# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
AUGUST BURNS RED – Constellations
| 19.09.2009

Kafa sallayan pederler ve rahibeler.

2004 yılında okuldan arkadaş olan 5 Hristiyan metalci bir araya gelip August Burns Red isminde bir grup kurarlar. Grubun isminin hikayesi baya ilginç. Adeta bir trajedi, bir psikopatlık öyküsü. Kurulmaya yakın zamanlarında grubun eski vokali Jon Hershey’in August adında bir sevgilisi varmış. Ancak ilişki biraz yalama olunca Jon olayı bitirmiş. Jon’un aynı zamanda çok sevdiği şöyle bir şeye benzen, Redd adında bir köpeği varmış. Jon’un ilişkiyi bitirmesi üzerine kız kafayı kırmış ve bu köpeğin kulübesine girip onu canlı canlı yakmış. Jon, doğal olarak bu olaydan çok etkilenmiş. Ertesi gün gazetelerde bu olay ‘August Burns Redd’ başlığı altında anlatılmış ve grup elemanları da grubun ismine o zaman karar vermişler.

Aksak ritimli breakdown’ları ve üzerlerinde baya uğraştıkları belli olan melodileriyle grup, “Thrill Seeker” ve “Messengers” adında ortalamanın oldukça üstünde 2 albümle metalcore ortamlarını hemen hareketlendirmişti. 2009 yılı tüm çılgınlığıyla devam ederken “Constellations” albümlerini çıkardılar. Öyle bir albüm çıkardılar ki, midemin artık kaldırmadığı metalcore’dan kusmak üzere olan bana bir gaviscon (mide ilacı) gibi geldi. Şu sıralar kabız olan metalcore’u bir nebze olsun rahatlatmışlar.

Ne kadar her türlü dini inançtan uzak olsam da, onların ‘Christian Metalcore’ olarak telaffuz edilmesi, şarkı sözleri açıkçası pek umrumda değil. Zaten bu konuda yanılmıyorsam grubun gitarcısı ‘önce müzik önemli’ demiş. Buradan okuyuculara ‘şarkı sözü için Warrel Dane’e (Nevermore) başvurun’ diyorum.
İlk parçayı açar açmaz sürekli değişen rifler, melodiler, partisyonlarla karşı karşıya kalıyoruz. Tüm albüm boyunca bu değişken yapı devem ediyor.

aub11

Daha da iyisi bunların neredeyse hiçbiri sıradan metalcore rifi değil. Grup türüne ne kadar sıkı sıkıya bağlı kalmasa da bol bol metalcore hissediliyor. Bir gitardan rifler girerken arkasındaki ‘melodileri çekip çevirme’ işini lead gitar yapıyor. Gitarlar adeta dans ediyor, tüm albümün akıp gitmesini sağlıyor. Belki metalcore’da çeşitlemenin krallarıdır bu adamlar. Bahsettiğim değişkenlik sadece gitarlarda değil, davulun da bu değişkenliğe zaman zaman katkısı oluyor.

‘Bir metalcore albümünde düz vokal mutlaka olmaldır’ diyenler bu albüme hiç bulaşmasın. Düz vokal tek bir kez duyuluyor, onu da albüme konuk sanatçı olarak katılan, Between The Buried And Me’den bildiğimiz Tommy Rogers söylüyor. Yani bir hayli sert bir albüm. Ama vokalin brutalleri de oldukça içli. Her sesini yükselttiğinde biraz daha imana geliyor sanki. “Constellations” diğer albümlere göre biraz daha gürültülü gibi gelebilir ama dinleyeni uzun süre dinlemekten alıkoyacak bir durum yok ya da “noisecore”a doğru bir kayma yok (evet duydum böyle bişey). Albümde fazla breakdown yok, ancak mevcut breakdownlar tam anlamıyla öküz.

desk02_sm

Albümün çok güzel olmasının nedenlerinden biri de adamların, türün durumunun farkında olup, güzel parça, güzel rif yazmak için ıkınmaları, bu ıkınmaların büyük oranda sonuç vermesi. Başlarda fark edilemeyebilir ama parçalar aktıkça iyi bir şeyler çıkarmak için ne kadar emek sarfettiklerini gözden kaçıranı oyarım. Çığır açıcı şeyler yok, ama elde ne varsa çok güzel kullanmışlar.

AugustBurnsRed-03-big

Albümün güzelliğini size bir de şöyle bir senaryoyla anlatmaya çalışayım: ‘Metalcore ilk çıktığı zamanlarda İsa peygamber onu çok sevdiğini fark eder, festivallerde bu tür grupları izlemeye karar verir. Bu türü o kadar benimser ki, Hristiyanlığı özellikle gençler arasında yayabilmek için en uygun türün metalcore olduğuna karar verir.

