Az ama öz iş yapan gruplara sempatisi olan black metal dinleyicisinden artı puanlar alan Danimarkalı şahsın son albümü, akla birtakım cin fikirlerin mevzubahis olduğunu getirmekte. İki albüm – bir ambient albüm – iki albüm – bir akustik albüm yolunu seçme niyetiyle ambiyansın dibine vuran bir ürün sunulmuş ki, ah bir de hakkı verileymiş. Güzelim Xasthur’dan öğrene öğrene Burzumculuk mu öğrendiniz; gitarı (gitarları değil zaten) kutusuna koyup klavyenin en izbe tonlarıyla bizleri sürükleyip mumlara yönelmemizi mi arzu ederdiniz Nortt Bey? İki albüm – bir param yoktu, biraz da kolayıma geldi albümü. Daha az reverb daha çok vokalle hüzün dolu geceler bizim olabilirdi.
Ambient kavramına pek çok yaklaşım olabilir, bunlardan biri de bu albümün gayet kıvamında gitar ve vokal içerdiğini kabul etmekle birlikte, belli belirsiz temponun yerinde bir seçim olduğunu destekleyecektir. Fakat Nortt gibi bir kaç albüm ve splitle adından yavaş yavaş bahsettirmeye başlatmış olan bir gruptan daha dişe gelir bir yaratıcılık, daha elitist bir tutum beklenirdi.
Demem o ki, metal piyasasındaki ambient albüm kervanında bu albümü özel yapacak pek bir olay göremedim, duyamadım. Sadece “Af Døde” ve “Havet Hinsides Havet” parçaları için bir miktar uğraşılmış gibi duruyor. Genel olarak bir “şu Galgenfrist’i açayım da kendimden geçeyim” cümlesini akıldan geçirtebilecek kudrete sahip olmadığı kanaatindeyim. Bu albüme black metal diye yaklaşmamamız gerektiği gibi, bir black metal grubunun gayet tatlı gelebilecek ambient albümü olmayı da başaramamış. Misler gibi suicidal black metalimi açarım ordan, ferah ferah gelecek planları kurarım. Yine de değişik ruh hallerinde daha olumlu (olumsuz?) etkiler yapabileceği tabii ki ihtimal dahilinde olan bir albüm.