Baştan söyleyeyim, bu yazıyı konserin kendisi gibi tutmaya çalışacağım. Kısa, ruhsuz, renksiz, tatsız. Okumak istemeyen hemen şu an çıksın hatta. Bayağı kötü bir yazı olacak.
Kimsenin merak etmediği çok sıkıcı konser öncesi kısımlarını hemen atlayıp, ilk grup INSISTENCE‘a gelelim. Grubu ikinci izleyişimdi ve ilk izleyişimdeki olumlu intibayı bu kez de devam ettirdiler. Ne yaptıklarını bilen bir grup izlenimi verdiler. Vokalist arkadaşın hafif Randy Blythe öykünmeleriyle renklenen performansı ve davulcu kişisinin yaptıkları tarza gayet güzel uyan partisyonlarıyla, grubun bundan sonra yapacaklarını takip etmem konusunda beni ikna ettiler.
INSISTENCE’tan sonra çıkan ORIGAM içinse aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. İlk olarak, grup ses konusunda sorunlar yaşamaktaydı. Gitarlardan biri neredeyse hiç duyulmazken, diğer gitar da sanki gidip geliyor gibiydi. Alternate picking bölümlerinde, nasıl oluyorsa bir vuruşu duyuyor diğerini duyamıyordum. Her yerden aynı mıydı bilemem, ancak benim olduğum, sahneye göre sağ tarafta durum buydu. Bu sorun, örneğin MACHINE HEAD – Imperial cover’ında doruğa ulaştı ve şarkının sonlarına doğru ikinci gitarın tek başına gaza geldiği ve diğer enstrümanların ona katıldığı kısımda (şarkının en hızlı yeri, bilenler anlamıştır), hiçbir şey duyulamadığından çevremdeki insanları da birbirine bakarken gördüm. KREATOR cover’ı Impossible Brutality’de de ritim gitarı duyamayınca sadece melodiler eşliğinde bir KREATOR şarkısı dinlemek durumunda kaldık. Araya giren METALLICA – One pasajına ise girmek istemiyorum; tek kelimeyle korkunçtu. Son olarak, grubun ney kullanmaya başlamasını pek samimi bulmadım. Sentez yapmak bu kadar yüzeysel olmamalı. TESTAMENT konseri öncesinde çaldıkları ve TESTAMENT cover’ına ise yorumum “…” şeklinde. Kısacası ORIGAM, en azından bana oldukça sıkıcı bir yarım saat yaşattı diyerek, gecenin en tuhaf kısımlarına doğru ilerleyelim.
TESTAMENT cidden çok vasat ve ruhsuzdu. Oraya geleceğiz de, önce bir konser atmosferinden bahsetmek istiyorum. Bir kere seyirci sayısı bayağı azdı. Kaç kişi vardı bilmiyorum ama konser alanı saçlarının büyük kısmı dökülmüş, sadece ense üstünde ufak bir öbek ve tepede de minik kılları kalan kel bir adamın o öpülesi, tokatlanası kafasını andırıyordu. “Azdı ama özdü” gibi bir durum da söz konusu değildi zira alanda bulunanlar sanki bir alışverişlerinden promosyon olarak TESTAMENT konseri kazanmışlar da, “e hadi gidelim madem, yapacak başka işimiz de yok, öyle takılırız” şeklindeydiler. TESTAMENT sahnedeyken dahi banklar doluydu öyle diyeyim.
Düşünüyorum da, hakikaten çok acayip bir konserdi. TESTAMENT’ın intro’su girdiğinde etrafıma baktım ve banklardan “başlıyo herhalde, haydi kalkıp beş metre ileri gidip orada duralım” türevi isteksizce kalkan insanlar gördüm. Seyircinin bayıklığının gruba yansıyacağı konusunda çok da emin değildim zira TESTAMENT hep samimi ve seyircisiyle var olan bir gruptu. Ancak sahneye geldikleri anda yanan ışıklardan, bahsettiğim o bembeyaz beton zemini görünce, eminim onların da tadı kaçtı.
Bir saat süren konser boyunca grup, pek çok klasik parçasını çalmadığı gibi, çaldığı kimi şarkılarında da çok bariz hatalar yaptı (Özellikle D.N.R.’ın bazı kısımları feciydi). Çok sevdiğim saydığım Chuck Billy, bana ömrümde gördüğüm en sıkkın, bıkkın sahne performansı deneyimini yaşatadursun, seyircinin ağzını açmaya yeltendiği yegâne anlar da Skolnick’in sololarıydı.
Böyle tatsız tuzsuz bir şekilde konser bitti. Grubun çaldığı ve benim de gayet gaz şekilde eşlik ettiğim klasikler için diyeceğim bir şey yok, ancak bu konuda grubu övmek de çok mantıklı gelmiyor çünkü grubun işi bu; tabii ki kendi şarkılarını iyi çalacaklar. TESTAMENT çok sevdiğim bir grup, bu kötü konser de bu sevgimi azaltmayacak, ama hayatımın en bayık konserini yaşamış olmak, biraz olsun iç burkmuyor değil.
