Kişisel not: Bu yazı 1999-2000 yılları civarında yazılmış olup, şahsen hayatımda yazdığım ilk albüm yazısıdır. “Slaughter of the Soul”, kendimi metal konusunda bir şeyler yazmak zorunda hissettiren yegane albümdür.
Bazı gruplar vardır ki, dağılmaları insana ayrı bir üzüntü verir. Yarattıklarının benzersiz ve çığır açıcı olması bunun başlıca sebebidir. Metal, özellikle de death metal söz konusu olduğunda akla gelen en önemli gruplardan biri de İsveç’ten çıkan ve binlerce grubu etkileyen AT THE GATES’tir.
Yıllar boyu geçirdikleri müzikal değişim sonucu, melodinin ön planda olduğu bir müzikle başladıkları kariyerlerini zamanla daha çok rife dayalı bir hale getiren grup, on binlerce insanı üzen bir dağılmanın öncesinde, adlarını metal tarihine yazdırmalarını sağlayan bir albüme imza attı: “Slaughter Of The Soul”.
İsveç’in Entombed’la birlikte en ilham verici death metal grubu olan AT THE GATES’in “swan song” niteliğindeki bu dördüncü ve son çalışması, 1995 sonlarında piyasaya çıkan ve ortalığı tam anlamıyla dağıtan bir albümdür. 1995 Mayıs ve Temmuz’u arasında Studio Fredman’da Fredrik Nordström ile kaydedilen bu çalışma, Tomas Lindberg’in eşsiz vokali ve Bjorler ikizlerinin benzersiz ritmleriyle süslü, tüm death metal tarihini etkilemiş, olağanüstü bir albümdür.
“Slaughter of the Soul”daki parçaların değerini tam anlamıyla yansıtamayacağım için, parçaları teker teker açıklamaya gerek görmiyorum. Girişteki unutulmaz klasik “Blinded By Fear”’dan, sondaki enstrumantal “The Flames Of The End”’e, albümün her rifi, her notası, her saniyesi kusursuzdur. Neredeyse öne çıkan bir parça dahi yoktur. Tüm parçalar bir bütün halinde dinleyiciyi adeta büyüler, bu yüzden de “Slaughter of the Soul” bir bütün olarak düşünülmelidir. Bu albümden çekilecek tek bir parça bile, albümün bütünlüğünü bozar.
Albüm şarkı sözü anlamında da son derece başarılıdır. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi death metal vokalistlerinden biri olan Tomes Lindberg, şarkı sözü yazımında da çok başarılıdır. Dinleyicilerin hayal dünyasına hitap eden ve aklın derinliklerindeki pek çok bastırılmış duyguya seslenen bu sözler, müziğe tam anlamıyla oturmaktadır.
Parçaların kimi yerlerindeki pek çok orijinal fikir de, bu albümde karşılaşılabilecek güzelliklerdendir. Örneğin “Unto Others”da akustik gitar arkasındaki muazzam brutal vokal bölümü, her dinleyişte tüyleri diken diken eden harika bir bölümdür ve albüm bu tür pek çok akıllıca fikirle doludur.
Albümün çıkışı, tüm dünyada şok yaratması ve sonrasında da grubun turlamasının ardından, hepimizin bildiği gibi grup çok acı bir karar verdi ve kariyerlerini noktaladı. Bu başyapıtın hemen arkasından dağılmalarının nedeni “zirvede bırakmak” olarak tanımlandı. Dahi gitarist Anders Björler yaptığı bir açıklamada: “Bu albümü çıkardıktan ve turladıktan sonra, yeni albümü yazmak için oturdum ve gördüm ki, yeni albümde “Slaughter Of The Soul”u aşamayacaktım. Bu durumda müzik yapmak ve grubun adının değerini düşürmek istemedim ve Tomas’a gruptan ayrılacağımı söyledim. Hepsi şok olmuştu ama o zaman doğru olan buydu” diyordu.
Tomas Lindberg de sonradan: “Anders’in yerini doldurmamız mümkün değildi. Grubun müziğini yazan oydu. Biz de başkasını aramadık ve grubu bitirdik” diyordu.
Her ne kadar acı bir karar olsa da, grup bu albümü yaratarak binlerce gruba örnek oldu, onlara yıllar boyu üzerinde yürüyebilecekleri bir yol çizdi. Metal dünyası içindeki en saygı duyulan gruplardan biri oldu.
