DARKEST HOUR sizin için nedir, ne değildir?
Ahmet Saraçoğlu: Kendi ifadeleriyle İsveç soslu melodik death metal yapan, bunun yanında daha ilk albümlerinden itibaren kendi sound’larını oturtabilmiş ve duyulduğu anda kendini belli eden bir grup. Hiçbir zaman aşamayacakları “Undoing Ruin” nazarımda ufak çaplı bir başyapıttır.
sambalici: Yaptığı müzikte samimi bir grup, ayrıca Amerikalı yeni nesil gruplar arasında İsveç referansını en dürüst bulduğum gruptur DARKEST HOUR.
Grubun kendi türü içerisindeki yeri nedir?
sambalici: Metalcore mevzusunu ilk ortaya çıkaran gruplardan biri DARKEST HOUR, dolayısıyla türün genel sınırlarını belirleyen gruplardan biri denebilir. Tabii hiçbir zaman KILLSWITCH ENGAGE veya AVENGED SEVENFOLD kadar satmadılar ama metalcore grupları arasında “tr00″ metalciler arasında en çok saygı gören gruplardan biri.
Ahmet Saraçoğlu: Yaptıkları müziği gerçekten çok sevdiklerini düşünüyorum. “Undoing Ruin”le birlikte oturttukları modern tarz ve çok kalıplaşmış sound ile kendilerini belli ediyorlar ve tür içindeki konumlarını belirleme ve kitlelerini sabitleme amacıyla bundan şaşacaklarını da sanmam. Bu şekilde ilerlerlerse, hep aynı çizgide devam eden, ne azalan ne de artan bir kitleleri olacak ve kendi yağlarında kavrulup gidecekler. Daha çok insana açılacak bir müzik yapma potansiyelleri olsa da, bunu yapmıyorlar. Bu yüzden de sambalici’nin cevabının son dokuz kelimesi.
Peki ya gitarist Kris Norris’in artist gibi gruptan ayrılması olayı?
Ahmet Saraçoğlu: Bildiğimiz gibi turne hayatı gerçekten zor bir şey ve gruplar neredeyse sadece tişört vs. satarak para kazanabiliyorlar. Bu açıdan bir sıkıntı doğmuş olabilir, zira müzikal farklardan dolayı bir ayrılık olsaydı Kris Norris’in -beğenmediğim- solo albümü enstrümantal bir DARKEST HOUR albümü gibi olmazdı. Bunun yanı sıra, Kris Norris’in DARKEST HOUR’ın arkasındaki “deha” olduğunu falan da düşünmüyorum. Gerek grubun müziğinin asıl yaratıcısı olması anlamında, gerek de kendi başına bir müzikal deha olma babında. İyi bir gitarist ve fena olmayan bir besteciden fazlası değil gözümde.
sambalici:Benim anladığım ayrılma sebebi müzikal bir farklılıktan ziyade, bu çapta çok para kazanmayan bir grubun girdiği turne-albüm döngüsünün Kris Norris’i yorması. Çok kızamıyorum adama açıkçası, ama gruptan ayrılalı beri tutarsızlık içinde olduğu da bir gerçek. Önce prodüktör olucam dedi, sonra o işi bıraktı solo albüm çıkardı, en son yeni grup kurmak için eleman arıyordu. Enteresan işler.
METALLICA mı MEGADETH mi?
sambalici: Kerry King gitti MEGADETH bitti yeaaa.
Ahmet Saraçoğlu: PANTERA.
“The Eternal Return”dan ne umdunuz ne buldunuz?
Ahmet Saraçoğlu: Dediğim gibi, “Undoing Ruin”e tapan, “Deliver Us“ı ise hayalkırıklığı olarak gören biriyim. Bu bağlamda (bak bak bağlam falan diyo… önemli biri olmalı) gruptan çok da farklı bir şey beklemiyordum. Ama ne zaman Norris gruptan ayrıldı, o zaman işler değişti. Bu tarz ayrılıklar gruplar için iyi olabiliyor. “Şimdi ne yapacaklar?” şeklinde düşünülen bir durum, ters tepip grubu gaza getirebiliyor. Benim umudum da buydu. “Kris’siz de yaparız lan!” gazı eğer gerektiği gibi kullanılabilirse, “The Eternal Return” “Deliver Us”ı rahatlıkla sollayabilirdi. Tek önemli detay, azalan beste gücünü sertlikle kapatmaya çalışmamaktı. Albüm çıktı ve ben sonuçtan memnunum. Yine bildiğimiz DARKEST HOUR, hatta yer yer daha sert; ama o korkulan samimiyetsiz sertleşme (vov…) de söz konusu değil. Beste açısından bir şaşırtma, ters köşeye yatırma zaten beklenmediğinden, “şu rif iyiymiş, şu melodi lezizmiş, bu gereksiz olmuş” türevinden klasik yorumlarla albümü değerlendirebiliyorsunuz.
sambalici: Kris Norris’i ve gruba kattıklarını çok seven bir insan olarak beklentimi düşük tutmuştum açıkçası. Gitarist Schleibaum “ilk albüm zamanlarına döndük biz hacı, köklere dönüş hell yeaaah” dese de temelde “Undoing Ruin” ve “Deliver U”s havasından çok da ayrılan bir albüm değil “The Eternal Return”, yapı olarak o kadar köklere dönüş yok. Daha ziyade şarkılarda yeni başlangıç gazı var, gitarlara yüklenme var ama bu arada bu iki albüm kalitesinde şarkılar yazamadıklarından sonuç alakasız olmuş, sıkıcı olmuş, fazla düz olmuş. O yeni başlangıç gazı albümü sürüklüyor işte ama daha iyi albümler yapabildiklerini biliyoruz.
