Post-Rock ve Black Metal. Dinleyici kitlesi açısından dünyanın birbirinden en uzak müzik türlerinden ikisi olsa gerek bunlar. Kendi içinde bir sürü dala ayrılan, underground duruşuyla tanınan Black Metal ile şarkıların farklı altyapılar üzerine kurulduğu, görece daha “kolay dinlenebilir” bir tür olan post-rock’ın benzerlikleri aslında ilk başta düşünülenden daha fazla. Black Metal daha önce de dediğim gibi bir sürü alt türe ayrılsa da, genel olarak yarattığı atmosfer’in üzerinden ilerleyen bir müzik koludur, teknik ve beste ikinci planda kalır çoğu zaman, aynen post-rock gibi. İki türün kağıt üzerinde olmasa da pratikte kesiştiği bu “atmosfer yaratma” özelliğini fark eden de bir ingiliz grup olmuş, FEN.
İlk olarak metal-archives’de post-rock ile alakadar grup var mı diye araştırmalarda bulunurken karşıma çıktı bu adamlar. O dönemde Ancient Sorrow adlı 28 dakikalık dolgun bir EP’leri mevcuttu. Kayıt kalitesi düşük ancak içerdiği fikir açısından oldukça orijinal bir albümdü Ancient Sorrow. Grubun black metal ile post-rock’ı birleştirme demesi enteresan bir sonuç vermiş, atmosferik black metal denebilecek şarkıların arasına serpiştirilmiş enstrumental post-rock bölümleri ile güzel bir çalışma olmuştu. O dönemden beri beklediğim tam sürüm bir albümü ise sonunda bu sene çıkarttı bu açık fikirli ingilizler, ama gördük ki Ancient Sorrow zamanlarından beri soundlarını biraz değiştirmişler.
Öncelikle EP ile albüm arasında geçen zamanda FEN’in boş durmadığını söylemek gerekiyor. Şarkılar yapı olarak daha düzgün bir biçimde kurulmuş durumda, EP zamanındaki keskin post-rock/black metal ayırımından çoğunlukla söz edilemeyecek şekilde içiçe geçmiş durumda iki tür. Ancak bu da post-rock’a nazaran daha dominant bir tür olan black metal’in baskın çıkması ve post-rock elementlerinin arkalara itilmesine neden olmuş. Albümün tipik black metal unsuru olarak büyük ihtimalle tercih edilmiş düşük kayıt kalitesinin de etkisiyle dediğim gibi atmosferik black metal etiketi post-rock eziyor biraz. Ama bu albümün genel kalitesini çok değiştirmiyor, elimizde oldukça dolu ve değişken şarkılar var. Grubun tarzı daha atosferik/melankolik bir müzik yapmaya yönelik olduğundan bolca clean kısım mevcut şarkılarda. Zaten genelde orta karar bir tempoda ilerleyen şarkılar aradaki clean kısımların da etkisiyle gayet dinlenebilir şarkı yapıları ortaya koyuyor. Bu açıdan albümdeki her şarkının birbirine benzediğini söylemek lazım, görece olarak daha fazla clean bölümler içeren Colossal Voids haricinde tabi ki. Dolayısıyla “şu şarkıyı açıp dinleyeyim” albümü değil The Malediction Fields, baştan sona kafayı çok meşgul etmeden dinlenecek hafif melankolik güzel bir albüm.
Dediğim gibi, post-rock ve black metal’i birleştirmek kağıt üzerinde “saçma” gelebilse de, pratikte böyle hoş sonuçlar verebiliyor. Tabi FEN her iki türü birden dinleyen bir dinleyici kitlesi bulması oldukça zor olsa da atmosferik ve görece deneysel black metal çalışmalarını seven herkesin zevk alacağı oldukça hoş bir albüm ortaya koyduklarını söylemek lazım. Dinlenesi.
sambalici
kış geceleri dinlendiğinde etkisinin artacağını düşünen ben, geçen geceki kavurucu yaz sıcağında tekrar geçirdim albümü elden.Sonuç muazzam.Yetenekli olmak,müziğe böyle bakabilmek ne güzel…
bu elemanların Epoch adlı yeni albümü çıktı bu arada.
09.02.2011
@Batuhan Bekmen, tam bunu haber vercektim.bakalım nasılmış?
Yeni albüm bugün nete düşmüş. Daha bir kere dinledim pek birşey anlamadım ama güzel gibi. Dinledikçe seveceğim sanırım.