Fotoğraf, parça listesi falan da koymuyorum (çok tepkiliyim evet cık cık cık). Sitedeki başka yazılarımı, diğer konser yorumlarımı okursanız, yazmaktan hiç kaçınmayan, genelde hep gereğinden fazla yazan biri olduğumu görürsünüz. Ama bu sefer değil. Başka bir çok sitede çok daha kapsamlı yazılar vardır, benim kadar tadı kaçmayanlar, konserden daha ayrıntılı bahsetmişlerdir, oralardan detayını, artısını eksisini okursunuz, fotoğrafını şusunu busunu görürsünüz.
Bu yazıyı hiç istemeden, sırf yazmış olmak için, bir an önce bitse de siteye koysam diyerek yazdım. Tıpkı TESTAMENT’ın sahnede hissettiği gibi.
Evet kötüydü Testament’in performansı ama bu kadar da değil yahu. Özellikle D.R.I.’ın sıçış kısmı çok üzdü beni, çalmadıkları hitler de cabası. Ama bundan çok daha kötü konserler izlemiş biri olarak, özellikle de Alex Skolnick’in performansı muhteşemken bu kadar da yüklenmeyelim.
Insistence birkaç ses sorunu (benim olduğum yerde davul biraz sorunlu gibiydi sadece-ön orta-)dışında iyi çaldı. Besteleri zaten bilen biri de gayet güzel eğlenirdi, ki eğlendik. Yeni vokalin sesi de rahatsızlığına rağmen oldukça iyiydi. Ayrıca Randy benzerliği de bence clean vokaller dışında barizdi. E bu da gayet sevinilecek bir durum. Hastasıyız Randy’nin. Fanila ve eşofmanla çıkması dışında vokal gayet iyiydi bence.
Origam’e gelince de zaten baştan falsoluydu. Çünkü DJ Şener Çetin Artillery çalarken sahneye çıktılar ve direkt şarkıya başladılar. İnsan 2 dk saygı gösterir lan, ayıp. :( Ya da ben konser haberine hâlâ şaşkınım saçmalıyorum. :P Vokalin sahneye gelişine de dakka bir gol bir diye bastık kahkahayı. Hayır çok gaz olursun, sahnede koşturursun anlarım da öyle Şener Şen edasıyla koşup, devamındaki garip şeyler yapınca afalladım ben. Sahne hakimiyeti konusunda çok fırın ekmek yemeli kendisi. Testament cover’ıyla başlanması bana da (!) tepkisi verdirdi. Machine Head de keşke çalmasalardı. İçine ettiler güzelim şarkının. Kendi coverlarını da bir an “şaka yaptılar lan, Antrax cover’ı galiba bu,” diyerek izledik. :P
Sonuç olarak organizasyondaki en başarılı isim DJ Şener Çetin’di. Nefis şarkılar çaldı. Hastasıyız. :)
Nerde apocalyptic city, nerde souls of black hatta sins of omission? Çalmadılar en sevdiğim şarkıları. D.R.I nerden çıktı yahu? D.N.R değil miydi o :)
Origam’dan hiçbir şey anlamadım zaten. kulaklarım patladı bi tek. Origam’daki geçici eleman da hiçbir şey yapmadı ya. abicim bi gül, bi kafa salla. Hep aynı ifade. valla olmamış diyor 1 veriyoruz gruba.
Insistence tarzım değil tam olarak, ama iyice gaza geldim arka taraflarda. breakdown sevmem, ama konserlerde iyi oluyormuş.
yine de bir kaç şarkı dışında özellikle sonlara doğru çok sıkıldım konser boyunca.
D.N.R. tabi. Aklım hâlâ D.R.I. haberinde benim. :) Yanlışlık olmuş. :)
Testamen hakkında söylenmesi gereken herşey söylenmiş. Herşeye rağmen kendimi zorlayarak da olsa eğlendim sanırım.
Insistence’in icra ettiği müziği dinlemediğim sevmediğim için ona da pek bi yorum yapmıycam. Ama performans olarak iyiydiler.
Origam ise vasatın altındaydı. Neden Testamen’in ön grubu olduklarını anlamadım. Kendilerini iki sene önce İTÜ’de izlemiştim. 2 senedir hiçbir gelişim göstermemişler. Acil olarak gitar tonlarını değiştirmeleri lazım. Gitarın birinin duyulmaması kendileriyle mi ilgili bilemiycem ama duyduğum kadarının sesi oldukça kötüydü.
Ek olarak hayatımda izlediğim en kötü Kreator ikinci coverı idi. İlkini iki sene evvel yine kendilerinden izlemiştim.
evet.
Bi de neden sürekli Testamen yazdım bilmiyorum. TESTAMENT ulan. oh..
Alanda biletliler ve davetiyeliler ile 1000 civarı insan vardı. Bu yüzden katılımın az olduğunu söylemek yanlış. İstanbul’un oldukça hareketli olduğu bu yaz için gayet tatmin edici bir katılım vardı. Mekanın büyüklüğü sebebiyle az görünen izleyici bu yüzden hem kendi kendisinin hem de grubun havaya girmesini engelledi diye düşünüyorum.
Chuck Billy’nin sesi problemliydi. ‘the legacy’ nbaşta olmak üzere düz vokallerde zorlandı. bunun dışında grubun performansında bir falso yoktu; ilk iki konserdeki kadar başarılıydılar.
Insistence’a yetişemedim; Origam için söyleyeceğim yegane şey vokalisti için: seyirciyle iletişim kurmak zor bir şeydir. Herkes beceremez, becermek zorunda da değildir. O yüzden olmuyorsa zorlamamak en güzeli.