Black metalin Avrupa gençliğinde büyük etkisi olan bir dönemde Slav gruplarının geç de olsa dikkat çeken başarısına güzel bir örnek Arkona. Black metal kökenli olsalar da önceki albümleri gibi son albümleri de yoğun folk öğeleriyle dolu, ki bu da türün dinleyicileri için iyi bir haber. Başlıca esin kaynaklarının Slav mitolojisi ve neopagan yaşam olduğu gün gibi belli olan grup, bu tutumların genç işi olmadan da söz konusu olabileceğini, geleneklere bağlılığın modern bir üslupla dile getirilmesinde hoş bir taraf bulunabileceğini olabildiğince net bir şekilde ifade ediyor notalarıyla. Bu yaklaşım abartısız bir şekilde uygulandığında ortaya boş teneke gürültüsünden ziyade “müzik” gibi sürükleyici bir etkenle işlenebileceğini Rus Metal Art dergisine Ekim ayında vermiş oldukları röportaj ile açık bir şekilde belirtmeleri temkinli pagan metal dinleyicilerini sevindirdi.

Her ne kadar örnek aldıkları gruplar arasında başta NOKTURNAL MORTUM’u saysalar da vokalist ve şarkıların sözlerinin neredeyse tümünün sahibi Maria Arhipova’nın “Politika bana yabancıdır, ben politikadan anlamıyorum.” ve “Gerçek yaşamda büyük olmayan ölçülerimden dolayı benden bir savaşçı olmaz, ama bende bir mücadeleci ruhu var.” ifadeleri, “Uçsuz bucaksız bozkırlarınla, sen anamız Rusya! Slav kardeşler gelin bayırlarda ataları yadedelim” diye özetlenebilecek konseptin aslında yüzeysellikten ziyade türün hoşgörülmesi gereken yerleşik bir öğesi olarak benimsenmesi gerektiğini vurguluyor. Metalstorm.ee’de 2008’in en iyi videosu seçilen “Slavsya Rus!” parçası da olayı net şekilde ortaya koymakta:

Brutal – scream arası gidip gelen fakat kulak tırmalamayan bir tınısı olan kadın vokalistin popülerliği, biraz da “frontwoman” olayının abartılmasından ileri geliyor. TEMNOZOR, BUTTERFLY TEMPLE ve SEVERNYE VRATA gibi devlerin bulunduğu Slav metal çevrelerinde olduğu gibi, grubun tulum, armonika, flüt gibi yerel enstrümanları epik bir tonda kullanma konusundaki başarısı, kendilerini hakkıyla kazanılmış bir konuma getiriyor. Çoğunlukla bu enstrümanların akışına göre şekillenen bestelerde gitar kullanımında biraz kolaya kaçılmış olması dikkatlerden kaçmıyor nitekim. Ülkemiz metal dinleyicisinin kolayca benimseyebileceği bir tür gibi dursa da “paganda bayan vokal mi peh” bakışını kırmak biraz daha zaman alacak grup için. Clean vokal daha fazla bile kullanabilir aslında o ihtişamlı tonla ama kriterler bu yönde değil çoğu kişi için.

Bu albüm, Napalm Records’un dikkatini çekip şirket bünyesine katılmaları itibariyle Arkona’nın kariyerinde tam anlamıyla bir dönüm noktası ve grup da geldikleri yerin şaşkınlığı içerisinde. Albüm dahilindeki ballad olmaya aday parça “Oi Pechal Toska” myspace sayfalarında albüm öncesinde büyük ilgi çekmiş olsa da, marş coşkusundaki diğer pek çok parça daha çok ilgiyi hakediyor. Grubun aslında çok net pagan/black icra ediyor olmalarının anlaşılmaması, neşeli enstrüman kullanımından ötürü salt folk metal olarak anılması belki de grubun işine geliyor. Bununla beraber, Ragnarök Festival, Brutal Assault gibi büyük Avrupa festivallerinde sahne alan grubun canlı performansının tartışmaya açık olduğu görülmekte. Tüm şarkıları Rusça olan albümleri, kitlelere erişmeleri konusunda bir sıkıntı yaratıyor.

Ülkelerinde oldukça sık konser veren grup, metal dinlemeye yeni başlamış gençlerde metalin “true” ve “evil” olma kaygısına düşmeden eğlenceli bir şekilde icra edilebileceği düşüncesini yerleştirmeleri açısından, FINNTROLL gibi gruplarla beraber oldukça takdir edilesi bir rol oynuyor. Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlakî gelişimini zedeleyecek türden olmayan bu albümlerin daha sık yayınlanması ve doya doya “zarar gördüğümüz” albümlerle beraber Türkiye’de daha çok ilgi görmesi dileğimle “na zdrovya” diyerek dinlemeye değer görenlere selam ederim.