Yasal Uyarı: Bu yazı, albüm kritiği yazan kimselerin arada bir aşırı hislenip yazdığı sevgi pıtırcığı tadındaki kritiklerden biridir. Yazıyı yazan kişi aslında bildiğimiz öküz metal hastası bir insandır.
İşte o yazı!
Hakkında yorum yazacağı bir albümü dinlerken, insan düşünür. Hmmm.. şu konuda önceki albüme göre kendilerini geliştirmişler… gitarist sololarına daha bir özen göstermiş… vokaller eskiden daha bir içten miydi ne… bak bu şarkıya da cidden hiç gerek yokmuş… albüm kapağı bu müziğe hiç uymuyor yahu… bunların konserleri çok deli geçiyordur, belli… vay be, davulun atağı neydi öyle…
Bu sorgulama süreci, nihayetinde varacağı albüm kritiğine doğru yol alırken, albümün iyi ya da kötü olmaya ne derece yakın olduğuna göre kafada şekillenir. Albüm iyiyse, “bu sorular yoruma en iyi şekilde nasıl yansıtılır da okuyucu albümün iyi olduğunu kolayca kavrar” düşüncesi hakimdir kritik yazan kişide. Her müzikte olduğu gibi bu müziği seven insanlar da, iyi bir şey bulduklarında, bu müziği seven diğer kişilerin de duydukları bu şeyden haberdar olmalarını isterler.
Bir de bazı albümler vardır. Dinlersiniz… Albüme yorum yazacaksınızdır. Hem bir dinleyici, hem de bir eleştirmen kulağıyla dinlersiniz. Daha en başından içinizde bir şeyler kıpırdar. Bir şeyler geliyor, bellidir; büyük bir şeyler. Albüm başta kendini bir sunar, açılışını yapar. Grup adeta kulağınıza fısıldar… Tekrar merhaba.. Seni önündeki bir saat içinde neler bekliyor, merak ediyorsun değil mi? Biz, son buluşmamızdan bu yana çok çalıştık, müziğimize karşı farklı bakış açıları, farklı ilhamlar bulduk, geliştik. Bugüne kadar yarattığımız en güzel müziği yaptık ve işte sana sunuyoruz. Kendini ona göre hazırlasan iyi edersin.
Between the Buried and Me, “Alaska” albümüne kadar kimliğini aramış, “Alaska”yla ayağını yere vurmuş, “bakın ben yakında önemli şeyler yapacağım, beni aklınızın bir köşesine yazın” diyen bir gruptu. “Alaska”, kusursuz olmasa da, içinde barındırdığı bazı şarkılarla “şu an böyle müzik yapan başka bir grup daha yok” diye düşündürtmeyi başarıyordu. Bir “Selkies: The Endless Obsession”ı, bir “All Bodies”i dinlerken, insan o gücü, o görkemi, o meydan okumayı içinde hissediyordu.
Yıl 2007 olduğunda, Between the Buried and Me yeni albümü “Colors”ı bizlere sundu. Uzatmayayım. “Colors” kapağından şarkı sözlerine, davulun en ufak bir tuşesinden vokalin en arkada kalan bir vurgusuna kadar, her şeyi, ama her şeyi doğru yapan, sınırları zorlamayı bırakın, sınırı alıp bambaşka yerlere taşıyan bir çalışma.
Bu noktada, yazının ilk kısımlarındaki o albüm harici “dış gözlem” vıdıvıdılarına neden başvurdum, ona geleyim. “Colors”, ilk dinlememden itibaren nefesimi kesen, ihtişamıyla beni tek kelimyle ezen, albümün tamamını ara vermeden dinleyebilmek için yolumu uzatıp gideceğim yere geç varmama neden olmuş, bu müziği dinlediğim bunca yıl sonra beni aptallaştırmış, yaratıcılık konusunda bir kez daha düşünmeye itmiş bir albüm. 2007’nin en iyisi olmayı falan bir kenara bırakın, hayatımda dinlediğim en iyi birkaç albümden biri diyebildiğim, gerçek değerini düşürmemek adına bu albüm için bir yorum yazmasam mı diye düşündürtmüş bir yaratım.
Teknik death metal, hardcore, metalcore, progresif metal, adını ne koyarsanız koyun, “Colors”, anormal denebilecek düzeyde yetenekli müzisyenlerden çıkmış, hakkında yorum yazan insanların, “zaten sayısız yorumcu bu albüme tam puan verecek ve ne kadar olağanüstü olduğundan bahsedecek, ben nasıl daha yaratıcı ve farklı övgü sıfatları kullanırım da okuyucunun ilgisini çekerim” diye kendilerini yemesine ve bu uğurda saçma sapan isim tamlamalarına başvurmasına neden olan, dinleyeni de, yorum yapanı da mal gibi ortada bırakan, kısacası “eşi benzeri olmayan” bir albüm.
