türkçe bu tutum sayesinde çöplüğe dönüştürüldü.
Bakınız “psikolog”, “müzikolog”, Türkçeleştirilmiş Windows vb. Kimse “ruhbilimci” ya da “müzik bilimci” demiyor, tutulmuyor, çünkü ilki bilimsel temelden, diğerleri özenden yoksun ifadeler. Vatandaş “Tam anlamı vermiyor hıh” demiyor tabii ki, orada farklı bir algısal süreç ve buna bağlı benimsememe durumu söz konusu.
Throat singing ve kullanıldığı müzik Egemen’in kapsamlı bilgi verebileceği bir konu, ayrıca şu sayfada da İngilizce wikipedia’dan özetlenerek çevrilmiş bilgi mevcut, yazarı neyse ki ilk cümlede edepli tutumunu belli etmiş:
http://www.stereomecmuasi.com/forum/viewtopic.php?f=13&t=430
Ahmet’in verdiği bağlantıdaki icra da throat singing, fakat kadınların eğlencesi için falan… Hmm biraz değişik bir amaç, muhtemelen teknik de farklıdır.
İncelemeyi beğenmenize sevindim, fikirlerinizi paylaştığınız için teşekkür ediyorum.
unberly’nin hassasiyeti güzel. Ahmet’in dediği gibi biz de mümkün olan en üst derecede dikkat etmeye çalışıyoruz bu konulara ama “throat-singing” olayı biraz farklı. Şöyle ki:
Bu vokal tekniğinin en çok bilindiği ve en çok geliştiği bölge, şu anda Rusya Federasyonu’na bağlı özerk bir devlet ve Moğolistan’ın kuzey komşusu olan Tuva. Tuva’da bu teknik, “khömey” olarak telaffuz edebileceğimiz (baştaki “kh”, gırtlaktan çıkan ve şu anki Türkçe’de olmayan bir ses), gavurların da “khoomei” olarak yazdıkları kelimeyle ifade ediliyor. Gördüğümüz gibi daha başındaki sesten dolayı “hömey mi desek, kömey mi desek?” diye ikileme düşüyoruz. Tuva’daki bu teknik kendi içinde “kargıra”, “sıgıt”, “ezengiler” gibi alt dallara da ayrılıyor. Yine aynı prensibe dayanan ama kendi içinde farklılıklar gösteren teknikler değişik coğrafyalarda da görülüyor. Örneğin, Altay Cumhuriyeti’ndekine “kay” (gavurlar “kai” diye yazıyor) deniyor. Eskimo kadınlarının karşılıklı yaptıkları da aynı teknik kapsamına alınabilir pek tabii.
Otu boku basite indirgeyip kategorize etmeyi kendine şiar edinmiş batılı, “herşeye elimi attım, bundan da geri kalmayayım, aman; bu şarkılar gırtlakla söyleniyosa ben bunun ismini hemen ‘thorat-singing’ koyayım” diyerek yaratıcılığını zamanında konuşturmuş ama tekniği eksik tanımlayan bir adlandırma olmuş.
Tuvaca’sı ayrı, Altayca’sı ayrı dert olan bu tekniğin adının İngilzce’sini de Türkçe’ye çevirmek pek kullanışlı olmuyor. Böyle platformlarda okuyucunun araştırmasını da kolaylaştırmak için, istemeye istemeye İngilizce’sini kullanıyoruz. Ben günlük hayatta “hömey”i kullanıyorum ama bu hali, internette pek de kullanışlı olmuyor.
Bir de bu teknik, bazı kaynaklarda “boğaz çalma” olarak geçse de bu, yanlış bir adlandırmadır. Çünkü “boğaz çalma”, ülkemizdeki yörüklere özgü, ayrı bir şarkı söyleme tekniğinin adı.
(Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için profilimdeki adrese mail atılabilir. Her türlü yardımcı olurum.)
13.06.2011
@hysteresis, bu boğaz çalma olayı “khömey” “throat singing” denen tarza benziyo baya bi aslında
13.06.2011
@ali ihsan balı, “drone” etkisi bakımından öyle gibi geliyor ama gırtlaktaki kasları sıkma yönünden benzese de ağız içinde harmonik oluşturma gibi bir durum olmadığı için ikisini aynı kategoriye sokmak zor. Çünkü hömeyin en tipik özelliği gırtlaktan sabit bir ton verirken ağız içinde dil yardımıyla ikinci ve değişken harmoniği çıkarmak. Bu özellik boğaz çalmada benim bildiğim kdarıyla yok. Boğaz çalmada elle gırtlağa yapılan vuruşlar da hömeyde yok.
Tabi ben karşılaştırmayı dinlediklerim kadarıyla yapabiliyorum. Benim bilmediğim örnekleri de olabilir, literatüre de bakmak lazım. Belki ikisi arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar vardır. Bulan olursa bana da yollasın. Eğer ki bir bağlantı varsa, Anadolu müziğinde kullanılan sesleri harmoniklerle çıkarmak mümkün olmadığı için bu yöntem zamanla kaybolmuş, yerini sadece gırtlağa bırakmış olabilir (mi acaba?).
lakin albume simdiye dek kimsenin oy vermemesi??