Sonrasında da birçok grubu ‘Christian Metalcore’ yapmaları için örgütlemeye kalkar. Neticesinde aralarından en çok As I Lay Dying, August Burns Red gibi gruplar öne çıkar. 2009 yılında bulutların arasında gezinirken, August Burns Red’in yeni albümleri için çalışmalara başladığı duyumunu alır. Buna çok sevinir ve yer yüzüne iner.

JesusBannerEdit

Onları son albümleri için kutsadıktan sonra vaazını verir. Buyurur ki: ‘Go my sons, go and kick ass. Now you’ve got ballz of steel. Never forget that I’ll resurrect with your music’ Yani der ki, ‘gidin çocuklarım, gidin ve dağıtın. Artık çelikten hayalarınız var. Unutmayın ki sizin müziğinizle dirileceğim.’

poster_metaljesus

Albümü çıkardıkları zaman, pederler, rahibeler, tüm Hristiyan alemi harekete geçer ve kendilerinden geçercesine bu müthiş albümü dinlerler. O günden bugüne, pederler ve rahibeler, August Burns Red dinleyip senkronize kafa sallarlar. Nasıl olduğu hayalgücünüze kalsın.

20090817062953_0_Constellations

Bu albümle ‘metalcore’ davasını kapatıyor, August Burns Red veya o kalitede bir grup iyi bir albüm çıkarana kadar da açmıyorum. Hadi ekmek şarap ayinine kaçtım.

duraganyolcu

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.13/10, Toplam oy: 54)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2009
Şirket
Solid State Records
Kadro
Jake Luhrs − Vokal
JB Brubaker − Lead gitar
Brent Rambler − Ritim gitar
Dustin Davidson − Bas, geri vokal
Matt Greiner − Davul, perkusyon, piyano
Şarkılar
1. Thirty and Seven
2. Existence
3. Ocean of Apathy
4. White Washed
5. Marianas Trench
6. The Escape Artist
7. Indonesia (Between the Buried and Me’den Tommy Rogers ile)
8. Paradox
9. Meridian
10. Rationalist
11. Meddler
12. Crusades
  Yorum alanı

“AUGUST BURNS RED – Constellations” yazısına 15 yorum var

  1. duraganyolcu says:

    Klip çektikleri parça “Meddler”dan çok daha iyileri var albümde bu arada.

  2. masteroforion says:

    Metalcore albümü gördükçe 3-5 civarı oy veren bir mafya var sanırım buralarda :)

  3. Ayşe Nur says:

    Güzel kritik olmuş. Her ne kadar bu cristian metal core olayına uyuz olsam da fena sayılmaz albüm.

  4. Levent Mükan says:

    Kapak çok tatlıymış yalnız.

  5. Veracruze says:

    ABD’nin Tenessee eyaletinde yaşayan 15 yaşındaki Calvino Inman adındaki çocuk bu grubun takipçilerinden biriydi. Calvino en sevdiği grubun yeni albümünün çıktığını biliyordu ve o hafta sonu yatılı okulundan ayrılıp albümü almaya gitmişti. Geri döndüğünde ise malesef CD çalarının kayıp olduğunu fark etmiş ve onu bulamadan uyuyup, yarın daha dinç bi şekilde aramaya devam etmeyi planlamıştı. Fakat gece daha henüz bitmemişti…

    Calvino’nun yakın arkadaşlarından biri olan Ezio Auditore di Firenze -ki aslında CD çaları da yürüten kendisidir- Calvino’nun yeni CDsini de çalmayı planlamıştır. CD ile beraber uyuyan Calvino’dan CDyi almak pekte zor olmamıştır Ezio için ve aldığı gibi yatağına doğru yollanmıştır. O sırada bi pederi ve rahibeyi koridorda ‘ilginç’ bi şekilde yakalar, fakat görünüşe göre onu fark etmemişlerdir. Neler olup bittiğini daha da merak eden Ezio daha da yaklaşmaya karar verir ve ikisinin de gözlerinin kapalı olduğunu fark eder. Bilinçsiz bi şekilde bunu yaptıklarını fark ettiğinde onlara bi oyun oynamaya karar verir.

    Planı; CD çalara taktığı Constellations albümünü diyafona yapıştırdığı kulaklıklarla tüm okula yaymaktı. Ve tabiki de herkes rahip ve rahibeyi aynı şekilde kolidorda görecek olması planını iki kat daha çekici kılıyordu.