Şu an itibariyle yeryüzünde Between the Buried and Me’den daha yaratıcı bir grup olmadığını düşünüyorum (bakın yazının manşetini de verdim). “Colors”ı da bir başyapıt, yıllar sonra bile geçilmeye çalışılan bir kilometre taşı olarak görüyorum. Tek kaygım, Between the Buried and Me’nin sonraki işlerinde “Colors”ı aşıp aşamayacağı. Çünkü eğer aşarlarsa (hafif bir ürperti), bu gruba tapan ve sayıları katlanarak artan kitle bunu kaldırabilir mi, insan bünyesi “Colors”dan daha güçlü bir yüklemeye dayanabilir mi, olur da grup “Colors”dan daha iyi bir albüm yaparsa, “Colors” için kendini yiyip bitiren bu kitle akıl sağlığına mukayet olabilir mi, henüz bilmiyorum.
Albümün şu anda bulamadığım yabancı bir kritiğinde de dendiği üzere; “Bayanlar baylar, karşımızda duran şey, yeryüzünün belki de en üstün, en komple gruplarından birinden, çağımızın Bohemian Rhapsody’si.”
Onlar daha da gelişmeye karar vermedikçe, ötesi yok.
Şarkılar 1. Foam Born: (a) The Backtrack
2. (b) The Decade of Statues
3. Informal Gluttony
4. Sun of Nothing
5. Ants of the Sky
6. Prequel to the Sequel
7. Viridian
8. White Walls
inanılmaz bir albüm, between the buried and me’nin in absentia’sı, scenes from a memory’si, operation mindcrime’ı. bundan sonra btbam metalcore yapıyor demenin hakaret sayılmasına sebep olacak bir başyapıt.
Colors gerçekten de hayatımı derinden etkileyen bir albüm. Hatırlarım her gün en az bir kez baştan sona dinlerdim zamanında. Ama orta vadede -bir yıl- dinlenebilirliğini kaybediyor. Prodüksiyon albümün diğer özelliklerinin yanında zayıf kalıyor ondandır belki bilmiyorum ama şahsen ülkemizde The Silent Circus’a haksızlık yapıldığını düşünmekteyim. Herşeyiyle kusursuz bir albüm ama nedense zaten son derece az olan BTBAM yorumlarında hep arkaplana atılıyor. Hala Colors benim için gelmiş geçmiş en iyi 10 albümden biri olsa da The Silent Circus ilk üçe oynar.
o değil de neden btbam metal archives’te yer almıyor? onlara göre metalcore olduğu için diyeceğim ama bence btbam progressive metal ve as i lay dying yer bile yer alıyor. ilginç valla.
metal-archives bazı konularda çok bağnaz bir site.
devildriver da daha yenilerde eklendi, hatta “grup eskiden mallcore yapıyodu ama artık death metale kaydılar, biz de koyalım dedik” şeklinde lavuk bir de böbürlenme açıklaması yapmışlardı.
haha kabul edilebilir metal türlerine kaymaları gerek yani, peki devildriver death metal’den mallcore’a geçerse gene, bu sefer ne yapacaklar? siteyi bakıma sokup o hengamede silecekler o zaman:D
Bu albüm, Scar Symmetry albümlerinden sonra telefonumda en uzun süre kalmayı başarma rekorunu elinde bulunduran, ilk 2 dinleyişimde tarafımdan “ya çok güzel de, tam anlamadım, bi saniye” yaklaşımlarına maruz kalmış, sonraki her dinleyişimde “oha oha. yuh. allahım nereloloyor? inanamıyorum lan bu gerçek mi?” yorumlarını almıştır ve her dinleyişte daha güzelleşen gerçek ötesi bir baş yapıttır. Bir albüme efsane diyebilmek için belki de birkaç yıl gerekir ancak bu albüm kesinlikle bir istisna. Yıllar sonra dinlenirken yine “abi inanılmaz ya” şeklinde insanı hayretler içerisinde bırakacağına dair en ufak bir şüphem yok. Ve katılıyorum, bu albümden sonra düşünülebilecek tek kötü şey, “ya bundan sonra daha iyisini duyamazsak?” olacaktır. Ama Btbam öyle bir potensiyel bombası ki, daha iyisini duyarsak da şaşırmayacak, önlerinde secdeye büyük bir zevkle ineceğim.
