İbranice “bilgi” anlamına gelen, Kabbalah, Tree of Life öğretisi, hayatın anlamı gibi entel dantel konulara giren, grubun konsepti adına bunları sitelerinde uzuuuun uzun açıklayan ve yine kendi açıklamaları üzere adları “Doth” olarak telaffuz edilen (“Goth” gibi) Amerikalı grup DÅÅTH, haklarında en ufak bir şey bilmeden, yalnızca ve yalnızca davullarda Kevin Talley olduğu için kritiğini yazmayı istediğim bir gruptu.
Dying Fetus’ın ”Destroy the Opposition” albümüyle ömrü hayatımda dinlediğim en iyi davul performansını sergileyen Talley bakalım bu sefer ne yapmış diyerek dinlediğim “The Hinderers”ta, Talley’nin sadece iki parçada çaldığını öğrendim. O zaman ben de Talley’i bir kenara bıraktım ve ruhumu müziğe açarak bu duygu denizinde kaybolmaya çalıştım (yok öyle bi şey).
DÅÅTH en genel anlamıyla death metal icra etse de, arada kullanılan elektronik öğeler ve endüstriyel yaklaşımlar müziği kalıplaşmış death metal şablonunun dışına taşımaya yetmiş. Gitaristlerin basit riflerinin bile akıllıca yazılmış oldukları hemen dikkat çekiyor. Dediğim gibi grup “konseptimiz var” tadını oluşturmak için sitelerinde yarı bilimsel, yarı felsefi, yarı dini açıklamalar yapmış olsa da ve çoğu tecrübeli dinleyici buna “sus ve yalam… eee.. çalmaya devam et” diyecekse de, adamların müzikal anlamda ne yaptıklarını bildiklerini söylemek gayet kolay.
Kayıt, prodüksiyon ve miksaj aşamaları James Murphy (konuk müzisyenlik de yapmış –“Blessed Through Misery” solosu), Colin Richardson ve Andy Sneap gibi deli bir ekip tarafından yapılan “The Hinderers”, en kısa tarifiyle oldukça fazla hit parça barındıran, orta düzeyde kompleks müzisyenlik içeren, zekice yazılmış şarkılar içeren ve en azından her on death metal grubundan dokuzunun benimsediği bayık konseptlerden ve lirik temalardan uzak durmasıyla kendisine bir fark yaratan, takip edilmeye değecek bir grubun ikinci albümü. Kendine özgü, yenilikçi fikirler barındıran şeyler bulmak gittikçe zorlaşırken, her ne kadar olağanüstü deneysel bir müzik yapmasalar da DAATH’ı bir deneyin derim. En azından ne yaptıklarının kesinlikle farkındalar ve duyduğunuzda “aha bu Doth” demenize yol açacak kadar da özgünler (ahaha kim “aha bu Doth” der ki.. neyse).
aa ben bu kritiği yeni gördüm:) 1-2 yorumda kendilerinden bahsetmeme rağmen “lan bu grubun kritiği var mıdır ki” demek aklıma gelmedi:)
diğer kritiklerine göre biraz özet geçmek istemişsin ama gayet güzel olmuş ve hemen hemen tümüne katılıyorum. son 2 albümle birlikte bütün o özgünlükleri gitti ve başkalarına benzemeye başladılar gittikçe. ama ben bunu ve futility’yi çok severim. futility’yi dinledin mi ahmet? dinlediysen yorumun nedir merak ettim. veya kritiği alacak mı?
http://www.youtube.com/watch?v=LbilpFKJXYQ haha süper ya:)
22.12.2010
@anonim, futility’yi dinlemedim daha ama hep “bi daha o albüm gibi olamayacaklar” diyen yorumlar okudum. merak da ediyorum ama fırsat olmadı. dinleyince yazarım tabi neden olmasın.
01.06.2011
@Ahmet Saraçoğlu, futility zaten yırtıcı olan vokalin böğrünü parçalaya parçalaya ağzından akciğer parçaları tükürerek kaydettiği bir albüm. çok fena çok.