    Birkaç dakika sonunda müdürün odasına ulaşan Ezio planını uygulamaya hazırdı. Bu sırada uykusundan uyanan Calvino CDsini bulamayınca aranmaya başlar ve kendini odadan dışarı atar. Ve tam bu sırada Ezio da şarkıyı tüm okula vermeye başlamıştır. En başta şarkı başlar başlamaz rahip ve rahibe irkildiler, fakat bu onları uyandırmadı. İç güdüsel olarak ritimler ve breakdownlar eşliğinde headbang yapmaya başladılar. Tüm okul ayağa kalkmıştı; herkes bundan kimin sorumlu olduğunu merak ediyordu. Koridorlara akın eden insanlar kontrolsüz biçimde headbang yapan rahip ve rahibeyi gördükten sonra gözlerine inanamadılar. Calvino ise kendi albümünün tüm okul içinde çaldığı fikrine kendini alıştıramadı ve orada kanlı gözyaşlarını ilk defa akıttı.

    Hikaye böyleydi. Şimdi bu albümün çıkışının ardından neler mi oldu? Hep birlikte onlara bi göz atalım:

    1) Calvino durduk yere kan ağlamaya başladı. Arkadaşları içine şeytan girdiğini düşünmeye başladılar, oysaki onlar İsa’nın göz yaşlarıydı.

    2) Ezio Assasins Creed 2 oyununda ana karakterlerden biri haline geldi; çaldı, çırptı, doğradı, biçti.

    3) Rahip ve rahibe aslında Emine Ün ve Mahsun Kırmızıgül ikilisiydi. O günden sonra Sevdalıyım şarkısına çektikleri klibi izleyip geçmişe, mazi dediler.

    4)4chan adlı sitede ise çocuk pornosu yayınlanmaya devam edildi -pekte fark yok açıkçası okuyucular-.

    Not: Hikaye benim hayal gücüme kaldı niahah. Karakterler günlük hayattan alınmadır, fakat olaylar sahtedir, alengirlidir, düzmecedir. Bu beraber planladığımız bir yazıydı aslında durağan beyle; okuyun eğlenin babında, hadi bakayım.

  6. duraganyolcu says:

    Kapak iyi de kliple bağdaştırmaya çalışmada biraz sıçış olmuş sanki. Christian metalcore olayını da takmamak lazım ya. Aslında bir açıdan da iyi diye değerlendirelebilir bu durum. Metal dünyasının tekdüze olmasını tercih etmezdim, her türlü kültürün ve düşüncenin içerisinde yer aldığı zaman daha bir kapsamlılık durumu ortaya çıkıyor. O bakımdan iyi bence. Her şeyin mafyası vardır, ‘rahat olmak lazım’.

    Veracruze’ye de katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunarım.

    RALF

    @duraganyolcu,

    Meddler klibini dikkatli izle.Ben composure klibini izledikten 1 sene sonra anlayabildim.1 adam (evet klipte sadece bir adam var 3 yok ;) ) bir yol ve bir arabayla sözlerin bu kadar derine inebilceği bir klip nadir görüyorum.Metalcore dünyasında tekdüze çıkıldığına inanmıyorum benzer tabanları teşkil edip farklı işler yapan çok fazla grup var.Metalcore yeni bir düzen oturttu.New wave of american heavy metal dedik ona.Metalcore a herşey uyuyor.ister siyaset anlatın ister inançlarınızı sorgulayın isterseniz sosyal mesaj verin.Bence tarzlar içinde en güzellerinden biri.Umarım seni doğru anlamışımdır.Tam anlayamadım çünkü

    duraganyolcu

    @RALF, evet bu açıdan düşünmemiştim klip konusunda. Metalcore’un bu oturttuğu düzende genel olarak kendini baya bir tekrar ettiğini düşünüyorum. Ki hatta bu söylediğimi de birçok kez tekrar etmişimdir. Artık After The Burial tarzı şeyler çıkmadığı sürece türle pek bir işim olacağı kanısında değilim. Sözler farklı, müzik altyapısı aynı.

