Ne “Heathenreal”i, ne de “Wyrd”i dinlemişliğim var. Elvenking adını üç-dört yıldır duymaktayım ancak grupla ilgili bilgim, sadece dinlediğim birkaç şarkılarından ibaretti. Kapağı hoşuma gittiği ve biraz da merak ettiğim için “The Winter Wake”i dinledim. Açıkçası beklediğimden fazlasını buldum diyebilirim. Her ne kadar klasik bir power metal grubundan beklendiği şekilde fazlasıyla basit akorlar üzerine serpiştirilen melodiler albümün ana temasını oluştursa da, grup folk elementleri gerektiği şekilde kullanarak akıcı bir albüm yapmayı başarmış.
Sitelerine baktığımda gördüm ki, tüm grup elemanları “metalci-FRP’ci-uzun saçlı erkek” kategorisindeler. Bir sözlükte yazmadıkları kalmış. Gerçekten de tüm grup elemanlarının LotR delisi oldukları hemen görülebiliyor. Alışık olduğumuz o kuzeyli parlak çocukların aksine oldukça kavruk ve kara kuru görünen grup üyeleri, müziklerinin en etkin elemanları olan keman ve gitar başta olmak üzere gerekeni yapmışlar. Fazlasıyla aynı kalıba oturtulmuş ve sürprizlerin asgari oranda kullanıldığı bir albüm olsa da, bazı melodileri çok beğendiğimi söyleyebilirim. Zaten böyle bir müzik yapınca, iyi olmanız gereken iki konu var ve bu konularda iyi olmazsanız da birbirinin aynısı binlerce grubun olduğu vasat ve vasat altı gruplar kategorisine düşmekten başka çareniz kalmıyor.
Nedir bu iki özellik? Tabii ki güzel melodiler ve akılda kalıcı bir nakarat. Dediğim gibi çoğunlukla beste itibariyle başladığı gibi biten şarkıların hüküm sürdüğü folk ve power metalde, orijinal işler yapanlar kendilerini bir şekilde belli ediyorlar. Çünkü kabul edersiniz ki enstruman çalabilen beş kişi yan yana geldiğinde bunun adı grup oluyor ve düz ritm üstüne yerleştirilen en primitif power chord’lar ve bu chord’lar üstüne serpiştirilen basit ve benzer gitar ve keman melodileriyle sayısız albüm çıkartılabiliyor.
Peki Elvenking ne yapıyor? Öncelikle söylemem gereken şey, şarkılara bakıldığında gitarist Aydan tarafından yazılan şarkıların, vokalist Damnagoras’ın yazdıklarından çok daha iyi oldukları. Bu açıdan albümün her tarafının aynı güzellikte olduğunu söylemek pek mümkün değil. Albümün ilk yarısının bir şarkı dışında Aydan’a, ikinci yarısının ise yine bir şarkı dışında Damnagoras’a ait oluşu, “TWW”in ilk kısmının daha eğlenceli olmasına neden oluyor ve ikinci kısımdaki kimi şarkıların nispeten sıradan işler olduklarını görebiliyoruz.
Melodi konusunda yorum yapmama gerek yok aslında. Bilindiği gibi bir melodi ya duyulduğu an akla kazınır ve sevilir, ya da özelliksiz olarak görülür ve bir kenara bırakılır.
İşte burada da kimi zaman bu durumla karşılaşıyoruz. Eğer bakış açınız “biz çok güzel bir melodi bulduk ve ardından da etrafına bir şarkı ördük” ise, o bulunan melodinin gerçekten de çok güzel olması gerekir. Albümü dinlediğim anda çok beğendiğim, içimi kıpır kıpır melodiler olsa da, bazılarında da “bu olmasa ne fark ederdi ki?” diye düşünmeden edemedim.
Misal ilk şarkı “Trows Kind”ı ele alalım. Gayet enerjik bir açılış parçası, son derece güzel melodiler, daha da önemlisi başarılı bir beste. Vokal melodileri akılda kalıcı, solo çok iyi, nakarattaki kelime seçimleri ve vurgular yerinde (“carry on”un vurgulanması gibi). Üçüncü sıradaki “The Winter Wake”, sanki bir single veya klip parçasıymışçasına “haydi herkes zıplasın!” şeklinde giriyor. Bu şarkıda Destruction’dan Schmier da konuk vokal koltuğunda Damnagoras’a yardımcı oluyor. Bu ikisi dışında albümde en sevdiğim bir diğer şarkı da “The Wanderer”. “Finntrooooooooll!” diye bağıran bir melodiyle başlayan parça, sonradan akustik gitarlar ve hoş vokallerle renkli bir hal alıyor. Ancak belli ki grup için o sağlam giriş melodisi oldukça önemli olmalı ki, kalan kısımlar staccato’larla doldurulmuş ve sadece bu melodiyle öne çıkan bir parça oluşmuş. Yani albümde icrası son derece basit, beste açısından güzel ama giriş melodisi ve nakarat dışında, bu güzel kısımların gelmesini “beklemek” ile geçen şarkılar ve bölümler görmek de mümkün. “On Morning Dew” ve “Devil’s Carriege” da beğendiğim diğer parçalardan.
Dediğim gibi, albümün ilk yarısı ikinci yarısına oranla tartışmasız olarak üstün. Ancak power metali ve yüksek dozda folk metal etkilinimi power metal gruplarını seviyorsanız, Elvenking kulak vermeniz gruplardan biri diye düşünüyorum. Önceki albümlerini bilmiyorum ancak bu albüm için başarılı sıfatını düşünmeden kullanabilirim. Merak ediyorsanız, “Trows Kind” başta olmak üzere, en azından adı geçen 4-5 şarkıya bir bakın derim.
Elvenking’i bu albümü çıkarmadan önce tanımış olarak biri olarak söylüyorum ki gittikçe çizgisini değiştirmiş bir grup. Son albümlerini ve şarkılarını dinleyemedim bile.
Bırakın “Wyrd”ı, “Heathenreel” adlı Elvenking’i Elvenking yapan albümü dinlemediyseniz bu grup hakkında doğru bir tespit yapmanız çok zor. Bu adamları “Seasonspeech”, “Under the Tree of Us’dum”, “Oakenshield”, “White Willow” gibi şarkılarını dinlemeden seviyorsanız zaten grubu yanlış tanıyorsunuz demektir. İkinci albümleri yine iyidir hoş şarkılar var. Winter Wake bir yere kadar ama Two Tragedy Poets ilk Elvenking’ten bambaşka bir yere sapmış bence. “Heathenreel” dinleyerek sevmeye devam güzelim Elvenking’i…