Stephen King’in Pet Sematary kitabından uyarlanan, kendisinin de ufak bir rol aldığı aynı isimli filmi öyle böyle bir şekilde izlemiş olduğunuzu varsayıyorum. Filmin en etkileyici sahnelerinden birinde küçük çocuk tır altında kalır ve ölmüş olduğunu yolun başka bir tarafına fırlayan ayakkabısından anlarız. Bu sahne, filmi küçük yaşta izlemiş olan herkesin yıllar sonra bile gerildiği anlardan biridir. The Ramones’un Stephen King, Stephen King’in de The Ramones hayranı olduğu aşikâr. Bu hayranlığı ifade babında The Ramones, Pet Sematary adında bir şarkı yapmış, filmden görüntülerin de eklendiği eğlenceli bir de video klip çekmiştir. Ama gözden kaçan en önemli şey, üstat S. King’in filmde bir The Ramones şarkısını, Sheena Is A Punk Rocker’ı, tır şoförünün radyosundan gelen ve şoförün de eşlik ettiği şarkı olarak kullanmasıdır. (Bu bilgiyi teyit etmek için saatlerimi verdim, benim kadar uğraşmayın, Youtube’da “Cementerio de animales” diye arama yaparsanız o sahneye, iğrenç bir dublajla da olsa kavuşursunuz.) Pet Sematary şarkısı, The Ramones’a saygı babında pek çok grup tarafından yorumlanmıştır ama bunlardan en güzeli Backyard Babies’e ait olanıdır.
BYB elemanlarının (ve -Trevanian’ın, Katya’nın Yazı kitabından ilham alarak- kalpte değil kasıkta var olan bir aşkla söylemeliyim ki, özellikle Dregen’in) endamını gördüğümde ilk aklıma gelen şey The Ramones olmuştu. Stockholm Syndrome albümünün Minus Celsius şarkısıyla da durumdan iyice emin olduk ki, BYB’in en büyük ilham kaynaklarından biri, en iyi punk/rock/ punk rock gruplarında da olduğu üzere The Ramones’tu. Gruba son albüme kadarki yolculukları boyunca, Uzak Doğu’da, Avrupa’da ve Amerika’da birlikte gerçekleştirdikleri konserler ve turnelerle, Motörhead, Alice Cooper, Hanoi Rocks, In Flames, The Hellacopters gibi pek çok grup destek verdi.
Nicke Andersson (S.A.V.) (Entombed, The Hellacopters, Death Breath) ile kaydettikleri People Like People Like People Like Us albümü sonrası yine aynı prodüktörden vazgeçmemelerini umarken karşımıza bir başka İsveçli, Jacob Hellner (Rammstein, Clawfinger, ve Apocalyptica) çıktı. Referansı sağlam olan prodüktör yine hünerini göstermiş ki BYB’in kariyerinin en iyi albümüyle ilgili namelere başlıyorum.
Çıkan ilk single Fuck Of And Die ile açılışı yapan albüm aynı gazda devam ederken bir kez çiş molası için Abandon’da (bakmayın böyle dediğime, bence en iyi şarkısı albümün) durması dışında yavaşlamadan ilerleyor ve Saved By The Bell ile gayet yavaş ve yumuşak bir iniş gerçekleştiriyor.
Diğer albümlere nazaran, back vokal Dregen’in sesini daha fazla duyuyoruz (ve ben de muhteşem kasık çizgisinin görüntüsünü daha sık gördüğüm o anları kendime bayram ilan ediyorum). Genellikle fantastik bir dünyadan değil gerçek hayattan beslenen grup, bu albümde de gayet ilginç hikâyeleri şarkılara malzeme yapmış. Zoe Is A Weirdo şarkısı, turne sırasında her an karşılarına çıkan ama Dregen’in isimlerini anımsamadığı için davulcu Peder’in eski kız arkadaşlarından birinin adı olan Zoe’yi kullandığı iki kızla ilgili.
Asıl ilginç hikâye de Voodoo Love Bow hakkında. İngiliz bir webzine’in yaptığı röportajdan okuduğum kadarıyla vokal Nicke, kız arkadaşı ve kayınçosu ile Afrika’da küçük bir köye yaptıkları ziyarette ilginç bir test ile karşılaşır. Eğri büğrü bir aşk yayı ile yapılan bu testin sonucunda sevgilisini kıçından vurarak onun doğru kız olduğunu anlar. Kız, “Ne zaman evleniyoruz,” diye baskı yapmaya başlayınca nereye kaçacak onu bilemiyorum tabi. Testi denemek isteyenler ya Afrika’ya gidecekler, ya da Nicke’in kayınçosunu bulacaklar, çünkü yay ondaymış.
Albümdeki tek konuk müzisyen, Guns’n’Roses’dan bildiğimiz Dizzy Reed de işte bu hikâyenin anlatıldığı Voodoo Love Bow şarkısında piyanosuyla eğlenceye katılıyor. Hanoi Rocks göndermeli Where Were You en dile dolanası tekerleme yapılası şarkılardan biri.
Prodüksiyon harikası olan albümün, beste kalitesi ve de hit barındırma açısından da İsveç’ten çıkmış en iyi rock albümü olduğunu ve BYB’in, rock/metal camiasındaki, Jan Chris’ten (Gorefest) sonraki en harika kasık çizgisine sahip adamı olan Dregen’i (üç kez söyledim, kaldı geriye otuz yedi) barındırdığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Nisan’da Rasmus ile turneye çıkacak olan grup, tüm 2009 yılını sahnelerde ve de yollarda geçirecek gibi görünürken, diğer tüm Avrupa festivallerinin pabucunu dama attıran Hellfest’e de eklendi. Festivale gidesim, ruhumu şeytana satıp o kasığı kanlı canlı göresim var.
Şarkılar 01. Fuck Off And Die
02. Degenerated
03. Come Undone
04. Drool
05. Abandon
06. Voodoo Love Bow
07. Idiots
08. Ship
09. Nomadic
10. Back On The Juice
11. Where Were You
12. Zoe Is A Weirdo
13. Saved By The Bell