Malmsteen’den daha hızlı solo atabilen birkaç gitarist varsa, bunların başında Michael Angelo gelir. Gerçekten de akıllara durgunluk verecek bir hızda ve kusursuz bir teknikle çalar Angelo. Petrucci’den Dimebag’e kadar ondan bir şeyler öğrenmiş pek çok gitarist vardır. Peki neden bu yazıyı okuyan bazı kişiler bu deli gitaristin adını daha önce hiç duymadı, ya da çok az duydu? Çünkü Michael Angelo kanımca oldukça sınırlı bir beste yeteneğine sahiptir. Onun yaptıklarını kimse yapamaz, ama o da doğru düzgün bir şarkı yapamaz… demesem de, soloları dışında iyi bir besteci olduğu söylenemez.
Bu albümde Angelo, kimi cover, kimi medley ve kimi de kendi şarkılarıyla sekiz parçalık bir çalışma ortaya koymuş.
Özellikle Aerosmith – Dream On’a ayılıp bayıldığımı, Metallica – Wherever I May Roam’ı ise beğenmediğimi söyleyebilirim. Kendi şarkıları Hands Without Shadows (ellerinin ne kadar hızlı olduğuna dair bir gönderme) ve Prey On, Prey’den, albüme adını veren parçayı daha çok beğendim.
Bahsedilen şarkıları, içlerinde akıllara zarar hızda sololar serpiştirilmiş ve enstrumantal bir halde dinlemek istiyorsanız dinleyebilirsiniz.
On parmak ve iki elle ancak bu kadarını yapabiliyor.
bence 7 bile fazla aslında. sokakta yer tezgahından 2 liraya alsanız bile verdiğiniz paraya yazık. mab bence düzgün beste yapan elemanları olan bir gruba solo atsın diye alınabilecek bir gitarist, başka pek bir işe yarayacağını sanmıyorum. keza rusty cooley, fareri, s.forte ve benzerleri. yoksa böyle aşmış tekniği olan adamların hala büyük gruplarca kapılmamış olması başka türlü açıklanamaz. bakın sayıyorum:
1- kişilik özellikleri. bu tür adamlarla anlaşması zor olur. ya da tamamen nerd, asosyal olurlar. mesela bir arkadaşım michael angelo’nun istanbul’a geldiği zaman bütün gün otel odasından hiç çıkmadığından bahsetmişti. böyle bir adamla aynı grupta yer almak ister miydiniz?
2- karizma, şekil şemal. biraz da olsa kalabalık önünde konuşma, röportaj verme becerisi. şanı şöhreti kaldırabilme yeteneği. yoksa büyük grupları unut.
3- müzikal farklılıklar. bazıları bildik kalıpların dışına çıkamıyorlar. 30 yıldır bıkmadan usanmadan neoklasik takılan adamlar var. ya da bir yerde basit solo atmaları istenince sorun yaşayabiliyorlar vesaire. bumblefoot ve buckethead guns n’ roses’a teknik olmalarının yanında yeri geldiğinde deneysel de olabildikleri için alındı. nuno bettencourt ve paul gilbert gitaristliklerinin yanında süper besteciler. bunu beceremeyenler bir yerde tıkanıp kalıyor. michael romeo çok yetenekli bir gitarist ama bu kafayla 80 sene daha yaşasa hiçbir yere varamaz. her zaman küçük grupların büyük gitaristi olarak kalır. tabii ki beste yeteneğinden kastım 11/8lik ritmde 25 dakika süren bayık power metal şarkıları yapmak, yanardağlı ejderhalı klipler çekmek değil. mesela chris broderick paçayı kurtaranlardan. mainstream bir grupta çalabileceğini her yönüyle (friedman’ın çaldığı şarkıları çalabilmek işin tek bir yönü. her yönüyle=duruşuyla şarkılara yaptığı katkıyla büyük bir grubun ağırlığını taşıyabilmek demek oluyor) gösterdi, kendini kanıtladı. loomis’in de (umarım öyle bir şey olmaz ama) nevermore dağılırsa bir sürü önemli grup üstüne atlayacaktır. çünkü “bakın malmsteen’in çaldığı herşeyi ben de çalabiliyorum” mantalitesiyle sınırlı kalmadı. bunlar başarılı örnekler.
19.03.2012
@Ufuk, Konuyla alakasız olacak ama adam Loomis’in Nevermore’dan ayrılacağını 2 ay önceden sezmiş, tebrik ediyorum.
10.05.2012
@Jester, bi de gitaristlerle ilgili çok iyi analiz yapmış. bu adama kritik yazdırmak lazım aslında gitarist albümleriyle ilgili.
albüm hakkında ilgimi tek çeken şey kapaktaki fontun gta fontu olması oldu.
2020 yılında çıkan “More machine than man” teknik yönden dudak uçuklatmakla birlikte son derece orjinal bestelere sahip olan harika bir albüm. Çıktığından beri defalarca dinledim. Metal aleminin en “shred” gitaristi.