DARKEST HOUR’ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
sambalici: Grubun geleceğini bu gidişle çok parlak bulmuyorum, zira dediğim gibi ellerinden gelenin en iyisini yapmalarına rağmen şarkı yazmak konusunda Norris sonrası (belki de Devin Townsend eksikliğidir) bariz bir yaratıcılık kaybına uğramışlar. Yeni gelen eleman oldukça yetenekli bir gitarist, röportajlarda gördüğüm kadarıyla albümde sevdiğim bütün rifler de onun elinden çıkmış dolayısıyla belki bu vatandaş elini taşın altına koyarsa “Undoing Ruin” ve “Deliver Us” gibi daha parlak albümler dinleyebiliriz.
Ahmet Saraçoğlu: DARKEST HOUR son üç albümdür olduğu gibi bundan sonra da, ufak ufak nüansları olan aynı albümü yapmaya devam edecek. Bu bağlamda oldukça stabil olan grup, “Undoing Ruin” ile tavan yapan müzikalitesini, çok ufak iniş çıkışlarla bundan sonra da devam ettirecek. Olur da sıkılır ya da yorulurlarsa, beklenmedik bir kötü son da gelebilir diye düşünüyorum açıkçası çünkü grubun gelişim ve değişime çok kapalı bir tarzı var.
Yatakta çılgın bir romantik misiniz yoksa azgın bir kaplan mı?
Ahmet Saraçoğlu: Yatağına göre değişse de, dendiğine göre bebekken kundakta devleşirmişim.
sambalici: Kung Fu Panda gibi daha ziyade.
“The Eternal Return” hakkındaki son kelâmınız?
sambalici: “Kris seni çok özledik çabuk eve dön, öptüm kib by
not: Yanında Devin yoksa boşuna gelme”
Ahmet Saraçoğlu: Dinleyicisinden çok kendine bir şeyler ispat etmek zorundaymış gibi hissettiren bir gruptan ortalamanın üstü bir albüm (işini çok ciddiye alan yorumcu tadı… hatta pipo içiyorum şu an).
Notunuz?
Ahmet Saraçoğlu: Rapçi Fuat ekolünden geldiğim için, “oo yee men…. oo yee… benim puanım sana 7 kanka” diyorum.
sambalici: 7
ALbümü bilmem, kritik on numara.
Size puanım 9 kankam. (iki enter’a basmalık sürede kendimle nasıl çeliştim, allah da belamı)
ben bu grubu bu albümle tanıdım bencede 7 filan bilemedin 8 de olabilir notu diğer metalcore gruplarına göre kuzey avrupa kafasında ama bence bu albümde beni çarpan tam bir vokal maratonu olmasıdır çok vahşi karanlık buhranlı haysiyetli tam güneş çarpması gibi ayrıca no god adlı parçada 3.05de giren soloda manyaktır
The Tides’daki solo December Flower’dan sonra melodik death metal’de görülmüş en iyi solo olabilir. Evet.
26.01.2013
@Baybora, abim valla bu yorumu görünce bi irkildim ulan dedım bi abdest alıp öyle dinliyim.December flower daki solo diyo bu da iyi diyo
Dedim bu solo da beni oturduğum yerden kaldırır göklerde bi yerde gezdirir aynı december flower da olduğu gibi.Yeminle çok büyük beklenti yaptım
Ama ıı ıh bu tarz soloyu sevemedim bi türlü.bu tarz sololarda aklıma hep malmsteen in albümleri gelir
26.01.2013
@Swedish, Evet,pek herkes tarafından sevilecek türden bir solo değil :D Belki de ben abartıyorumdur,ama bana o hissiyatı veriyor harbiden de.
26.01.2013
@Baybora, yok yaw önemli olan beğenmek.Sadece ben bu tarz soloları sevemedim hiç.ama gerçekten çok heyecanlandım yazını okuyunca
spam var.
03.12.2017
@northern, sağ ol. Aslında spam olduğunu söylemesen de olur, çünkü çok fazla yazıda var ve daha sonra bunu topluca düzeltme çözümü arayacağız.
Deliver Us albümünün son paragrafından yarım bir cümle:
”grubun asıl bestecisi de gruptan ayrıldığına göre”
The Eternal Return kritiğinin üçüncü sorusuna verilen cevap:
”Kris Norris’in DARKEST HOUR’ın arkasındaki “deha” olduğunu falan da düşünmüyorum. Gerek grubun müziğinin asıl yaratıcısı olması anlamında, gerek de kendi başına bir müzikal deha olma babında. İyi bir gitarist ve fena olmayan bir besteciden fazlası değil gözümde.”