    RALF

    @duraganyolcu,

    Ne demek istediğini iyi anlıyorum ama bir çok tarzda böyle metalcore un hareket alanı belli.Yavaş yavaş gelişicek.Zaten ortada yeni yeni kelimeler türemeye başladı.Lamb of god davulu unearth gitar yada killswitch vocali diye kavramlar oluşmaya başladı.Üstelik bu türkiye hani bizim deyişimizle ortaya çıkan şeyler değil.Unearth-august-all that-chimaira-bullet ve the autmn offering. bu grupları dinlediğim zaten hepsinden (birer parça bile olsa yeter) ben kendimi doymuş vaziyette buluyorum.Benim metalcore’u desteklemekteki amacım bu tarzın benim kendimi ifade etme biçimime oldukça iyi oturduğudur.Geçmişte ortalığı sallayan heavymetal ve trash metal öncüleri gibiler.Sıradan bir grup bile bir şarkı ve güzel bir kliple ortalığı sallayabilir önemli olan bu yeni tarzda kendini ne kadar iyi ifade edebildiğindir.Bir örnek vermek istiyorum sana Chimaira’nın – the flame diye bir parçası var.O parçada vocal babasının annesini bıçaklarken söylediği sözleri anlatıyor.”there’s no escaping me this is your destiny” anlatmak istediğini cuk diye yerine oturtabilen bir grup hangi tarzda olursa olsun dinlenmezmi? Papa Roach – Numetalle ortalığı sallamadımı? grubun gitarları o kadar basitki 3 hafta antrenman yap çalarsın.Ancak vocalin müthiş söz yazdığını kimse inkar edemez.Başka bir tarafa sıçrıycam.Dünya üzerinde metallicadan daha iyi trash metal yapan başka bir grup görmedim ancak onlar kadar saçmalıyanda görmedim.Yaptıkları saçmalıklar kurdukları peygamberliği yok etti.Artı ile eksi birbirini götürdü.Bence metallica ilk 5 albümde metallicadır sonra sıradan yerel bir gruptan farkı yoktur benim için.Metalcore henüz çok yeni.Oldukçada iyi gidiyor.En fazla para kırılan konserler metalcore konserleri.Benim için bir grubun albüm boyunca sergilediği tarz ve parçalara kattıkları klipler çok önemli(ki bu zamanlarda mustafa sandal klibi tarzı çıkıp bir yerde 4 dakka gitar çalıp tepinip klip yapıyorlar bu konuda çok üzülüyorum metalcore camiasına).Metalcore şuan bile dünya çapında tam anlaşılmış tam oturmuş bir tarz değil.İnsanlar bu tarza hala açlar.Bir tarzın kök modeli ortalığı hala doyurmadıysa yeni bir şey türetmeye gerek yoktur.Bunu gruplar istese bile (ki mutlaka kendilerini geliştirirler bu tarz herifler günde 5 saat antrenman yapan tipler) yapımcı firmalar izin vermez.Birşeye doyduğunuz kesinse başka bir şeye yönlenirsiniz.İşin teknik yanı bir tarafa dönen birde rant var

    duraganyolcu

    @RALF, benim için klip en az önem teşkil eden şey mesela. Metalcore’un kök modeli için milleti doyurmadı diyemem ben şahsen. Hadi diyelim doyurmadı, yeni şeyler üretmeye DAİMA ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. “Olmasa da olur” diyemeyeceğim bu konuda kesinlikle. “Kopya rifler, kopya partisyonlar, kopya vokaller” her türde görülen şeyler ama bu türdekiler bana ve birçok kişiye normalden de fazla geliyor. Kendilerini ifade etme biçimleri tabii ki çok önemli. Ben bunun için hem oluşturulan bütünlüğe hem de ayrıntılara bakıyorum, bir yandan da müziği oluşturmadaki samimiyet faktörünü katıyorum. Eskiden çok sever çok dinlerdim, ama bu tarz türler üzerinde yapılan kısmen daha deneysel şeyler beni çok daha çekiyor. Yine de herhangi bir metalcore konserinin baya bir eğlenceli geçiyor, beni şahsen hiçbir zaman sıkmıyor. Ama genel olarak artık bir metalcore albümü açıp dinlemek beni baya sıkıyor.

    RALF

    @duraganyolcu, Senin görüşün.Ancak ben böyle düşünmüyorum.E tabi zevk meselesi dicek bir şey farklı bakış açılarından yorum yapıyoruz şuan.ABR bence her zaman farklıydı

    duraganyolcu

    @RALF, August Burns Red’e bir sözüm yok zaten. Bu kritiği bugün yazsam bugün de 8 verirdim.

  7. yaa says:

    walla spr bi grub manyak şarkıları war..bn hasdasıyım :D:D

  8. RALF says:

    messengers çok fazla sert bir albümdü çok hoşuma gidiyordu ama baştan sona dinlemek resmen bir sabır meselesi oluyordu benim için.Çünkü kulak dayancak cinsten değildi.Bu albümle beraber august burns red istediği ratyoya ulaşmayı başardı.Ard arda 2 albüm umudumu kırmadan ilerleyen nadir metalcore gruplarından biri

  9. saklanan saman says:

    o değilde bu grubun artworkleri ve kapakları çok güzel oluyor yahu. çok hoş vektörler yapıyorlar.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.