Belki de hayatımda dinlediğim en iyi albüm. Ants of The Sky nasıl bir manyaklık öyle, aklım almıyor. Yeni albümde bunu aşacaklarını zannetmiyorum. Umarım yanılırım. Renkler ve zevkler tartışılmaz. vol 1. renkler (colors) tartışılmaz. Saçmaladım biraz, olsun. Bu albüm benim için hakikaten öyle. Tartışmasız bir başyapıt.
protest the hero ile birlikte tam olarak metal olmadıkları gibi bi sebepten (poly-metalimsi gibi bi şey demişlerdi) çıkarılmışlar. baya bi gülmüştüm sen ne şeker şeysin metal-archives diye….
çok malca bir hareket olmuş, btbam yıllardır sitedeydi ki adamlara metal değil demek metal müziğe hakaret, zaten sevmezdim iyice uyuz oldum heriflere bak. ayrıca toplu bir silme mevzusu olmuş, onlarla beraber şu gruplar da gitmiş mesela:
suicide silence
bring me the horizon
disfiguring the goddess
poolside at the flamingo
arsonists get all the girls
soulfly başlarda hardcore tabanlı olmasından kelli bi nebze karşılanabilir ama site de btbam, protest the hero, destroy the runner (ilk albümleri çok sağlam metalcore, ikinci albümü bilemiyorum) olmaması çok saçma. bir de neden disturbed yok metal-archives’de?
Progressive metalin son yıllardaki (son on yıldaki belki, belki daha fazla) en iyi albümü bu. Zamanının çok ilerisinde. Tonlarca progressive metal/deathcore doğmasına sebep verdi ABD’den, mantar gibi türüyorlar, o biraz kötü bir yan olarak sayılabilir belki ama o kadar. Her anı ayrı bir keyif. Seviyorum ulan resmen, 10/10 bile yetmez bu albüme, 11 vermek lazım. (Sonlara doğru kendimi kaybettim biraz)
iyide kardaş, bu kurulan tonlarca prog metal-deathcore grupları sana gelip “abi biz bu grubu kuruyoz ama btbam den etkilendik ona göre” diye rapor mu verdiler. nerden biliyorsun btbam den etkilendiklerini. belki ztbam dan etkilendiler.
bu arada ben şimdi “yorum yaz, yorum yaz” moduna girip şu sizin beleş cd varmış, onu kazanırsam, mail adresimde fake, nasıl olcak. yani rahat rahat bi fake adres kullanamıcak mıyız. vercek olan her türlü verir cd yi. amma kastırmışsınız, yok ööle olursa vermeyiz bööle olursa vermeyiz. vermiceksseniz adam gibi söyleyin. verceksenizde her türlü verin kardeşim.
Mail adresini deneriz, cevap gelirse tabii ki veririz ama tamamen sallama bir şeyse sana ulaşamayız, doğal olarak da veremeyiz. O zaman bir sonraki kişi kazanır albümü.
Diğer şartta ise bulunabilen, normal olarak dağıtılan bir albüm olma şartı var sadece. Kastırmayla bir ilgisi yok.
Şimdi haber yayınlandıktan sonra başlık altına girilen ilk yorumun haberden sonraki ilk yorum olarak varsayarsak, bu yorumun numerosu 2551.. Şu an itibariyle en son yorum ise 2616 olarak görünüyor, bununla 2617 dersek..
2617-2551=66
Haberde 1900′ü aşkın denmiş.. Yani yaklaşık olarak 20 ila 40 arası bir aralık söz konusu geri kalan periyodda kazanmak için..
Bir de evet geçerli mail haricinde şart falan yok.. Her albüme müthiş, süper, eh işte, fena değil gibi yorumlar girsek kafadan, işgüzar yaklaşımı tespit edip böylesi yorumları yayınlamama hakkınız mahfuz mu.. :P
an itibariyle dvd’sini edindim ve kendimden geçiyorum. canlı performanslarına tanık olduktan sonra “çok görmek istediğim” gruplar listesinden çıkarıp “görmeden ölürsem gözüm açık gider” listesine alıyorum.
bu albüm yüzünden son albümlerini dinleyemedim. her gün 2 şer kere dinliyorum o kadar sarıyo albüm. white walls un son 5 dk sı, ants of the sky, informal gluttony nin girişindeki baslar… albüm komple süper. 11 butonu isteriz =)
@like fire, yok ben trollük için burda değilim. o kadar kusursuz bir albüm değil nezdimde. iyi mi evet iyi. orada sorun yok, ama tüm zamanların en yaratıcı albüm olması konusunda şüphelerim var.
