Polonya artık sadece death metaliyle ünlü değil. İlk uzun çaları “Out Of Myself” ve bu sene çıkan bir EP’nin ardından grup şimdi de “Second Life Syndrome” ile karşımızda. “SLS”, “Out Of Myself”e oranla grubun daha bir buhranlar, hezeyanlar yaşatmayı ve daha sert olan yüzünü göstermeyi amaçladığı bir albüm olmuş gibi geldi bana. Grup bu albümde enstruman kullanımını biraz daha öne çıkarmış ve progresifliği ilk albüme oranla daha fazla yansıtan şarkılar yazmış. Özellikle Mariusz Duda’nın vokalleri, bu albümde de en az ilkindeki kadar hisli ve vurucu.

İnsanın içini burkan vokallerle süslü “After”ın açtığı albüm, daha baştan son dönem Porcupine Tree’ye göz kırpan “Volte-Face” ile devam ediyor. “Conceiving You” radyo dostu bir şarkı olsa da, istediği duyguyu her anıyla veren bir parça. Albümün ağır topu (bu tabir neden kullanılır, bilen varsa beri gelsin) ise doğal olarak on beş dakikayı aşan süresiyle “Second Life Syndrome”. Duda bu parçada o aksak bas partisyonu üzerine serpiştirdiği vokalleri aynı kusursuzlukta konserlerde de icra edebiliyorsa helal olsun.

İkisini birlikte yapmak pek de kolay olmasa gerek. Bu parçada özellikle gitarlar devam ederken arkadan girerek müzikten yetmişli yıllar dumanı tütmesini sağlayan mellotronları çok beğendim. “Artifical Smile” ve “I Turned You Down” da hangisini daha çok sevdiğime karar vermemi zorlaştıracak kadar başarılılar. Grupça sapıtılan “Reality Dream III” Riverside’ın en sert anlarından bazılarını barındırırken, “Dance With The Shadow” gruptan Pain Of Salvation ve Opeth tadları aldığım, “Before” ise şayet dibe batmak isterseniz, buna gayet güzel yardım ve yataklık yapabilecek kapasitede gördüğüm çalışmalar.

Grubun adını iyice sağlamlaştırması adına oldukça önemli bir adım olduğunu düşündüğüm “Second Life Syndrome”, her parçasını beğendiğim, progresif rock/metal ile haşır neşir olanların kaçırmaması gereken bir albüm. Tam olarak içlerinden gelen müziği yaptıkları müziklerinin her anından belli olan Riverside, bu dünyada yaşayan insanlar müzikten birazcık anlıyorlarsa bile hak ettiği yere gelecektir. “Second Life Syndrome”, özellikle havanın kapalı olduğu bir günde, iyi bir kulaklıkla dinlerseniz size çok şeyler verecektir.