Sonuç olarak “Slaughter of the Soul”, yüzlerce kez dinlense de sıkmayan, agresifliğin tanımını yapan ve bir tür yaratıp binlerce grubun kariyerini besleyen, tüm metal müzik tarihinin gelmiş geçmiş en önemli albümlerinden biridir.
Eğer heyecanlanmak, sarsılmak, şaşırmak, enerji patlaması yaşamak ve gaza gelmek istiyorsanız dinlemeniz gereken ilk albüm budur. Bu albümü bugüne dek dinlemediyseniz, bu türle ilgilenmiyorsunuz demektir. Çünkü death metalden hoşlanan herkes bu albümü bilir, sever ve saygı duyar.
Bu albüm metal müzik adına çok önemli bir derstir. Ama çok zevkli ve heyecanlı bir ders.
Şarkılar 01. Blinded By Fear
02. Slaughter Of The Soul
03. Cold
04. Under A Serpent Sun
05. Into The Dead Sky
06. Suicide Nation
07. World Of Lies
08. Unto Others
09. Nausea
10. Need
11. The Flames Of The End
Cold’un solosunu ki bence gelmiş geçmiş en iyilerden biri, Andy LaRocque çalıyormuş. Metal müziğin en underrated gitaristi olabilir. Teknik kısmı geçtim, böyle bi karakter, böyle bi orjinallik çok çok az. Sırf 2. dakikadaki tremolo oyunları yeter. Bütün ömrüm gitarla geçti bu adamı görsem secde eder tövbe isterim.
Herhangi bir şarkısını dinlediğim anda bırakamayıp her seferinde albümün kalanını da dinliyorum. Valla bu sefer sadece blinded by fear dinleyeceğim dedim yine aktı bitti gitti. Ya bir de self-titled’ı dinleyelim, Cold da en sevdiğim şarkı vs derken Into the Dead Sky’ın melodilerinde düşüncelere dalıp o tabanca sesiyle geri uyanıp “CONTROOOLL” diye bağırtıyor. Bir de doyurmuyor tekrar dinletiyor albüm kendini. Tempo, akıcılık, sıkıcılaşmama ve tekrar dinlenebilme gibi konularında ders diye okutulur gerçekten.
1232. oylamayı yapıp ortalardaki yorumlara şöyle bir baktım, tüylerim diken diken oldu.
23.06.2022
@Ouz, Benzer rifflerin tekrar edildiğini bile söylemişler:(
23.06.2022
@Dysplasia, “Şüphesiz ki biz bu boşları, ibret alasınız diye yaptık,” tadı var yorumların birçoğunda. 2010′lu yıllar çok acayipmiş.
UNDER A SERPENT SUN, WE SHALL ALL LIVE AS ONE
Cold’un solosunu ki bence gelmiş geçmiş en iyilerden biri, Andy LaRocque çalıyormuş. Metal müziğin en underrated gitaristi olabilir. Teknik kısmı geçtim, böyle bi karakter, böyle bi orjinallik çok çok az. Sırf 2. dakikadaki tremolo oyunları yeter. Bütün ömrüm gitarla geçti bu adamı görsem secde eder tövbe isterim.
Your thoughts flee to a different land.
They are free, but you are bound.
World of lies
Non divine
Release Me!
Şuraya yorum yazmayın sonra mecbur dinlemek zorunda kalıyorum.
at the gates’in de cannibal corpse gibi parodisini yapan bir grup varmış yeni gördüm
https://open.spotify.com/intl-tr/album/4D9zkRKAhtyBvLVYZyXLnN
çok iyi değil albüm ama paylaşayım dedim
Herhangi bir şarkısını dinlediğim anda bırakamayıp her seferinde albümün kalanını da dinliyorum. Valla bu sefer sadece blinded by fear dinleyeceğim dedim yine aktı bitti gitti. Ya bir de self-titled’ı dinleyelim, Cold da en sevdiğim şarkı vs derken Into the Dead Sky’ın melodilerinde düşüncelere dalıp o tabanca sesiyle geri uyanıp “CONTROOOLL” diye bağırtıyor. Bir de doyurmuyor tekrar dinletiyor albüm kendini. Tempo, akıcılık, sıkıcılaşmama ve tekrar dinlenebilme gibi konularında ders diye okutulur gerçekten.