1′i Braindrill’e vermiştim bi tek bu arada :)
Bu albümün notunun 7.81 olması (an itibariyle) bu sitenin ayıbıdır.
sdf şaka bir yana da, dinlemekten bıkmayacağım herhalde bunu ben. Her seferinde mi Sun of Nothing’den Ants of the Sky’a geçerken kendimi kaybederim, White Walls’un son dakikalarını gözlerim kapalı dinlerim? Vallahi her defasında.
ben grubun m-a.com’dan çıkarılmasını grubun yaptığı müzikle ilgisi olmadan, bu müziği dinleyen kitleden intikam almak adına, başarılarını yedirememek adına core müziğe yönelik tamamen tuhaf bir intikam almak üzerine yorumluyorum, çünkü BTBaM gibi müzikalitesi, üretkenliği, yeteneği tartışılmaz bir gruba kıyasla birbirinden berbat yüzlerce core eğilimili gruplar var arşivlerinde ama onlarla uğraşmıyorlar. ayrıca çok da rahatsızlık duymuyorum, hatta memnunum BTBaM’i daha ayrıcalıklı kılar bu herhangi bir kalıba sığma sıkıntısı yaşamadan müzik yaptıkları için.
dark side of the moon’dan sonra hayatımda dinlediğim en bir arada en dağılmaz albüm. hiç bir şarkısını tek tek dinleyemiyorum. albümü baştan sona dinlemek apayrı bir keyif.
albüme bir türlü alışamıyorum, dinlemeye çalışıyorum ama olmuyor. ara ara güzelleşiyor ama vokal başladığı an müziğin derinliği benim için bitiyor çünkü grubun brutal vokal kısımlarını çok metalcore buluyorum. hayır metalcore olması bir kusur değil ama metalcore’dan zerre hoşlanmayan bir kişi olarak bu albüme yüksek not vermem imkansız gibi gözüküyor.
@saklanan saman, b)the decade of statues, direkt introsu ve çoğu yeri. Tamam teknik olabilir bir şey demiyorum ama sonuçta bana direkt metalcore’u andırıyor.
Sanırım en sevdiğim albüm, bilmiyorum ama yine de çok sevdiğim yeri ayrı olan bir albüm. Hatta o kadar güzel bir albüm ki The Great Misdirect gibi gerçekten müthiş olan bir albüm bile bu albümden daha geride kalıyor benim için.
On numara albüm, 2000 sonrasını şekle şemale sokan albüm, deneysel albüm, harika albüm, gitar albüm, davul albüm.
Bi de yorumları baştan sona okuyunca baya bi eğlenceli oluyo, bi sırıtıp bi ciddileşiyorum paso.
Dinlerken HIĞK! diye gidivericem bi gün, sebebim olucaksın Colors. Ants Of The Sky’ın 11.40′ta giren kısmı gelsin o halde. Manyak mısınız nesiniz anlamadım ki ?
Benim bu albüme alışmam zaman aldı. İlk dinlemelerimde “Ants of the Sky” da falan kapatıyordum. 3-4 tam dinlemeden sonra albüme bağlanmaya başlıyorsunuz. Hatta bir ara haftalarca her gün dinlediğim oldu, o derece yani..
Albüme 3-4 dinleme şansı tanıyan, türü seven herkez bence 10 u basar.
Notum 10/10.
vay arkadaş bu albümün tamamının davul cover’ını yapan übermansch’lar da var, bana Dream Theater’ın A change of seasons’ını guitar pro ya döken mayakları hatırlattı…
Bugün eve dönerken yolumun da uzun olması sebebiyle bu albümü dinlemeye karar verdim. White Walls’ın 4. dakikası geldiğinde evin merdivenlerindeydim. Kalan 10 dakkayı dinlemeden kapatmak gelmedi içimden ve 10 dakika boyu merdivenlerde duvara yapışık bir vaziyette şarkının kalanını dinledim ve albümü o şekilde tamamladım. Bu kadar müthiş bir albüm işte..
Bu arada sağ bacağım ağrıyor hala..
@aliihsan balı, “Kalan 10 dakkayı dinlemeden kapatmak gelmedi içimden ve 10 dakika boyu merdivenlerde duvara yapışık bir vaziyette şarkının kalanını dinledim”
@aliihsan balı, haha benzer olaylar basima cok geliyo ya, mesela sirf bir albumu bastan sona dinleyebilmek icin uzun yoldan giden otobuse binmisligim filan vardir :D
@Ahmet Saraçoğlu, Kemal, Jester
Ahmet Abi sağol valla duygulandım. Bu arada yolu uzatma, yolda oyalanma konusunda yalnız olmadığımı bilmek güzelmiş. İnsan rahatlıyor.
@aliihsan balı, ahahahah BTBAM canıma kastetmeye devam ediyor dostlarım. Akşam çay demledim bir yandan da son albümü dinliyorum. Dur bir şakı daha dinleyeyim öyle çay koyarım kendime diye diye Bloom’a kadar geldim. Sonra winamp’ı durdurup çay koymaya gidince alt demlikte suyun asırlar önce bittiğini ve çaydanlığın ısıdan hafif bir kırmızı rengine döndüğünü gördüm. Mutfakta acayip bir yanık kokusu vardı ve çaydanlık y.rrağı yemişti. Hem çay piç oldu hem de babamdan hoş bir azar yedim. Bu olmadı BTBAM :(
inanılmaz bir albüm, between the buried and me’nin in absentia’sı, scenes from a memory’si, operation mindcrime’ı. bundan sonra btbam metalcore yapıyor demenin hakaret sayılmasına sebep olacak bir başyapıt.
Colors gerçekten de hayatımı derinden etkileyen bir albüm. Hatırlarım her gün en az bir kez baştan sona dinlerdim zamanında. Ama orta vadede -bir yıl- dinlenebilirliğini kaybediyor. Prodüksiyon albümün diğer özelliklerinin yanında zayıf kalıyor ondandır belki bilmiyorum ama şahsen ülkemizde The Silent Circus’a haksızlık yapıldığını düşünmekteyim. Herşeyiyle kusursuz bir albüm ama nedense zaten son derece az olan BTBAM yorumlarında hep arkaplana atılıyor. Hala Colors benim için gelmiş geçmiş en iyi 10 albümden biri olsa da The Silent Circus ilk üçe oynar.
o değil de neden btbam metal archives’te yer almıyor? onlara göre metalcore olduğu için diyeceğim ama bence btbam progressive metal ve as i lay dying yer bile yer alıyor. ilginç valla.
metal-archives bazı konularda çok bağnaz bir site.
devildriver da daha yenilerde eklendi, hatta “grup eskiden mallcore yapıyodu ama artık death metale kaydılar, biz de koyalım dedik” şeklinde lavuk bir de böbürlenme açıklaması yapmışlardı.
haha kabul edilebilir metal türlerine kaymaları gerek yani, peki devildriver death metal’den mallcore’a geçerse gene, bu sefer ne yapacaklar? siteyi bakıma sokup o hengamede silecekler o zaman:D
Bu albüm, Scar Symmetry albümlerinden sonra telefonumda en uzun süre kalmayı başarma rekorunu elinde bulunduran, ilk 2 dinleyişimde tarafımdan “ya çok güzel de, tam anlamadım, bi saniye” yaklaşımlarına maruz kalmış, sonraki her dinleyişimde “oha oha. yuh. allahım nereloloyor? inanamıyorum lan bu gerçek mi?” yorumlarını almıştır ve her dinleyişte daha güzelleşen gerçek ötesi bir baş yapıttır. Bir albüme efsane diyebilmek için belki de birkaç yıl gerekir ancak bu albüm kesinlikle bir istisna. Yıllar sonra dinlenirken yine “abi inanılmaz ya” şeklinde insanı hayretler içerisinde bırakacağına dair en ufak bir şüphem yok. Ve katılıyorum, bu albümden sonra düşünülebilecek tek kötü şey, “ya bundan sonra daha iyisini duyamazsak?” olacaktır. Ama Btbam öyle bir potensiyel bombası ki, daha iyisini duyarsak da şaşırmayacak, önlerinde secdeye büyük bir zevkle ineceğim.
Belki de hayatımda dinlediğim en iyi albüm. Ants of The Sky nasıl bir manyaklık öyle, aklım almıyor. Yeni albümde bunu aşacaklarını zannetmiyorum. Umarım yanılırım. Renkler ve zevkler tartışılmaz. vol 1. renkler (colors) tartışılmaz. Saçmaladım biraz, olsun. Bu albüm benim için hakikaten öyle. Tartışmasız bir başyapıt.
oha hakikaten yok btbam metal-archives’de, daha geçen aylarda vardı halbuki. neden çıkarmışlar çözemedim allah allah.
protest the hero ile birlikte tam olarak metal olmadıkları gibi bi sebepten (poly-metalimsi gibi bi şey demişlerdi) çıkarılmışlar. baya bi gülmüştüm sen ne şeker şeysin metal-archives diye….
çok malca bir hareket olmuş, btbam yıllardır sitedeydi ki adamlara metal değil demek metal müziğe hakaret, zaten sevmezdim iyice uyuz oldum heriflere bak. ayrıca toplu bir silme mevzusu olmuş, onlarla beraber şu gruplar da gitmiş mesela:
suicide silence
bring me the horizon
disfiguring the goddess
poolside at the flamingo
arsonists get all the girls
soulfly falan da yok metal archivesde.
soulfly başlarda hardcore tabanlı olmasından kelli bi nebze karşılanabilir ama site de btbam, protest the hero, destroy the runner (ilk albümleri çok sağlam metalcore, ikinci albümü bilemiyorum) olmaması çok saçma. bir de neden disturbed yok metal-archives’de?
Progressive metalin son yıllardaki (son on yıldaki belki, belki daha fazla) en iyi albümü bu. Zamanının çok ilerisinde. Tonlarca progressive metal/deathcore doğmasına sebep verdi ABD’den, mantar gibi türüyorlar, o biraz kötü bir yan olarak sayılabilir belki ama o kadar. Her anı ayrı bir keyif. Seviyorum ulan resmen, 10/10 bile yetmez bu albüme, 11 vermek lazım. (Sonlara doğru kendimi kaybettim biraz)
iyide kardaş, bu kurulan tonlarca prog metal-deathcore grupları sana gelip “abi biz bu grubu kuruyoz ama btbam den etkilendik ona göre” diye rapor mu verdiler. nerden biliyorsun btbam den etkilendiklerini. belki ztbam dan etkilendiler.
bu arada ben şimdi “yorum yaz, yorum yaz” moduna girip şu sizin beleş cd varmış, onu kazanırsam, mail adresimde fake, nasıl olcak. yani rahat rahat bi fake adres kullanamıcak mıyız. vercek olan her türlü verir cd yi. amma kastırmışsınız, yok ööle olursa vermeyiz bööle olursa vermeyiz. vermiceksseniz adam gibi söyleyin. verceksenizde her türlü verin kardeşim.
Mail adresini deneriz, cevap gelirse tabii ki veririz ama tamamen sallama bir şeyse sana ulaşamayız, doğal olarak da veremeyiz. O zaman bir sonraki kişi kazanır albümü.
Diğer şartta ise bulunabilen, normal olarak dağıtılan bir albüm olma şartı var sadece. Kastırmayla bir ilgisi yok.
25.10.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Sabrına hayranım Abi.
Hee rapor verdiler. Benim onayım olmadan albümlerini salmıyor plak şirketleri çocukların. Saygıda kusur etmezler sağolsunlar.
Şimdi haber yayınlandıktan sonra başlık altına girilen ilk yorumun haberden sonraki ilk yorum olarak varsayarsak, bu yorumun numerosu 2551.. Şu an itibariyle en son yorum ise 2616 olarak görünüyor, bununla 2617 dersek..
2617-2551=66
Haberde 1900′ü aşkın denmiş.. Yani yaklaşık olarak 20 ila 40 arası bir aralık söz konusu geri kalan periyodda kazanmak için..
Bir de evet geçerli mail haricinde şart falan yok.. Her albüme müthiş, süper, eh işte, fena değil gibi yorumlar girsek kafadan, işgüzar yaklaşımı tespit edip böylesi yorumları yayınlamama hakkınız mahfuz mu.. :P
tabii ki. şu andan itibaren motorize yorum kasan biri kazanabilir belki. :)
“çok iyi bi albüm”
“sevmedim”
“10 verdim buna”
“bu bi albüm”
“albüm”
“müzik bu”
“yorum yapıyorum şu an”
“oldu mu?”
“2010 bu mu?”
“bu mu?”
“o zaman bu?”
.
.
.
Öylesi de çok yapmacık olacak, ruhsuz yorumlarla dolu olarak anılmak istemeyiz ama değil mi?
Bu arada bahsetmemişim, müzik bu!
ha
Colors bambaşka.
an itibariyle dvd’sini edindim ve kendimden geçiyorum. canlı performanslarına tanık olduktan sonra “çok görmek istediğim” gruplar listesinden çıkarıp “görmeden ölürsem gözüm açık gider” listesine alıyorum.
Benimki de yeni geldi. Aşmış bir şey. Kelime bulamadım izlediğimde.
bu albüm yüzünden son albümlerini dinleyemedim. her gün 2 şer kere dinliyorum o kadar sarıyo albüm. white walls un son 5 dk sı, ants of the sky, informal gluttony nin girişindeki baslar… albüm komple süper. 11 butonu isteriz =)
ha ayrıca bu albümün notu nasıl 8 den aşağıda olur yahu?! saçma!
özel istek üzerine görsel neyin de koydum. adı gibi renklendi yazı. (canısı…)
Dünyanın en muhteşem kapanışına sahip olan albüm budur. (White Walls. Son 4 dakika. Secde ettirir.)
güzel albüm
7/10
06.12.2010
@nordson, Abi şu albüme 1 ver, ama 7 verme ya nolursun :D çok kötü bi not ldksfgjlkafd
06.12.2010
@like fire, yok ben trollük için burda değilim. o kadar kusursuz bir albüm değil nezdimde. iyi mi evet iyi. orada sorun yok, ama tüm zamanların en yaratıcı albüm olması konusunda şüphelerim var.
1′i Braindrill’e vermiştim bi tek bu arada :)
14.06.2011
@nordson, ben de aynısını veriyorum.
Bu albümün notunun 7.81 olması (an itibariyle) bu sitenin ayıbıdır.
sdf şaka bir yana da, dinlemekten bıkmayacağım herhalde bunu ben. Her seferinde mi Sun of Nothing’den Ants of the Sky’a geçerken kendimi kaybederim, White Walls’un son dakikalarını gözlerim kapalı dinlerim? Vallahi her defasında.
“The Anatomy Of” isimli cover albümü dinleyen var mı?
08.12.2010
@nordson, evet cover albümü.
08.12.2010
@Ahmet Saraçoğlu, yok yahu yanlış anladın, ilgi çekmek için yapmadım. fikrini sordum millete.
ben grubun m-a.com’dan çıkarılmasını grubun yaptığı müzikle ilgisi olmadan, bu müziği dinleyen kitleden intikam almak adına, başarılarını yedirememek adına core müziğe yönelik tamamen tuhaf bir intikam almak üzerine yorumluyorum, çünkü BTBaM gibi müzikalitesi, üretkenliği, yeteneği tartışılmaz bir gruba kıyasla birbirinden berbat yüzlerce core eğilimili gruplar var arşivlerinde ama onlarla uğraşmıyorlar. ayrıca çok da rahatsızlık duymuyorum, hatta memnunum BTBaM’i daha ayrıcalıklı kılar bu herhangi bir kalıba sığma sıkıntısı yaşamadan müzik yaptıkları için.
dark side of the moon’dan sonra hayatımda dinlediğim en bir arada en dağılmaz albüm. hiç bir şarkısını tek tek dinleyemiyorum. albümü baştan sona dinlemek apayrı bir keyif.
albüme bir türlü alışamıyorum, dinlemeye çalışıyorum ama olmuyor. ara ara güzelleşiyor ama vokal başladığı an müziğin derinliği benim için bitiyor çünkü grubun brutal vokal kısımlarını çok metalcore buluyorum. hayır metalcore olması bir kusur değil ama metalcore’dan zerre hoşlanmayan bir kişi olarak bu albüme yüksek not vermem imkansız gibi gözüküyor.
50 tane albümün karışıp 1 albüme sığması gibi olmuş, zor iş yawt 50 tane albüm 1 albüme sığar mı, 10 verdim tabi :)
Ben de 7 verdim gitti. Ara ara mükemmel olaylar var ama şu metalcore yerler müziği çok düşürüyo be.
15.06.2011
@illuminati, allah aşkına bi örnek ver bu albümde metalcore olan bir yere.
17.06.2011
@saklanan saman, b)the decade of statues, direkt introsu ve çoğu yeri. Tamam teknik olabilir bir şey demiyorum ama sonuçta bana direkt metalcore’u andırıyor.
death metal ne alaka yahu, bangır bangır metalcore işte.
9/10
sound of perseverance gibi müziğin sınırlarını yeniden tanımlayan bi albüm. 10.
07.01.2012
@Burak Canik, konuyla alakasız olacak ama eurobattle serverında bir burak tanıyodum nicki spirit crusher dı o senmisin?
13.02.2012
@defectivedecay, evet ama account lock yemiştim sen kimdin ya :D
23.03.2012
@Burak Canik,
orhun ben chuckschuldiner account u benimdi hatta.
24.03.2012
@defectivedecay, Orhun yıllardır seni arıyorum :D
26.02.2012
@defectivedecay, oha ben de hatırladım sanki o nicki hatta büyük ihtimal zamanında (1-2 sene önce) “death terk” demiş bile olabilirim.
26.01.2021
@Burak Canik, AHAHAHAHAHA tesadüfün de bu kadarı
Bazen aylarca dinlemeyip, bazen de günlerce sırf bu albümle yatıp kalkıyorum. Fazla sakat bir albüm.
Bir de Paul, saçları kısa tut be abi hep böyle.
brutal vokal kullanılmamış olsa etkisini iki katına çıkartacak bir albüm.
Sanırım en sevdiğim albüm, bilmiyorum ama yine de çok sevdiğim yeri ayrı olan bir albüm. Hatta o kadar güzel bir albüm ki The Great Misdirect gibi gerçekten müthiş olan bir albüm bile bu albümden daha geride kalıyor benim için.
On numara albüm, 2000 sonrasını şekle şemale sokan albüm, deneysel albüm, harika albüm, gitar albüm, davul albüm.
Bi de yorumları baştan sona okuyunca baya bi eğlenceli oluyo, bi sırıtıp bi ciddileşiyorum paso.
Dinlerken HIĞK! diye gidivericem bi gün, sebebim olucaksın Colors. Ants Of The Sky’ın 11.40′ta giren kısmı gelsin o halde. Manyak mısınız nesiniz anlamadım ki ?
Benim bu albüme alışmam zaman aldı. İlk dinlemelerimde “Ants of the Sky” da falan kapatıyordum. 3-4 tam dinlemeden sonra albüme bağlanmaya başlıyorsunuz. Hatta bir ara haftalarca her gün dinlediğim oldu, o derece yani..
Albüme 3-4 dinleme şansı tanıyan, türü seven herkez bence 10 u basar.
Notum 10/10.
vay arkadaş bu albümün tamamının davul cover’ını yapan übermansch’lar da var, bana Dream Theater’ın A change of seasons’ını guitar pro ya döken mayakları hatırlattı…
Dinlediğim en iyi albümlerden biridir.
Bugün eve dönerken yolumun da uzun olması sebebiyle bu albümü dinlemeye karar verdim. White Walls’ın 4. dakikası geldiğinde evin merdivenlerindeydim. Kalan 10 dakkayı dinlemeden kapatmak gelmedi içimden ve 10 dakika boyu merdivenlerde duvara yapışık bir vaziyette şarkının kalanını dinledim ve albümü o şekilde tamamladım. Bu kadar müthiş bir albüm işte..
Bu arada sağ bacağım ağrıyor hala..
11.09.2013
@aliihsan balı, “Kalan 10 dakkayı dinlemeden kapatmak gelmedi içimden ve 10 dakika boyu merdivenlerde duvara yapışık bir vaziyette şarkının kalanını dinledim”
vallahi sarılasım geldi.
11.09.2013
@aliihsan balı, haha benzer olaylar basima cok geliyo ya, mesela sirf bir albumu bastan sona dinleyebilmek icin uzun yoldan giden otobuse binmisligim filan vardir :D
11.09.2013
@aliihsan balı, Benzerlerini yapıyorum ben de. Genelde son 5 dakikaya denk geliyor bende, bildiğin aldım-verdim yapa yapa gidiyorum eve sfsdg.
11.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Kemal, Jester
Ahmet Abi sağol valla duygulandım. Bu arada yolu uzatma, yolda oyalanma konusunda yalnız olmadığımı bilmek güzelmiş. İnsan rahatlıyor.
11.09.2013
@aliihsan balı, ahahahah BTBAM canıma kastetmeye devam ediyor dostlarım. Akşam çay demledim bir yandan da son albümü dinliyorum. Dur bir şakı daha dinleyeyim öyle çay koyarım kendime diye diye Bloom’a kadar geldim. Sonra winamp’ı durdurup çay koymaya gidince alt demlikte suyun asırlar önce bittiğini ve çaydanlığın ısıdan hafif bir kırmızı rengine döndüğünü gördüm. Mutfakta acayip bir yanık kokusu vardı ve çaydanlık y.rrağı yemişti. Hem çay piç oldu hem de babamdan hoş bir azar yedim. Bu olmadı BTBAM :(
Dünyanın en iyi açılış ve kapanış şarkılarına sahip albümü, hatta dünyanın en iyi albümü
Bir kez daha anmak istiyorum bu muhteşem albümü
White Walls > Selkies
Bu albüme bile 10/10 vermeyenler artık ne dinliyor çok merak ediyorum.